13 Ekim 2006 Sayı: 2006/40 (40)
  Kızıl Bayrak'tan
   Sermaye düzeni tüm kurum ve kesimleriyle emperyalizmin hizmetinde
  Askeri darbe tartışmaları ve sınıfsal tutum
  Sivilleşme iddiaları ve ordu-polis çatışması üzerine
  AKP hükümeti ve ordu
  ABD Türkiye'yi ikinci bir İsrail yapmak istiyor
Ekonomideki yıkım tablosu ve sermayenin “yabancılaşma” korkusu
Gençliğin baskı ve soruşturma karşıtı
eylemlerinden
Eski bir talebenin hatıra defteri veya notlarına dair/ Yüksel Akkaya
 İstanbul İşçi Kurultayı'na doğru...
Daha fazla çaba, daha fazla inisiyatif, daha fazla enerji, başarıya daha etkin bir kilitlenme! / Orta sayfa
  Kurultay çalışmalarından
  Eylem ve etkinliklerden
  Tuzla Deri-İş Genel Başkan Yardımcısı
Musa Servi ile sınıf hareketinin sorunları
üzerine konuştuk
  Düzen medyasındaki avanaklar halkı “avanak” yerine koymaya çalışıyor.
  Devlet terörüne karşı omuz omuza!
  Ekim Gençliği’nden
  Türk-İş Genel Mali Sekreteri ve Demiryollş
Sendikası Genel Başkanı Ergün Atalay'dan Kızıl Bayrak'a yanıt
  Rice'ın gezisi ve Ortadoğu'da kirli oyunlar
  Morales yönetimi maden işçilerinin
katledilmesini önleyemed
i
  Dünyadan
  “Yeni bir dünya, yeni bir kültür için enternasyonal gençlik buluşması''
başarıyla gerçekleştirildi!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Dünya'dan...

ABD'de yaygın Bush karşıtı protesto

ABD halkının, Irak'ta bataklığa gömülen ABD yönetimine tepkisi her geçen gün büyüyor. Bu tepkiden en fazla payı da ABD Başkanı George Bush alıyor. Neo-con'ların adayı olan Bush geçtiğimiz hafta ABD'de 200'den fazla şehirde protesto edildi.

Sokağa çıkan binlerce Amerikalı Irak savaşından küresel ısınmaya kadar bir dizi konuda ABD Başkanı Bush'u protesto etti. New York'ta toplanan binlerce kişi, Birleşmiş Milletler'in merkezine yürüdü, Bush rejiminin devrilmesi ve Irak'taki işgalin bitmesini dile getiren pankartlar taşıdı. Eylemler sırasında onlarca kişi gözaltına alındı.

Eylemleri 2005 yılında kurulan “Dünya Bekleyemez” hareketi düzenledi. Hareket geçen yıldan bu yana ülke çapında birçok protesto eylemi gerçekleştirdi.

“Dünya Bekleyemez” hareketini destekleyenler arasında oğlu Irak'ta ölen Cindy Sheehan, sinema sanatçısı Jane Fonda ve Jesse Jackson'a kadar birçok kişi bulunuyor.

 

Arjantin'de Lopez'in canlı bulunması için kitlesel eylem!

Arjantin'de eski polis komiseri Miguel Etchecolatz'ın 1976-1983 askeri cunta döneminde işlediği suçlarla ilgili yargılandığı davada tanıklık yaptıktan sonra ortadan kaybolan 77 yaşındaki inşaat işçisi Jorge Julio Lopez'in canlı bulunması için başlatılan eylemler kitleselleşiyor.

Buenos Aires'de yapılan eyleme 100 binden fazla kişi katıldı. 6 Ekim günü gerçekleşen eylemde Lopez'in bulunmasını talep eden sloganlarla faşizme karşı sloganlar haykırıldı. Yaklaşık iki saat süren eylemde dev ekrandan faşizm karşıtı sanatçıların video mesajları izlendi. Eyleme Nestor Kirchner yandaşı çevreler de kitlesel olarak katıldılar. Ancak Kirchner'in insan hakları programını destekleyenler ile yetersiz bulanlar arasında uzlaşma sağlanamadığından, eylemde ortak metin hazırlanamadı.

Arjantin'deki çeşitli toplumsal hareketlerin örgütlediği eyleme sendikalarla sosyalist çevreler de destek verdiler.

 

Meksika'da öğretmenlerin grevi!

