1 Aralık 2006 Sayı: 2006/47 (47)
  Kızıl Bayrak'tan
   Dinler-medeniyetler arası çatışma değil devrimci sınıf kavgası!
  Emperyalist dünyanın efendileri ile yerli uzantıları İstanbul’da buluştu…
  Cargill Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası’nı değiştirtti...
  TEKEL’de özelleştirme adımları hızlanıyor..
Sömürü ve soyguna karşı çıkmak için Örgütlü mücadeleyi yükseltelim!
Süresiz iş bırakma eylemine hazırlanalım!
MHP: Değişen ya da değişmeyen ne?/2 - Yüksel Akkaya
 İsviçre’de “Direnen Halklar Kazanacak” gecesi...
  “Direnen Halklar Kazanacak” gecesinde yapılan konuşma...
  Türkiye, Ortadoğu ve devrimci önderlik sorunları - Haluk Gerger
  BDSP’nin “Direnen Halklar Kazanacak” Gecesine mesajı...
  Komünistler’den “Direnen Halklar Kazanacak” gecesine mesajlar...
  Ekim Devrimi ve Parti etkinliklerinden...
  25 Kasım kapitalizme karşı mücadele günüdür!
  25 Kasım eylemlerinden...
  Volkswagen’de grev ve işgal sürüyor!
  İşgal Irak’ı cehenneme çevirdi!
  Emperyalizmin haçlı ordusu NATO halkların başına bela olmayı sürdürüyor
  Trakya Sanayi işçilerinin grevi 19. gününde!
  Kuklalar devrilirse Mumia Abu-Jamal
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

TEKEL’de özelleştirme adımları hızlanıyor

Hükümet bundan önceki girişimlerinde TEKEL’i özelleştirmeyi sonuçlandıramamış ve ertelemek durumunda kalmıştı. Fakat boş da durmamış, TEKEL’i adım adım tasfiyeye sürükleyen politikaları uygulamaya sokmuştu. Şimdi özelleştirme süreci yeniden başlıyor. 2007 Nisan ayında TEKEL için yeniden ihaleye çıkılacağı ifade ediliyor. Yağmaya açılma tarihi yakınlaştıkça da tasfiye operasyonu hızlanıyor.

Bu çerçevede TEKEL’e bağlı 81 yaprak tütün işletme müdürlüğünün sayısı son bir yıl içinde 25 adet azaltılarak 56’ya düşürüldü. Bunun yanında 82 pazarlama ve dağıtım başmüdürlüğünün 42’si kapatıldı. Tuz ve Yaprak Tütün Müesseseleri kapatıldı ve Genel Müdürlüğe bağlı birimler haline getirildi. Elindeki satılabilir tütün stoklarını bu süreçte 48.9 bin ton azaltan TEKEL, aynı zamanda çeşitli bahanelerle işçi sayısını da 2 bin 985 kişi azalttı. 2005 yılı sonunda 19 binden fazla kişinin istihdam edildiği TEKEL’de şu an çalışan işçi sayısı 16 bin civarına inmiş durumda.

TEKEL sigara fabrikalarında çalışan işçiler, geçtiğimiz yıl ortaya koydukları mücadele ile fabrikalarının kapatılmasını bir süreliğine engellediler. Fakat tasfiye planının işlemesine engel olamadılar. Bunun en somut örneği Adana Sigara Fabrikası. Hükümet bu yılın başlarında işçilerin direnci nedeniyle fabrikayı kapatamadı. Fakat türlü bahanelerle üretim yapmasını da engelledi. Nitekim şu an Adana Sigara Fabrikası’nda tam 6 aydır makineler susmuş durumda. İşçiler her gün mesai saatinde fabrikaya geliyorlar, iş önlüklerini giyip makinelerin bakım ve temizliğini yapıyorlar. Fakat 10 Haziran tarihinden bu yana üretemiyorlar.

