23 Kasım 2007 Sayı: SYKB 2007/01(45)

  Kızıl Bayrak'tan
   Faşist–şovenist cendereyi parçalamak için!
  DTP’ye kapatma davası...
İnkar ve imha politikasına zorunlu
Amerikan tadilatı!
2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlanıyoruz...
Telekom greviyle sınıf dayanışması büyüyor!
İşçi ve emekçi hareketinden...
  Kızıl Bayrak’a yeniden toplatma ve yayın yasağı!
  Sermayenin “Mesleki Eğitim Planları”nın
geçmişi, bugünü ve yarını
  20. Yılında Komünist Hareket...
  Emperyalist/siyonist güçlerin yeni bir seremonisi: “Annapolis Konferansı”
  Savaş kundakçıları gerici Pakistan rejimini
dizayn ediyor!.
  Dünyadan...
  İran ve yaptırımlar
Abu Şehmuz Demir
  Mirabeller’den Haticeler’e özgürlük
mücadelesi sürüyor!
  Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliklerinden...
  Ekim Gençliği’nin “Yalanlarınızı da alın gidin!” kampanyası sürüyor…
  Kürdistan cephesinde durum... - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Telekom greviyle sınıf dayanışması büyüyor!

“Direnen Telekom işçisi kazanacak!”

17 Kasım’da grevci işçilerle dayanışmaya!

Türk-İş’e bağlı 15 sendika şubesinin Telekom greviyle dayanışma amacıyla hazırladıkları eylem ve etkinlik programının ilk adımı 12 Kasım akşamı Avrupa Yakası’ndaki grev yerlerine destek ziyaretleri ve Kadıköy İskelesi’nde bildiri dağıtımı ile atıldı.

15 Kasım akşamı ise Anadolu Yakası Acıbadem Telekom İl Müdürlüğü’ne ziyaret gerçekleştirildi. Ziyaretlerde 17 Kasım eylemine çağrı yapıldı. Burjuva medyanın grevi karalama tutumuna da dikkat çekildi

15 Kasım günü grevde 31. günlerini dolduran Telekom işçilerine sendika tarafından 1000’er YTL para verileceğini duyan kolluk güçleri, Acıbadem Telekom İl Müdürlüğü önüne yığınak yaparak para dağıtımını engellemeye çalıştı.

En kitlesel grev ziyareti Beykoz Paşabahçe Telekom Müdürlüğü önündeki oldu.

Kızıl Bayrak/İstanbul


“Tutuklu işçiler serbest bırakılsın! Atılan işçiler geri alınsın!” 

16 Ekim günü grev silahını sermayeye doğrultan binlerce Telekom işçisi tüm baskı, gözaltı ve tutuklama terörüne rağmen onurlu direnişini sürdürüyor. Grevin 1. ayını doldurduğu gün Beyazıt Meydanı’ndan Sultanahmet Adliyesi’ne yürüyerek İstanbul Valisi ve Telekom müdürleri hakkında suç duyurusunda bulunan Telekom işçileriyle sınıf dayanışması büyüyor.

Şubeler, “Telekom greviyle 5 Lira’nı paylaş!” şiarıyla örgütlenen kampanya çerçevesinde toplanan paraları, 17 Kasım günü Mecidiyeköy’den Gayrettepe Telekom Müdürlüğü’ne kitlesel ve coşkulu bir yürüyüşle Telekom işçilerine ulaştırdı. Yürüyüşte Diyarbakır’da “fiberoptik kabloları kestikleri”, “kamu malına zarar verdikleri” gibi bahanelerle tutuklanan Telekom işçilerinin serbest bırakılması, atılan 7 grevci işçinin geri alınması ve sınıf dayanışması vurgusu önplana çıktı. BDSP de, “Direnen Telekom işçisi kazanacak!” pankartı ile eylemde yerini aldı. Ali Sami Yen önünden pankartları açarak yürüyüşe geçen bine yakın eylemci yolu trafiğe kapattı.

Gayrettepe Telekom önünde grevci işçiler kitleyi alkış ve sloganlarla karşıladı, grev yeri bayram yerine döndü.

Telekom grevine destek verdiği için sürgün cezasına çarptırılan KESK/Haber-Sen  8 No’lu Şube Başkanı İsmail Özbalçık’a verilen ceza da eylemde protesto edildi.  Eylem, konuşmaların ardından İlkay Akkaya’nın söylediği türküler eşliğinde çekilen halaylarla son buldu.

