23 Kasım 2007 Sayı: SYKB 2007/01(45)

  Kızıl Bayrak'tan
   Faşist–şovenist cendereyi parçalamak için!
  DTP’ye kapatma davası...
İnkar ve imha politikasına zorunlu
Amerikan tadilatı!
2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlanıyoruz...
Telekom greviyle sınıf dayanışması büyüyor!
İşçi ve emekçi hareketinden...
  Kızıl Bayrak’a yeniden toplatma ve yayın yasağı!
  Sermayenin “Mesleki Eğitim Planları”nın
geçmişi, bugünü ve yarını
  20. Yılında Komünist Hareket...
  Emperyalist/siyonist güçlerin yeni bir seremonisi: “Annapolis Konferansı”
  Savaş kundakçıları gerici Pakistan rejimini
dizayn ediyor!.
  Dünyadan...
  İran ve yaptırımlar
Abu Şehmuz Demir
  Mirabeller’den Haticeler’e özgürlük
mücadelesi sürüyor!
  Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliklerinden...
  Ekim Gençliği’nin “Yalanlarınızı da alın gidin!” kampanyası sürüyor…
  Kürdistan cephesinde durum... - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermayenin “Mesleki Eğitim Planları”nın geçmişi, bugünü ve yarını

Geçtiğimiz günlerde Swissotel’de “Mesleki Eğitim Reformlarını Değerlendirme Uluslararası Konferansı” gerçekleşti. AB’den alınan 51 milyon avroluk hibeyle 2002’de başlatılan beş yıllık Mesleki Eğitimin Geliştirilmesi Projesi’nin (MEGEP) tamamlanması nedeniyle düzenlenen konferansa, başta TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu olmak üzere birçok sermaye temsilcisinin yanı sıra, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Marc Pierini de katıldı.

Toplantının bir diğer katılımcısı ise Milli Eğitim Bakanı Çelik’ti ve meslek liselerine sermayeye vasıflı işgücünün yaratılması amacıyla biçilen misyona uygun olarak önümüzdeki süreçte yapılacak bir çalışmayı müjdeledi. Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile birlikte ciddi bir inisiyatif çalışması başlatılacağını aktardı. Bu projenin istihdam ağırlıklı bir mesleki ve teknik eğitim projesi olacağını, bu projede de AB tecrübesinden yararlanmak istediklerini dile getirdi.

2000’lerin başından itibaren mesleki eğitim ve meslek liseleri sermayenin gündeminde yer tutmaya başladı. “Meslek lisesi, memleket meselesi” gibi süslü şiarlar altında kamuoyuna sunulan projelerle mesleki eğitim, sermayenin temsilcilerinin dilinden düşmedi. Ancak açık ki sermaye düzeninin soruna olan ilgisinin kaynağı kendi çıkarlarıydı.

Bu konferansta katılımcı olan TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun, uluslararası rekabette Türkiye’nin ön plana çıkabilmesi için tek çözümün iyi yetişmiş insan gücü olduğunu söylemesi, sermayenin neden mesleki eğitime bu kadar ilgili olduğunu özetlemektedir.

Neden burjuvazi mesleki eğitimi tartışıyor?

Sermayenin ara eleman ihtiyacının karşılanması, yani kapitalist üretim için vasıflı işçi yetiştirilmesi cevabı bu sorunun en özlü anlatımıdır.

Gelişen teknoloji kas gücüne duyulan ihtiyacı minimuma indirirken, daha karmaşık bir yapıya bürünen makineler nitelikli işgücünü ihtiyaç haline getirir. Sermaye hem bu alandaki açığını kapatacak ve hem de düşük maliyetli olacak işçilere ihtiyaç duyar. İşte bu nedenle sermayenin yüzünü döndüğü alan meslek liseleri olmaktadır.

