Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Nisan 2002
Sayı: 52
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  1 Mayıs'ta mücadele alanlarına!
  Emperyalizm ve siyonizm yenilecek Filistin kazancak!
  1 Mayıs kızıldır kızıl kalacak!
  Filistin halkıyla dayanışmayı yükseltelim!
  İşgal ve katliam Filistin halkını teslim alamaz!
  Selam olsun Filistin halkının onurlu direnişine!
  "Dahav'ın öbür yüzü Filistin..."
  Güncel sonuçlar, yakıcılaşan sorumluluklar
  Rektörlere değil, emekçilere kaynak!
  Yerel çalışma-merkezi eylemlilik ilişkisi üzerine
  Yeni YÖK tasarısı ve Eğitim-Sen
  Kampanya çalışması ve yeni dönem görevlerimiz
  GATS ve eğitim alanında saldırı
  YTÜ'de faşist saldırı!.
  Üniversitelerimiz özelleştiriliyor!
  Anlamlı çalışmaya sorumsuzlardan barikat
  Kapitalist eğitim ve çarpıtılmış kavramlar
  Boykotun gösterdikleri
  Yeni YÖK yasa tasarısında değişen bir şey yok!
  Sınıfsız, sömürüsüz ve savaşsız bir dünya için!..
  Mevcut birikime yaslanarak geleceği kazanmalıyız
  Bu abluka dağıtılacak!
  Bir öykü: "Çığlık"
  Özgürlük hapishanesi
  Okur mektupları



 
 
Paris Gençlik Korosu’ndan İsviçre Gençlik Kampı’na dair düşünceler...

Mevcut birikime yaslanarak geleceği kazanmalıyız

29 Mart-1 Nisan tarihleri arasında İsviçre’de gerçekleşen gençlik kampına, Paris’deki gençler olarak bizlerde davet edildik. Bundan önce gerçekleşen iki kampa da katıldığımız için nasıl bir etkinlik olacağını az-çok biliyorduk. Bu kez biraz daha kalabalık katılma imkanı bulduk ve kamp yerine Cuma akşamı gelebildik. Kampın önceden gençlerin oluşturduğu bir komite tarafından belirlenmiş ve onların inisiyatifinde gelişen bir programı vardı. Dört gün boyunca bu program ciddi bir şekilde uygulandı. Her seferinde olduğu gibi kültürel ve politik etkinliklere ağırlıklı yer ayrılmıştı.

Öncelikle gençler çok başarılı kültürel etkinlikler sergilediler. Orada sadece bir kaç saatte ortaya çıkan tiyatro, skeç, folklor ve şiir dinletisi çok büyük beğeni gördü. Bu etkinlikler her zaman olduğu gibi politik mesaj da veriyordu. Kampın havası gençlerin hepsini değişik etkinliklerde yer almaya teşvik ediyordu.

Çok sıcak ve yakın arkadaşlığın yaşandığı kamp bizlerde de çok olumlu bir etki bıraktı. Çünkü aynı zamanda yurtdışında gençlik çalışması üzerine kafa yormamıza ve fikir üretmemize vesile olduğunu söyleyebiliriz. Birkaç kamp deneyiminden sonra belirli bir seviyenin yakalandığı ve çok önemli kazanımların olduğu çok açık ortada.

Burada olumlu gördüğümüz bir iki noktaya kısaca değinmek istiyoruz.

İlk önemli nokta; yaşadığımız süreçte süreklilik haline gelmiş bir gençlik kampı büyük bir başarıdır. İki örnek bunu doğruluyor. Birincisi; oraya katılan gençlere burjuvazi okullarda komünizmle faşizmin eşit olduğunu öğretmeye çalışıyor; oysa gençler böyle bir etkinlikte, tam tersine, gerçek alternatifin sosyalizm olduğu sonucunu çıkarıyorlar. İkincisi, yaşadığımız toplumda tamamen düzenin istediği gibi biçimlenmiş yoz bir gençlik bulunuyor. Düzen her türden imkanlarıyla gençliği kendi sınırları içinde tutup istediği yola yöneltebiliyor. Etrafımızda herkesin esrar içmesine, disko ve kahvelerden çıkmamasına ve yoz Amerikancı yaşam biçimini benimsemesine rağmen, kamptaki topluluk bu türden pisliklerin uzağında olmasıyla yetinmeyip bu durumu teşhir etme bilincini gösrebiliyor ve mücadelenin gerekliliğini anlıyor. Gençler bu düzenin onlara geleceksizlik getireceğini ve sadece alternatif olan sosyalist düzenin insanlığın sorunlarını çözebileceğini anlamaya başladılar.

