9 Şubat 2007 Sayı: 2007/05(05)

  Kızıl Bayrak'tan
   Tırmanan bölgesel gerici savaş karşısında güncel devrimci görevler
  “Derin devlet” tartışmaları neye hizmet ediyor?
  DİSK ve 2007!
  Merkez Bankası Başkanı uyardı, Türk-İş ağalarına peşreve çıkmak şart oldu!..
Birleşik Metal-İş ve “ulusal çıkarlar”
Kadınlara yönelik etkinlikler ve 8 Mart çalışmalarından...
Ücretsiz, nitelikli kreş istiyoruz!
 Hrant’ın katili sermaye devleti!
  Güçlü politik ve örgütsel bir hazırlıkla 8 Mart’ı ve baharı kazanmaya!
  Dünyadan...
  Emperyalistler Ortadoğu’dan defolsun!
  Eğitim-Sen Program Kurultayı üzerine notlar...
  Sermayenin kasasında “bilim insanlığı”
  İstanbul’da Devrim Okulu tartışmaları
  Bertold Brecht (10 Şubat 1898- 14 Ağustos 1956): Proleter sanatın çalışkan işçisi... - A Aras
  Dünyanın bütün dillerini konuşuyoruz!
  Bir cinayet ve ortaya çıkardığı gerçekler -
M. Can Yüce
  Günlük Kızıl Bayrak sitesi Ocak ayı rakamları:
  Basından...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Eğitim-Sen Program Kurultayı üzerine notlar...

Eğitim-Sen Program Kurultayı 6-9 Şubat tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Eğitim-Sen Genel Sekreteri’nin ifadesiyle kurultaya 260 delege “çağrıldı”, kurultay sürecindeki komisyon çalışmalarına ise 977 Eğitim-Sen üyesi katıldı. Rakamlar tek başlarına bir şey ifade etmiyor. Ama şöylesi bir karşılaştırma belki işimizi kolaylaştıracaktır. 120 bin üyesi olan Eğitim-Sen 977 kişiyle mi program kurultayına hazırlandı? Ne yazık ki buna da evet diyemiyoruz çünkü başlangıç aşamasında oluşturulan komisyonların bir bölümü sadece kağıt üstünde varlığını sürdürmüş, çalışmamış, ya da tebliğlerin sunum tarihi geldiğinde apar topar bir rapor hazırlayıp göndermiştir. Bu apar-topar hazırlanan raporlar da daha çok bireyler üzerinden şekillenmiştir. Kurultaya çağrılı olan delegelerin ise neredeyse yarısı kurultaya katılım göstermiştir.

Bu anlamda program kurultayı hiçbir biçimde örgütün tümüne mal edilmemiştir-edilmek istenmemiştir. Zaten aylar öncesinde il gezileri düzenleyen Eğitim-Sen Genel Başkanı Alattin Dinçer şubelerde “Program kurultayına çok fazla bir anlam biçmeyin” diyebilmiştir.

Program bir örgütün en temel metnidir. Geleceğe hangi bakışla, nasıl ve ne tür araçlarla yön vereceğini gösteren temel metindir. Bir örgütün varlık nedenini, ne uğruna mücadele ettiğini gösterir. Bundan dolayı tüm üyelerin katılımı, taban inisiyatiflerinin harekete geçirilmesi, gündemlerin derli-toplu ve tabana açık bir biçimde tartışılması olmazsa olmaz koşuldur. Ancak Eğitim-Sen yönetimi kurultayı kendilerini aklama, temize çıkarma, sözde yeni bir başlangıç yapma olanağı olarak görmekte ve buna uygun bir pratik sergilemektedir.

Kurultayın gündemlerinden delege seçimlerine kadar herşey Kurultay’ın anti demokratik olduğunu göstermektedir.

Kurultayda neler konuşuldu?

Kurultayda, konu başlıklarına paralel olarak küreselleşmeden çevre sorununa kadar bir dizi temel gündem tartışma konusu edildi. Neredeyse bir siyasi partinin programına eş başlıklar çerçevesinde görüşler ilan edildi.

Kurultayın gerekçelendirilmesi (dünyada değişen koşullar, emek süreçlerindeki ve istihdam biçimlerindeki değişim), Ortadoğu’daki son durum ve Türkiye’nin konumlanışı, Kürt sorunu, 301. madde ve demokrasi mücadelesi, küreselleşme, emek süreci ve sendikalar, sendika siyaset ilişkisi, AB’ye bakış, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve toplumsal saflaşma eğilimleri (laik-şeriat) hem tebliğlerin hem de delegelerin temel gündem maddeleriydi.

Ancak ilginç olan, neo-liberal politikalar dile getirildiği halde bu saldırılara karşı nasıl bir mücadele hattı izleneceği noktasında suskun kalınmış olunmasıdır. Ülkenin siyasi gündemi, küreselleşme enine boyuna tartışma konusu yapılmış ancak milyonlarca emekçiyi tehdit eden sorunlar karşısında sessiz kalınmıştır. Sosyal güvenliğin tasfiyesi, özelleştirme saldırısı, sağlık hakkına yönelik saldırılar vb.

