Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Aralık-Ocak '02
SAYI: 50
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Üniversiteler işletme, rektörler patron!
  Üniversitelerde rektör diktası pekiştiriliyor
  Soruşturma terörüne karşı birleşik mücadele cephesini örelim!
  "Üniversiteler hegemonik ilişkilerin bir perdeleme aracı olarak kullanılmaktadır"
  Soruşturma terörüne karşı nasıl bir mücadele?.
  Vahşi katliam, destansı devrimci direniş!
  Mücadeleyi yükseltelim, direnişi örgütleyelim!
  Devletin katliam geleneğinin yeni bir halkası.
  Burjuvazinin etkin silahı: Medya.
  Bir parça yeni bir dünya....
  Devrimci bir gençlik hareketi için!..
  Ailelerimizle ilişkilerimiz nasıl olmalıdır?
  Paralı eğitime, hücrelere ve emperyalist savaşa hayır!
  Mücadele ederek geleceğimize sahip çıkalım!
  Etkin bir ön hazırlık çalışmasına dayalı anlamlı katılım
  ALGP çalışması genişleyerek sürüyor
  Gün emperyalizme karşı mücadele bayrağını yükseltme günüdür!
  YTÜ'de sistemli faaliyetlerimizden...
  Yurt-Kur tasfiye ediliyor!
  "Uluslararası Durum Üzerine Değerlendirmeler"
  Gerici bir burjuva ideolojisi olarak post-modernizm
  "Paris Düşerken"
  Bu yasa geçmeyecek!
  Okur mektupları



 
 
Almanya’da düzenlenen “İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği” gecesine Ekim Gençliği’nin mesajı...

84. yıldönümünde Büyük Ekim Devrimi yaşıyor!

Yeni Ekimlerin partisi 3 yaşında,
devrim yürüyüşü sürüyor!

Merhaba dostlar, yoldaşlar!

Bundan 84 yıl önce, Rusya işçi sınıfı mücadele tarihine şanlı bir sayfa açtı. Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için Lenin önderliğinde iktidarı ele geçirdi. Açlığa, sömürüye, sefalete, aşağılanmaya son verildi, kadın ve ezilen uluslar özgürleştirildi. Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin inşasına girişildi. Sovyet halkları, kazandıkları güç ve güvenle, insanlığın başına bela olan faşizmi yendi. İnsanlığa gerçek barışın ve kardeşçe birarada yaşamanın yolunu gösterdi.

Yeni bir çağın, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyanın başlangıcı olan Ekim Devrimi, yaşanan yenilgi ve ihanetlere rağmen, bugün, tarihsel öneminden ve değerinden hiçbir şey yitirmeksizin, güncelliğini koruyor. Burjuvazinin aşağılık ve kirli propagandaları, insanlığın kurtuluşu yolunda atılmış bu büyük devrimin tarihsel kazanımlarını belleklerden silemiyor.

Çünkü milyonlarca işçi ve emekçi için, mazlum halklar için hiçbir şey değişmedi. Aksine, barbar kapitalizmin kanlı ve asalak yüzü, şu son on yılda daha açık bir şekilde ortaya çıktı. Sömürü ve talan arttı, savaşların ve soygunların yol açtığı yıkım büyüdü, temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alındı.

Bunun için ezilen ve sömürülen milyonlar, bir kez daha, aç gözlü asalakların, gözünü kan bürümüş barbarların kapitalist düzeninden, onun yol açtığı yıkımdan kurtulmak için, Ekim Devrimi’nden güç alıyorlar. Dünyanın dört bir yanında mücadeleyi yükseltiyorlar.

Dostlar,

3 yıl önce, bu topraklarda boy verecek devrimin ilk tohumu atıldı, büyük mücadelelerin sonunda ve büyük emeklerin ürünü olarak, işçi sınıfının komünist partisi kuruldu. Partimiz, dişle-tırnakla sökülüp alınmış, emek ve fedakarlıkla yoğrulmuş, bedellerle kazanılmış haklı bir sevincin ve gururun kaynağıdır. Bayrağımız Habipler’in, Ümitler’in, Haticeler’in kanıyla daha bir kızıllaşmış, öfkemiz daha çok bilenmiştir. Yeni Ekimler için ortaya koyduğumuz iddia ve cüret, bir söz olmaktan çıkmış, dostun-düşmanın gözleri önünde yeni bir gelenek, yeni bir kültür, yeni bir pratik yaratmıştır.
Kuşkusuz daha işin başındayız. Henüz olmamız gereken yerin çok gerisindeyiz. Ama öncelikli olan görev yerine getirilmiş, temel sorun çözülmüştür. Proletaryanın elinde bir bayrak gibi taşıyacağı devrimin programı ortaya konulmuş, devrimin partisinin temel taşları döşenmiştir. Gerisi mutlaka gelecektir. Gerisini getirmek bizim için bir görevdir.

