Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Nisan 2002
Sayı: 52
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  1 Mayıs'ta mücadele alanlarına!
  Emperyalizm ve siyonizm yenilecek Filistin kazancak!
  1 Mayıs kızıldır kızıl kalacak!
  Filistin halkıyla dayanışmayı yükseltelim!
  İşgal ve katliam Filistin halkını teslim alamaz!
  Selam olsun Filistin halkının onurlu direnişine!
  "Dahav'ın öbür yüzü Filistin..."
  Güncel sonuçlar, yakıcılaşan sorumluluklar
  Rektörlere değil, emekçilere kaynak!
  Yerel çalışma-merkezi eylemlilik ilişkisi üzerine
  Yeni YÖK tasarısı ve Eğitim-Sen
  Kampanya çalışması ve yeni dönem görevlerimiz
  GATS ve eğitim alanında saldırı
  YTÜ'de faşist saldırı!.
  Üniversitelerimiz özelleştiriliyor!
  Anlamlı çalışmaya sorumsuzlardan barikat
  Kapitalist eğitim ve çarpıtılmış kavramlar
  Boykotun gösterdikleri
  Yeni YÖK yasa tasarısında değişen bir şey yok!
  Sınıfsız, sömürüsüz ve savaşsız bir dünya için!..
  Mevcut birikime yaslanarak geleceği kazanmalıyız
  Bu abluka dağıtılacak!
  Bir öykü: "Çığlık"
  Özgürlük hapishanesi
  Okur mektupları



 
  YÖK yasa tasarısına, soruşturma terörüne, emperyalist savaşa ve siyonist işgale karşı

1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!

1 Mayıs’ın tarihsel anlamı

Bundan 116 yıl önce 1886 yılında ABD’li işçilerin 8 saatlik işgünü için verdikleri mücadelenin ve şehitlerle ödedikleri bedellerin bir sonucu olarak 1 Mayıs işçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü haline gelmiştir. Amerikalı işçilerin yükselttiği mücadele bayrağı bugün 1 Mayıslar’da dalgalanıyor. Dünyanın dört bir yanında işçi sınıfı din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeksizin 1 Mayıslar’da enternasyonal dayanışma bayraklarını yükseltiyor. Kapitalist-emperyalist barbarlığıa karşı insanın insan tarafından sömürülmediği, halkların kardeşçe yaşadığı bir dünyaya olan özlemlerini haykırıyorlar.

Enternasyonalist karakteri ve tarihsel anlamının bir sonucu olarak 1 Mayıslar, iki farklı sınıfın, iki farklı dünya özleminin, son tahlilde emekle-sermayenin bir çatışma alanı olagelmiştir. 1 Mayıs alanı ezilen sınıfların o güne kadar biriktirdiği mücadele potansiyelinin eksisi ve artısı ile somutlandığı bir alandır. Bu anlamıyla sınıfsaldır. 1 Mayıslar’daki başarının somut göstergesi ise gençliğin, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadeledeki kararlılığı, katılımın nicel ve nitel anlamı ile öne sürülen taleplerdir.

Ülkemizde öğrenci gençlik 1 Mayıslar’a hep önemli bir katılım sağlamıştır. Ancak, gençlik gruplarının dağınıklığı ve gençliğin devrimci bir önderlikten yoksun olması nedeniyle, bu mücadele isteği örgütlenememektedir. Bu anlamıyla 1 Mayıs ve sonrasında ortaya konulacak mücadele, gençlik hareketi açısından oldukça önem taşımaktadır.

Güncel gelişmeler ve gençlik

Yaşadığımız süreç tüm topluma olduğu kadar gençliğin en geniş kesimlerine de yöneltilmiş kapsamlı saldırılarla yüklüdür. Tüm dünyada yürütülen neo-liberal politikaların bir uzantısı olarak eğitim her düzeyde paralı hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bu eksende ortaya konulan YÖK yasa tasarısı, ‘70’lerin sonlarından beri adım adım geliştirilen paralılaşma, ticarileşme sürecinin son bir adımı olarak planlanmaktadır. Yasa geçtiği koşullarda, üniversitelerin kapıları işçi ve emekçi çocuklarına tümüyle kapatılmış olacaktır. Bu ise özelleştirmelerle her geçen gün yıkıma uğratılan işçi sınıfı ve emekçilerle öğrenci gençliğin sorunlarının ortak olduğunun somut bir göstergesidir. Bu anlamıyla paralı eğitim saldırısına ve üniversitelerin özelleştirilmese karşı ortaya konulan mücadele, 1 Mayıs alanında işçi ve emekçilerden aradığı desteği bulabilecektir.

