23 Kasım 2007 Sayı: SYKB 2007/01(45)

  Kızıl Bayrak'tan
   Faşist–şovenist cendereyi parçalamak için!
  DTP’ye kapatma davası...
İnkar ve imha politikasına zorunlu
Amerikan tadilatı!
2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlanıyoruz...
Telekom greviyle sınıf dayanışması büyüyor!
İşçi ve emekçi hareketinden...
  Kızıl Bayrak’a yeniden toplatma ve yayın yasağı!
  Sermayenin “Mesleki Eğitim Planları”nın
geçmişi, bugünü ve yarını
  20. Yılında Komünist Hareket...
  Emperyalist/siyonist güçlerin yeni bir seremonisi: “Annapolis Konferansı”
  Savaş kundakçıları gerici Pakistan rejimini
dizayn ediyor!.
  Dünyadan...
  İran ve yaptırımlar
Abu Şehmuz Demir
  Mirabeller’den Haticeler’e özgürlük
mücadelesi sürüyor!
  Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliklerinden...
  Ekim Gençliği’nin “Yalanlarınızı da alın gidin!” kampanyası sürüyor…
  Kürdistan cephesinde durum... - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlanıyoruz...

Tersanelerde yeni bir döneme doğru!..

Cengiz, Günay, Bekir, Kenan, Hasan, Fatih ve Servet... Üç ay içinde tersanelerde bir avuç asalağın kâr hırsı yüzünden yaşamlarını yitirdiler. Elbette bu ilk değildi, son da olmayacaktı. 52 tersanenin faaliyette olduğu bu cehennemde işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması sonucu yıllardır 100’ü aşkın işçi yaşamını yitirmiş, geride kalanlar ise perişan olmuştur. Bu havzada işçiler öldükçe tersane patronları daha da palazlanmış, servetlerine servet katmıştır.

Kuşkusuz bu cehennemi cehennem yapan nedenler sadece iş cinayetleriyle sınırlı değildir. Yaygın sigortasızlık, ücret gaspları ve sayısı ikibin’e varan taşeron, götürücü ve simsarlar üzerinden şekillenen vahşi kapitalist sömürü Tuzla tersanelerinde yaşananların en açık belirtileridir.

Tersanelerdeki bu ortaçağ koşullarına karşı işçilerin örgütlü gücü yaklaşık üç yıl önce filizlenmeye başladı. Tersanelerde çalışan bir grup öncü işçi, ağır çalışma ve sömürü koşullarına karşı biraraya geldi. Bültenlerini çıkararak mücadele sahnesine atılan işçiler, tersanelerin cehennem kalmayacağını haykırıyorlardı. İşe Tersane İşçileri Bülteni çıkarılarak başlandı. Bir süre Bülten aracılığıyla işçi kitlelerine seslenen işçiler, mücadelenin güçlenmesiyle birlikte daha ileri hedefleri kazanma ruhuyla Tersane İşçileri 1. Kurultayı’nı gerçekleştirme kararı aldılar.

Kurultay Hazırlık Komiteleri etrafında biraraya gelen işçiler “Tersane İşçileri İnisiyatifi”ni oluşturdular. Bu inisiyatif çevresinde kurultay çalışmaları hız kazandı.

Bu süreçte “İşçilerin oturduğu semtlerden tersanelere taşıma servisleri konulsun!” talebiyle yürütülen çalışma ciddi bir etki alanı oluşturdu. Kampanya çerçevesinde toplanan binlerce imza GİSBİR’e iletildi ancak GİSBİR imzaları belediyeye havale etti. Daha sonra belediye tersanelere ücretli belediye otobüsleri yerleştirdi. Böylece kurultay çalışması servis kampanyasıyla güçlendirilmiş oldu.

Ardından 1. Tersane İşçileri Kurultayı 12 Şubat 2006 tarihinde toplandı. Kurultayda havzada yaşanan sorunlar tespit edildi; taşeronlaştırmadan sigortasız çalışmaya, iş cinayetlerine ve ücret gasplarına karşı yaşanan bir dizi sorunla ilgili bir mücadele programı belirlendi. Yeni dönemin mücadele hattı çizildi.

