23 Kasım 2007 Sayı: SYKB 2007/01(45)

  Kızıl Bayrak'tan
   Faşist–şovenist cendereyi parçalamak için!
  DTP’ye kapatma davası...
İnkar ve imha politikasına zorunlu
Amerikan tadilatı!
2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlanıyoruz...
Telekom greviyle sınıf dayanışması büyüyor!
İşçi ve emekçi hareketinden...
  Kızıl Bayrak’a yeniden toplatma ve yayın yasağı!
  Sermayenin “Mesleki Eğitim Planları”nın
geçmişi, bugünü ve yarını
  20. Yılında Komünist Hareket...
  Emperyalist/siyonist güçlerin yeni bir seremonisi: “Annapolis Konferansı”
  Savaş kundakçıları gerici Pakistan rejimini
dizayn ediyor!.
  Dünyadan...
  İran ve yaptırımlar
Abu Şehmuz Demir
  Mirabeller’den Haticeler’e özgürlük
mücadelesi sürüyor!
  Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliklerinden...
  Ekim Gençliği’nin “Yalanlarınızı da alın gidin!” kampanyası sürüyor…
  Kürdistan cephesinde durum... - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Üniversitelerden…

İÜ Avcılar Kampüsü yurtları...

İÜ Avcılar Kampüsü’ndeki öğrenci yurtlarında son dönemde birçok sorunla karşı karşıya kalınıyor. Geçen sene ücretsiz servisler sessiz sedasız kaldırılıp ücretli servis uygulaması getirilmişti. Bu senenin başından itibaren de yurt yaşamı yeni sorunlarla sürüyor.

* Yurt kantini kapatıldı ve kampüsün içerisinde geç saatte yararlanılacak yemekhane, kantin vb. imkânlar bulunmamakta.

* Ücretsiz olan çamaşır yıkama hakkı gasp edilerek jeton uygulamasına geçildi. Yıkama ve kurutma için ayrı ayrı jeton alınması zorunlu. Çalışan çamaşır makinelerinin sayısı azaltılmakta ve tamiratları yapılmamakta.

* Odaların temizliği yapılmamakta, banyo perdeleri yosun tutmuş durumda ve banyolar da temiz değil. Tuvaletlerde sifonlar su akıtıyor.

* Kantin kapatıldığı gibi mutfağın kullanılması da yasaklanmış durumda. Buzdolapları çalışmıyor.

* Odalarda bulunan internet bağlantısının kesileceği ve yurt bloklarına internet kafe açılacağı söyleniyor.

Tüm bu yaşanan sorunlara karşı duyarlı arkadaşlarla bir araya gelerek sorunlarımızı ve sorunlara karşı mücadele yöntemlerini tartıştık. Bu tartışmalarımızı yurtlara taşıdık ve daha geniş bir toplantının örgütlenmesi çalışmalarını yürüttük.

Yurdun kadın ve erkek bloklarında eş zamanlı toplantılar yapmaya karar verdik. Toplantının hazırlık çalışmaları yurt yönetiminin de dikkatini çekti ve yönetim kimi arkadaşlarımızı çağırarak tehditler savurdu.

Toplantıyı yapacağımız gün, kadınlar bloğunda toplantıyı gerçekleştireceğimiz TV odası kilitlenmişti. Biz de toplantımızı başka bir yerde yaptık. Toplantılarda sorunlar ve çözüm yolları üzerine konuşuldu. Dilekçe toplanmasına, dilekçede sıralanacak taleplerin belirlenmesi için de anket yapılmasına karar verildi.

İki taraftaki toplantıda da tartışmaların büyük bir kısmını tamamladıktan sonra önce erkek yurduna daha sonra da kız yurduna yurt yönetimi ve güvenlik amirlerinden oluşan bir grup gelerek toplantının derhal son bulmasını, yurt yönetiminin buna izin vermediğini, gerçekleştirilen toplantının yasak olduğunu, bir sorun varsa yönetimle ertesi sabah konuşulmasını söylediler. Öğrenciler, “bir araya gelip sohbet etmemizi engellemek gibi bir hakkınız yok” diyerek toplantıya sahip çıktılar.

Akşam odalar dolaşılarak, toplantıda çıkan kararları uygulamak için, erkek ve kadın yurdunun birbirinden haberdar olabilmesi için bir işleyiş oluşturuldu.

Her koridordan sorumlu bir arkadaş belirleyerek birbirimizden daha hızlı haberdar olmamızı, aynı zamanda yapılacak işlerin daha sistematik ilerlemesini sağlayacağız. Diğer bloklardaki arkadaşlarımızla da toplantılar yapacağız. Yaşanılan sorunlara sahip çıkmaya ve ucuz, nitelikli ve sağlıklı yurt hakkımız için mücadele etmeye devam edeceğiz.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği

YTÜ: “Baskılar bizi yıldıramaz!”

 YTÜ yönetiminin üniversite içerisinde yürütülen devrimci siyasal faaliyete karşı sürdürdüğü baskıcı uygulamalar, 14 Kasım’da ÖGB’lerin her iki kampüste afişlere saldırmasıyla artmıştı. Afişlere saldıran ÖGB’ler, kararlı tutumumuz karşısında geri çekildiler.

