23 Mart 2007 Sayı: 2007/11(11)

  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalist işgalin dördüncü yılında Irak…
  Newroz’un gösterdikleri
Newroz Türkiye’nin dört bir yanında coşkuyla kutlandı
Emperyalist saldırganlık ülkenin dört bir yanında protesto edildi...
“Beyazıt ve Halepçe katliamlarını unutmadık, unutturmayacağız!”
 Eğitim-Sen alanlara çıkmaya hazırlanıyor!
  Tarımda yoksulluk, kentte yoksulluk -
Yüksel Akkaya
  Parti programımızda ulusal sorun / 2
II. Bölüm
  ABD taşeronlarının Filistin sorununa “çözüm” arayışı
  ABD ve İsrail’in İran ve Suriye’ye yönelik tehditleri - Abu Şehmuz Demir
  Kapkaç, hırsızlık, çetecilik, fuhuş, uyuşturucu, yolsuzluk ve çürüme...
  “Dünyanın Bütün Dillerini Konuşuyoruz!”
çağrısı İstanbul’un dört bir yanına yayılıyor!
  Sermayenin kölesi, diplomalı işsiz olmamak için birleşik devrimci mücadeleye!
  Devrimci Yurtsever Gençlik, durumu,
görev ve sorumlulukları / III
  Bültenlerden...
  Pusulanız neyi işaret ediyor?
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

“Dünyanın Bütün Dillerini Konuşuyoruz!”

çağrısı İstanbul’un dört bir yanına yayılıyor!

Ekim Gençliği’nin 100. sayısı dolayısıyla başlatmış olduğumuz “Dünyanın Bütün Dillerini Konuşuyoruz” kampanyasının çalışmaları İstanbul’un dört bir yanında devam ediyor.

Son birkaç yıldır coğrafyamızda tırmandırılmaya çalışılan şovenist histeri dalgasına kendi cephemizden sözümüzü güçlü bir biçimde söylemek, halkların kardeşliği bilincinin bu topraklarda ne ölçüde güçlü olduğunu açığa çıkartmak, düzenin ayak oyunlarına, kışkırtmalarına karşın bu coğrafyanın insanlarının kardeşliğini ilan etmek için bugün “dünyanın bütün dillerini konuşmak” ve “dünyanın bütün dillerini konuşmaya çağrı yapmak” özel bir önem taşıyor. Newroz öncesi düzen cephesinden yaratılan terör atmosferi yıllar yılı bildiğimiz gerçeklerin altını bir kez daha çizmiştir! Bu karanlık düzen en çok birlik ve beraberlikten, dayanışma ve kardeşlikten korkar! Ve bu korkuyu yenebilmesinin tek yolu düşmanlığı körüklemekten geçmektedir.

İstanbul Ekim Gençliği olarak 100. sayı kampanyamızı önemine uygun bir yoğunlaşma ve kardeşlik çağrısını güçlendirmenin coşkusuyla örüyoruz. Kampanya kapsamında bugüne kadar 6 bin afiş ve 20 bin el ilanı kullanıldı, etkinliğin yaygın bir duyurusu gerçekleştirildi. Yine yüzlerce etkinlik davetiyesi ve yüzlerce Ekim Gençliği, Liselilerin Sesi satışı gerçekleştirildi. Kampanyanın son günlerine yaklaşırken iddia ediyoruz ki, bu süreçte çalınabilecek bütün kapıları çaldık, ulaşılabilecek bütün alanlara yoğun bir enerji ve çabayla ulaştık!


Kent merkezlerinde halkların kardeşliği çağrısı!

Taksim:

Taksim’de kampanyanın başladığı günden bu yana düzenli olarak yayın satışlarımızı sürdürdük. 100. sayının satışları sadece Taksim’de 100’e ulaştı. 101. sayının çıkışıyla beraber yine Taksim satışlarına ağırlık verdik. Şimdiden 50’ye yakın yayın satışı gerçekleştirdik.

Ayrıca kampanyamızın merkezi bildirisini ve İstanbul özelinde çıkarttığımız el ilanlarını Taksim’de yayın satışları sırasında ve ayrıca yaygın olarak kullandık. Yaklaşık 6 bin el ilanı ile etkinliğin duyurusu yaptık. Taksim’de onlarca kafeye etkinlik çağrı afişlerimizi astık, davetiye satışı gerçekleştirdik. Taksim’in bütün ara sokaklarına ve İstiklal Caddesi’ne 300’e yakın afiş yaptık.