1. Tersane İşçileri Kurultayı’nın öne çıkan en önemli kazanımı havzaya yönelik hakimiyet ve bu çerçevede oluşturulan politik bakışın güçlülüğü oldu. Havzadaki işçilerin bir taşerondan diğer taşerona sürekli akışı ve gelgitler tek tek tersane ya da taşeronlarda kalıcı bir örgütlenmeyi imkansız hale getirmektedir. Bu nedenle 52 tersaneyi tek bir fabrika olarak ele almak, buna uygun bir örgütlenme biçimine yönelmek çabası sınıf devrimcilerinin politik bakışlarının doğruluğunu gösteriyordu. Kurultayı örgütleyen ve toplayan Tersane İşçileri İnisiyatifi, yukarıdaki bakışaçısıyla Tersane İşçileri Birliği’ni kurdular. Söz, yetki, karar ve inisiyatifin tersane işçilerinde olduğu bu taban örgütü kendi araçlarını da yarattı. Tersane işçilerinin çatı ihtiyacını ortadan kaldırabilecek olan Tersane İşçileri Birliği Derneği kuruldu. Bir müddet sonra tersane işçileri bülteni isim değiştirerek ROTA ismini aldı. ROTA daha merkezi ve daha güçlü olarak yayın hayatına devam etti.

1. Tersane İşçileri Kurultayı’ndan alınan güçle havzada güç olma doğrultusunda önemli adımlar atıldı. 1. Tersane İşçileri Kurultayı, ön süreci ile birlikte tersane havzasının örgütlenme sorunlarının tartışıldığı, mücadele programının ana hatlarının oluşturulduğu bir süreç olarak yaşanmıştı. Deyim yerindeyse biriktirme süreciydi.

1. Kurultay’dan 2 Kurultay’a adım adım örülen mücadele!

Birinci kurultayla ikincisi arasındaki süreç, tersane işçilerinin hak arama mücadelesinin yerleşmesi ve yeşermesi anlamında önemli mesafelerin katedildiği, mücadeleye kuvvetli bir itilimin sağlandığı ve oldukça zengin deneyimlerin biriktirildiği bir dönem oldu. Havzada hemen hemen her tersaneyle ücret sorunları üzerinden muhatap olundu. Birçok işyerinde ücret ve sigorta gaspları üzerinden direnişler gerçekleşti. İş cinayetleriyle ilgili tersanelerin her köşesi eylem alanına çevrildi. Özellikle Eylül ayında 12 günde 5 işçinin katledilmesiyle başlayan eylem dalgasının havzayı sarmasının yanı sıra Taksim/Galatasaray’da gerçekleştirilen eylemler güçlü bir kamuoyunun oluşmasını sağlarken, devletin kimi yetkili organları tersaneleri “incelemek” zorunda kaldı. Artık Tersane İşçileri Birliği havzada ve dış kamuoyunda ciddi bir güç olarak bilinir hale geldi. TİB artık tersane patronlarının özellikle ücret gaspları konusunda masaya oturduğu, sorunun çözümü için ortak bir koordinasyon önerisini getirdiği bir güç olarak maddi varlığını sağlamlaştırdı.

Bütün bu birikim ve kazanım, Tersane İşçileri Birliği’nin havzanın örgütlenmesine ilişkin politik bakışındaki sağlamlığın yanı sıra tok, kararlı ve dişe diş mücadelesinden bağımsız düşünülmemelidir. Havzada yeni deneyimler yaratılmış, gücümüz ve birliğimiz belli bir düzeye ulaşmıştır.

Ancak gelinen aşama ve örgütlülük düzeyi genel ihtiyaçların henüz çok gerisindedir. Kuşkusuz bunun bir dizi nedeni var. İşçi sınıfının bir parçasını oluşturan tersane bölüğü bilinç ve sınıf kimliği anlamında ortalama sınırların oldukça gerisindedir. Dahası havzada çalışan işçilerin yaptıkları işi geçici olarak görmeleri mücadeleye atılma yönünü zayıflatmaktadır. Tersane işçilerini etkileyen bir diğer etken ise, birçok sosyal yıkım saldırısına rağmen sınıfın diğer bölüklerinin harekete geçmemesidir.

