Anadolu Yakası Liseli Gençlik Platformu 1 Aralıkta alanlardaydı...
Etkin bir ön hazırlık çalışmasına dayalı
anlamlı katılım
Sermaye iktidarı saldırılarına her geçen gün bir yenisini daha ekliyor. Son olarak açıklanan 2002 bütçesi işçi emekçilere ve gençliğe karşı açılmış bir siyasal-ekonomik savaş gibi. Uzun mücadeleler sonucu kazanılmış haklar, savaş bütçesi adı altında bir bir gasp ediliyor. Yüzbinlerce işçi-emekçi 2002de işsiz kalacak, eğitim tam anlamıyla paralı hale getirilecek.
Bu saldırı furyasına karşı işçi ve emekçiler 1 Aralıkta ülkenin dört bir yanında alanlara çıkarak bu gidişe dur dediler. Bizler ALGPli liseliler olarak, gençliğin de bu saldırılardan nasibini alacağı ve birer işçi-emekçi olan anne ve babalarımızı yalnız bırakmamamız gerektiği bilinciyle hareket ederek, 1 Aralık eylemine katılma kararı aldık.
Çalışmalarımız mitingten bir hafta önce başladı. Aldığımız karar üzerine 1000 adet bildiri basmayı planladık. Ancak maddi olanaksızlardan dolayı 750 adet basabildik. Bu bildiriler 3 lisenin önünde dağıtıldı. Dağıtım sırasında liseli gençliğin ilgisi oldukça yüksekti. Bir lisenin önünde genç bir liseli, öğrencileri sıraya sokarak dağıtımımıza yardımcı oldu. Bildiri dağıtımından sonra hedefimizde iki lisede toplantı yapmak vardı. Ancak bir lisede toplantı yapabildik. Toplantıya 35 kişi katıldı. Toplantı sonunda sohbet ettiğimiz liseli arkadaşlarımız oldukça etkilenmişlerdi. Çoğu liseli ilk defa böyle bir toplantıya katıldığını söyledi ve daha sonra tekrar yapılmasını talep etti. Toplantıya katılanlar, daha önce yapılan toplantılarda bu işin öncülüğüne soyunan insanların ciddiyetsiz tavırlarının gençleri olduk&ccedl;a gerilettiğini, eğer böyle olmasaydı toplantıya katılanların sayısının en az 100 olacağını belirttiler. İkinci toplantıyı yapacağımız lisedeki arkadaşların (özellikle Odakçıların) reformist tutumları yüzünden bu girişimimiz boşa çıktı.
Hedefimizin en az 30 kişi olmasına rağmen, birçok aksaklıktan dolayı mitinge 20 kişi katılabildik. Miting öncesi yaptığımız toplantının zayıf geçmesi, katılımı oldukça etkiledi. Ama bizim alana çıkma kararlılığımızı pek etkileyemedi. Zamanımızın kısa oluşu, çalışmayı yürütecek liselilerin az oluşu beraberinde birçok sorunu da getirdi. Daha sıralayacağımız bir sürü soruna rağmen alanda pankartımızı açtık.
Alanda, Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim yazılı, ALGP imzalı pankartı taşıdık. Hazırladığımız dövizlerde, Emperyalist savaşa hayır!, YÖKe hayır!, Yaşasın devrim ve sosyalizm!, Yaşasın ÖO direnişimiz! yazılıydı. Eylem boyunca sık sık, Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim!, Çetelere kıyak, öğrenciye dayak, bu abluka dağıtılacak!, YÖK, polis, medya bu abluka dağıtılacak!, Yaşasın ÖO direnişimiz!, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz! sloganlarını attık.
Miting bizim için tam bir sınav oldu. Oldukça anlamlı deneyimler edindik, dersler çıkardık. Daha sonraki adımlarımız için daha disiplinli ve kolektif bir organizasyon yapmamız gerektiğini gördük. Tüm bunlara rağmen alanda coşkumuz beklenenin üzerindeydi. Sloganlarımızı gür bir sesle haykırdık.
Çıkardığımız dersler ışığında çalışmalarımıza daha sıkı bir şekilde sarılarak devam edeceğiz.
Anadolu Yakası Liseli Gençlik Platformu
Çukurova Üniversitesinde otobüs zammına karşı kampanya...
Genç ol susma, emeğine (onuruna) sahip çık!...
Onların duvarlarının kulakları var,
sizinse kulaklarınızın duvarları...
Merhaba arkadaşlar,
Otobüs ücretlerine yapılan %100 zamdan sonra, okulda tepkileri yoğunlaştırmak için, duyarlı öğrenciler tarafından geniş çaplı bir imza kampanyası başlatıldı. İmza kampanyası süresince tepkiler çok hoştu. Parlak fikirler vardı:
- Yol keselim arkadaşlar!
- Parasız ulaşım istiyoruz!
- Demokratik hakkımız olarak, otobüslere yumurta atma eylemi yapılsın.
- Tek başımıza değil, birlikte yürüyüş yapalım.
- Bir gün boyunca kimse otobüslere binmesin!
(Fikir defterinden alıntılar)
Sonuç olarak 3 bine yakın imza toplandı. Otobüs zamlarının geri alınmasına dair dile getirilen bu tepkiler ümit vericiydi. Kendi adımıza bu ümit verici durumun rahatlığını yaşadık diyebiliriz. Yürüyüş tarihini, yerini ve saatini bildirip,bir metinle çağrı yapmakla yetindik. Dedik ya, tepkiler çok hoştu!!!
Tepkiler çok hoştu ama, 3 bin imzaya karşın 60 kişi eyleme dökebildi tepkisini; diğer hoş tepkiler sözde kaldı, sesimize ses katmadı. Biz mi ulaşamadık, yoksa sesimiz "kulağınızdaki duvarlara" mı takıldı? Yoksa hala korku mu yönetiyor bizleri? Nedir bizleri protesto yürüyüşüne gelemeyecek kadar korkutan şey?
Cebimize yapılan saldırılardan sadece birisi otobüs ücreti zammı. Ancak okula geliş şartlarımızı (sınavlar, ders kitapları, dershaneler ve gelecek hayallerimiz) düşününce, okula gelmemizi zorlaştıran bu saldırı, doğrudan emeğimize yapılan bir saldırıdır. Bu saldırı karşısında bile bizi emeğimize (onurumuza) sahip çıkmaktan alıkoyan, korkutan güç aslında suskunluktan başka bir şey değildir. Biz sustukça, korku güçleniyor, büyüyor ve saldırılar artıyor. Artık bu suskunluk fesadını yuvasında altetmenin zamanıdır, zamanıdır haykırmanın...
Genç ol susma, emeğine (onuruna) sahip çık!
Yürüyüşe katılan bir grup duyarlı öğrenci
|