Kadıköy:

Kadıköy’de yaygın el ilanı ve bildiri dağıtımları gerçekleştirdik. Kadıköy’de gerçekleştirdiğimiz afiş çalışmamızı özellikle dershaneler sokağında yaygınlaştırdık. Yine yaklaşık 3 bin adet el ilanı ile etkinliğimizin duyurusunu Kadıköy’e taşıdık. Bu alanda ajitasyona ağırlık verdiğimiz yayın satışları gerçekleştirdik ve kafelerde davetiye satışı yaptık. Onlarca kafeye afişlerimizi astık, etkinlik duyuru bildirilerini dağıttık.


Bakırköy:

Bakırköy’de 18 Mart günü stand açarak kampanyamızı ve kampanya kapsamındaki etkinliklerimizin duyurusunu yaptık. Bakırköy’de açtığımız standa bütün yayınlarımızdan örnekler koyduk ve ayrıca stant önünde el ilanı dağıtımı gerçekleştirdik. Bakırköy’de 2 bin civarı el ilanı dağıtarak etkinliği duyurduk. Standın önünde yaptığımız ajitasyon konuşmalarıyla herkesi “Halkların kardeşliği!” şiarını yükseltmeye çağırdık.


Kartal:

Kampanya çalışmamız boyunca bir haftayı aşkın bir süre boyunca Kartal’da stant açtık. Standımızı görsel olarak da çok güçlü hazırladık. Standımızın arkasına yayınlarımızın ön ve arka kapaklarından oluşan bir sergi hazırladık. Ekim Gençliği, Liselilerin Sesi, Meslek Liselilerinin Sesi, 196. dakika gibi çeşitli yayınlarımızın bulunduğu standımızda yaygın bir satış gerçekleştirdik. Kartal’da binlerce adet el ilanı dağıtarak etkinliğimizi tanıttık. Çok sayıda insanla tanıştığımız bu çalışma süresince yaygın bildiri dağıtımı gerçekleştirdik. Ayrıca davetiye satışı aracılığıyla onlarca kişiyi etkinliğimize katılmaya çağırdık.


Avcılar:

Kampanya çalışmamız kapsamında Avcılar’da da stant çalışması gerçekleştirdik. Bir hafta boyunca bazı günler Grup Tanura’dan arkadaşların da katılımıyla açtığımız stantımız Avcılar’da özellikle lise ve üniversite çevresinde anlamlı bir etki yarattı. Stant çalışması boyunca yoğun el ilanı dağıtımı gerçekleştirdik. Binlerce el ilanı dağıtılarak etkinliğin duyurusu yaklaşık 1.5 hafta boyunca yaygın bir biçimde yapıldı. Özellikle yayınlarımıza dönük ilgi anlamlıydı.

17 Mart günü çağrımızı alanlara taşıdık!

17 Mart günü Gümüşsuyu’ndan Dolmabahçe’ye gerçekleşen yürüyüşün sonunda, Dolmabahçe’de etkinliğimize bildirilerimiz ve el ilanlarımızla çağrı yaptık. Ayrıca alanda davetiye satışı gerçekleştirdik. Yine aynı gün Kadıköy’de Küresel Bak’ın gerçekleştirdiği mitingte de davetiyelerimizin satışını gerçekleştirdik ve 2 bine yakın el ilanı dağıttık.

Sesimizi emekçi semtlerimize de taşıdık!

Kampanya çalışmamızı Gazi, Gülsuyu, Ümraniye, Sefaköy, Esenyurt gibi emekçi semtlerine de taşıdık. Özellikle Gazi Mahallesi’nde kapı kapı gezerek kampanyamızı anlattık. Emekçilere bildirilerimiz ve el ilanlarımızla ulaşmaya çalıştık. Oldukça olumlu tepkiler aldık. Esenyurt’ta İLGP olarak gerçekleştirilen film gösterimi etkinliği sonrasında davetiyeler katılımcılara dağıtılarak, liseliler halkların kardeşliğini ve mücadelesini savunmaya çağırıldı.


Üniversite amfilerinde dünyanın bütün dillerini konuşuyoruz!


İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi:

İÜ Edebiyat Fakültesi’nde dönem başından bu yana uygulanan afiş yasağını kampanyamızla kendi adımıza kırmış olduk. Katlarda ve amfilerde yaygın bir afiş çalışması gerçekleştirdik. Ayrıca üniversitede binin üzerinde bildiri dağıtımı gerçekleştirdik. Fen edebiyat ve merkez kampus çevresinde yaygın bir afiş çalışması yaparak etkinliğimizi duyurduk. Davetiye satışına hala devam ediyoruz.


İstanbul Üniversitesi Avcılar kampusü:

Kampusümüzde kampanya çalışmamız çerçevesinde “Dünyanın bütün dillerini konuşuyoruz” şiarının ne anlama geldiğini anlatan bir pano hazırladık. Ardından yaygın bir el ilanı dağıtımı gerçekleştirdik. Afişlerimizi okulda görünen yerlere etkili bir biçimde yaptık. Yüzlerce afiş ve binlerce bildiri dağıtarak Avcılar kampusü öğrencilerini “dünyanın bütün dillerini konuşmaya” çağırdık.

Yıldız Teknik Üniversitesi:

YTÜ’de kampanya çalışmamız yaygın bir çalışmaya konu edildi. Yüzlerce afiş ve bildiri ile yaklaşık iki hafta boyunca etkinliğin yaygın bir çağrısı ve duyurusu yapıldı. Tonoz kantininde masa açarak ve çeşitli halkların ezgilerini çalarak etkinliğin tanıtımı yapıldı. YTÜ’de iki hafta boyunca hergün 200 civarı afiş yapılarak ve binlerce bildiri dağıtılarak etkinliğin yaygın bir duyurusu yapıldı.


Boğaziçi Üniversitesi:

Boğaziçi Üniversitesi’nde bu dönem başlattığımız çalışmamıza kampanyamız çerçevesinde güçlü bir giriş yaptık. Okulda kampanyamızı ve etkinliklerimizi duyurmak için yaygın afiş çalışması gerçekleştirdik. Ayrıca oldukça yoğun bir bildiri dağıtımı gerçekleştirdik.


Mimar Sinan Üniversitesi:

Mimar Sinan Üniversitesi’nde kampanyamızı yaygın gerçekleştirdiğimiz bildiri dağıtımı ve yoğun kullandığımız afişlerimizle duyurduk. Üniversite çevresinde yaptığımız afişlerimizle bütünleşen çalışmamız anlamlı bir ilgiye konu oldu.


İstanbul Teknik Üniversitesi:

İTÜ’nün çeşitli kampuslerinde kampanyamızı yaygın yaptığımız afişler ve dağıttığımız bildilerle duyurduk. İTÜ Taşkışla kampusünde yaklaşık bin bildiri dağıtıldı ve yüzlerce afiş yapılarak etkinliğin duyurusu yapıldı. Yine Maslak kampusünde etkinliğin tanıtım bildirileri dağıtıldı.

Liselerde de mücadelenin dili konuşuluyor!

Kampanya çalışmamızın liselerde örülen ayağı özel bir güçlülük taşıyor. İstanbul’un dört bir yanındaki liselerde kampanyamız yaygın bir biçimde sürüyor. Refhan Tümer Lisesi, Eyüp Anadolu Lisesi, Plevne Lisesi, Alibeyköy Lisesi, Şair Abay Lisesi, Halkalı Toplu Konut Lisesi, Hacı Hatice Bayraktar Anadolu Lisesi, Ertuğrul Gazi Anadolu Lisesi, Ümraniye Anadolu Lisesi, İncirtepe Lisesi, Esenyurt Lisesi, Çakmaklı Lisesi, Kıraç Endüstri Meslek Lisesi, Bakırköy Kız Meslek Lisesi başta olmak üzere birçok liseye ve ayrıca 15’e yakın dershaneye davetiyelerimizi ulaştırdık.

Afişlerimiz İstanbul sokaklarında!

Kampanyamız çerçevesinde ayrıca yaygın olarak afiş kullandık. İlk olarak Maslak-Beşiktaş hattına afiş yaptık. Ardından Karaköy-Beşiktaş hattını bitirdik. Avcılar hattı ile Cevizlibağ Aksaray hattına da yaygın afiş yaptık. Ayrıca Kadıköy ve Taksim’de de oldukça yaygın afiş kullandık. Oldukça etkili olan afiş çalışmamızla kampanyamızı birebir ulaşamadığımız kesimlere duyurmayı hedefledik!

