23 Kasım 2007 Sayı: SYKB 2007/01(45)

  Kızıl Bayrak'tan
   Faşist–şovenist cendereyi parçalamak için!
  DTP’ye kapatma davası...
İnkar ve imha politikasına zorunlu
Amerikan tadilatı!
2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlanıyoruz...
Telekom greviyle sınıf dayanışması büyüyor!
İşçi ve emekçi hareketinden...
  Kızıl Bayrak’a yeniden toplatma ve yayın yasağı!
  Sermayenin “Mesleki Eğitim Planları”nın
geçmişi, bugünü ve yarını
  20. Yılında Komünist Hareket...
  Emperyalist/siyonist güçlerin yeni bir seremonisi: “Annapolis Konferansı”
  Savaş kundakçıları gerici Pakistan rejimini
dizayn ediyor!.
  Dünyadan...
  İran ve yaptırımlar
Abu Şehmuz Demir
  Mirabeller’den Haticeler’e özgürlük
mücadelesi sürüyor!
  Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliklerinden...
  Ekim Gençliği’nin “Yalanlarınızı da alın gidin!” kampanyası sürüyor…
  Kürdistan cephesinde durum... - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mirabeller’den Haticeler’e özgürlük mücadelesi sürüyor!

Baskı ve zulmün kol gezdiği topraklarda, meydanlarda vurulan Çiğdemler’e, Nergisler’e, fabrikalarda, işliklerde yakılan Ayşeler’e, Güldenler’e, ölüm oruçlarında yitirdiğimiz Cananlara, Zehralar’a, Haticeler’e...

Ve doğacak nice Mirabeller’e...


Kurtarmak için enginlerin anlamını

Gökyüzünü yere indirdiğinden beri

Ya da silmek için bir damlanın yüzünü

Bir okyanusun kucağına bastığından beri

Ve bıçak sırtı bir dönem uğruna

Bütün zamanı omuzlarına aldığından beri

Adın bir açelyadır artık senin

Koynuna ölüm düşürülen bütün topraklarda

Bir açelya

Adnan Yücel


Tarih: 25 Kasım 1960

Yer: Dominik Cumhuriyeti.

3 kız kardeş Clandestina Hareketi’nin öncülerinden olan Patria, Minerva ve Maria Terasa Trujillo diktatörlüğü tarafından tecavüz edilerek katledildiler.


Tarih: 1981

Yer: Kolombiya.

Ve 1981 yılında, Kolombiya’da toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda ülkelerinde siyasal özgürlük için kararlılıkla mücadele veren bu cesur kadınlar anısına 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” ilan edilirken, asıl hedef, Mirabel kardeşlerin katlinde simgeleşen sistemin şiddeti oldu.


Tarih: 1999

Mirabel kardeşlerin katledilmesinden 39 yıl sonra Birleşmiş Milletler 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak karar altına aldı. Fakat aynı Birleşmiş Milletler Irak’ta, Filistin’de, Afganistan’da, Kosova’da kadınların yaşadığı tecavüz, işkence ve katliamlara yönelik herhangi bir yaptırımda bulunmayıp seyretmeyi tercih etmektedir.

Mirabel kardeşlerin mücadelesi yol gösteriyor

Patria, 1960 Haziran ayında diktatörlük karşıtı en büyük hareket olan Clandestina’yı kurdu. İki kız kardeş de ona katıldı ve mücadelelerinden ötürü hareketin sembolü haline geldiler. Mirabel kardeşler, ülkelerinde siyasal özgürlük için kararlılıkla mücadele ettiler. Latin Amerika’daki diktatör Rafael Leonidas Trujillo’ya meydan okudukları için çoğu kez saldırıya uğradılar, pek çok kez hapsedildiler. Ve en son olarak 25 Kasım 1960 yılında arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkenceyle katledildiler. Faşizan uygulamaların ardından yapılan açıklama Mirabel kardeşlerin “araba kazası” ile öldüğü idi. Devlet bir kez daha maskesini takındı, bir katliama daha “kaza süsü” vererek gerçeklerin üstünü örtmeye çalıştı.

