28 Eylül 2007 Sayı: 2007/38(38)

  Kızıl Bayrak'tan
   Egemenler içerde ve dışarda saldırı hazırlığında…
  Anayasa tartışmaları üzerine...
"Yeni dönem" ve emekçileri bekleyen seçim!
Ulucanlar katliamı ve direnişi anıldı...
Novamed grevi ve öğrettikleri - Yüksel Akkaya
TİS süreçleri “elde”kini korumakla sınırlı geçti...
  İşçi-emekçi hareketinden...
  “Yalanlarınızı da alın gidin!” başlıklı kampanya çalışmamız ile onbinlerce gencin mücadele
soluğu olacağız...
  Seçimler ve yeni dönem / 5 22 Temmuz seçimleri ve Kürt hareketi
  Kapitalizmde öldürmek “para eder!”
  ABD’de onbin kişi ırkçılığa karşı yürüdü
  Birmanya halkı cuntaya karşı sokaklarda...
  Dünyadan...
  Ortadoğu’dan...
  Şoven-faşist kudurganlık siyah göçmenleri de hedefliyor…
  Ortadoğu’da havalar toz duman
Abu Şehmuz Demir
  Ulusal sorun üzerine notlar/1 - Volkan Yaraşır
  Anayasa tartışmaları…
M. Can. Yüce
  Burjuvazinin hizmetinde politik bir
sanat etkinliği!
  Gericiliğe ve ırkçılığa karşı gerçeğin safında yürüyen yazar:
Emile Zola
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Texim işçilerinin eylemine tersane işçileri de destek verdi...

“Texim-tersane işçileri omuz omuza!”

Tekstil, tersane, deri, metal vb. sektörlerde çalışan işçiler kölece çalışma koşulları altında her geçen gün daha fazla eziliyorlar. Kapitalist sömürüye, ağır çalışma koşullarına, baskıya karşı ayağa kalkan işçiler, farklı işkollarında olsalar dahi bulundukları alanlarda sınıf kardeşleriyle dayanışmayı büyütüyorlar.

Tersaneler havzası son dönemde iş cinayetleriyle gündeme gelse de, havzada ücret gasplarından sigortasız çalıştırmaya kadar bir dizi sorunun yaşandığı bir cehennem. 400’ü aşkın işçinin çalıştığı Texim ise, kölece çalışma koşullarının hüküm sürdüğü, azgın sömürünün yaşandığı bir tekstil fabrikası.

Texim işçileri son haftalarda gerçekleştirdikleri eylem ve etkinliklerle yaşadıkları sorunları bulundukları havzanın dışına da taşıyorlar.

Texim işçileri 23 Eylül günü Unkapanı’ndaki İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne yürüyerek, fabrikadaki keyfi uygulamalara karşı Çalışma Bölge Müdürlüğü’ne verdikleri dilekçelerin yanıtını istediler. Texim patronunun hak ve hukuk tanımayan uygulamaları hakkında gerekli inceleme ve soruşturmanın başlatılmasını talep ettiler. Saraçhane’de toplanan işçiler “Köle değil işçiyiz, birleşirsek güçlüyüz!/Texim İşçileri” imzalı pankart açarak Çalışma Bölge Müdürlüğü’ne doğru yürüyüşe geçtiler. “Texim işçisi yalnız değildir! Yaşasın sınıf dayanışması!/Tersane İşçileri Birliği Derneği” imzalı pankart açan tersane işçileri de Texim işçilerine destek verdiler. 80’i aşkın Texim ve tersane işçisi coşkulu sloganlarla Bölge Müdürlüğü önüne geldiler.

Müdürlük önünde “İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!”, “Texim işçisi yalnız değildir!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Texim-tersane omuz omuza!”, “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” sloganlarını atan işçiler burada bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Texim işçileri yaptıkları açıklamada Tersane İşçileri Birliği Derneği üyesi işçilere eylemlerine sundukları destekten dolayı teşekkür ettiler. İşçiler hep birlikte “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganını haykırdılar.