***

Baştan sona sistematik bir çalışmaya konu edilen “Dünyanın Bütün Dillerini Konuşuyoruz!” kampanyasının son günlerindeyiz. Önümüzde kalan sınırlı günlerde faaliyetimizin etki alanını genişletmenin çabasını yoğunlaştıracağız!

İstanbul Ekim Gençliği


İzmir’den yükseltilen ses:

“Dünyanın bütün dillerini konuşuyoruz!”

Tüm baskı, saldırı ve halklar arasına ekilmeye çalışılan düşmanlık tohumlarına karşı “Halkların kardeşliği!” ve “Dünyanın bütün dillerini konuşuyoruz!” şiarı temelinde gençlik güçleriyle bulaşan bir etkinlik gerçekleştirdik.

Ekim Gençliği’nin 100. sayısı vesilesiyle yürüttüğümüz etkinlik hazırlık çalışmaları, Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerinde yoğun bir tanıtım çalışması temelinde ete-kemiğe büründürüldü.

“Dünyanın bütün dillerini konuşuyoruz” başlıklı etkinliğimiz 17 Mart günü saat 16.00’da başladı. Etkinlik programı “Su çürüdü” şiiriyle açıldı ve mücadelede şehit düşenler içn bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Bu esnada bir arkadaş “Diyet” isimli şiiri okudu. Ardından yapılan açılış konuşmasında dünyadaki gelişmelere dikkat çekildi, “halkların kardeşliği” şiarının ne denli yakıcı ve güncel olduğu vurgulandı, dünyanın bütün dillerini konuşmanın anlamı ve önemi üzerinde duruldu. Ardından “Mücadelenin dili birdir!” sinevizyonu izlendi. Sinevizyon dünya halklarının yükselttiği direniş ruhunu ve mücadele atmosferini salona taşımayı başardı ve büyük bir ilgiyle izlendi. Sinevizyondan değişik coğrafyalardan yansıyan mücadele kareleri yerini Ekim Gençliği’nin birçok sayısının kapağının ve mücadele fotoğraflarının yeraldığı karelere bıraktı. Sinevizyon göstereminin ardından iki arkadaşımız çeşitli ülkelerden şairlerin şiirlerini sundular.

Ardından İşçi Mücadelesi Müzik Grubu sahneye çıktı. Grup çeşitli dillerden marşlar ve şarkılar söyledi.Verilen aradan sonra etkinlik şiirlerle devam etti. Bir liseli arkadaşımız Liselilerin Sesi tarafından yürütülen “Savaşa değil, eğitime bütçe!” başlıklı kampanyalarını anlattı ve liseli gençliğin de mücadelenin dilini yükseltmeye devam edeceğini vurguladı. Yapılan konuşmanın ardından iki liseli arkadaşımızın okuduğu şiirler büyük bir ilgiyle dinlendi.

Etkinliğimiz bir arkadaşımızın üniversitelerdeki neoliberal dönüşümler üzerine yaptığı sunumla devam etti. Konuşmada neoliberal dönüşümlerin yansımalarına değinildi ve gençlik geleceksizliğe karşı mücadeleye çağrıldı.

Ardından Kavel Müzik Topluluğu’nun çeşitli dillerde söyledikleri marşlar ve türkülerle devam eden etkinliğimizdeki coşku çekilen halaylarda da kendini gösterdi.

Demokratik Gençlik Hareketi, Özgür Eğitim Platformu, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu ve Toplumcu Mühendislik-Mimarlık Öğrencileri’nin etkinliğimize gönderdikleri mesajlar okundu.

Etkinliğimiz mücadelenin dilini hep beraber konuşma çağrısıyla bitirildi. Gerek hazırlamış olduğumuz sinevizyon gerekse de şiir dinletileriyle yoğun bir emek ürünü olan etkinliğimizde, “Dünyanın bütün dillerini konuşuyoruz!” şiarını İzmir’den de yükselttik.

Etkinlik öncesi Ekim Gençliği ve Liselilerin Sesi dergisinin bulunduğu  bir masa açtık. Ayrıca Toplumcu Mimarlık-Mühendislik masası açıldı ve 50 imza toplandı.

Başarıyla gerçekleştirdiğimiz etkinliğimiz yaklaşık 70 kişi katıldı.

