23 Kasım 2007 Sayı: SYKB 2007/01(45)

  Kızıl Bayrak'tan
   Faşist–şovenist cendereyi parçalamak için!
  DTP’ye kapatma davası...
İnkar ve imha politikasına zorunlu
Amerikan tadilatı!
2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlanıyoruz...
Telekom greviyle sınıf dayanışması büyüyor!
İşçi ve emekçi hareketinden...
  Kızıl Bayrak’a yeniden toplatma ve yayın yasağı!
  Sermayenin “Mesleki Eğitim Planları”nın
geçmişi, bugünü ve yarını
  20. Yılında Komünist Hareket...
  Emperyalist/siyonist güçlerin yeni bir seremonisi: “Annapolis Konferansı”
  Savaş kundakçıları gerici Pakistan rejimini
dizayn ediyor!.
  Dünyadan...
  İran ve yaptırımlar
Abu Şehmuz Demir
  Mirabeller’den Haticeler’e özgürlük
mücadelesi sürüyor!
  Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliklerinden...
  Ekim Gençliği’nin “Yalanlarınızı da alın gidin!” kampanyası sürüyor…
  Kürdistan cephesinde durum... - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Savaş kundakçıları gerici Pakistan rejimini dizayn ediyor!

Kısa süren kesintiler dışta tutulursa, kurulduğu günden beri başında Amerikancı generallerin bulunduğu cuntalar tarafından yönetilen Pakistan’ın son diktatörü Pervez Müşerref, “kendine karşı” darbe yaparak bir ilke imza attı. Pakistan’ın gerici egemenleri arasında süren iktidar çatışması iyice kızışınca, Müşerref telaşla olağanüstü hal ilan ederek “postallı demokrasi”ye de son verdi.

Anayasayı rafa kaldıran, parlamentoyu fesheden, basına sansür koyan, kendisine rakip düzen siyasetçilerini hapse atan diktatör Müşerref, bir süre önce ABD’nin hakemliğinde yaptığı pazarlıklar sonucu anlaşmaya vardığı eski başbakanlardan Benazir Butto’yu da bir hafta süreyle eve hapsetti. Sokağa taşan muhalif sesleri de kolluk kuvvetlerinin zoruyla bastıran Müşerref, kendisini “demokrasinin tek güvencesi” ilan etmekten de geri durmuyor.

Görünüşe bakılırsa Kasım ayının ilk günlerinde gerçekleşen darbe içinde darbe, “demokrasi ihraç eden” ABD emperyalizminin “tepkisi”yle karşılaştı. Sergilenen mizansene göre, darbeye “en sert tepki”yi veren, haydutbaşı Bush liderliğindeki savaş kundakçısı ekip oldu. Ancak Pakistanlı generaller himayesindeki “postallı demokrasi”nin rafa kaldırılmasına pek içerlemiş gibi görünse de, Bush yönetimi, “teröre karşı savaş”ta işlediği tüm suçlara ortak olan diktatör Müşerref cuntasına verilen mali desteğin kesilmeyeceğini taahhüt etti.

Bush liderliğindeki bu haydutların postallı demokrasinin kaldırılmasına gösterdikleri “tepki”nin sahteliği ortadadır. Zira bunların “demokrasi” kavramından ne anladıkları, somut olarak Irak’taki tablodan yansıyor. İşgal ordularına komuta eden bu cellatlar, “hedefledikleri “demokrasi”yi kurmak için 1 milyon 200 bin Iraklıyı katletmiş bulunuyor.

Kirli savaş şefi John Negroponte’den Pakistan yönetimine kaba müdahale

Sırtını Washington’daki efendilere dayayan Pakistan rejiminin şefleri, Beyaz Saray’ın desteği olmadan yerleştikleri mevkileri korumanın mümkün olmadığını bilirler. Kuşkusuz ki, bu kuralı en iyi bilenler de generallerdir. Zira Pakistan ordusunun şefleri, (Tıpkı Ankara’daki dönem arkadaşları gibi) ABD savaş aygıtının özel eğitiminden geçtikten sonra üst düzey mevkilere ulaşabiliyorlar. Tabii bu mevkilerde tutunmanın yolu da, onları yetiştiren savaş aygıtına sadakatle bağlı olmaktan geçiyor.

Böyle olduğu içindir ki, Pakistan’ı cuntayla yöneten General Pervez Müşerref, sabıkalı bir kirli savaş şefi olan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Negroponte’nın karşısında “süt dökmüş kedi” durumuna düşüyor. Son derece alçaltıcı olan bu efendi-uşak ilişkisi, diktatör Müşerref’e özgü olmayıp, tüm soysuz işbirlikçilerin makus talihidir.

İslamabad’da bir efendinin küstahlığıyla hareket eden Negroponte, bir yandan gerici Pakistan rejiminin tepesinde bulunan uşaklarını uyarıyor, öte yandan basın karşısına çıkıp verdiği emirleri sıralıyor.