Fakat asıl önemli olanı, havzadaki üretim yapısıyla ilgilidir. Sayısı 2 bine varan taşeron şirketler nedeniyle işçiler tek bir tersanede birçok patronla karşı karşıya kalıyorlar. Dolayısıyla yan sanayiyle birlikte toplam 50 bin çalışanı olan Tuzla Tersaneler havzası taşeronlar aracılığıyla 2 bin parçaya ayrılıyor. Zamanla değişik taşeronlarda çalışan işçiler ücret gaspları başta olmak üzere iş cinayetlerinde dahi birbirini sahiplenici bir tutum alamıyorlar.

Öte yandan, havzada sınıfı bölüp parçalayan taşeron sistemi aynı zamanda bölgecilik üzerinden de şekillenerek yabancılaşmayı derinleştiriyor. Bu durum bizzat tersane kapitalistleri tarafından körükleniyor. Örneğin Karadenizli olarak bilinen Çiçek Tersanesi Karadenizliler dışında işçi çalıştırmayı büyük oranda reddediyor. Bu durum diğer tersaneler tarafından da kullanılıyor. Bu, emek ile sermaye arasındaki çelişkinin üzerine toprak atma, dolayısıyla da işçinin bilincini dumura uğratma durumudur. Bu durum işçiler arasında ciddi bir güvensizliğin doğmasına neden olmaktadır. Çalışma koşullarının ağırlığı karşısında sosyal bir varlık olmaktan çıkan tersane işçisinin bilinci geri saymakla yüzyüze kalmaktadır.

İşçileri birbirinden ayıran bir başka etken, yapılan işin niteliğidir. Örneğin, bir montajcı ve borucu ile bir taşçı ya da temizlikçi arasında iş olarak nitelik farkı bulunmaktadır. Taş ya da temizlik daha tali bir yere sahipken, boru ya da montaj işin önemli bir noktasını ifade etmektedir. Böylelikle işçiler arasında işin niteliği bakımından bir ayrım söz konusu olmaktadır.

Bu koşullarda mevcut parçalanmışlık tablosunu dağıtmanın ve tersanelerde işçilerin sınıf birliğini yaratmanın koşullarını tartışmak ve doğru bir mücadele hattı belirlemek ayrı bir önem kazanıyor. İşte 2. Tersane İşçileri Kurultayı böyle bir ihtiyacın ürünü olarak şekilleniyor.

Kurultay aynı zamanda yeni bir dönemin başlangıcı sayılabilecek bir aşama niteliğindedir. Gelişen ve büyüyen mücadelenin iç dinamiklerini birleştirebilecek ve onların örgütlülüğünü hem nitelik hem de nicelik olarak bir üst aşamaya çekebilecek bir hattın yakalanması için buzu kırabilecek, yolu açabilecek bir mücadele programı oluşturmanın vesilesi olacaktır. Uzun soluklu hedeflere paralel olarak yüklenilmesi gereken bu alan mevcut örgütsüzlüğü darmadağın etme çabasından başka bir şey değildir. Bu başarıldığı koşullarda, aştığı sınırlar hiç de tersaneler havzasıyla sınırlı kalmayacaktır. Hem bölge hem de Türkiye işçi sınıfı açısından önemli kazanımları olacaktır.

Grev/direniş hedefiyle 2. Tersane İşçileri Kurultayı’na!

Havzadaki sorunların çözümü doğrultusunda yürütülen faaliyette, sorunların tespiti, örgütlenme sorunlarının çözümü, mücadele programı saptamak, kampanyalar düzenlemek ana hedef değildir. Bunlar ara ve dönemsel hedeflerdir. Aslolan burada fiili bir grevi/direnişi örgütlemektir. Uzun soluklu hedef derken asıl vurgulanmak istenen fiili grev hedefidir. Tersane patronlarının fiili bir toplu sözleşmeye zorlanması ve bu temelde bir takım kazanımların elde edilmesi Türkiye işçi sınıfına yeni bir soluk katacaktır.