İzmir/Ekim Gençliği


Ekim Gençliği’nden Trabzon’da etkinlik

Ekim Gençliği’nin 100. sayısı vesilesiyle 19 Mart günü Trabzon’da bir etkinlik düzenledik. Etkinlik açılış konuşmasıyla başladı. Tüm devrim şehitleri anısına saygı duruşuyla devam etti. Saygı duruşu sırasında Enternasyonal marşı okundu.

Etkinlikte Ümit Altıntaş’ın “Tek Renk Kızıl” adlı yazısını okuduk. Şiir dinletisinin ardından Trabzon dışından etkinliğimize katılan bir yoldaşımız Ekim Gençliği’nin misyonunu anlattı. “Dünyanın Bütün Dillerini Konuşuyoruz” çağrısının bu misyonla ilişkisine ve örgütlü mücadelenin gerekliliğine değindi. Seminer devrimci mücadeleye çağrıyla sona erdi. Etkinliğimizi müzik dinletisiyle sonlandırdık. Trabzon Gençlik Kültür ve Sanat Evinde gerçekleşen etkinliğe 20 kişi katıldı.

Trabzon Ekim Gençliği


ÇMO 2. Öğrenci Üye Kurultayı gerçekleşti

Çevre Mühendisleri Odası Öğrenci Üye Kurultayı 17-18 Mart tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleşti. İki gün boyunca birçok üniversiteden yaklaşık 400 öğrencinin katıldığı kurultayda üniversite öğrencilerinın eğitim sorunları, yetkin mühendislik saldırısı, sistemin doğayı ve insanlığı tehdit eden tahribatı tartışıldı.

1. gün: Öğrenciler sorunlarına karşı çözümlerini sundular

Açılış konuşmalarının ardından, farklı komisyonlar ve üniversiteler yerellerde hazırladıkları “Üniversiteler ve Öğrenci Sorunları”, “Yetkin Mühendislik”, “Nükleer Enerji ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları”, “Savaş ve Çevre; Lübnan Örneği”, “Siyanürlü Altın Arama”, “Orta Karadeniz’de Endüstriyel Kirlilik”, “Çevre, Mühendislik ve Felsefe”, “Çevre Politikaları” başlıklı sunumları gerçekleştirdiler.

‘80 sonrası neo-liberal uygulamalarla üniversitelerin yeniden şekillendirildiği, eğitimin ticarileşmesiyle öğrencilerin müşterileştirildiği, 12 Eylül’ün hala üniversitelerde yankılandığı, “güvenlik” önlemleriyle öğrencilerin denetim altına alındığı ifade edildi ve soruşturma teröründen bahsedildi.

Nükleer enerjinin, emperyalist savaşların, siyanürlü altın aramanın, endüstriyel kirliliğin yaratacağı olumsuz sonuçlar, daha fazla kâr hırsıyla hareket eden sermayenin toplumun yaşam hakkını gaspettiği anlatıldı. Sözde “ceza” yasalarıyla çevre sorunlarının çözülemeyeceği, toplumsal bilincin değişmesi gerektiği, çevre ve siyasetin birbirinden ayrı ele alınamayacağı, ortak gelecek için kirleten ve öldüren kapitalizme karşı mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı.

Yetkin mühendislik, katılımcılar tarafından en çok merak edilen sunumdu. Sunum, mesleki yeterlilik yasaları ve yetkin mühendislik saldırısının mühendislik hakkını gaspettiği, yetkinlik, yeterlilik, akreditasyon gibi uygulamaların AB uyum süreciyle birlikte Türkiye’de de yasallaştırılmaya çalışıldığı, yeni mezunların ucuz işgücüne dönüştürüldüğü, uzman/stajyer mühendis kavramlarıyla mühendisler arasında yaratılan kastlaşma anlatıldı. Mühendislerin niteliksiz olmasına çözüm olacağı iddiasıyla TMMOB’un imzaladığı taslağın aslında çözüm olmayacağı, ancak üniversitelerdeki eğitimin daha kaliteli ve bilimsel bir hale getirilerek sonuç alınabileceği ifade edildi.

Öğrencilerden birinin “TMMOB bu taslağı imzalıyor peki ÇMO bu konuda ne düşünüyor?” sorusu üzerine oda yönetimi yetkin mühendislik uygulamasının yanlış olduğunu, bu uygulamanın karşısında net bir tutum aldıklarını, yetkinlik tartışmasının mühendisliğin felsefesine ters düştüğü için karşı olunması gerektiğini söyledi.