Genel Müdürlük fabrikaya 45 trilyonluk teknolojik yenileme yatırımı yapılacağını, üretimin ondan sonra başlayacağını öne sürerek işçileri oyalıyor. Sendika şube başkanının “Biz bir an önce fabrikamızın makinelerinin yenilenmesini, teknolojinin modernizasyonunun sağlanmasını istiyoruz. Bunun için girişimlerde bulunuyoruz. Sendika genel merkezimiz gerekli girişimleri yapıyor” şeklinde konuşması, “yatırım yapılacak” yalanının hiç değilse sendika üzerinde etkili olduğunu gösteriyor. Oysa bu oyalama taktiğinden başka bir şey değil. Eğer Genel Müdürlüğün fabrikayı yeniden üretime sokmak gibi bir niyeti olsaydı, mevcut işçi sayısını zorunlu emeklilik ve tayinlerle 700’den 450’ye düşürmezler, tam tersine yeni personel alma yoluna giderdi. Genel Müdürlüğün amacının zaman kazanarak Adana Sigara Fabrikası’nda ortaya konan direnişçi kimliği sinsi planlarla yavaş yavaş ortadan kaldırmak olduğu yeterince açık.

Uluslararası sigara ve tütün tekelleri ise oynanan bu oyunları ve TEKEL’in içine düşürüldüğü zor durumu büyük bir keyifle izliyorlar. British Amerikan Tobacco (BAT) tekeli geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklama ile İzmir-Tire’deki fabrikasını ihracat üssüne dönüştürdüğünü bildirdi. Türkiye’ye dört yıldan bu yana 300 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını belirten BAT yetkilileri,2007’de kapasite artırımı için yeni yatırımlar yaptıklarını da övünerek ifade ettiler. BAT Türkiye Genel Müdürü Johan Vandermeulen, “Bu yıl 15 milyar adet olan üretimimizi 17.5 milyar adede çıkaracağız” şeklinde konuştu. Aynı yetkili TEKEL’in özelleştirme sürecini de yakından izlediklerini söyleyerek “Türkiye’de büyümek istiyoruz, bunu yatırımlarımızı artırarak da sağlayabiliriz, Tekel’i satın alarak da. Hükümet TEKEL’in özelleştirme takvimiyle ilgili son durumu açıkladı. 2007 yılı Nisan’ında ihaleye çıkması bekleniyor, ihale yönteminin de blok satış olacağı açıklandı. Biz blok satış da olsa marka ve fabrikalarının ayrı satılması durumunda da ihaleye katılacağız” şeklinde konuştu.

TEKEL özelleştirmesini yakından takip eden bir diğer yağmacı ise Philip Morris. Philip Morris’in de TEKEL’de gözü var. Ancak TEKEL’in blok satışı için istenen koşulların ortadan kaldırılmasını ve vergi sisteminin kendilerinin çıkarına göre düzenlenmesini istiyor. Philip Morris Genel Müdürü’nün “TEKEL para kazanır hale geldi. Özelleştirme süreci de devam ediyor. Ancak blok olarak satışı durumunda teklif vermemiz zor. Çünkü Rekabet Kurulu Maltepe ve Samsun gibi ucuz sigaraları tutup diğer markaları satmamızı isteyebilir. Dolayısıyla blok satışta biz olmayacağımız için tam rekabet sağlanamaz. Bu durumda da TEKEL gerçek değerine satılamaz” şeklindeki sözleri sermayenin en küçük koşula dahi tahammülünün olmadığını, TEKEL’in tam anlamıyla kemiksiz et olarak önlerine konulmasını beklediğini gösteriyor.

Philip Morris Genel Müdürü’nün söyledikleri sadece bunlar değil. 29 Kasım tarihli Takvim gazetesinde yayınlanan açıklamasında yer alan şu sözleriyle o aynı zamanda TEKEL’deki özelleştirmenin nasıl sonuçlar doğuracağını da ortaya koymuş oluyor: “TEKEL’e yabancı fonların talip olduğu sanki olumlu bir gelişme şeklinde sunuluyor. Ancak unutmayın fonlar para kazanmak için bir işe girişir. Yapacakları şey, TEKEL’in maliyetlerini minimuma indirmek yani fabrika kapatıp işçi çıkarmaktır. Böylece kârı artırıp önce maliyetlerini çıkarmak, sonra şirketi satmak isteyeceklerdir.”

Bütün bunlar TEKEL’de mücadele sürecinin yeniden hızlanacağını göstermektedir. TEKEL’de çalışanlar başta olmak üzere işçi ve emekçiler 2007 yılında yaşanacak özelleştirme saldırısına karşı şimdiden hazırlık içinde olmak durumundadır.