Gençlik açısından bir diğer gündem ise, emperyalist savaş ve bunun bir uzantısı olan Filistin halkına yönelik siyonist terördür. ABD emperyalizminin çıkarları için Ortadoğu kan gölüne çevrilmek istenmektedir. Bir taraftan Irak’a yönelik emperyalist müdahale gündemi, diğer taraftan Filistin halkına yönelik katliam saldırısı, Ortadoğu’yu ve tüm dünyayı nasıl bir sürecin beklediğini ortaya koymaktadır. Emperyalist savaş, işçi sınıfı ve emekçiler cephesinde daha fazla yıkım, gençlik cephesinde ise sosyal yıkımla beraber savaş içinde vurucu bir güç olarak kullanılmayı gündeme getirecektir. Türkiye burjuvazisi iktisadi çözümsüzlüğüne gençliğin kanını emperyalistlere pazarlayarak çare aramaktadır. Gençlik emperyalist savaşın piyonu olmayı reddetmek zorundadır

Kardeş Filistin halkı katledilirken, gençlik bu katliama tepkisiz kalma utancını yaşamayacaktır. Nitekim emperyalist saldırganlığa ve siyonist işgale karşı belli düzeyde eylemler ortaya konulmaya başlanmıştır. Şimdi önümüzdeki görev bu eylemleri yaygınlaştırmak, 1 Mayıs’ı, emperyalist savaş çığırtkanlığına ve Filistin’e yönelik siyonist teröre karşı gür bir sesle “Amerikan askeri olmayacağız! Yaşasın halkların kardeşliği!” şiarlarının haykırıldığı bir alana çevirmektir.

Emperyalist savaş ve paralı eğitim saldırısının yanısıra soruşturma terörü de 1 Mayıs alanına taşınması gereken bir diğer gündemdir. Bu saldırıya karşı 1 Mayıs alanında, gençliğin somut talepleri ve şiarları ile ortak bir duruş sergilenmelidir. Bu bütünlükte yapılmış bir ön çalışma, arkasından 1 Mayıs alanındaki ortak duruş, devlet ve soruşturma terörüne karşı anlamlı bir yanıt olacaktır.

İddialı ve yoğunlaşmış bir ön hazırlık süreci

Saldırıların yoğunluğu herşeyden önce yaygın bir propaganda-ajitasyon faaliyetinin önemini ortaya koymaktadır. Gençliği doğrudan etkileyen temel gündemlerin gençliğin en geniş kesimlerine taşınması, ön hazırlık sürecinin önemli bir halkasını oluşturmaktadır. Yaygın ve sürekli bir propaganda-ajitasyon faaliyeti kadar gençliği doğrudan etkileyen gündemlerin etkin bir tarzda birleştirilmesi de önem taşımaktadır. Tüm bunlar alandaki yaratıcılıkla da birleştiğinde, karşılığını bulacaktır.

Fakat ne kadar yaygın ve etkili de olsa, tek başına propaganda-ajitasyon faaliyeti bir darlığın ve yetersizliğin de ifadesidir. Bu nedenle propaganda-ajitasyon faaliyetini yaygın bir örgütlenme faaliyeti ile de birleştirmek zorundayız. Gençlik, tüm duyarlılıkları ve ileri çıkma isteğine karşın, hala örgütsüzlüğün ve devrimci önderlikten yoksunluğun dağınıklılığını yaşamaktadır. Bu sorun aşılamadığında, ne 1 Mayıs sürecine örgütlü bir gençlik taşınabilir, ne de mücadele isteği 1 Mayıs’ın sonrasına aktarılabilir. Halihazırda varolan platformlar bu birleştirici etkiyi yaratmada önemli birer dayanak noktasıdır. 1 Mayıs’a kadar ortaya konulacak faaliyetin bir parçası olarak bu platformlar yetkinleştirilmeli ve platformların oluşmadığı alanlarda ise platformlar oluşturulmaya çalışılmalıdır. Tüm bunlarla beraber geniş toplanlar, geziler, şenlik vb. bu ön hazırlık sürecinde faaliyetimize zenginlik katacaktır.

Sonuç

Tarihsel ve güncel anlamı ile bir mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ın gençlik cephesinden paralı eğitime ve emperyalist saldırganlığa karşı bir haykırışa dönüştürülmesi görevi ile yüzyüzeyiz. Unutmamalıyız ki, 1 Mayıs bütünlüklü politik faaliyetimizin bir parçasıdır. Bu anlamıyla 1 Mayıs faaliyeti ile oluşacak birikim 2 Mayıslar’a taşınmalıdır.

Genç komünistler olarak, şu ana kadar ortaya koyduğumuz pratik ve geleceğe bakışımızdaki netlik en önemli dayanaklarımızdır. Gençlik hareketinin önderlik sorunu genç komünistlerin omuzlarındadır. Genç komünistler bu onurlu misyonun gereklerini yerine getireceklerdir.