Kızıl Bayrak/İstanbul


Grev coşkusu MİKE’de...

Telekom grevinin 34. gününde Mamak İşçi Kültür Evleri (MİKE) olarak grevci işçilerle sınıf dayanışmasını sürdürüyoruz. Telekom grevini anlatan duvar gazetesini bölgemizde düzenli ve yaygın bir şekilde kullanıyoruz. Grev gündemini işleyen bildirilerimizle, destek ziyaretleriyle, grevi geniş emekçi kesimlerin gündemine sokmaya ve dayanışmayı büyütmeye çalışıyoruz.

Bu kapsamda 18 Kasım günü, “Telekom işçileri Mamak İşçi Kültür Evi’nde grev sürecini anlatıyor” başlıklı bir toplantı yaptık. Tuzluçayır ve Boğaziçi bakım arıza amirliklerinde çalışan 20 Telekom işçisinin katıldığı toplantı, Mamak İşçi Kültür Evi çalışanı bir arkadaşın yaptığı konuşma ile başladı. Konuşmada etkinliğin amacı ve ön hazırlık süreci anlatıldı. Ardından sözü Haber-İş işyeri temsilcisi Muhsin Bozkurt aldı. Telekom grevinin ön sürecini anlatan Bozkurt “Biz bugün geleceğimiz için direniyoruz. Çünkü Telekom yönetimi hazırladıkları TİS ile bizlere ve çocuklarımıza geleceksizliği dayatıyor” dedi. Sermayenin greve yönelik saldırılarına da değinen işyeri temsilcisi ve Telekom işçileri ayrıca şunları söylediler: “12 arkadaşımız tutuklandı. Her gün medya sabotaj haberleri yapıyor. Temsilci arkadaşlarımıza yönelik saldırılar kesintisiz sürüyor. Öyle ki dün bize ücretsiz dağıttıkları GSM hatlarını dinliyorlar. Komplolar kurmaya çalışıyorlar. Fakat tüm bu çabaları ve saldırıları bizleri yıldıramaz. Çünkü biz haklıyız ve ne yaptığımızı gayet iyi biliyoruz.”

Toplantının bu ilk bölümünde son olarak patronun yeni manevralarına değinildi. Tüm işçilere Genel Müdür imzalı mektuplar gönderilerek grevin kırılmaya çalışıldığı söylendi. Toplantının ikinci bölümünde Telekom işçilerine grev sürecine dair sorular yöneltildi. Canlı geçen söyleşide işçiler kararlılıklarını bir kez daha ortaya koydular.

Mamak İKE çalışanları



Buca’da Telekom ile dayanışma eylemi 

Buca Demokrasi Platformu 17 Kasım’da Telekom işçileriyle dayanışma eylemi gerçekleştirdi. Forbes’ten Şirinyer Telekom’a yürüyüş sırasında Telekom işçisiyle dayanışma çağrısı yapan bildiriler dağıtıldı.

Eylem “Buca Demokrasi Platformu” imzasıyla, Haber-iş Buca Temsilciliği, DİSK Genel-İş 5 No’lu Şube İşyeri Temsilcilikleri, Eğitim-Sen İzmir 5 No’lu Şube, DİSK Emekli-Sen Buca Şubesi, SES Buca Temsilcilikleri, İnsan Hakları Derneği, EĞİT-DER Buca Şubesi, Çamlıkule Kültür Sanat  ve Dayanışma Derneği, Öğrenci Velileri Derneği İzmir Şubesi, ÖDP, DTP, EMEP, SDP, SHP Buca İlçe Örgütleri ve ESP tarafından örgütlendi. Eyleme 150 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir


HKMO’dan Telekom işçilerine destek!

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 15 Kasım günü grevdeki Telekom işçilerine destek veren “Türk Telekom işçileri yalnız değildir!” başlıklı bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Özelleştirme politikalarının kökeninin 24 Ocak Kararları ile atıldığının belirtildiği açıklamada ayrıca Telekom’un özelleştirme sürecindeki çarpıklıklara ve özelleştirmenin sonuçlarına değinildi.

Açıklama, “Bir sözle kuruldu dünya, hep o sözü aradım ve buldum: emek” sözleriyle son erdi.