Elbette havzadaki sorunların tümünün çözümü bir grevle mümkün değildir. Örneğin ücretlerin iyileştirilmesi ya da ücret gasplarının ortadan kaldırılması ya da işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili bir takım önlemlerin alınması olası çözümlerden ikisi olabilecekken, GİSBİR vampirlerine kan taşıyan taşeronluğun ortadan kaldırılması daha ileri bir mücadeleye, bilinç sıçramasına ve sınıf hareketinin ivme kazanmasına bağlı olarak gerçekleşebilecek kazanımlar olacaktır. Yine de sınırlı gibi gözüken bu kazanımlar, GİSBİR kapitalistleri ile tersane işçisi arasındaki savaşın ilk bölümünün zaferle sonuçlanması anlamına gelecektir. Bu kazanımları elde etmenin en temel koşulu ise, sağlam bir örgütlü forma kavuşmaktır. İşte 2. Tersane İşçileri Kurultayı böyle bir örgütlülüğü yaratacak kanalları açan bir işlev görecektir.

Tersane patronları gerçekten çok basit sayılabilecek önlemleri bile almazken, tersane işçileri arasında tepki anlamında şaşılası bir durgunluk sözkonusudur. 16 Haziran 2005 yılında peşpeşe yaşanan iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin ayağa kalktığı göz önünde bulundurulduğunda, günümüz durağan tablosu şaşırtıcı görünse de, bu tablo yanıltıcı olmamalıdır. Tersaneler cehennemi daha şiddetli alt-üst oluşlara gebedir. Suskunluk perdesi eni sonu yırtılacak, kaderci anlayış kendini fiili olarak gerçekleşebilecek bir grevin/direnişin zafer havası içerisinde eritecektir. Ağır sömürü ve çalışma koşulları, sigortasız çalışmanın, ücret gasplarının yaygınlığı, ölümlerin seri cinayetler şeklinde gerçekleştiği bu cehennemdeki işçiler gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan ekmek, gül ve hürriyet günleri için safları sıklaştıracaktır.

Komünist Tersane İşçileri

 

TİB: “Katliamların hesabını soracağız!”

Tuzla tersaneler cehenneminde yine peşpeşe cinayetler yaşanmaya başlandı. Patronların aşırı kâr hırsı, gereken önlemlerin alınmayışı, işçilerin iş yetiştirme dayatmasıyla alelacele işe koşulması ölümleri kaçınılmaz kılıyor.

17 Kasım günü TORLAK Tersanesi yanındaki küçük sanayi sitesinde YAVUZ Makina isimli yat atölyesinde çalışan Fatih Kılıç isimli işçi arkadaşımıza, onun işi olmamasına rağmen atölyenin çatı onarımı yaptırıldı. Çatıda boşluğa düşen Fatih Kılıç, 10 metre yükseklikten aşağı çakıldı. Ardından 19 Kasım günü Servet Yanardağ isimli işçi kardeşimiz üzerine 20 tonluk bloğun düşmesi sonucu feci şekilde can verdi. Olay yerinde olan işçi arkadaşlar Servet Yanardağ‘ın kafasının ezildiği ve vücudun gövdeden ikiye ayrıldığını bildirdi.

Konuyla ilgili Tersane İşçileri Birliği olarak işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını talep etmek ve ölen arkadaşlarımızı anmak için 20 Kasım sabahı saat 07.30’da TORLAK tersanesi önünde biraraya geldik. Dörtler tersanesine yakın bir noktadan “Artık yeter! ölmek istemiyoruz - TİB/DER” yazılı pankartı açarak sloganlarla yürüyüşe geçtik. Bir işçi arkadaşımız, işe giden işçilere ajitasyon konuşmaları yaparak onları örgütlenmeye, güçlerini TİB-DER çatısı altında birleştirmeye çağırdı.

Tersane önüne gelindiğinde TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu bir konuşma yaptı. Konuşmada şunlar söylendi: “Tersanelerde yine cinayetler seri bir şekilde sürüyor... Eylül ayında 12 günde 5 kişi, Ekim ayında Sadıkoğlu tersanesinde Hasan Macar, bu ay içerisinde 3 günde 2 kişi iş cinayetlerine kurban gitti. Bir dizi eylem gerçekleştirdik. Tersanelerin her köşesini eylem alanına çevirdik. Bakanlar, milletvekilleri, müfettişler geldi. Sözde denetlemelerde bulundu. Ancak tersanelerde ölümler sürdü. Çünkü onlar tersane patronlarına yaptırım uygulayamazlar. Çünkü onlar aynı sınıfın evladı. Sorunları çözerse işçilerin eylemsel ve örgütlü gücü çözer!” Ardından 9 Aralık 2007 Pazar günü toplanacak olan 2. Tersane İşçileri Kurultayı’na katılma ve kurultay hazırlık komitelerinde örgütlenme çağrısı yapıldı.