Başlangıçta sanayileşmeye bağlı olarak açığa çıkan “ara eleman” ihtiyacına yanıt verebilmek için kurulan meslek okulları, mühendis, yönetici vb. ile işçi arasında, tam da adına uygun bir “ara işgücü” eğitimi verilen kurumlardı. Ancak bugün kapitalizmin geldiği aşamada, eğitimli işgücüne artan talep, meslek lisesi ve meslek yüksekokullarının da yeniden yapılandırılmasını zorunlu kıldı. Bugün burjuvaziye sadece çalışma saatlerinin esnekliği, sınırsızlığı, ihtiyaç duyduğu işgücünün ucuzlatılması yetmemektedir. Tüm bunlarla birlikte piyasa rekabetine yanıt veren, teknolojik birikimi ile üretimde yer tutan, örneğin bilgisayar kullanabilen bir işgücü gerekmektedir. Fakat halihazırda meslek liselerinde verilen eğitim bu açıdan çok yetersizdir. Burada sorun iki yönlüdür. İlk olarak tekeller okullardaki eğitimi kendi ihtiyaç duyduğu nitelikli kadroların yetişmesinde yetersiz görmektedir. İkinci olarak, bu okulların birer üretim merkezi haline getirilmesiyle maliyetlerinin önemli ölçüde düşürülmesini istemektedir.

MEGEP nedir?

MEGEP; Türkiye’deki mesleki eğitim sisteminin güçlendirilmesini amaçlayan, sermaye hükümeti ile Avrupa Komisyonu arasında imzalanan bir anlaşma sonucu yürürlüğe girmiş, Avrupa Birliği hibesi ile gerçekleştirilmiş, Türkiye genelinde 30 ilde ve 145 pilot kurumda uygulanmış 51 milyon Avro bütçeli 5 yıllık bir projedir. 2002-2007 yılları arasında adımları atılmıştır ve önümüzdeki yıllar da yeni projelerle bütünleştirilmesi hedeflenmektedir.

Konferansta MEGEP’in birçok ilke imza attığı vurgulanmıştır. “Eğitim ile İş Piyasası arasındaki denge giderek bozulmuş, küresel piyasalarla bütünleşmeye çalışan Türkiye ekonomisinin ihtiyaçlarına cevap verecek yetişmiş, nitelikli ve esnek bir işgücü hacmi giderek daralmaya başlamıştır” sözleriyle sunumuna başlayan müsteşar yardımcısı Salih Çelik’in raporundan alıntılar yaparak MEGEP’in kapsamını anlayabiliriz.

* “İş piyasasındaki arz talep dengesini gözeten, hayat boyu öğrenme ilkelerine fırsat veren bir mesleki ve teknik eğitim sistemi geliştirmek, mesleki ve teknik eğitim sisteminin karar alma, uygulama ve izleme süreçlerine ulusal ve yerel düzeylerdeki paydaşların katılımını sağlamak,

* Mesleki ve teknik eğitim sisteminde yer alan ulusal ve yerel düzeylerdeki bütün paydaşların kurumsal kapasitelerini güçlendirmek,

Meslekî eğitim sistemimizi;

* 12 yıllık zorunlu eğitime geçiş için altyapı oluşturacak şekilde düzenlemek,

* AB ve gelişmiş ülkelerdeki eğitim sistemi ile eşgüdümlü hale getirmek,

* Hayat boyu öğrenme ilkeleri doğrultusunda ve iş piyasasındaki arz talep dengesini gözetecek şekilde düzenlemek ilkeleri göz önüne alınarak yola çıkılmıştır.”

Türkiye işgücü piyasasının yapısı hakkında 1995-2007 yılları arasındaki mevcut verilerden yola çıkılarak “Türkiye’nin İş Piyasası Raporu” hazırlanmıştır. İŞKUR Genel Müdürlüğü ile 31 ilde, 10 ya da daha fazla personel çalıştıran 5700 işletmede “İşgücü Piyasası ve Beceri İhtiyaç Analizi Anketi” yapılmıştır. Bu anketle: “Çalışmanın yapıldığı illerdeki iş piyasasının yapısı”, “hangi mesleklerin gelecekte var olacağı ya da olmayacağı”, “işgücü piyasasında ihtiyaç duyulan meslekler” ve “ihtiyaç duyulan becerilerin tespit edilmesi hedeflenmiştir”.

Mesleki ve teknik eğitimde modüler ve esnek bir sisteme geçilecek, yükseköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki mesleki eğitim, program bütünlüğünü esas alan tek bir yapıya dönüştürülecek, mesleki eğitimde, nitelikli işgücünün yetiştirilmesinde önemli yeri olan uygulamalı eğitime ağırlık verilecektir.