Sendikasız Türk Telekom çalışanlarına çağrı

Türk Telekom işçilerinin greviyle dayanışmak ve grevi büyütmek amacıyla Haber-Sen, Elektrik Mühendisleri odası (EMO) ve Makine Mühendisleri Odası (MMO), sendikasız Türk Telekom çalışanlarına yönelik hazırladığı bildiriyi dağıtmaya başladı. Bildiride Türk Telekom çalışanlarına Haber-İş üyesi Telekom işçilerinin grevine sahip çıkma ve grev kırıcılığına destek olmama çağrısında bulunuldu. Bildiride çalışanların grev kırıcılığına zorlanmasının yasadışı olduğu, bu yönlü talimatlara uyulmaması hatırlatıldı. Ayrıca 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun “Grevdeki işçiler yerine başkalarının çalıştırılamayacağı ve grevdeki işçilerin işlerinin başkalarına yaptırılamayacağına” ilişkin 43. maddesi hatırlatılırken, Türk Telekom yönetiminin çirkin iddialarının Telekom işçilerinin haklı taleplerinin üstünü örtemeyeceği vurgulandı.


Telekom grevine destek verdiği için sürülen KESK/Haber-Sen İstanbul 8 No’lu Şube Başkanı İsmail Özbalçık ile konuştuk...

“Emekçiler cephesinden mücadelemizi vermeye devam edeceğiz”

- Telekom işçileri 16 Ekim günü başlattıkları grevlerini sürdürüyorlar. Grevle beraber bir kez daha görüldü ki, sermaye, işçi sınıfının grev silahını kullanmasına karşı son derece tahammülsüz. Telekom işçileri de bundan kendilerine düşen payı alıyorlar. Sadece işçiler değil greve destek verenler de çeşitli baskılarla karşı karşıya kalıyorlar. Siz bunun son örneğisiniz. Grev sürecine ve baskılara dönük ne düşünüyorsunuz?

Grevin başladığı 16 Ekim 2007 tarihinden itibaren bu grevin destekçisiyim. ‘89 yılından beri de sendikal hareketin içerisinde yer alan biri olarak bu grevi desteklemek durumundayım. Çünkü buradaki işçi arkadaşlarla ben 20 yıldır mücadele içerisindeyim. Ve ben bir kapsam-dışı personel olarak, aynı zamanda 6 yıldır da Haber-Sen Şube Başkanlığı’nı yapan biri olarak en son bu süreçte greve destek verdiğim ve çalışanları çalışmamaya zorladığımdan doğrudan havuza, Devlet Personel Daire Başkanlığı’na gönderildim. Beni kurumdan uzaklaştırmak için denedikleri yol hukuksuz ve temelsizdir. Biz kamu çalışanları içerisindeki kapsam dışı personelin greve destek vereceğini ama fiili olarak greve katılamayacağını bildiri ve afişlerimizde de duyurduk. Bir bildiri dağıttık ve bildirimizde de “yasalar gereği işveren suç işliyor. Kapsam dışı personel kendi işi dışında başka yerde çalışamaz!” dememize rağmen bizi dinlemiyor. Herşeyi baskıyla yaptırmak istiyor. Çalışanların her an işten kovulacağını sürekli dile getiriyor ancak uygulamıyorlar.

Bugün bu grev başarıyla yürüyorsa bunun sebebinin kapsam dışı olarak çalışan arkadaşların direncinden kaynaklandığını düşünüyorum. Şu anda yapacakları işin %10’u civarında üretim yapıyorlar. Bu da greve büyük bir destek demektir. Hiçbir arkadaşın bu kurumda çalışmam demeye hakkı yok yasalar gereği. Ama iş üretmeme hakkı vardır diyorum.

- Siz de bu konuda çeşitli şekillerde desteğinizi sürdürüyorsunuz....

Kapsam dışı personelin işverenin kulu olmadığını defalarca anlattık. Kapsam dışı personel sözleşme nedeniyle farklı statüde de yer alsa biz çalışanlar olarak kendimizi bir algılıyoruz. Çalışanların parçalara bölünmesi demek işverenin istediği duruma düşmektir. İşveren özelleştirme gereği, 2000 yılında çalışanları “böl, parçala, yönet” politikasıyla kapsam dışı personel uygulamasını hayata geçirdi. Ve bu grevin uzamasının nedeni de işverenin 13 bin civarındaki kapsam dışı personele olan güveniydi. Ama çalışanlar ortak hareket ediyorlar ve ben bundan sonra şahsım adına da bu mücadeleyi vermeye devam edeceğim. Hukuki anlamda da verdiğim mücadelenin örnek olacağını düşünüyorum. Haber- Sen Şube Başkanı olarak bugüne kadar KESK Şubeler Platformu’nu harekete geçirmek ve greve destek vermesini sağlamak benim görevimdi. Çünkü “konfederasyon düzeyinde biz neler yapabiliriz” diye oturup tartıştık. KESK olarak tüm işyerlerini ziyaret etme kararı aldık. Bu da arkadaşlarımıza farklı bir destek olacaktır. Biz bu grevin biteceğini düşünmüyoruz. İşveren Telekom’u gözden çıkarmadıysa oturup iyi bir değerlendirme yapması gerekiyor. Telekom’un sahibi uluslararası sermaye ve onun yerli işbirlikçileridir. Onlar kendi cephesinden mücadelesini veriyor, biz de emekçiler cephesinden mücadelemizi vermeye devam edeceğiz.