15 Kasım’da da benzer şekilde Davutpaşa kampüsündeki çalışmamıza saldıran sivil polis eşliğindeki ÖGB’ler, “izinsiz” olduğu gerekçesiyle afişlerimizi kaldırmaya ve bildiri dağıtımımızı engellemeye çalıştılar. Ancak afişlerimizi savunduk. ÖGB’ler koridoru terkedinceye kadar afişlerimizin önünde durduk, koridor boyunca yenilerini astık, yüzlerce bildiriyi öğrencilere ulaştırdık.

16 Kasım’da saldırı tekrarlandı. Ulaşım sorunu ile ilgili yaptığımız açık toplantıdan sonra Fen-Edebiyat Fakültesi’ne astığımız afişlerin panolardan alındığını gördük. ÖGB’lerden afişlerin hesabını sorduk ve biz varken çıkarmayı denemelerini söyledik. ÖGB’de saldırgan tavrını sürdürerek afişleri sökmeye kalkıştı. Ancak bir kez daha tutumumuz onları püskürttü.

Özellikle Davutpaşa Kampüsü üzerinden yakıcı olarak yaşanan bu afiş indirme sorununun temel çözümü, bu kampüste sistematik olarak sürdürülecek siyasal çalışmanın kendisidir. İleriye dönük sürdüreceğimiz politik faaliyet ve bu süreçteki tutumumuz Davutpaşa’da yaratılmak istenen gerici atmosferi kıracaktır.

YTÜ-Davutpaşa Ekim Gençliği

 

Finike Eğitim-Sen’e baskın!

Kışkırtılan şoven faşist histeri atmosferi ile bir yandan halklara şovenizm zehri enjekte edilirken, diğer yandan da devlet terörü yükseltilerek toplumsal muhalefetin önü kesilmek isteniyor. Devrimcilerden demokratlara, siyasi partilerden demokratik kitle örgütlerine kadar toplumsal muhalefetin parçası olan bütün unsurlar baskı ve zor uygulamaları ile karşı karşıya kalıyor.

Bu uygulamalardan biri de 19 Kasım günü Antalya’da Eğitim-Sen Finike Şubesi’nde yaşandı. Polis tarafından Şube’ye baskın yapılarak “yasak yayın araması” yapıldı. HÖC’ün “Halk Anayasası Kitapçığı”nın ilçede dağıtılacağı ihbarı üzerine Eğitim-Sen Şubesi’ne baskın düzenleyen polisler, sendikada bulunan üyelerin üstünü de aradılar. Polisler “yasak yayın” bulamayarak, elleri boş döndüler.

Eğitim-Sen Antalya Şubesi bu baskına tepki göstererek, buna karşı hukuki süreci işleteceklerini belirtti.

 

Bayrampaşa Cezaevi kapatılıyor

Yıllardır devrimci tutsakların direnişine sahne olan ve 19 Aralık katliamından bu yana yalnızca hasta ve adli tutuklu-hükümlülerin kaldığı Bayrampaşa Cezaevi, Ocak ayında kapatılıyor. Adalet Bakanı M. Ali Şahin, buradaki tutukluların Silivri’deki cezaevine sevkedileceğini açıkladı. Şahin aynı açıklamada, Silivri’deki cezaevinin kültürel ve mesleki eğitimin verilebileceği “yeterlikte” olduğunu söyledi.

Silivri Cezaevi, L Tipi hapishane statüsünde. Bu cezaevinin içinde 9 ayrı cezaevi bulunuyor. Hücrelerin zeminin altında olmasının yanısıra L tipi cezaevlerinin en belirgin özelliği ise, zorla çalıştırma sisteminin uygulanıyor olması. Ondandır ki M. Ali Şahin bu cezaevlerini öve öve bitiremiyor.  Çünkü onlara göre L tipi cezaevleri her açıdan “karlı”!

Kızıl Bayrak / İstanbul

Tekirdağ F Tipi’nde sansür!

Tekirdağ 2 no’lu F Tipi’nde, cezaevi idaresi saldırılarına her geçen gün yenilerini ekliyor. Bu kez de Mehmet Uzun’un “Bira Qedere” ve “Tu” isimli Kürtçe kitapları sakıncalı bulunarak içeri alınmadı. Ayrıca cezaevi idaresine tepkilerini göstermek amacıyla aynı içeriğe sahip dilekçe veren tutsaklar hakkında da disiplin cezası verildi. 10 ay önce çıkartılan genelge ile beraber cezaevi idarelerine tanınan inisiyatifin kendisi, bu ve benzeri keyfi uygulamaların ve baskıların önünü açmış durumda.

 

Zindandan destek...

Sevgili Kızıl Bayrak emekçileri...

Merhaba!