Beyaz Saray’daki haydutları temsilen Pakistan’a giden Negroponte, “ülkedeki ılımlı siyasi güçler arasında uzlaşma sağlanması gerektiğini, bu çerçevede Müşerref ile muhalif Benazir Butto uzlaşmasını çok arzu ettiklerini” kaydetti. Diktatörle görüşmesinin ardından basın toplantısı düzenleyen Negroponte, Müşerref’in, “ikinci dönem devlet başkanlığı görevine başlamadan önce ordudaki görevini kesinlikle bırakacağını” vurguladığını ifade ederek, “Biz de bunu bir an önce yapması gerektiği uyarısında bulunduk” dedi.

Bu arada şefinin Pakistan ziyaretiyle ilgili açıklama yapan ABD dışişleri bakanlığı sözcüsü; Negroponte’nin, Butto’dan Pakistan’daki durumu nasıl değerlendirdiği konusunda bilgi almak istediğini ve Pakistan’da daha iyi bir gelecek ve ülkede anayasal düzene geri dönülmesi için ılımlı güçlerin birlikte çalışmasının önemini yinelediğini söyledi.

Cunta şefi Müşerref’e olduğu kadar, rejimin diğer gerici güçlerine de kaba bir şekilde müdahale eden kirli savaş şefinin, Pakistan ordusunun tepesindeki generallerle de görüştüğü bildirildi. Generallerle yapılan görüşmelere dair açıklama yapılmazken, Beyaz Saray’a yakın kaynaklar, istenen sonucun alınmaması durumunda Bush yönetiminin, Pakistan Genelkurmay Başkanı Yardımcısı olan generali Pervez Müşerref’in yerine geçirebileceğini belirttiler.

Anlaşılan o ki, cumhurbaşkanlığı makamını general üniformasıyla işgal eden Pervez Müşerref’in yıpranması ve buna rağmen devam eden iktidar hırsı, Washington’daki efendilere sunduğu hizmetlerin kısmen de olsa aksamasına yol açmıştır. Bu ise hem teşhir olan, hem de işlevi aşınan figüranın yenisiyle değiştirilmesi ihtimalinin arttığını gösteriyor. Bilindiği üzere hizmet süreleri dolan diktatörler, son kullanma tarihi geçmiş metalar gibi çöpe atılırlar.

Butto-Müşerref balayı kısa sürdü

ABD denetiminde yürütülen çirkin pazarlıklar sonunda diktatör Müşerrefle anlaşan eski başbakanlardan Benazir Butto, olağanüstü halin ilanına tepki göstermiş, taraftarlarıyla bu adımı protesto etmeye hazırlanmıştı. Ancak kolluk kuvvetleri tarafından evi kuşatılan Butto’nun planladığı eylem engellendi. Bir hafta ev hapsinde tutulduktan sonra serbest bırakılan Butto, diktatör Müşerref’in sadece üniformasına değil, artık cumhurbaşkanlığına da karşı çıkmaya başladı.

Balayının kısa sürmesi, dahası Müşerref’le anlaşmasına rağmen ev hapsine maruz kalması, Benazir Butto’nun Müşerref karşıtı bir tutum almasına yolaçtı. Pazarlığa rağmen iktidardan beklediği payı alamayan Butto ve destekçileri, Pervez Müşerref’e karşı koalisyon kurma çabasına girdiler. Açıktır ki, Butto’nun Müşerref karşıtlığı, herhangi bir demokratik değeri savunması ya da temsil etmesinden değil, iktidar ve rant paylaşımından almaya hazırlandığı payın tehlikeye düşmesinden kaynaklanıyor.

Tarafların Washington’a eşit mesafede durmasına rağmen, çıkan anlaşmazlıklardan dolayı istenen işbirliğinin, ABD’nin istediği şekilde gerçekleşmesi kolay görünmüyor. Negroponte’nın İslamabad ziyaretini gerçekleştirip uşak takımına kaba bir şekilde müdahale etme ihtiyacı hissetmesinin bir nedeni de bu parçalanmaya son verme çabasıdır. Ancak iktidar kavgasının giderek şiddetlenmesi, bu girişimin istenen sonucu vermesini zorlaştırıyor. Bu ise, Beyaz Saray’daki efendilerin Pervez Müşerref’i gözden çıkarmaları ihtimalini yükseltmektedir.

İktidar paylaşımındaki çatışmaların giderek kaosa dönüşmesinin yanısıra, dinci güçlerle ordu arasındaki çatışmalar da yayılıyor. Birkaç günde onlarca kişinin öldürülmesine yol açan çatışmalar devam ederken, Şii-Sünni mezhep çatışması da kışkırtılmaktadır.

Bu tablo, emperyalizme uşak bir rejimin açmazlarının günden güne nasıl derinleştiğini ve ülkeyi bir mezbahaya çevirebilecek sorunlar yumağını nasıl biriktirdiğini göstermesi açısında ibret vericidir.

İlerici-devrimci güçlerin askeri cuntalarla ezilmesi, Pakistan’da toplumsal muhalefeti zayıflatmıştır. Düzene tepki duyan kesimlerin önüne tek alternatif, dinsel gerici akımlar oldu. Kaosun bir nedeni de bu toplumsal muhalefeti etkileyen bu sapmadır. Tüm baskılara rağmen Pakistan’da halen ilerici muhalif güçler vardır. Kaostan ve emperyalizmin kaba müdahalelerinden kurtulabilmenin yegane yolu, ilerici güçlerin birleştirici bir devrimci alternatif yaratabilmelerinden geçiyor.