Patria, Minerva ve Maria Teresa isimli kız kardeşler Dominik Cumhuriyeti’nde Salcedo’da Ojo de Agua adlı köyde doğmuşlardı. “Kelebekler” diye adlandırıldılar. Kelebek, Trujillo diktatörlüğünde, Minerva’nın gizli siyasi eylemlerinde kullandığı kod adıydı. Bu ad daha sonra Pedro Mir (Dominikli şair) tarafından “Amén de Mariposas” (Kelebeklerin Amini) adlı, üç kız kardeşin katlini kınadığı şiirinde kullanıldı. Aynı dönemde, Dominik Cumhuriyeti ve Amerika’nın ünlü yazarı Julia Alvarez, Mirabel kız kardeşlerin hayatını anlattığı romanını “In the Time of The Butterflies” (Kelebekler Zamanı) yayımladı. Ve bu kitap, Mirabel kız kardeşlerin kelebekler olarak tanınmasına neden oldu. 2000 yılı 25 Kasım’ında Mirabel Kardeşler’in cesetleri doğdukları köye kadın örgütleri tarafından taşındı.

Kapitalizmin özünde şiddet vardır!

Üzerinden onlarca yıl geçmesine karşın bugün kadınlar bir taraf oldukları için, emperyalist savaşa hayır dedikleri için, hak alma mücadelelerinde en ön saflarda yer aldıkları için kapitalist sistem tarafından işkencelere, tecavüzlere ve şiddete maruz bırakılıyor. Çünkü bu sistemin kendisi şiddet üzerine kuruludur. Baskı ve sömürü kapitalizmin can damarıdır. İnsan yararına kurulu bir düzen olmadığından, baskı, şiddet ve sömürü uygulamalarını emekçi ve devrimci kadınlar üzerinden de hayata geçirir.

Öte yandan kadınlar sömürge ülkelerde ucuz işgücüdür. Savaşlarda yedek işgücü ve orduların istediği gibi yararlanabileceği esirlerdir. Alınıp satılan bir metadır. Yemek, çocuk bakımı, çamaşır, dikim vb. toplumsal bir dizi yükü sistemin omuzlarından almış bir yığınlar ordusudur. Kan emici pazarlarda reklam aracı, cinsel obje ve ticari bir maldır. Ve tüm bu zor, baskı ve sömürü koşullarını dayatan kapitalizmin özünde şiddet vardır.

Kadına yönelik şiddet dünyanın her yerinde!

Dünya ölçeğinde kadınların hangi boyutlarda şiddetle karşı karşıya kaldıklarını görebilmek için çok uzaklara gitmeye gerek yok.

Doğu Avrupa’nın her yerinden gelen kadınlar Kosova’da silahlı adamlar tarafından seks kölesi olarak kullanıldılar.

2. Dünya savaşı sırasında Japon askerlere seks kölesi olmaya zorlanan Filipinli kadınlar gördükleri zulme karşı bugün hala çeşitli eylemliliklerle mücadelelerini sürdürüyorlar.

Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği, ülkelerindeki otoriteye kadınlara yönelik baskı ve şiddete karşı çıkarak da mücadele ediyor.

Türkiye’de de işçi kadınların maruz bırakıldığı hakaret, şiddet, taciz, töre cinayetlerine kurban giden yüzlerce kadın, devrimci kadınlara uygulanan şiddet ve işkenceler vb. kadına yönelik şiddetin yakıcılığının göstergesidir.

İstatistiklere baktığımızda, bugün dünyada her üç kadından biri fiziksel şiddet görüyor. Her yıl yaşları 5 ile 15 arasında değişen 2 milyona yakın kız çocuğu fahişeliğe zorlanıyor. Dünyada her 6 dakikada bir kadına tecavüz ediliyor. ABD’de her yıl 4 milyon kadın şiddete maruz kalıyor. Hindistan’da her gün 5 kadın çeyiz kavgaları nedeniyle yakılarak öldürülüyor.

Rakamlara göre, Türkiye’de de kadınların %79’u fiziksel şiddete, %52’si sözel şiddete, %29’u duygusal şiddete maruz bırakılıyor.

Kadına yönelik şiddetin yokoluşu,
kapitalizmin yokoluşuyla mümkündür!

Kadına yönelik şiddetin kaynağı bizzat kapitalist sistemin kendisidir. Kapitalizm açlığı ve sefaleti ürettiği gibi, şiddeti, baskıyı ve savaşları da yeniden yeniden üretir. Karşısındaki sınıfın gücü ve bilinci, örgütlülüğü oranında baskı ve zoru kullanır. Kadınların bugüne kadar kazanmış oldukları haklar da işçi sınıfının ve yineonun bir parçası olan emekçi kadınların örgütlü mücadelesi sayesinde elde edilebilmiştir.

Şiddetin kaynağı kapitalizm olduğu içindir ki, bu kaynağın kendisi ortadan kaldırılmadığı sürece nice Mirabeller bu egemen sistem tarafından katledilmeye devam edecektir.

Ama diğer yandan da nice Mirabeller bu sisteme karşı mücadeyi yükseltecektir.