Texim işçileri yaptıkları açıklamada, ücretlerine zam yapılmaması, uzun ve ağır çalışma koşullarına karşı 1.5 ay önce mesaiye kalmama eylemi başlattıklarını dile getirdiler. Fabrika önünde gerçekleştirdikleri eylemlere rağmen patronun kendilerine olumlu yanıt vermediğini belirttiler. Fabrikadaki keyfi baskıları ve hukuksuz uygulamaları anlatan işçiler, AKP’nin 4.5 yıllık hükümeti döneminde toplumun “hayat kalitesini yükselttikleri” iddiasının boş olduğunu, bunun kendi çalışma koşullarına bakılarak görülebileceğini ifade ettiler.

Haklarını aramak için eylem yaptıklarını dile getiren işçiler, işe giriş ve çıkış saatlerinde fabrika önünden polis ekiplerinin ayrılmadığına, üzerlerinde kurulmak istenen baskıya dikkat çektiler. Tersane işçilerinin haklı mücadelesini desteklediklerini vurguladılar.

“İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Zorunlu mesailere hayır!”, “İnsanca yaşamaya yeten ücret istiyoruz!”, “Sigorta primleri tam yatırılsın!”, “İnsanca çalışma koşulları istiyoruz!”, “Texim-tersane omuz omuza!”, “Hakkımızı aradık işten atıldık!” yazılı dövizler taşıyan işçiler eylemlerine sloganlarla son verdiler.

Eylemin ardından gazetemize açıklama yapan Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Zeynel Nihadioğlu, tersaneler cehenneminde çalışan tersane işçileri olarak Texim işçileriyle benzer sorunları yaşadıklarını, sorunlara çözümün ortak mücadele ile sağlanabileceğini dile getirdi. Sınıf dayanışmasını güçlendirmek için eyleme katıldıklarını söyledi. 1. yılını dolduran Novamed grevine, mücadelelerini sürdüren Rowenta (Güven Elektrik) işçilerine de selamlarını gönderdiklerini ifade eden Nihadioğlu, baskıların kendilerini yıldıramayacağını bir kez daha vurguladı.

Kızıl Bayrak/İstanbul

AS-KOL işçileri boyun eğmedi!

AS-KOL, Şakirpaşa Metal Sanayi’nde plastik alanında faaliyet gösteren 60 kişinin çalıştığı bir fabrika. Diğer işletmelerde olduğu gibi burası da patronların azami kâr hırsı nedeniyle adeta işçiler için bir cehenneme dönüşmüş durumda. Fabrikanın günlük çalışma süresi 10 saat. Ancak işçiler hemen hergün, hafta sonları dahil, zorunlu mesaiye bıraktırılıyorlar. Gece vardiyasından gündüz vardiyasına geçişte ortaya çıkan zorunlu boşluk ise işçilerin önüne haftasonu tatili olarak sürülüyor.

Fabrikadaki çalışma koşulları oldukça sağlıksız. İşçilerin doğru dürüst nefes almasını sağlayacak bir havalandırma bile yok. Bazen içerisini bembeyaz toz bulutları kaplamaya başlıyor. Bütün gün sağlıksız koşullarda çalışılmasına rağmen molalar bile çok görülüyor. Her yerde en az bir saat olan yemek molaları AS-KOL’da yarım saate düşürülmüş durumda. Çay aralarını bile kaldırmışlar. İşçiler çaylarını hızla çalışan makinelerin başında ayakta çalışarak içmek zorunda kalıyorlar. Çünkü makinelerin kapanması yasak.

AS-KOL işçileri, önce işyeri içinde sonra da dışarıda, neler yapabileceklerini tartışmaya ve kendi içlerinde bir örgütlülük yaratmaya başladılar. Yaşadıkları bir dizi soruna karşı eyleme geçtiler, örgütlülüklerini güçlendirdiler.

Havalandırmanın olmaması nedeniyle işçiler, zehirli duman saçan ve kapatılması yasak olan makineleri durdurarak dışarı çıktılar ve ustabaşının makinelerin başına döndürme çabalarına rağmen dönmediler. Bu eylem işçilerin kendilerine güvenini arttırdı. Sonrasında da benzer durumlar karşısında iş bırakmaya varan ortak tutumlar almaya başladılar.

