Kızıl Bayrak'tan...
6 Ekim'de bir fırkateyn gönderildi. Bugün (12 Ekim) de ilk kara birliği Ankara'dan törenle uğurlanacak. Lübnan'a, Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında yollanan bu birliklerle, Türk sermaye devleti, BOP kapsamında emperyalizme uşaklık/piyonluk yolunda çok önemli ve son derece tehlikeli bir adımı da atmış bulunuyor.
Türk devletinin, bu piyonluk yüzünden göğüslemesi gereken tek tehlike, emperyalist-siyonist orduların peşinden sürüklenmeye kalktığı ‘Büyük Ortadoğu' bataklığında çürüme, uşaklık uğruna karşısına aldığı bölge halklarının tepki ve düşmanlığını çekme değildir. Bu adımlar Türk sermaye devletini çok daha yakın bir tehlike ile de karşı karşıya bırakacaktır; Türkiye işçi sınıfı ve emekçi kitlelerinin tepki ve öfkesi...
Türkiye işçi sınıfı ve emekçi kitleleri, gençliği, emperyalist savaşlarda piyonluk yapmak istemediklerini, daha tezkere meclise gelmeden ifade etmeye başladılar. Mecliste görüşülürken de Ankara'ya toplanarak yükselttiler seslerini. Ancak, sermayenin Amerikancı hükümeti ve meclisi bu seslere kulak tıkamayı tercih etti. Tevkereyi onayladı ve bugün de bu kararın gereği olarak asker sevkini başlattı. Bu, son derece bilinçli bir ihanet tavrıdır. Bu hükümet ve devlet yetkilileri vatana ihanetin bedelini ödemeye de hazır olmalıdırlar.
Ama onlar tüm hazırlıklarını mümkünse hiç bedel ödememek, değilse ellerinden geldiğince geciktirmek üzere yapıyorlar. İçerdeki muhalefeti ezmek/bastırmak için olanca güçleriyle yükleniyorlar. Devrimci, demokratik muhalefete karşı yasal tedbirlerden komplo girişimlerine kadar her türlü saldırıyı tırmandırmayı tercih ediyorlar. Devrimci basını susturmaya yönelik saldırıları, üniversite gençliğini sindirme saldırıları izliyor. Devrimci-demokrat öğrenciler soruşturma terörüyle okullardan temizlenmeye çalışılıyor.
Fakat çabaları boşuna. Bu saldırıların bu kesimleri yıldırma/susturma şansı bulunmuyor. Devrimci yayın organları olarak, emperyalizme uşaklık/piyonluk yolundaki ihanetlerini daha yüksek perdeden teşhir ediyoruz, etmeyi sürdüreceğiz. Üniversite gençliği, soruşturma terörüne karşı mücadelede, ‘İsrail/ABD askeri olmayacağız!' şiarını yükseltiyor, daha da yükselteceğinden kimsenin kuşkusu bulunmuyor.
Emperyalizmin savaşlarında ön cephede çarpıştırılan hep işçi-emekçi gençler olmasına rağmen, ne yazık ki, şimdilik sesi en az duyulan da onlar. Bunda, sınıf hareketinde uzun süren durgunluğun olduğu kadar, sendikal ihanetin de büyük bir payı bulunduğu açıktır.
Gemi azıya alan emperyalizmi ve uşaklarını dizginleyebilecek tek gücünse yine işçi sınıfının üretimden gelen gücü olduğu biliniyor. Şimdi devrimci hareketin bu gücü harekete geçirmek için olanca çabasını ortaya koyması gerekiyor. |