Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Aralık-Ocak '02
SAYI: 50
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Üniversiteler işletme, rektörler patron!
  Üniversitelerde rektör diktası pekiştiriliyor
  Soruşturma terörüne karşı birleşik mücadele cephesini örelim!
  "Üniversiteler hegemonik ilişkilerin bir perdeleme aracı olarak kullanılmaktadır"
  Soruşturma terörüne karşı nasıl bir mücadele?.
  Vahşi katliam, destansı devrimci direniş!
  Mücadeleyi yükseltelim, direnişi örgütleyelim!
  Devletin katliam geleneğinin yeni bir halkası.
  Burjuvazinin etkin silahı: Medya.
  Bir parça yeni bir dünya....
  Devrimci bir gençlik hareketi için!..
  Ailelerimizle ilişkilerimiz nasıl olmalıdır?
  Paralı eğitime, hücrelere ve emperyalist savaşa hayır!
  Mücadele ederek geleceğimize sahip çıkalım!
  Etkin bir ön hazırlık çalışmasına dayalı anlamlı katılım
  ALGP çalışması genişleyerek sürüyor
  Gün emperyalizme karşı mücadele bayrağını yükseltme günüdür!
  YTÜ'de sistemli faaliyetlerimizden...
  Yurt-Kur tasfiye ediliyor!
  "Uluslararası Durum Üzerine Değerlendirmeler"
  Gerici bir burjuva ideolojisi olarak post-modernizm
  "Paris Düşerken"
  Bu yasa geçmeyecek!
  Okur mektupları



 
 
Farklı sınıfsal kişiliklerin gözünden bir dönemin tablosu...

“Paris Düşerken”

Yıl 1935... Fransa’da Halk Cephesi oluşturulur. Kitlelerde bir hareketlilik vardır. Ancak Halk Cephesi’ni oluşturanlar işin seçim sandığında biteceğini söylerler. Yakın zamanda da seçimler olur ve Halk Cephesi çoğunluğu kazanarak hükümette yerini alır. Halk Cephesi’nden hükümete seçilenler, devrim ve sosyalizmle alakası olmayan veya bir alakası kalmayan kişilerdir çoğunlukla.

Seçimlerden sonra işçiler daha rahat bir yaşama kavuşacakları beklentisi içine girerler. Ancak işçilerin yaşamında hiçbir şey değişmez. Artan hoşnutsuzluklar sonucunda Michuad’ın çalıştığı fabrikada grev patlar. İşçiler fabrikayı işgal ederler. Grevler tüm Fransa’ya yayılır. İşçilerin kararlılığı, burjuvaziye geri adım attırır. İşçilerin sosyal ve ekonomik taleplerinin hepsi kabul edilir.

Bu arada İspanya’da iç savaş başlar. Franco’nun başını çektiği faşistler, cumhuriyete karşı iktidar mücadelesine girerler. İşçiler İspanya’daki cumhuriyetçilerin desteklenmesi konusunda hem fikirdir. Bunun için, Michuad dahil, bir sürü işçi, iç savaşa katılmak için İspanya’ya geçerler.

Halk Cephesi ve meclisi oluşturan sağcılar, milliyetçiler bu savaşa hiçbir şekilde katılmamak için her türlü önlemi alırlar. İspanya’ya geçmeye çalışanlar engellenir, silah yardım istekleri reddedilir. Onlara göre Fransa’nın barışa ihtiyacı vardır. Kitleleri barış söylemleriyle manipüle etmeye çalışırlar. Halk Cephesi’ni oluşturan sol partilerin de böyle bir tavır takınmaları utanç verici bir durumdur. Gerçek Fransız komünistleri Halk Cephesi’ndeki Viaral Tessat gibi soysuzlaşmış, çürümüş politikacıların gerçek yüzünü görürler. Halk Cephesi böyle bir durumdayken, meclisteki sağcılar, radikaller durumdan sonsuz bir sevinç duyarlar.