Kurultayın/tartışmaların örgütleniş biçimi ise Eğitim-Sen ve KESK seçimlerinde gördüğümüz tablonun minyatürü şeklindedir. Tebliğler okunmuş, ardından Eğitim-Sen’e hakim reformist, liberal anlayışlar kürsüye çıkarak her bir konu başlığı üzerinden görüşlerini sıralamışlardır.

Birbirlerini tamamen dıştalayan görüşler ise Kurultay’da Eğitim-Sen’in zenginliği olarak sunuldu. Tabii temel olarak devrimci güçlere yönelik bu söylem “birarada yaşamı savunalım” liberal formülasyonunun Eğitim-Sen üzerinden tezahürüydü. Farklılıkların bir arada varolabileceği dillendirildi.

Kurultay bir nevi “büyük” sorunlarla uğraşırken “küçük” sorunların unutulduğu bir zeminde gerçekleşti. Büyük bir olasılıkla bu muğlaklık sonuca da yansıyacaktır.

Kurultay’ın gündemleri tabanla birlikte oluşturulabilseydi ve işyerleri temelinde tartışılabilseydi, bu hem işyerleriyle bağı güçlendirmenin bir imkanı hem de eğitim emekçileri açısından iyi bir eğitim çalışması olabilirdi. Bu yapılmadığı için kurultay bilinen anlayışların kendilerini tekrar etmesi dışında bir amaca hizmet etmedi.

Evet sorun var, ama neden?

Eğitim-Sen ve genel olarak sendikal hareketin içinde yer aldığı koşulların -sendikal harekette yaşanan erozyonun - dışa dönük nedenleri çokça dillendirilmiş olmasına rağmen, sendika bürokratlarına yüksek sesle eleştiriler yöneltilmedi. “Koşullar değişti, istihdam yapısı değişti, bu sendikal yapıyla biz süreci karşılayamayız” cümlesi çokça söylendi ama, “bu yönetim anlayışıyla, bu sendikal kavrayışla “biz mücadelenin ihtiyaçlarını karşılayamayız” denilmedi.

Kızıl Bayrak/Ankara


Eğitim-Sen Program Kurultayı başladı

Eğitim-Sen Program Kurultayı 6 Şubat günü başladı. 9 Şubat’a kadar sürecek olan Kurultay’da bağımsızlık, demokratikleşme, AB, Kürt sorunu, kadın sorunu, çevre sorunu, çalışma yaşamında yaşanan değişimler ve sendikalar, sendikal örgütlenmede hedef, strateji ve mücadele biçimleri, sendikal demokrasi, karar alma süreçleri, kurumsallaşma ve seçim sistemi, sendikal örgütlenmede yaşanan sorunlar, örgütlenme modeli, farklı statülerde çalışanların sorunları, eğitim fakülteleri öğrencilerine yönelik çalışmalar başlıklı konular tartışılacak.

İlk gün Eğitim-Sen Genel Sekreteri Emirali Şimşek’in Kurultayı gerekçelendiren konuşmasıyla başladı. Mücadelede yitirilenler anısına saygı duruşuyla devam etti. Sabahki oturumda Eğitim-Sen Genel Başkanı Alattin Dinçer ve konukların konuşmaları yapıldı. Öğleden sonraki oturumda ise bireysel olarak hazırlanmış tebliğlerin sunumları gerçekleşti.

Kurultaya konuk olarak katılan KESK Genel Başkanı İ. Hakkı Tombul, KESK eski Genel Başkanı Sami Evren, Eğitim-Sen kurucularından Yıldırım Kaya, CHP Denizli milletvekili Mustafa Gazalcı konuşma yaptılar.

Alattin Dinçer ve diğer sendikacıların konuşmalarının ana eksenini neden program kurultayına ihtiyaç duyulduğu ve mevcut toplumsal durum, sendikal mücadelenin sorunları oluşturdu.

Konu olarak şu başlıklara değinildi:

* Emek süreçlerindeki değişim,

* Emek süreçlerindeki ve istihdam biçimlerindeki değişime paralel olarak sendikal politikaların, örgütlenme biçimlerinin, mücadele tarzlarının yeniden oluşturulması,

* Yeni emek örgütlerinin yaratılması,

* Eğitim-Sen’in gündemler üzerinden ortaya koyduğu perspektiflerin tüm örgüte maledilmesi, ortak dil yaratılması.

Türkiye’deki toplumsal gelişmeler bir diğer başlıktı. Ortadoğu’daki durum, Kürt sorunu, Hrant Dink cinayeti ve 301. madde işlendi. Orhan Miroğlu tarafından yapılan bireysel sunum, Kurultay’da sıkça dillendirilen Kürt sorununun “barışçıl çözümü” argümanını destekleyici nitelikteydi.

Sendika-siyaset ilişkisinin kuruluş biçimi, KESK’e biçilen misyon ve sendikalist anlayış da konuşmalarda öne çıktı. Emekten yana siyaset yapan anlayışların sendikal mücadelenin önünü açması gerektiği vurgulandı. KESK’in onların önünü değil, onların KESK’in önünü açması gerektiği özellikle vurgulandı.

Son olarak ele alınan örgütlenme anlayışının koşullara uyarlanması, yeni örgütsel formların oluşturulması tüm konuşmaların temel eksenlerinden biriydi.

Coşkunun zayıf olduğu kurultaya 250 emekçi katıldı.

Kızıl Bayrak/Ankara