Eylemde sık sık “Katil Dörtler hesap verecek!”, “Artık ölmek istemiyoruz!”, “Katil GİSBİR hesap verecek!”, “Tersane işçisi köle değildir!”, “Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!” sloganları atıldı.

Tersane İşçileri Birliği

 

Bir-Kar’dan TİB-DER’e destek!

Yaşasın tersane işçilerinin mücadelesi!

Sevgili yoldaşlar,

Tuzla Tersaneler Cehennemi’nde yaklaşık üç yıldır sürdürdüğünüz mücadeleyi bir kez daha yoldaş sıcaklığı ile selamlıyoruz...

Attığınız her adımı çok özel bir ilgi ve merakla izliyoruz. İşçi sınıfının en durgun ve hareketsiz olduğu bir dönemde, üstelik de sınıfın en geri ve en örgütsüz olduğu bir kesiminin içinde, yoğun bir emeğin ürünü ve ifadesi olan örgütlülüğünüzü ve ortaya koyduğunuz kararlı ve gözüpek militanlık örneğini paha biçilmez değerde buluyoruz.

Bugüne dek Tersane patronlarının tehditleri, silahlı çetelerinin saldırıları, ardı arkası gelmeyen jandarma ve polis terörü, gözaltılar ve işkenceler karşısında en küçük bir ödün vermediniz, tam tersine her defasında daha kararlı ve gözüpek bir direniş sergilediniz.

Yalnızca kendi sorunlarınızla değil sınıfın genel sorunlarıyla, yalnızca kendi direnişinizle değil, irili-ufaklı tüm direnişlerle ilgilendiniz, sınıf dayanışmasının, hem de yoğun politik mesajları olan, anlamlı örneklerini sergilediniz. Tam da bu nedenlerle direnişiniz, her türlü desteği peşinen hak etmektedir.

Bir-Kar olarak çağrınızı çağrımız olarak görüyoruz. O’nu Avrupa’daki Türkiyeli ve yerli tüm işçi ve emekçilere ulaştıracağımızı ve gereğini en etkin biçimde yapacağımızı bilmenizi istiyoruz.

Yaşasın Tersane işçilerinin mücadelesi!

Yaşasın devrimci sınıf dayanışması!

BİR-KAR ( İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu)

 

2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlık çalışmaları...

Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!


Tersane’de seminer!

2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlık çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda örgütlediğimiz “Sınıfa Karşı Sınıf Semineri” 20 Kasım’da 70 kişilik bir katılımla gerçekleşti. Tez-Koop İş Sendikası Eğitim Uzmanı Volkan Yaraşır’ın örgütlenme sorunu üzerine verdiği seminer oldukça verimli geçti.

Volkan Yaraşır’ın coşkulu ve sade anlatımı işçiler tarafından da seminere aktif bir katılımın gerçekleşmesini sağladı. Verdiği örneklerle işçi sınıfının bugün içinde bulunduğu durumu genel hatlarıyla ifade eden Yaraşır, ayrıca tersaneler havzası üzerinden örneklendirmelere gitti. Sınıf hareketinin yükselmesinin işçi sınıfının bir sınıf olarak hareket etmesinden geçtiğini anlattı. İşçiler içerisinde yaratılmak istenen, hemşericilik, mezhepçilik vb.. yapay ayrımların belirleyici olmaması gerektiğini, belirleyici olanın emek ve sermaye arasındaki çelişki olduğunu ve işçiler olarak yaşadığımız sorunların ortak olduğunu, bunun için de olaylara sınıfın penceresinden bakmamız gerektiğini, böyle bakabildiğimizde kazananacağımızı anlattı. Seminer bittiğinde işçiler “Yaşasın işçilerin birliği” sloganını attılar.


Kurultay çalışmalarımız hızlanarak devam ediyor!