Bizler, genç komünistler olarak, Ekim Devrimi’nin ve onun izinde kurulan partimizin yarattığı mirasın takipçisi, ortaya koyduğu değerlerin yılmaz savunucuları olacağız. Uğrunda tereddütsüzce ölünecek davanın neferleri olarak, partimizden ve şehitlerimizden güç alacak, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için, Türkiye devrimini mutlaka başaracağız. Bu inanç ve kararlılıkla etkinliğinizi devrimci bir coşkuyla selamlıyoruz.

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!
Herşey parti ve devrim için!

Ekim Gençliği



Mücadeleyi erteleme, onurunu gençken koru!

Ailelerimiz mücadelemizde bize destek olmak yerine engel oluyorlar. Elbette bunun anlaşılır nedenleri de var. Çünkü bizim ailelerimiz bizleri burjuvalar gibi milyonların alınteri ile değil, emek vererek büyütmüşler. Bundan dolayı da çocuklarına bir şey olmasını istemiyorlar.

Her düzende olduğu gibi kapitalizm de kendi insan tipini ve ailesini yaratmıştır. İnsan tipini fazla anlatmaya gerek yok, ama yine de değinmek gerekir. Bireyci, kendisinden başka kimseyi düşünmeyen, yaşamayı yemek yemek ve fiziki duygularını tatmin etmek olarak gören insan tipi yaratılmıştır. Bu böyle olunca, bireylerden oluşan aile de kendisini düşünmekten öteye gitmez. Ancak bireylerden birisinin kendinden başkalarını da düşünmeye başlamasıyla, yani mücadeleye atılımasıyla tek tip aile ona tavır alır. Elinden geldiğince, onun bırakın mücadeleci düşüncelerini en insani duygularını da köreltmeye çalışır. Özellikle de annesi psikolojik baskı yapmaya başlar. “Oğlum etme eyleme. Kendini düşünmüyorsan bari bizi düşün” der. Kalbimizin en derin yerindeki bam teline dokunur. Bu duygu sömürüsü yetmeyince, “kendini ateşe atıyorsun, bari bizi yakm” diyen ailenin asıl amacının, bizi geleceksizliğe itmek, yani mücadelemizi bıraktırmak olduğu ortaya çıkar.

Polisten bile daha kötü bir psikolojik baskıya yönelen ailelerimizin bu baskılarına dayanamayan bireyleri ise hazin bir son beklemektedir. Genç lise çağındayken mücadeleyle tanışır ve ister istemez ailesi bunu öğrenir. Her türlü yolu deneyen aile başarılı olamayınca son koz olarak “bari liseyi bitir, ne yaparsan üniversitede yap” diyerek, sizin yelkenlerinizi suya indirir. Bu “masum” çağrıya uyan genç (eğer çok çok şanslı ise) üniversiteyi kazanır ve nasıl olsa daha önce ailemle anlaşmıştık diyerek mücadeleye atılır. Ancak bu haber de hemen ailenin kulağına gider. Aile tekrar üşüşür gencin üzerine. Üniversite bitsin öyle atıl kavgaya, diyerek ipleri tekrar eline alır. Bu sözü dinleyen genç üniversiteyi bitirir, askerliğini yapar ve çoluk çocuğa karışır...

Ailelere şunu sormak gerekir. Siz bize gelecek sağlayabiliyor musunuz? Ya da sağladığınız gelecek nasıl bir gelecek? Aslında bu soruların yanıtları çok basit. Kapitalist düzen gençliğe hiçbir gelecek veremez. Ailelerin verdiği veya vaadettiği gelecek ise bireysel kurtuluştan öteye gitmez, gidemez. Gençlik bu bilinçle hareket etmeli ve baskılara göğüs germelidir. Onurunu gençken korumalıdır.

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizmdir!

ALGP’li bir genç liseli