Ekonominin ara eleman ihtiyacını karşılamak için mesleki eğitim faaliyetlerinin kümeleşme ortamı oluşturan OSB’lerde ilgili hizmet kurumları ve özel sektörle etkili işbirliği içinde yaygınlaşmasını sağlayan mekanizmalar güçlendirilecektir.

Bu kadar ayrıntılı ön çalışmaların, bu gösterişli projelerin eğitim sistemine taşıdığı ilklere bakıldığında, neyin amaçlandığı açıkça görülecektir.

Meslek liseleri ile sermaye işbirliğinin altyapısı

Okullarla sermaye grupları arasında imzalanan işbirliği protokolleri, projeler ve staj anlaşmaları bu süreçte meslek liseleri ve meslek yüksek okullarının bağını şekillendirmiştir. Kendini METEB olarak ifadelendiren bu programda bir veya birden çok meslek lisesinin bir MYO ile birleştirilmesi ve meslek lisesi öğrencilerinin bağlı olduğu MYO’ya veya program olarak uygunluk gösteren bir başka MYO’ya sınavsız geçebilmesi sağlanmıştır. Halihazırda sınavsız geçişten yararlanan öğrenciler %10’dan az olmayacak şekilde isterlerse kendi alanlarındaki lisans programlarına dikey geçiş yapabilmektedirler.

Eğitim programlarının ilişkilendirilmesi ve geliştirilmesi için bir adım olarak atılan bu yöntemle, okullarla sermaye gruplarının aralarında imzaladıkları işbirliği protokolleri, projeler ve staj anlaşmaları sistematik bir forma kavuşturulmuştur.

METEB’lerin OSB’lere kaydırılması ise eğitimin pratik ayağının (haftanın 2 günü okulda teorik ders, 3 gün fabrikalarda pratik eğitim) atölyelere kaydırılmasını hızlandırmayı amaçlıyor. Örneğin, Renault Mais, Toyotosa, İzocam, Türkiye Alüminyum Sanayiciler Derneği vb. pek çok kurum ve kuruluş Türkiye’nin pek çok yerinden meslek liseleriyle imzaladıkları protokol çerçevesinde hem buradaki stajyer öğrencileri çalıştırıyor hem de atölye gibi fiziki imkanlarından yararlanıyor. Bunun en dikkate değer örneği Şişli Endüstri Meslek Lisesi’nde “Tofaş Yetkili Servisi”nin öğrencilere oto tamiri yaptırıyor olmasıdır.

Referans yerine performans

Konferansta mesleki ve teknik eğitimin AB ile müzakere sürecinde bir numaralı gündem maddesi olduğunu ifade eden Çelik, bu nedenle “e-mezun projesinin” hayata geçirilmesinin önem taşıdığını vurgulayarak, sermayenin önündeki ilk projeyi anlattı.

MEB yetkilileri projeyle mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarından mezun olanların bilişim teknolojileri kullanılarak web tabanlı olarak izleneceğini kaydetti. Böylece mezun olanların istihdam durumlarının belirleneceği, elde edilecek verilerin eğitimin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya çıkaracağı, iş hayatının taleplerine uygun eleman yetiştirmek amacıyla eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirileceği anlatıldı. Yani okul sürecindeki staj döneminden itibaren sermaye için en fazla süre, en iyi performansla, hiçbir hak talep etmeden çalışanlar bu listede en üst sırada yer alacak.

Sermaye bütün kurumlarıyla her adımını planlı atıyor. Bir yandan kendi ihtiyaçlarını en masrafsız biçimde karşılarken diğer yandan da geleceğini güvence altına almaya çalışıyor. Sermayedarlar tarafından özel olarak eğitilmiş ve sınıf bilinci daha 13-14 yaşında tırpanlanmış bir işçi tipolojisi, işçi sınıfının gelecek mücadelesine vurulan bir darbe olacaktır. Sermayenin meslek liseliler üzerinde oynadığı oyuna karşı etkili bir mücadele bu nedenle büyük önem taşımaktadır.