9 Aralık’ta gerçekleştireceğimiz 2. Tersane İşçileri Kurultayı kapsamında ikinci seminerimizi gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Yaygın ön çalışmaya konu ettiğimiz seminerimiz tersane işçilerine ulaştırdığımız el ilanlarıyla duyuruldu. Aydıntepe, Tuzla gemi önü, Gemak tersanesi önünde seminerimize çağıran el ilanlarını sesli ajitasyonlarla tersane işçilerine dağıttık. Bekar evleri de dahil olmak üzere çevremizdeki tüm ilişkileri tek tek gezip seminere çağırdık. Yaptığımız çalışmamızın karşılığını da seminer günü aldık.

9 Aralık tarihinin yaklaşmasıyla kurultay havası tersanelerde yavaş yavaş hissedilmeye başlandı. Afişlerimiz, bildirilerimiz, bültenimiz ve imza föylerimizle ulaştığımız tersane işçilerini ikinci kurultayımıza güç vermeye çağırıyoruz. Öğlenleri çay ocaklarında görüştüğümüz işçileri, hakları için örgütlenmeye, güçlerini Tersane İşçileri Birligi altında birleştirmeye çağırıyoruz. Tersane işçilerinin ağırlıklı olarak oturduğu semtlere yönelme hedefimiz yoğunlaşmış bulunuyor.

Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!

2. Tersane İşçileri Hazırlık Komitesi


Kurultay çalışmalarımız sürüyor!

Geride bıraktığımız hafta boyunca tersane işçilerinin sesi Rota‘yı etkin bir şekilde kullandık. Bültenin bu sayısı ağırlıklı olarak 9 Aralık tarihinde gerçekleşecek olan 2. Tersane İşçileri Kurultayı’nı içeriyordu. Bülteni İçmeler 1. Köprü, Aydıntepe İstasyon ve İçmeler İstasyon’unda 2. Kurultay Hazırlık Komiteleri’nde örgütlenmeye çağıran ajitasyon konuşmaları eşliğinde dağıttık. Toplam iki bin adet bülten kullandık.

Bu hafta ilk olarak “2. Tersane İşçileri Kurultayı 9 Aralık 2007 tarihinde toplanıyor!/Tersane İşçileri Birliği” yazılı afişlerimizi yaygın olarak kullandık. Toplam bin adet afiş tükettik. Ardından “Sigortasız tek bir işçi kalmayacak!” şiarlı afişimizi kullanarak işçileri örgütlenmeye ve kurultaya katılmaya çağırdık. “İş cinayetlerine karşı gücümüzü 2. Tersane İşçileri Kurultayında Birleştirelim!- Tersane İşçileri Birliği” yazılı afişlerimizden 18 Kasım günü İçmeler İstasyon, Tersaneler Caddesi, İçmeler Mahallesi’ne toplam 250 adet yaptık. Afiş esnasında karşılaştığımız kimi işçi arkadaşlar da yardım ettiler. Aydınlıköy girişi ile Yıldız Camii civarını afişlerimizle süsledik. Yöre halkının ilgili bakışları ve selamlamaları arasında afişlerimizi yaptıktan sonra oradan ayrıldık. Ardından Güzelyalı’ya giderek Güzelyalı Köprü’ye ve Esenyalı tarafına geçerken Güzelyalı Demir Köprü’ye de afişlerimizi yaptık. Ardından Aydıntepe İstasyonu’ndaki bilboard ile duvarları afişledikten sonra Sahil Yolu Caddesi’ne çıkarak, oradaki duvarlara afişlerimizle renk kattık.

“SUSMA HAYKIR! Barınma hakkına sahip çık!”, “GİSBİR sağlıklı barınma evleri sağlamak zorundadır!/Gurbetçi İşçiler Komitesi” yazılı bildirilerimizi ise bekar evlerine dağıttık. Evlerde işçi arkadaşlarla okuyarak tartıştık. Verimli ve canlı tartışmaların gerçekleştiği sohbetlerde bazı evlerde temsilci seçme kararı alındı ve bir takım evlerde BİRLİK temsilcisi seçildi. Ardından temel bir yazı, işçi yazısı ve bir işçi röportajının yer aldığı özel bir sayı çıkardık, dağıtımını yapıyoruz.