İspanya’da iç savaş sürerken Çekoslovakya’yı işgale girişir Alman Nazi eri. Halk Cephesi ve meclistekiler bu konuda da herhangi bir şey yapamazlar. Meclisin sağcıları, radikalleri durumdan memnundurlar gene. Öyle ya ne de olsa Çekoslovakya Sovyetler’e yakın duran bir ülkedir. Naziler’in işgali oradaki Bolşevikler’i temizleyecektir.

Çekoslovakya işgal edilirken, Fransa hükümeti Almanlar’la Münih’te bir anlaşma yapar. Anlaşma sayesinde, Fransa’yı güvence altına aldıklarını sanırlar. Bu nedenle orduyu muhtemel bir savaşa hazılamak için herhangi bir şey yapılmaz. Savaş endüstrisinde çalışan işçiler seferberlik bahanesiyle cepheye sürülür. Ordudaki teçhizat eksikliği giderilmez. Alman ajanları, işbirlikçileri Fransa’da cirit atmaktadır. Böyle bir durumda Almanlar Hollanda’ya, ardından da Fransa’ya girerler. Fransa içlerinde ilerlemekte zorluk çekmezler.

Almanların işgaline karşı direnebilecek yegane güç işçi sınıfıdır. Burjuva Dessere, işgale karşı direnişte işçilerin bu saflara verilmesini ister. Başlarının asıl derdiyse komünistleri ayıklamaktır. Bu nedenle işgale karşı direnilmesi için hiçbir önlem alınmaz. Sağcılar ise komünistlere karşı Hitleri desteklemektedirler. Komünistlere dönük geniş bir tutuklama furyası başlar.

Karşılarında herhangi bir güç olmayan Naziler, Paris’i ve ardı sıra tüm Fransa’yı işgal ederler. Bu öyle kansız yapılan bir işgal de değildir. İşgalde kentler savaş uçaklarıyla taranır. Günde 20-30 bin insan öldürülür. Politikacılar ise işgalden günler önce kaçarlar. Ama en sonunda onların da kaçacak yerleri kalmaz. Zaten sağcılar, milliyetçiler Hitler ile önceden bir anlaşma halindedirler. İşgal sonrasında hükümet yeniden uğursuz görevini sürdürebilir. İşgale karşı direnmeyenler, barış anlaşmasıyla tüm ülkeyi Hitler’e teslim ederler. İşgal sonunda milliyetçilerin başını çeken Bernutil, Alman generalinden bazı isteklerde bulunmak ister. Ama galip taraf olarak Alman’ın tavrı onur kırıcıdır. Yine de komünistlerin listesini işgalcilere vermekte tereddüt etmez.

İspanya iç savaşına gönüllü giden işçi Michuad ve ötekiler artık Paris’e dönmüştür. İşgale karşı direnmek için yeniden yola koyulurlar, Partinini kararı da budur zaten.

Son bölümde de Almanların içinde Nazilere karşı bir hoşnutsuzluk olduğu vurgulanır.

Romanda siyasal ve toplumsal gelişmelere farklı kişilerin gözüyle bakılıyor. Burjuva Dessere, Mühendis Pierre, işçi Michuad.... Tek bir kahraman üzerinde dönen bir kurgu olmadığı için farklı kişilikler (farklı sınıfsal kişilikler bunlar) üzerinden Fransa’nın o günkü durumunu daha yakından tanıyabiliyoruz.

“Paris Düşerken” İkinci Dünya savaşı öncesi ve esnasında Fransa’nın durumunu, Hitler’in Avrupa’yı nasıl kolayca işgal edebildiğni, burjuvazinin bir devrim korkusuyla neler yapabildiğini öğrenmek açısından mutlaka okunması gereken bir kitap.

Paris Düşerken; İlya Ehrenburg
2 cilt 769 sayfa
Sosyal Yayınlar

A. Refik