Son olarak işçiler ödenmeyen ücretleri için 19 Eylül günü gece vardiyasında işbaşı yapmayı reddettiler. Ustabaşları işçileri ikna edemeyince, işçilerin karşısına çıkan müdür tehditler savurmaya başladı. “Siz kendinizi ne zannediyorsunuz, ben istesem bir telefonda buraya işçi yığarım, zaten memlekette işsiz çok, ayağınızı denk alın” diyerek, örnek olarak MENSA Fabrikası’nda işçilerin 5 aydır ücret alamadıklarını gösterdi. AS-KOL işçilerinin sadece iki ay ücret alamadıklarını, sabretmeleri gerektiğini ifade etti. Tehditleri çare olamayınca bu sefer de fabrikanın kötü durumda olduğunu ve bu yüzden ücretlerin ödenemediğini söyledi. İşçiler “fabrika bu kadar kötü durumda olsaydı patron 200 milyarlık cipe binemezdi” diyerek bu tür söylemlerin işe yaramayacağını ortaya koydular.

Talepleri karşılanmayan işçiler işe başlamayı reddederek toplu halde fabrikadan ayrıldılar. Ertesi gün sabah biraraya gelen işçiler Sanayi İşçileri Derneği’ne gelerek bir toplantı yaptılar. Yapılan görüşmede talepler belirlendi ve atılacak adımlar netleştirildi. İşçiler; iş bırakan işçilerin eksiksiz işe dönüşü, ödenmeyen ücretlerin ödenmesi ve sigorta girişlerinin başlatılması taleplerini belirlediler. Eğer taleplerinden birisi dahi kabul edilmezse, toplu olarak fabrikaya giderek tüm alacaklarını kesintisiz ve tek bir seferde almayı kararlaştırdılar. Ayrıca iş mahkemesine başvurma ve fabrika önünde direnişe geçme kararı aldılar.

Görüşmede patronun işçilerin bilincini bulandırmak amacıyla yaptığı demagoji işçilerin kararlı tutumu sayesinde boşa düştü. Son olarak yaşananlardan haberi olmadığını iddia eden ve sorumluluğu fabrika müdürüne atan patron, bu söylemlerin işe yaramaması üzerine ücretlerin ödenmesini, sigorta girişlerinin yapılmasını ve işe dönüşleri kabul edeceğini söylemek zorunda kaldı. Ancak patronun işçileri aldattığı ortaya çıktı. İşçilerin tümünün geri alınmayacağının netleşmesi üzerine işçiler tüm alacaklarını eksiksiz alarak işten ayrıldılar.

İşten ayrılan işçiler diğer işçilerle, kendilerinin başlattığı mücadeleye bir deneyim ve miras olarak sahip çıkılması gerektiğini anlattılar.

AS-KOL işçilerinin örgütlü mücadele deneyimi bir kez daha göstermiştir ki, birleşen işçiler yenilmezler. Şimdi görev bu deneyimi tüm sanayiye taşımak ve işçilerin birliğini sağlamaktır.

Sanayi İşçileri Derneği

“Toplusözleşme hakkımız, grev silahımız!”

Adana KESK Şubeler Platformu, 22 Eylül günü İnönü Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirerek, toplu görüşme döneminde hükümetin ve diğer memur sendikalarının tutumunu protesto etti.

Basın metnini okuyan KESK Dönem Sözcüsü Sinan Tunç şunları söyledi: “Önümüzdeki süreçte hükümeti bizlerle toplu sözleşme imzalaması için zorlayacak eylem ve etkinlikler içerisinde olacağız. 6 Ekim’de Adana’da yürüyüş, kasım ayı sonunda Ankara’da merkezi bir miting düzenleyeceğiz...”

Eylemde, KESK Adana Şubeler Platformu imzalı pankart ile çeşitli taleplerin yeraldığı dövizler taşındı. SES, BES ve Eğitim-Sen üyesi emekçiler eyleme sendika önlükleriyle katıldı. Dev Sağlık-İş üyesi işçiler de kendi flamalarıyla eyleme katılarak destek verdiler.

Yaklaşık 100 emekçinin katıldığı eylemde, “Toplu sözleşme hakkımız grev silahımız!”, “Direne direne kazanacağız!” “Sadaka değil toplusözleşme!”, “Sahte sendika istemiyoruz!” sloganları sıklıkla atıldı.