Kızıl Bayrak/İstanbul

 

Sefaköy İKE: “Baskılar bizi yıldıramaz!”

Kurulu düzenini devam ettirmek isteyen sermaye iktidarı baskı ve zor araçlarını işçi sınıfı ve emekçilerin, onların politik temsilcilerinin üzerinden eksik etmiyor. Bu baskı ve zor en son olarak 14 Kasım günü Sefaköy bölgesinde sergilenmiştir. Sabahın erken saatlerinden itibaren tüm bölge polis tarafından abluka altına alınmış, bölgede bulunan ilerici, demokrat, devrimci kurumlar kolluk güçlerinin baskı ve tacizine maruz kalmış, ilerici, devrimci kişiler polis tarafından takip edilmiştir. Bütün bölgede kendisini hissettiren bu baskı ve zor Sefaköy İşçi Kültür Evi’ne de yansımıştır.

Sefaköy İşçi Kültür Evi tarafından 16 Kasım’da Galatasaray’da gerçekleştirilen bir basın açıklaması ile kurumlarını da hedef alan bu baskı ve taciz protesto edildi. Açıklamada şunlar söylendi:

“14 Kasım günü saat 20.00 civarında Sefaköy İşçi Kültür Evi’nden çıkmaya hazırlandığımız bir sırada üç sivil polis ellerinde telsiz, G-3 silahlarıyla kurumumuza gelerek, kapıda oturan insanları taciz etmişlerdir. Ayrıca pencereden içeriye silahlarını yönelterek hedef almışlar ve kurumun önünden defalarca 34 RS 408 plakalı Fiat Doblo markalı araçla geçerek tacizlerine devam etmişlerdir.”

Sefaköy İKE’nin faaliyetleri, amacı ve misyonuna dikkat çekilen açıklamada Sefaköy İşçi Kültür Evi’nin bütün bu baskı ve zor karşısında faaliyetlerini sürdüreceğinin altı çizildi. Saldırının toplumsal muhalefetin bütün kesimlerini hedef aldığı belirtilerek birleşik mücadele çağrısı yapıldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul


Tehditleriniz, baskılarınız vız gelir! 

Geçtiğimiz günlerde sivil polisler Küçükçekmece’de terör estirmişler, G3’lerle Sefaköy İşçi Kültür Evi’ne gelerek tacizde bulunmuşlar, kurum çalışanlarımızı ve dostlarımızı takip etmişlerdi. Bu saldırıyı protesto etmek için 18 Kasım’da İnönü Mahallesi’nde bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Yapılan açıklamada şunlar söylendi:

“Emperyalizmin-kapitalizmin kendi varlığını sürdürebilmek için bu teröre ihtiyacı var. Dışarıda ABD’ye bağlı politikalar yürüten Türkiye Cumhuriyeti içeride Kürt halkına imha ve inkâr politikası yürütüyor. Kardeş halklara saldırarak ABD emperyalizmine İsrail siyonizmine uşaklıkta sınır tanımıyor. İçerde yükseltilen bu şovenist, milliyetçi dalgayla birlikte devrimcilere saldırıyor.” ... “Sefaköy İşçi Kültür Evi, sistemin dayatmış olduğu yoz kültüre ve köleliğe karşı açılmış devrimci bir mevzidir. Sistemin birçok saldırısıyla karşı karşıya kalan sınıfın devrimci bir kurumudur. Fakat devlet terörü hiçbir zaman devrimci faaliyeti, irade ve ısrarı engelleyememiştir.”

TKP Sefaköy İlçe Şubesi’nin de destek verdiği eylem Sefaköy İKE çalışanları olarak saldırılar karşısında kararlılığımızı ifade ettiğimiz sözler ve sloganlarla son buldu.

Sefaköy İşçi Kültür Evi