Meksika'nın Oaxaca eyaletinde altıncı ayına giren grevlerine devam eden öğretmenler, federal hükümetin “protestoları sonlandırın” talebini reddettiklerini açıkladılar. Vali Ulises Ruiz'in istifasını isteyen öğretmenler, istifanın gerçekleşmesi durumunda eylemlerini bitireceklerini ifade ettiler. Federal hükümet yetkilileri ise valinin görevden alınmasının Senato kararına bağlı olduğunu belirttiler.

Aylardır kararlılıkla eylemlerine devam eden öğretmenleri sol gruplar da destekliyor. Öğretmenlerin aldığı “eyleme devam” kararının kentte tansiyonu yükseltmesi bekleniyor. Hükümetin asker zoruyla kenti ele geçirmeye hazırlandığı ifade eden öğretmenler, askeri yığınağın geri çekilmesini istediler. Hükümetin ücretlere ilişkin zam teklifi ileri sürdüğü de söylentiler arasında.

Konuyla ilgili açıklama yapan sendika lideri Enrique Rueda Pacheco, “Müzakerelere açık bir yaklaşım benimsedik ama bu, Ulises Ruiz'in istifa etmesi talebimizi masadan çekeceğimiz anlamına gelmiyor” dedi.

Federal hükümet öğretmenlere sınıflara dönün çağrısı yaptı. Ayrıca hükümet öğretmenlerden, kentin çevresinde konuşlandırılan polis ve askerin de içeri girmesine izin vermesini istiyor. Öğretmenler ise hükümetin bu taleplerini ancak vali istifa ettikten sonra değerlendirebileceklerini söylüyorlar.

 

ABD askerinden katliam itirafı

Geçtiğimiz günlerde Irak işgalina katılan bir Amerikan askeri, Irak'lı bir sivilin öldürülmesi olayına nasıl karıştığını itiraf etti. Astsubay Melson J. Bacos, işgal güçlerinin rutin olarak gerçekleştirdikleri “direnişçi avı” sırasında Iraklı bir sivili öldürdükten sonra direnişçi gibi göstermek için eline tüfek tutturduklarını söyledi.

Bacos, askeri mahkemeyle işbirliği yapmayı tercih ederek, Iraklı sivilin öldürülmesine karıştığını kabul etti. Bu itiraf ve işbirliği mahkeme tarafından ödüllendirildi. 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Astsubay Bacos, itirafı sayesinde en fazla 12 ay hasip yatacak ve rütbesi korunarak orduda kalacak.

Bu olaya karışan 7 Amerikan askeri aleyhine tanıklık edecek olan Bacos, cinayetle değil adam kaçırma ve yalancı tanıklık suçlarından mahkemeye çıkacak.

Bacos, Irak'ın başkenti Bağdat'ın batısıdaki Hamdaniye'de, 26 Nisan'da, 52 yaşındaki Iraklı Haşim İbrahim Avad'ı komplo kurarak kaçırdıklarını ve soğukkanlılıkla öldürdüklerini anlattı. Amerikan askerlerinin daha sonra bu kişinin bir direnişçi olduğu izlemini vermek için cinayet yerini buna göre düzenlediğini ifade etti. Avad'ın ayakları ve elleri bağlı olarak evden çıkarıldığını ve bir deliğe konulduğunu belirterek, “Yaptıklarımızın yanlış olduğunu biliyordum. Askerleri durduramayacağımı anladım. Planı uyguluyorlardı bende devam ettim” diye konuştu. Bacos, birliğin lideri ve diğer askerlerin Iraklı sivilin kafasına ve göğsüne ateş ederek öldürdüklerini, karargahı arayarak ateş izni istediklerini ve Avad'ı direnişçi gibi göstermek için eline tüfek ve kürek verdiklerini söyledi.

 

İngiliz polis memuru İsrail elçiliğini korumayı reddetti!

İngiltere'de Metropolitan Polisi Diplomatik Koruma Grubu'nda görevli olan polis memuru Alexander Omar Basha, İsrail Elçiliği'ni koruma görevini, İsrail'in Lübnan'ı bombalaması ve bunun sonucunda sivil çok sayıda masum insanın ölümüne neden olduğu gerekçeleri ile reddetti. Silahlı görev yapan Omar Basha'nın başka bir elçilikte görev yapması bekleniyor.

Özellikle devletin kolluk güçlerinden bu tür tepkiler gelmesi yetkilileri telaşlandırdı. Metropolitan Polis Federasyonu'ndan bir yetkili, polisten beklenenin, iltimas ya da korku duyguları yaşatmadan, politik ya da dini görüşleri ne olursa olsun, hizmet etmek olduğunu belirtti.

