Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Kasım '01
SAYI: 49
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  6 Kasım ruhuyla mücadeleyi yükseltelim!
  6 Kasım'ın ışığında gençlik hareketi
  YÖK protestoları
  YÖK ve YÖK düzenine karşı mücadele
  Sanayi-üniversite işbirliği...
  "Terör" ne, "Terörist" kim?
  Türkiye'yi ABD'nin savaş arabasına bağladılar
  ÇÜ Öğrenci Platformu'nun emperyalist savaş karşıtı eylemi...
  Emperyalist savaş ve gençlik!
  Küresel terörist: ABD emperyalizmi!
  ABD taşeronluğunda pay kapma hülyası
  Yeni emperyalist savaş ve gençlik
  Basın ve savaş
  Ölüm orucu direnişi bir yılı aştı! Geleceğimiz için kazanmak zorundayız!
  Paralı eğitime hayır!
  Saldırılara karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Okul kapıları işçi-emekçi çocuklarına kapatılamaz!
  Çocuk emeği ve kapitalizm
  Anlamlandırmanın katili: Medya
  İsviçre Ekim Gençliği kampı...
  Okur mektupları



 
 
YÖK-İSOV protokolü üzerine...

Sanayi-üniversite işbirliği ya da piyasa için eğitim...

Ağırlaşan krizin faturası yine bizlere ödetiliyor. “Bilim ve üniversite” için yürüyen rektörlerin istekleri çerçevesinde hazırlanan yeni yasa tasarısıyla bu fatura daha da ağırlaştırılıyor. Bu yasa tasarısına göre haraçların belirlenmesi yetkisi rektörlere veriliyor. Haraçlara yapılacak artışlar ise bir öğrenci için yapılan harcamanın %50’sini bulabilecek. Zaten üniversiteler rektör hazretlerinin buyruklarıyla yönetilen birer krallık gibiydi. Şimdi de üniversitelerin tüm giderleri “mali özerkliğin kazanılması” adı altında öğrencilere yüklenecek.

YÖK’ün tüm “çalışmaları” eğitimin paralı hale getirilmeye çalışılmasından ibaret değil. O aynı zamanda eğitimin sermayenin ihtiyaçları ekseninde örgütlenmesi için de uğraş vermektedir. Bu çerçevede YÖK, İSOV (İstanbul Sanayi Odası Vakfı) ile bir protokol gerçekleştirmiş. Bu protokolün amacı 3. maddede şöyle ifade edilmiş:

“Bu Protokol, ülkenin planlı ekonomik gelişmeleri içerisinde nitelikli ara insan gücünün kalkınmaya katkıda bulunması ve yapılan yatırımların yararlı sonuçlar doğurması için okul/sanayi işbirliğinin işlevsel yapısını kurmayı amaçlamaktadır."

Bu madde ile protokolün amacı gayet net olarak ifade edilmiş. Ancak biz yine de bir şeyler söyleyelim.

Kapitalizmde bilim teknoloji olarak algılanır. Kapitalizm eğitimi bu temel ihtiyacı çerçevesinde sürekli yeniden örgütler. Türkiye’de de bu ihtiyacın gereklerinin faşizan yöntemlerle uygulayıcısı olan temel kurum YÖK’tür. YÖK eğitimi yalnızca bu biçimiyle yeniden örgütlemekle kalmaz, fakat bu eğitimin sürdürülebilmesi için gerekli imkanları da öğrencilerden sağlama yoluna başvurur.

Protokol’ün bir başka maddesi, bu protokolle oluşturulacak İcra Kurulu’na “Piyasanın ihtiyaç duyacağı meslek alanlarının belirlenmesi yönünde çalışmalar yapmak” görevini tanımlıyor. Bu şu anlama geliyor; sermaye ihtiyaçlarını sıralayacak, üniversiteler işe koyulacak. Böylelikle artık sermaye için “popülerliğini” yitiren bölümlerin de kapatılması gündeme gelecek. Çünkü “kaynaklar sınırlı”!

19-20 Ekim 2000 tarihlerinde Mersin’de ilki gerçekleştirilen “YÖK-İSOV İşbirliği Çalışmalarını Değerlendirme Toplantıları”nda sık sık AR-GE (araştırma-geliştirme) fonlarının artırılması isteniyor. Bu toplantılarda, halihazırda GSMİH’nın %0.5 olan 2 trilyon’un ayrıldığı bu fonun en az %4.5’e çıkarılması isteniyor. AR-GE fonlarının üniversitelerde nasıl bir amaçla kullanıldığı iyi biliniyor. Üniversiteler bazı sermaye gruplarının ürün geliştirme laboratuvarları olarak kullanılmakla kalmıyor, bir de bu kullanıma devlet tarafından kaynak sağlanıyor. AR-GE fonları da bu kaynağı ifade ediyor. İşte toplantılarda sürekli dile getirilen bu talep böyle bir içeriğe sahip.

YÖK, İSOV ile yaptığı bu protokolün benzerlerini başka sermaye gruplarıyla da yapmaktadır. Böylelikle eğitimin sermayenin ihtiyaçları çerçevesinde örgütlenmesini sağlama çalışıyor. Bize düşen ise, bu ve benzeri protokolleri alanlarda parçalamaktır.



YÖK ve rektörler savaş çığırtkanlığı yapıyor...

ABD’nin üniversitelerdeki askeri YÖK defol!

11 Eylül saldırısının ardından YÖK Başkanı Kemal Gürüz üniversite rektörlerine bir genelge gönderdi. Genelgede; üniversitelerin açılışı sırasında 11 Eylül saldırısında ölenlerin anısına saygı duruşu yapılması, terörizme karşı her türlü mücadelenin desteklenmesi ve terörün lanetlenmesi yolunda konuşmaların yapılmasını emretmiş. Böylece YÖK’ün ABD’ye uşaklıkta düzenin diğer kurumlarından geri kalmadığını, uşaklıkta diğerleri gibi sınır tanımadığını bir kez daha görmüş olduk.

Bu emir rektörler cephesinden hemen uygulamaya konuldu. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü ile Çukurova Üniversitesi Rektörü bu emri sadakatle yerine getirdiler. İstanbul Üniversitesi Rektörü de üniversite açılışında bu emrin gereklerini yerine getirmeye çalıştı, fakat öğrencilerin protestosu ile yüzyüze kaldı.

11 Eylül saldırısıyla ölen insanlar için timsah gözyaşı döken bu uşaklar, Afganistan’da açlık ve sefaletle boğuşan masum insanların vahşice öldürülmesine seslerini çıkarmıyorlar. Çünkü Afgan halkını bombalayan en büyük efendileri, sınırsızca taptıkları ABD’dir. Her türlü terörü kınayanlar ABD terörünü onaylıyorlar. Bu onların gerçek yüzlerini açığa çıkarıyor, maskelerini indiriyor.

Bu onların insanlara bakışaçısını da çıplak bir şekilde gözler önüne seriyor. Bunlarda burjuva hümanizmasının kırıntısı bile kalmamış. Bu sözde bilim adamları tam bir emir eri gibi hareket ediyorlar. Sözkonusu Amerika ve onun çıkarları olunca başka türlü davranamıyorlar.

Bu asalak takıma en iyi cevabı gençlik 6 Kasım’da “YÖK’e ve emperyalist savaşa hayır!” diyerek verdi.