Eylemde, Sosyalist Kamu Emekçileri, Kamu Emekçileri Bülteni’nin Eylül sayısının dağıtımını gerçekleştirdiler.

Kızıl Bayrak/Adana

Zafer direnen emeklinin oldu!

Emekli-Sen’in kapatılma davası için 20 Eylül günü Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen emekliler Gençlik Parkı’nın Opera çıkışında buluştular. Bir süre burada bekleyen emekliler alkış, ıslık ve sloganlarla Adliye’ye doğru yürüyüşe geçtiler. Emekliler “Emekliyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “ Emekli-Sen kapatılamaz!”, “İnadına sendika inadına DİSK!”, “İnsanca yaşamak istiyoruz!”, “İMF’ye değil, emekliye bütçe!”, “Parasız eğitim, parasız sağlık!” vb. sloganları coşkuyla attılar. Adliye önüne gelindiğinde bir heyet davayı izlemek üzere mahkeme salonuna girdi. Emekliler dışarda bekledi.

Mahkeme sonrası açıklama yapan heyet, Hazine vekilinin davaya gelmemesi üzerine dosyanın düştüğünü söyledi. Bu sözler kitle tarafından coşku ile karşılandı. “Zafer direnen emeklinin olacak!”, “Teslim olmadık, teslim olmayacağız!”, “Kapatmalar, baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı. Ardından KESK ve DİSK başkanları kısa birer konuşma yaptı. Yaklaşık 200 kişinin katıldığı eylem konuşmaların ardından sona erdi.

Ancak davacı avukatı, Emekli-Sen davasının görüldüğü Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne bir dilekçe ile başvurarak davanın tekrar işleme konulması talebinde bulundu. Gerekçe olarak “başka bir mahkemede duruşması olduğunu” belirten Bakanlık avukatının bu istemi mahkemece yerinde bulundu. Emekli-Sen’in kapatılmasına ilişkin dava 9 Ekim 2007 günü görülecek. Konuyla ilgili açıklama yapan Emekli-Sen Genel Başkanı Veli Beysülen, yaşanan gelişmelerin Emekli-Sen üzerinde oynanan oyunu açığa çıkardığını söyledi.

Kızıl Bayrak/Ankara


Sendikal haklar yargılanamaz!

SES, 13 Kasım 2006 tarihinde, “Sağlıkta yıkımı durduralım” programı çerçevesinde Edirne’den Ankara’ya bir yürüyüş yapılmasını planlamıştı. Bu çerçevede Edirne’de 13 Kasım’da bir basın açıklaması gerçekleştirilmişti. Yapılan basın açıklaması nedeni ile aralarında öğrencilerin, sendikacıların ve bir okurumuzun da bulunduğu yaklaşık 20 kişi hakkında 2911 sayılı yasanın 28/1. maddesine muhalefetten kamu davası açılmıştı.

Bu hukuksuzluğu ve hak gaspını protesto etmek amacıyla Edirne PTT önünde 22 Eylül günü bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada, uygulamanın bir hak gaspı olduğu ve dava konusu edilemeyeceği vurgulandı. Eyleme yaklaşık 50 kişi katıldı.

Edirne/Ekim Gençliği


TÜMTİS’li işçilere saldırı protesto edildi!

Akdeniz Selçuk Nakliyat Ambarı’nda sendikalı oldukları için işten çıkarılan 9 işçinin işyeri önündeki direnişi devam ediyor. 20 Eylül günü aralarında ziyarete gelen bir kişinin de olduğu işçilere patronun adamları saldırmıştı. 21 Eylül günü TÜMTİS binası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirilerek, işçilere ve sendika yöneticilerine yönelik saldırı kınandı.

Eylemde sık sık “ Direne direne kazanacağız!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “İşçiye kalkan eller kırılsın!”, “Kahrolsun işçi düşmanları!” sloganları atıldı. Çeşitli devrimci- demokrat kurumlarında destek verdiği eyleme yaklaşık 200 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir

TÜMTİS’e üye oldukları için atılan Akdeniz Selçuk işçileriyle konuştuk...

“Zafere kadar direniş!”