Sunumların ardından İstanbul öğrenci komisyonunun hazırladığı forum tiyatrosunda, üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunlar, işsizlik sorunu ve yetkin mühendislik konusu işlendi. Oyunun ardından salondakiler çözüm önerilerini sunmak üzere sahneye çağrıldılar. Salondan sahneye çıkanlar çözüm önerileri sunmaya çalıştılar.

Birinci günün sonunda Kazım Koyuncu’yu anlatan bir belgesel gösterimi gerçekleşti.

2. gün: Atölye çalışmaları ve serbest kürsü

Kurultay’ın 2. günü “Çevre Mühendisliği Eğitimi ve Sorunları”, “Küresel İklim Değişikliği”, “Endüstriyel Kirlilik: Tuzla Örneği”, “Kentleşme ve Çevre Sorunları” başlıklı atölye çalışmaları sunuldu.

Serbest kürsüde ise mikrofon öğrencilerindi. Üniversitelerde yaşanan yerel sorunlar, TMMOB’un misyonunu kaybetmesi, yetkin mühendislik, Irak işgali, ırkçılık işlenen konular arasındaydı. Dilovası ve Eymir’de yaşanan çevre felaketi ve susuzluk tehlikesiyle ilgili kısa sunumlar aktarıldı. Bir arkadaş, sosyal bilimler öğrencisi olarak benzer saldırıları yaşadıklarından bahsetti. Bunun üzerine başka bir arkadaş mesleklerdeki bu dönüşümün kapsamlı bir saldırı olduğu, bu saldırının birlikte tartışılması gerektiğini söyledi. 13-14 Nisan’da gerçekleştirilecek “GATS ve AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye?” sempozyumuna çağrı yaptı.. 

Panelde, çevre mühendisliğinin taşıdığı sorumluluk ve mesleğin yaşadığı sorunlar tartışıldı. 2 gün süren kurultayda tartışılan konular üzerinden hazırlanan sonuç bildirgesi okundu.

Kurultaş Işığın Yansıması grubunun konseri ile sona erdi.

***

TMMOB’un son dönemde demokratik bir kurum olma özelliğini kaybetmesine karşılık onun bir bileşeni olan ÇMO kurultay sürecinde farklı duruşunu ortaya koydu. Özellikle yetkin mühendisliğin tartışılmasını dahi engelleyen zihniyete rağmen kurultayda bu konuyla ilgili bir oturum ayrılmış olması ve yönetimin bu konudaki fikirlerini net ifade etmesi olumluydu.

İstanbul Toplumcu Mühendislik-Mimarlık Öğrencileri

 


Mersin’de öğrenciler tahliye edildi

Mersin Üniversitesi’nde yaşanan faşist saldırıları protesto ettikleri için tutuklanan üniversite öğrencilerinin ikinci duruşması 15 Mart’ta gerçekleştirildi.

Adliye önüne gelen üniversite öğrencileri ve DKÖ temsilcileri tutsak öğrencilere destek olmak için beklemeye başladılar. Ayrıca Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer de destek için geldi ve basını kısaca bilgilendirdi. Saat 12.30’da yapılan açıklamada tutuklu öğrencilerin tahliye oldukları açıklandı. Kitle kararı sloganlarla ve alkışlarla karşıladı. Çukurova Üniversitesi öğrencileri de Adliye önündeydiler. “Tutuklu öğrenciler serbest bırakılsın!/Çukurova Üniversitesi Öğrencileri” imzalı pankart açtılar. Öğrencilerin avukatları da bir açıklama yaparak, “asıl yargılanması gerekenler teşhir olmasına rağmen bulunmadı ve mağdur olan üniversite öğrencileri yargılandı” dediler. Kitle daha sonra Adliye önünden yürüyüşe geçti. Polisin “slogansız” yürütme dayatması alkış ve ıslıklarla protesto edildi.

Yürüyüş boyunca polis üniversite öğrencilerine sözlü tacizde bulundu. Taşbina önüne gelindiğinde sloganlar atıldı. Yürüyüş sırasında Mersin Üniversitesi öğrencileri “Ogünleştirme özgürleştir!/Çukurova Üniversitesi Öğrencileri”, “Tutuklu öğrenciler serbest bırakılsın!” ve Mersin Üniversitesi Öğrenci Derneği Girişimi “Eğitim hakkımız engellenemez! Tutuklu öğrenciler serbest bırakılsın!” pankartları açtılar. Eyleme 130 kişi katıldı.