İzmir mitingi: Sağlıkta yıkımı durduralım!

Sağlık Platformu tarafından düzenlenen ve KESK’in diğer sendikaları, demokratik kitle örgütleri, partiler ve devrimci grupların desteklediği mitinge 7 bin işçi ve emekçi katıldı.

Yaklaşık bir ayı kapsayan ön hazırlık sürecinin ardından 26 Kasım günü saat 12.30’da İzmir Alsancak Cumhuriyet Meydanı’nda kitlenin toplanması ile miting başladı. Kortejlerin oluşturulmasının ardından miting alanı olan Gündoğdu Meydanı’na yüründü. Yürüyüş coşkulu geçti, ancak alanda dağılma yaşandı.

Mitinge işçi sendikalarından ciddi bir katılım sağlanmadı. TÜMTİS dışında katılım olmadı. KESK’in sağlık sektörü dışındaki iş kollarından katılımı temsili düzeyde kaldı. KESK’in en kitlesel sendikası Eğitim-Sen’in katılımı da zayıflığı ile dikkat çekti.

Ön hazırlık sürecinde kentin belli başlı merkezlerinde masalar kuruldu, halkın yoğun geçtiği bölgelerde propaganda ve ajitasyon faaliyeti yürütüldü, sağlıktaki dönüşüm programı teşhir edildi. Yanısıra işyerlerine ve halka binlerce bildiri dağıtılmaya çalışıldı. Tüm bu faaliyetin alana yansıması zayıf kaldı.

Diğer eylemlerden farklı olarak kentin 5-6 bölgesinden miting alanına otobüs kaldırıldı. Bazı mahallelerde otobüsler dolaşarak mitinge çağrı yaptı.

Sağlık Platformu’nun katılımı artırmak için yürüttüğü yoğun çalışmanın yanısıra olumsuz bir takım yaklaşımları da oldu. Miting öncesi devrimci ve sosyalist anlayışlarla görüşen Sağlık Platformu devrimcilerin mitinge kendi pankartları ile katılabileceklerini söyledi, ancak kendilerini ifade eden flama ve kızıl bayrak taşımamalarını talep etti. Bu tutum miting alanında da devam etti.

Komünistler eyleme pankartları, flamaları, kızıl bayrakları ve coşkulu sloganlarıyla katıldılar.

Kızıl Bayrak/İzmir


Antalya’da sağlıkta yıkıma karşı miting!

SES, 25 Kasım günü Antalya’da “Sağlıkta yıkımı durduralım!” başlığı altında bir miting düzenledi. Güllük TRT kavşağında toplanan kitle Eski Sanayi Lunapark Meydanı yürüdü. Yürüyüş boyunca sağlık hakkı ile ilgili sloganlar atıldı. Miting alanında ilk konuşmayı SES Antalya Şube Başkanı Mustafa Kılınç yaptı. Kılınç konuşmasında sağlıkta yaşanan yıkımı ortaya koydu ve 14 Aralık’ta hizmet üretmeyeceklerini söyledi.


“Sağlıkta yıkımı durduralım!” mitingindeydik...

“Parasız eğitim, parasız sağlık!”

Medikoların kapatılmasına ilk önce Ege Üniversitesi’nde başlatılacak. Bu kapsamda sağlık hakkımıza sahip çıkmak için Ege Üniversitesi öğrencileri olarak ortak bir çalışma örgütledik. 23 Kasım günü gerçekleşen “GSS ve medikoların kapatılması” panelinin ardından mitinge çağrı yapan bildirilerimizi Ege Üniversitesi Kampüsü’nde yaygınca dağıttık.

26 Kasım saat 12.30’da Cumhuriyet Postanesi önünde toplanan yaklaşık 100 öğrenci “Üniversite Öğrencileri” imzalı “Parasız eğitim, parasız sağlık/Medikoma dokunma!” şiarlarının olduğu pankartı açarak Gündoğdu Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca sloganlar coşkulu bir şekilde atıldı.

Miting alanına girerken alkışlarla karşılandık ve miting boyunca taleplerimizi sloganlar, marşlar ve türkülerle dile getirdik. Türküler eşliğinde çekilen halayın ardından eylemimizi bitirdik.

İzmir/Ekim Gençliği