Farklı sınıfsal kişiliklerin gözünden bir dönemin tablosu...
Paris Düşerken
Yıl 1935... Fransada Halk Cephesi oluşturulur. Kitlelerde bir hareketlilik vardır. Ancak Halk Cephesini oluşturanlar işin seçim sandığında biteceğini söylerler. Yakın zamanda da seçimler olur ve Halk Cephesi çoğunluğu kazanarak hükümette yerini alır. Halk Cephesinden hükümete seçilenler, devrim ve sosyalizmle alakası olmayan veya bir alakası kalmayan kişilerdir çoğunlukla.
Seçimlerden sonra işçiler daha rahat bir yaşama kavuşacakları beklentisi içine girerler. Ancak işçilerin yaşamında hiçbir şey değişmez. Artan hoşnutsuzluklar sonucunda Michuadın çalıştığı fabrikada grev patlar. İşçiler fabrikayı işgal ederler. Grevler tüm Fransaya yayılır. İşçilerin kararlılığı, burjuvaziye geri adım attırır. İşçilerin sosyal ve ekonomik taleplerinin hepsi kabul edilir.
Bu arada İspanyada iç savaş başlar. Franconun başını çektiği faşistler, cumhuriyete karşı iktidar mücadelesine girerler. İşçiler İspanyadaki cumhuriyetçilerin desteklenmesi konusunda hem fikirdir. Bunun için, Michuad dahil, bir sürü işçi, iç savaşa katılmak için İspanyaya geçerler.
Halk Cephesi ve meclisi oluşturan sağcılar, milliyetçiler bu savaşa hiçbir şekilde katılmamak için her türlü önlemi alırlar. İspanyaya geçmeye çalışanlar engellenir, silah yardım istekleri reddedilir. Onlara göre Fransanın barışa ihtiyacı vardır. Kitleleri barış söylemleriyle manipüle etmeye çalışırlar. Halk Cephesini oluşturan sol partilerin de böyle bir tavır takınmaları utanç verici bir durumdur. Gerçek Fransız komünistleri Halk Cephesindeki Viaral Tessat gibi soysuzlaşmış, çürümüş politikacıların gerçek yüzünü görürler. Halk Cephesi böyle bir durumdayken, meclisteki sağcılar, radikaller durumdan sonsuz bir sevinç duyarlar.
İspanyada iç savaş sürerken Çekoslovakyayı işgale girişir Alman Nazi eri. Halk Cephesi ve meclistekiler bu konuda da herhangi bir şey yapamazlar. Meclisin sağcıları, radikalleri durumdan memnundurlar gene. Öyle ya ne de olsa Çekoslovakya Sovyetlere yakın duran bir ülkedir. Nazilerin işgali oradaki Bolşevikleri temizleyecektir.
Çekoslovakya işgal edilirken, Fransa hükümeti Almanlarla Münihte bir anlaşma yapar. Anlaşma sayesinde, Fransayı güvence altına aldıklarını sanırlar. Bu nedenle orduyu muhtemel bir savaşa hazılamak için herhangi bir şey yapılmaz. Savaş endüstrisinde çalışan işçiler seferberlik bahanesiyle cepheye sürülür. Ordudaki teçhizat eksikliği giderilmez. Alman ajanları, işbirlikçileri Fransada cirit atmaktadır. Böyle bir durumda Almanlar Hollandaya, ardından da Fransaya girerler. Fransa içlerinde ilerlemekte zorluk çekmezler.
Almanların işgaline karşı direnebilecek yegane güç işçi sınıfıdır. Burjuva Dessere, işgale karşı direnişte işçilerin bu saflara verilmesini ister. Başlarının asıl derdiyse komünistleri ayıklamaktır. Bu nedenle işgale karşı direnilmesi için hiçbir önlem alınmaz. Sağcılar ise komünistlere karşı Hitleri desteklemektedirler. Komünistlere dönük geniş bir tutuklama furyası başlar.
Karşılarında herhangi bir güç olmayan Naziler, Parisi ve ardı sıra tüm Fransayı işgal ederler. Bu öyle kansız yapılan bir işgal de değildir. İşgalde kentler savaş uçaklarıyla taranır. Günde 20-30 bin insan öldürülür. Politikacılar ise işgalden günler önce kaçarlar. Ama en sonunda onların da kaçacak yerleri kalmaz. Zaten sağcılar, milliyetçiler Hitler ile önceden bir anlaşma halindedirler. İşgal sonrasında hükümet yeniden uğursuz görevini sürdürebilir. İşgale karşı direnmeyenler, barış anlaşmasıyla tüm ülkeyi Hitlere teslim ederler. İşgal sonunda milliyetçilerin başını çeken Bernutil, Alman generalinden bazı isteklerde bulunmak ister. Ama galip taraf olarak Almanın tavrı onur kırıcıdır. Yine de komünistlerin listesini işgalcilere vermekte tereddüt etmez.
İspanya iç savaşına gönüllü giden işçi Michuad ve ötekiler artık Parise dönmüştür. İşgale karşı direnmek için yeniden yola koyulurlar, Partinini kararı da budur zaten.
Son bölümde de Almanların içinde Nazilere karşı bir hoşnutsuzluk olduğu vurgulanır.
Romanda siyasal ve toplumsal gelişmelere farklı kişilerin gözüyle bakılıyor. Burjuva Dessere, Mühendis Pierre, işçi Michuad.... Tek bir kahraman üzerinde dönen bir kurgu olmadığı için farklı kişilikler (farklı sınıfsal kişilikler bunlar) üzerinden Fransanın o günkü durumunu daha yakından tanıyabiliyoruz.
Paris Düşerken İkinci Dünya savaşı öncesi ve esnasında Fransanın durumunu, Hitlerin Avrupayı nasıl kolayca işgal edebildiğni, burjuvazinin bir devrim korkusuyla neler yapabildiğini öğrenmek açısından mutlaka okunması gereken bir kitap.
Paris Düşerken; İlya Ehrenburg
2 cilt 769 sayfa
Sosyal Yayınlar
|