Ekim Gençliği/Adana


Mamak’ta gözaltı terörü

Sermaye iktidarının işçi ve emekçileri şovenizmle zehirlemeye çalıştığı, Kürt halkına dönük saldırıların yoğunlaştığı bir süreçte Newroz gündemini ele alarak faşizme ve şovenizme karşı halkların kardeşliği temelinde bir politik faaliyet yürüttük. “Emperyalizme, şovenizme ve faşizme karşı Newroz’da halkların kardeşliğini haykıralım!” şiarıyla BDSP olarak çıkardığımız 4 bine yakın el ilanını Ege Mahallesi’nden Tuzluçayır’a kadar olan bölgede yaygın bir şekilde dağıttık.

Düzenin kolluk kuvvetlerinin bölgeyi yoğun bir şekilde abluka altına aldığı bir süreçte devrimin ve sosyalizmin sesi Kızıl Bayrak’ın dağıtımını yapan yoldaşlarımız keyfi bir şekilde 20 Mart akşamı gözaltına alındılar. Faşist düzenin kolluk güçlerinin devrimci faaliyeti engelleme girişimine yoldaşlarımızın yanıtı fiili direniş oldu.

Tekme-tokat zorla gözaltına alınmaya çalışılan yoldaşlarımız saldırıya “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları ile yanıt vermiş, bunun üzerine kuduran sermayenin bekçileri yoldaşlarımızı polis otosuna bindirebilmek için saldırganlıklarını “ısırmaya” kadar vardırabilmiştir.

Gözaltına alınan yoldaşlarımız önce Mamak Emniyet Müdürlüğü’ne ardından da Tuzluçayır Karakolu’na götürüldü. Buralarda da devletin şiddetine maruz kalan yoldaşlarımız, akşam saat 23:00 civarında serbest bırakıldı. Kimlik göstermemekten dolayı “para cezası” kesilen yoldaşlarımız bir kez daha sınıf devrimcilerinin faaliyetinin hiçbir şekilde engellenemeyeceğini gösterdi.

Mamak BDSP


KTÜ’de gözaltı terörü

Soruşturmalar, gözaltılar, baskılar bizi yıldıramaz!

21 Mart günü 3. haftasına giren “Arkadaşıma dokunma” eylemlerinin sonuncusunu yapmak için İnşaat Fakültesi önünde toplandık. Eylemden önce kantinde konuşma yaparak kitleyi eyleme çağırdık. Alkış ve ıslıklarla yürüyüşe geçtiğimiz sırada jandarmanın müdahalesi ile karşılaştık. Yürüyüşe devam ederken saldırıya maruz kaldık. Aralarında yoldaşlarımızın da olduğu 9 kişi sloganlarla gözaltına alındı. Bir süre sonra Jandarma komutanlığı önünde bir yoldaşımız ve bir arkadaşımız daha darpedilerek gözaltına alındı.

İl jandarma karakolunda jandarmanın fiili ve sözlü saldırısına maruz kaldık. Gözaltı sırasında marşlarımızı, türkülerimizi söyledik ve halay çektik. Bir süre bekledikten sonra bizi üniversitenin karakoluna götürdüler. Bu esnada yine ağır darpa maruz kaldık. Karakol komutanı gözaltına alınanların militan tutumunu gördükçe daha da saldırganlaştı.

Kampüsteki Jandarma komutanlığına getirildiğimizde erkek arkadaşlarımızdan bazılarının yüzlerini duvara yaslayarak, kollarını arkadan kenetleyerek gözaltı süresi boyunca bu şekilde beklettiler. Bazılarını da ellerini kelepçeleyerek karakolun arkasına götürerek azgınca saldırdılar. Bayan arkadaşların ise zorla ellerini ve ağızlarını bağlayarak bir süre beklettiler. Akşam saat 18:00 sularında gözaltına alınan 11 kişi serbest bırakıldı. Gözaltı çıkışında dışarda bekleyenlerle birlikte halaylar çektik, türküler söyledik.

KTÜ’de devrimci, ilerici güçlere yönelik saldırılar bizleri yıldıramayacak.

Trabzon Ekim Gençliği