İkinci nokta ise, gençliğin artık bilinçli ve örgütlü hareket etme isteğidir. Bunun anlamı ve önemi ortadadır. Fakat biz bunu kampın deneyimi üzerinden örneklemek de istiyoruz.

Kampta iki değişik politik etkinlik düzenlendi.

Birincisi gruplar halinde Nazım Hikmet’in bir şiiri üzerine düşünce üretmek ve yorumlamak, tartışmanın sonucunu diğer gruplara sunmaktı. İkinci etkinlik ise, klasik seminerdi. Burada gençler, çok önemli bir noktaya el attılar; orada açık bir cesaretle politik terim ve kavramları anlamadıklarını ve toplantı havasının pek uygun olmağını dile getirebildiler (tabi burada seminer konusunun can alıcı olmasını ve seminerci arkadaşın da konusuna hakim olmasını dışta tutuyoruz). Gençler daha çok grup halinde çalışmayı, tartışmayı böyle sürdürmeyi tercih ettiklerini söylediler. Klasik monolog şeklinde geçen seminerlerin pek uygun olmadığını anlatmak istediler. Bu açıdan, bu önemli nokta üzerinden, bizi gençlik çalışmasına ilişkin derince düşünmeye ittiler.

Diğer taraftan gençler artık kendilerinin örgütlü çalışmaya ihtiyaç duyduklarını belirttiler. Oraya artık daha fazla gencin gelmesini, gençlerin daha çok bilinçlenmesini ve sonuçta herkesin kendi bölgesinde bir çalışma yaratmasının acil bir ihtiyaç olduğunu hissettiklerini söylediler.

Bu durum bizim gençlik çalışmalarımızda yaptığımız hataları gözümüzün önüne getirdi ve yeniden düşünmemize vesile oldu. Yani Avrupa’daki gençliği anlamamız, onların kapasitelerini, becerilerini, istemlerini, seviyelerini, özetle her türlü özelliklerini anlamaktan geçiyor. Kısa vadede gerçekleşmeyecek büyük hedefler peşinde koşmaktansa, uzun vadeli düşünmek gerekiyor. Somut hedeflere dayalı, küçük ama sistemli adımlar, bizi daha ileriye götürecektir. Avrupa’da gençlik çalışmasını başarabilmek Türkiye koşularına göre yapılan politikalarla değil, Avrupa’daki somut olanak ve koşulları yaratıcı bir biçimde değerlendirip hesaba katmakla mümkündür.

Elde edilen birikimi küçümsememek, tam tersine, ona değer vermek gerekiyor. Ancak böyle daha ilerisini hedefleyebiliriz. Bir şey açıklık kazanmış bulunuyor; o da gerilemeyi sadece biz durdurabiliriz. Artık biz bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Daha bilinçli ve örgütlü hareket ediyoruz. Eğer İsviçre’deki kamp bunun kıvılcımıysa, oraya değer vermek gerekiyor. Bu konuda gelecek kampların gerçekten birer okula dönüşmesini istiyoruz.

Son olarak biz bilimsel bir düşünceyi savunuyoruz. Bu demektir ki, eğer örgütlenmek istiyorsak, rasyonel ve bilimsel temeller üzerinde oluşması gereken bir örgütlülük ve mücadele biçimi gerekiyor. Kendimizi kandırmaktansa her türlü zaaflarımızı tespit edip ileriye yönelik bir çalışma başlatmamız gerekiyor.

Biz, Paris Gençlik Korosu olarak, hiçten oluşan bir müzik grubuyuz. Ama Paris Gençlik Korosu sadece müzik grubu olmakla yetinmiyor. Bunun yanında yine gençlik koromuz Avrupa’da duyarlılığa sahip ve gençliğinin sorunlarına eğilen bir topluluk haline gelmiştir. Bu seviyeye gelmemizin nedenlerinden birisi de doğru tesbit yapabilme bilincidir. Bunu, imkanları kullanmanın ve her kıvılcıma değer vermenin önemini göstermek için söylüyoruz.

Paris Gençlik Korosu