Günümüzde ABD emperyalizmi öncülüğünde GOP temelinde Ortadoğu-Asya merkezli olarak halkları ve doğal kaynakları yeniden sömürgeleştirme, işgal ve katliamlarında baş aktör olarak TC devleti de yer almaktadır. Bu başat role soyunan egemen ideolojinin sahipleri coğrafyamız özgülünde topyekûn savaş konsepti temelinde özgürlük, demokrasi ve emekten yana tüm kurum ve kuruluşlara yönelik yaşam hakkı tanımama saldırısını başlatmıştır ve başta yurtsever basın ve demokratik kurumlar olmak üzere sosyalist basına yönelik baskı ve yönelimin gazeteniz Kızıl Bayrak üzerinde de yoğunlaşmış olması ve bu temelde 15 günlük kapatma sansürüyle karşı karşıya kalmış olmanız elbette sürpriz değil!..

Hiçbir şekilde amacına ulaşamayacağını bildiğimiz bu sansür saldırısına karşı emek ve demokrasi güçlerinin daha bir duyarlılıkla dayanışmaya girmesi durumunda, bu saldırıları bertaraf edeceğine olan inancımızla selam ve sevgilerimizi gönderiyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz...

Devrimci selamlar, sevgiler...

Resul Kocatürk

1 No’lu F Tipi Cezaevi/Tekirdağ


Sınıf için sınıf sendikacılığı!

BMİS 2 No’lu Şube’nin 3. Olağan Kurulu, delegelerin, işçilerin ve konukların katılımıyla gerçekleşti.

Genel Kurul’da merkez ile şube arasındaki uyuşmazlıklar, çıkar tartışmaları ve birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarma çabaları sergilendi. Az da olsa sınıfın yaşadığı sorunlara ve genel gündem üzerinden şovenist milliyetçi histeriye değinildi. Ama bunlar da sürekli duyduğumuz söylemlerin ötesine geçmedi.

BMİS’in sınıf sendikacılığı konusunda da söylemden öteye gidemediği ortada. Genel kurulun havası da bunu kanıtlar nitelikteydi. Sendikaların tepesindeki bürokratları bir kez daha bu Genel Kurul’da görmüş olduk. Bizlere ait sendikaların kimlerin ellerinde olduğunu bir kez daha anladık. Genel Kurul’da ne örgütlenmenin önündeki engeller tartışıldı, ne bunu aşmak için bir yol gösterildi, ne de sınıfın içinde bulunduğu durum, yüzyüze kaldığı saldırılar ve sendikaların taşıdığı önem gerektiği gibi vurgulandı. İşçinin önüne bir plan, bir mücadele hattı konmadı.

Zaten bundan ötesi de bu anlayıştan beklenemezdi.

Bir kez daha bizlerin öz örgütleri olan sendikaların tepesinden bürokratların atılması ve sınıf sendikacılığı anlayışının hakim kılınması gerekliliği tüm aciliyetiyle ortaya çıktı. Bu da yürüteceğimiz devrimci sınıf çalışmasına bağlı. Bizler işletmelerimizde taban örgütlülüklerimizi, komitelerimizi oluşturarak sendikalarımızı sahiplenelim ki, hem bu çıkarcı bürokratları alaşağı edebilelim, hem de sınıf sendikacılığı anlayışını hakim kılabilelim. Bizlerin gerçekleştireceği genel kurullarda çıkar tartışmaları yürütülmeyecek, karalama yapılmayacak, işçiler boş vaatlerle kandırılmayacak, tanımadığımız delegeler bizleri temsil etmeyecek. Bizim sendikalarımız sınıfımız için gerçek sınıf sendikacılığı yapacak.

İkitelli Organize Sanayii’den bir metal işçisi

 

Ajanlaştırma yaygınlaşıyor!

Polis tarafından ajanlaştırılmak istenen Marmara Üniversitesi öğrencisi Fırat Baran 15 Kasım’da İHD İstanbul Şubesi’nde konu ile ilişkin bir açıklama yaptı. 29 Haziran günü sınav çıkışında siyasi olmayan bir olay sonucunda okul güvenliğine götürüldüğünü, burada iki sivil polisin kendisini sorguladığını, kendisine siyasi sorular sorulduğunu ve baskı altında olduğu için doğru olmayan ve abartılı cevaplar vermek zorunda kaldığını ifade etti. Baran, kendisinden üniversitede okuyan Kürt öğrencilerle ilgili bilgi vermesinin istendiğini söyledi.

Baran’ın açıklaması,“Benimle yaptıkları konuşmalarda beni ajanlaştırmak istediklerini anladım ve bundan çok rahatsız oldum. Bu durumu onlara ‘artık sizinle görüşmek istemiyorum’ diye SMS üzerinden bildirdim. Sivil polisler, saflığımı ve zor durumda oluşumu kullanarak beni ajanlaştırmak istemişlerdir. Bunu anladığımda onurumu kurtarmak ve iyilik adı altında yapılan manevi baskıdan kurtulmak için bu durumun bilinmesini istedim. Başıma gelebilecek her türlü olaydan güvenlik güçleri sorumlu olacaktır” sözleriyle sona erdi.

Daha sonra İHD adına Rıza Dalkılıç, üniversitelerde özellikle Kürt öğrencilere dönük böyle saldırılara sıkça rastlandığını içeren bir konuşma yaptı.