“2. Tersane İşçileri Kurultayı 9 Aralık’ta toplanıyor! Kurultay hazırlıklarına güç verelim, çalışmalarına destek olalım!” başlıklı bildirilerin dağıtımını da yoğun olarak yapıyoruz. İlk olarak Tuzla Gemi Tersanesi önünde bildiri dağıtımını gerçekleştirdik. Ajitasyon konuşmaları eşliğinde 2. Tersane İşçileri Kurultayı Hazırlık Komiteleri‘nde örgütlenme çağrısı yaparak kurultayı güçlendirme duyurusu yaptık. Diğer tersanelerden servisle çıkan işçiler de bizden bildiri istedi. Birçok servise de dağıtım gerçekleştirdik. Toplam 700 adet bildiriyi burada tükettik. Ertesi gün Dearsan Tersanesi önünde bildiri dağıttık. Yorgun yüzlerle işinden çıkan işçilere seslenerek cehennem koşullarına karşı örgütlenmeye ve kurultaya güçlü bir katılım sağlamaya çağrı yaptık. Ertesi gün Cuma namazı çıkışı İçmeler Camii’ne kurultay bildirilerimizi dağıtık. Akşam saatlerinde SEDEF Tersanesi’ne iş çıkışı ajitasyon konuşmaları eşliğinde bildiri dağıttık. Servislerinde bulunan işçi arkadaşlara da dağıtım yaptık.

17 Kasım günü de Aydıntepe İstasyonu’nda bin adet bildiriyi ajitasyon konuşmaları eşliğinde dağıttık. Bildiri dağıtımlarına tersanelerde bir takım temel noktalarda, semtlerde ve tersane içlerinde devam edeceğiz. Ayrıca tek tek tersanelerin önünde dedağıtımlarımız sürecek. Dağıtımlarda birçok işçi arkadaşla tanışma olanağı bulduk. Kimi işçi arkadaşlar bizden daha fazla bildiri isteyerek tersanede arkadaşlarına dağıtacaklarını söylediler.

“İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın! Ölümler durdurulsun” konulu Çalışma ve Sosyal Güvenlik istanbul Bölge Müdürlüğü’ne gönderilecek imzalar için İçmeler İstasyon’da stant açtık. Stantı “Artık yeter iş cinayetlerine son!” yazılı afişlerle süsledik. İçmeler’de stantı açtığımız ilk gün işçi kardeşlerimizin yoğun ilgisiyle karşılaştık. Ajitasyon konuşmaları eşliğinde 100’ü aşkın imza topladık. Zaman zaman stant etrafında önemli bir kalabalık oluştu. Ertesi gün stantımızı aynı yerde açtık. Yine ilgiyle karşılaşan imza stantı etrafında uzun süre işçi arkadaşlarla sohbet ettik. 15 Kasım günü ise stantın durağı başka bir noktaydı. Sabah erken saatlerde Aydıntepe İstasyon’a giderek stantımızı kurduk, yine ajitasyon konuşmaları yaptık, bir dizi işçinin imza atmasını sağladık. Stant etrafında yine işçi arkadaşlarla kurultay üzerinden sohbet etme imkanı bulduk.

Stantın kurulu olduğu saatlerde Tersane İşçileri Birliği aynı noktada ajitasyon konuşmaları eşliğinde kurultaya çağrı bildirileri dağıtıyor ve GEMAK Tersanesi civarındaki işçilerden imza topluyordu. Ayrıca tersane önlerindeki çay ocakları önünde, öğle paydosu esnasında elden ele gezdirerek hem imza topluyor, hem de kurultaya çağrı yapıyoruz. 19 Kasım günü sabah erken saatlerde Aydıntepe İstasyonu’na imza stantı açtık. Burada da çok sayıda imza topladık.

İmza kampanyasının sonunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yapılarak imzalar müdürlüğe teslim edilecek. Ayrıca imzaların fotokopi örneklerini GİSBİR’e ileteceğiz.

9 Aralık Pazar günü gerçekleşecek 2. Tersane İşçileri Kurultayı çalışmaları yoğun bir biçimde sürüyor. Çok yönlü araçları kullandığımız kurultay çalışmamız örgütlülüğümüzün kuvvetlenmesinde de güçlü bir işlevi yerine getiriyor. Büyük bir coşku, kararlılık ve inatla kurultaya hazırlanıyoruz.

Tersane İşçileri Birliği