Bu türden bireysel tepkilerin kendi içinde anlamlı olsa da, emperyalist saldırganlığın durdurulması için dünya halklarının ayağa kalkması gerekiyor.

 

ABD'de Morales'in adı “terör” listesine alındı!

ABD kolluk güçleri uçak seyahatlerindeki “güvenlik listeleri”ne Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales'in adını da yazdılar.

Bu listelerde Lübnan Meclis Başkanı Nabih Berri, devrik Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ve El Kaide mensupları olmak üzere toplam 44 bin potansiyel “terörist”in adı yer alıyor.

Listeleri hazırlayanlardan biri olan eski FBI ajanı Jack Cloon, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bu listelerin 11 Eylül saldırılarından sonra “iç güvenliği” sağlamak amacıyla hazırlandığını ifade etti.

------------------------------------------------------------------------------------

İşgal gücü UNIFIL'den İsrail'i memnun eden adımlar

Lübnan'a bin asker gönderme kararını uygulamaya koyan Ankara'daki Amerikan uşakları, UNIFIL emrine verilen birliklerin “insani yardım” alanında görev yapacağını iddia ediyorlar. Dinci/Amerikancı hükümetin yanısıra, emperyalist/siyonist saldırganlığın hizmetine girmeyi vazife belleyenler de benzer demagojileri yayarak toplumu aldatmaya çalışıyorlar. UNIFIL'in barış değil fakat savaş gücü olduğunun bilinmesine rağmen, yalan kampanyası devam ediyor.

Hal böyleyken, UNIFIL tarafından yapılan son açıklamada dile getirilenler, işbirlikçi düşkün takımının tüm iddialarını boşa düşürdü. Buna göre, İsrail askerlerinin işgal ettiği Güney Lübnan'dan geri çekilmesiyle birlikte boşalan mevzilere konuşlanmaya başlayan Birleşmiş Milletler “barış gücü”ne (UNIFIL) mensup askerlere, resmen ateş açabilecekler.

UNIFIL sözcüsü Alexander Ivanko tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, “Lübnan'daki uluslararası askeri güce olası çatışma ortamında güç kullanma yetkisi” verildi. Açıklamada, “UNIFIL komutanlarının herhangi bir düşman faaliyetten şüphelenmeleri durumunda, güç kullanma ve ateş açma yetkileri bulunmaktadır” ifadeleri yer aldı. Dolaylı söylemlerin bir yana bırakıldığı açıklamada, “UNIFIL komuta zinciri, her bir üyesine operasyon alanında kendini koruma ve UNIFIL'in işini yapmasına engel olan herhangi bir güce meydan okuma hakkına sahiptir” denildi.

Bu arada UNIFIL'in aldığı bir diğer karar ise, işgal gücünün konuşlanma alanlarını yaygınlaştırmayı hedefliyor. Karara göre UNIFIL, Güney Lübnan'da, Lübnan ordusunun yanı sıra, yeni güvenlik noktaları kuracak. Alexander Ivanko'nun yaptığı açıklamaya göre; “UNIFIL, Güney Lübnan operasyon bölgesindeki kilit noktalara geçici güvenlik noktaları kuracaktır. Lübnan ordusu tarafından kurulması öngörülen sabit kontrol noktalarında da, görev alacak olan UNIFIL güçleri, bu birimlerde şüpheli araçları durdurma ve arama yetkisine sahiptir.”

UNIFIL adına yapılan açıklama siyonistler tarafından sevinçle karşılandı. Açıklamayı yapan İsrail'in BM nezdindeki büyükelçisi Dan Gillerman, ateş açma yetkisini, “Hizbullah'ı silahsızlandırma yönünde ileri bir adım” olarak niteledi. Siyonist elçi, “UNIFIL artık, sadece park bileti kesmekle yükümlü değil. Gerektiği zaman ateş de edebilecek” diyerek karardan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Irkçı İsrail rejiminden bu yönde bir tepkinin gelmesi doğaldı. Zira ateşkes kararının alınmasından beri siyonist cellat takımı, UNIFIL birliklerinin Lübnan halkına karşı fiili savaşa girişmesi gerektiğini tekrarlayıp duruyordu.

UNIFIL adına yapılan açıklama, tankla, topla, tüfekle Lübnan topraklarına yerleşmekte olan askeri birliklere “barış gücü” demenin, işgalci güce komuta edenler tarafından bile artık gereksiz görüldüğünü gösterdi. Çocuk katili emperyalist/siyonist güçlere destek vererek suça ortak olan gerici rejimlerin, bu suçları örtmeleri eskisi kadar kolay olmayacak.