Akif Şahin (TÜMTİS İzmir Şube Mali Sekreteri): Yaklaşık 40 gündür direnişteyiz. 9 Akdeniz Nakliyat çalışanı arkadaş sendikamıza üye oldukları 13 Ağustos tarihi itibariyle, üyeliklerinin duyulması üzerine iş başı yaptırılmadılar. Sendikamıza üye olan işçileri sahiplenmemiz gerektiğini belirterek işverenle görüşmek istedik. İşveren görüşme talebini kabul etmedi. “Ben sendikayı tanımıyorum” diyerek restleşmeye çalıştı. Biz de “arkadaşlarımız anayasal haklarını kullandılar, bunu yapamazsınız” dedik. O günden beri burada direnişteyiz. Kendisini “korumak” için dışardan esrarcı, hapçı, işe yaramaz, çapulcu tipteki insanları toplayarak sendikanın karşısında bir güç oluşturmayı denedi. Biz burada durduğumuz için karşı tarafla sürtüşmeler yaşanıyor, tahrikler var. Biz bunlara kapılmak istemiyoruz. Biz anayasal haklarımızı kullanıyoruz. Bölge Çalışma Bakanlığı’na, SSK’ya şikayetlerimizi yaptık. İşe iade davaları açıldı. Avukatlarımız bununla ilgileniyor. Zaman zaman ziyarete gelen ambar işçilerine saldırı yapılıyor. 30-35 kişilik bir grupla saldırıyorlar. Sendikayı sindiremiyorlar. En son 21 Eylül’de saldırdılar.

- Bundan sonrası için neler düşünüyorsunuz?

Biz kararlıyız. 9 arkadaşımızın iş başı yapmasını bekliyoruz. İşveren ekonomik olarak nasıl dayanır bilemiyoruz. Dayanamayacağını biliyoruz. Varsa gücü biz de buradayız, sonuna kadar direneceğiz. Biz haklı mücadelemizde haksız duruma düşmek istemiyoruz. Tek talebimiz arkadaşların işlerine geri dönmeleridir. İşyerinde sendikalı çalışmalarını istiyoruz. Çünkü bıçak kemiğe dayandı. Sömürüye tahammülleri yok. Köle gibi çalıştırılıyorlar, artık dur demenin zamanı geldi.

- İşten çıkarılma sürecinizi anlatır mısınız?

Hüseyin Gündüz (Direnişteki işçi): Yaklaşık 40 gündür direnişteyiz. İlk gün sendikaya kayıt olduk. Patron, “artık sizle çalışamam” diyerek işten çıkardı. Sonra sendika başkanı konuşmaya geldi. Ama işveren görüşmedi.

- İşyerinde çalışma koşullarından bahseder misiniz?

Sabah 9:00’dan gece 01:00-02:00’ye kadar çalışırdık. Sadece öğle yemeği veriliyordu. Yemekler de çok kötüydü. Mesai parası verilmiyordu, hiçbir sosyal hakkımız yoktu. İtiraz ettiğimizde “kapı orada” diyerek tehdit ediyorlardı. Canımıza tak ettiği için arkadaşlarla sendikaya üye olmaya karar verdik. Sendikaya üye olduk diye işten çıkarıldık. Sonra taşeron elemanı adı altında işle ilgisi olmayan 30-40 “işçi” alındı. Polis güçleri ile devamlı karşı karşıya geliyoruz. İşveren tahrik ederek bizi karşı karşıya getiriyor. Buna rağmen sonuna kadar direneceğiz. Sendikamız bize maddi ve manevi olarak yardım ediyor. Zafere ulaşana kadar devam edeceğiz.

- Direnişe destek nasıl? Ailelerinizin desteği ne durumda?

Ailelerimiz bizi destekliyor. Direnişe desteğe gelenler var. Sendikalardan Deri-İş geldi. Sosyalist gazeteler destek veriyor. Sendikamızın kendi üyeleri maddi ve manevi desteğe geliyor. Moralimiz yüksek, korkmuyoruz. Sonuna kadar devam edeceğiz. Amacımız işyerinde örgütlü olmak, işe sendikalı olarak geri dönmek.

Kızıl Bayrak/İzmir