18 Ağustos 2006 Sayı: 2006/32 (32)
  Kızıl Bayrak'tan
   Halklar direnecek, emekçiler savaşarak özgürleşecek!
  Kanlı ve barbar saldırılarının karşılığını mutlaka alacaklar!
  İncirlik emperyalist-siyonist saldırganlığın saldırı üssü olarak kullanılıyor
  İşbirlikçi iktidarın Amerikan taşeronluğu ve Kürt sorunu
  Emperyalist-siyonist saldırganlığı protesto gösterilerinden
OSİM-DER Kadın İşçi Komisyonu'ndan Ortadoğu halklarıyla dayanışma çağrısı
Kamuda toplu görüşme süreci başladı
Eylem ve etkinliklerden
  Seçim Yasası tartışmaları; Kürt halkına "demokrasi" yok!
  Mamak 3. Kültür-Sanat Festivali Kültür Sempozyumu tepliğlerinden ; Kültür-Sanat Sorunları üzerine /Orta sayfa
  3. Mamak Kültür-Sanat Festivali'nden izlenimler..
  Festivale gelen mesajlardan
  Savaşı BM kararları değil, anti-emperyalist/ anti-siyonist direniş bitirecek!
  Toplumları "terör paranoyası" ile sersemletme seferberliği devam ediyor
  Suudi Arabistan kralının Türkiye ziyareti
  Dünyada savaş karşıtı gösterilerden
  Her savaş aynı zamanda bir devrim çağrısıdır / Yüksel Akkaya
  Aydınlardan ortak açıklama; "Lübnan'a asker gönderme!"
  Üniversitelerdeki soruşturma ve okuldan atma terörüne tepki
  Adana polisinden yargısız infaz; Katiller hesap verecek!
  Açık Gazete'de Richard Falk ile söyleşi ; "Bölge çok karanlık bir dönem yaşıyor"
  Yaşasın 15 Ağustos atılımımız!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Üniversitelerdeki soruşturma ve okuldan atma terörüne tepki

12 Ağustos günü İHD İstanbul Şubesi'nde, son süreçte üniversitelerde yaşanan soruşturma terörü ve ardından verilen cezaları protesto etmek için bir basın açıklaması düzenlendi.

Üniversite öğrencileri adına basın açıklamasını YTÜ'den atılan Tuncay Karaca okudu. Karaca, İstanbul ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde öğrencilere açılan 800 soruşturma sonucunda YTÜ'den bir öğrencinin atıldığını, otuzu aşkın öğrencinin de bir haftadan bir yarı yıla kadar değişen cezalara çarptırıldığını ifade etti. Basın açıklamasında şunlar söylendi:

“Son birkaç yıldır üniversitelerde büyük değişimler yaşanıyor. 12 Eylül'den beri yavaş yavaş hayata geçirilen bu değişimler küreselleşmenin dünya ekonomisini dümdüz etmesiyle yüksek öğretimi hızla kuşatmaya başladı. Bugün Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren hesaplaşmanın ve emperyalist politikaların üniversitelerde hayat bulmasının yolu muhalif güçleri yok etmekten geçmektedir...

12 Eylül hukukunun yaşayan en canlı temsilcisi YÖK ve onun disiplin yönetmelikleri eliyle üniversiteler kimliksizleştirilmiştir. Öğrencinin üniversite ile kurduğu ilişkinin sadece amfilere ve dersliklere sıkıştırılması için yoğun uğraş veren 12 Eylül zihniyeti işi bir dönem öğrenci kantinlerini kapatmaya dek vardırabilmiştir. Ancak bu gün sermayenin akademik personeli savaşı daha açıktan yürütmeye başlamıştır. YÖK için savaşın yeni adı soruşturmadır...

Daha önceden ‘ideolojik halay' çekenlerin, gitar çalıp türkü söyleyenlerin, ‘kamu malına zarar verme potansiyeli taşıyanların' ve ‘solcu öğrencilerle birlikte görülenlerin' karşısına soruşturmalarla dikilen disiplin kurulları bu süreçte kendini daha da aşarak artık ‘şüpheli bir şekilde hastalanarak' medikoya gidenlerin de soruşturulmasını sağlayabilmişlerdir. Bu soruşturmalar hukukun ayaklar altına alınmasıdır!...

Bizler 12 Eylül hukukunda büyüdük ve verdiğimiz mücadeleyi de bugüne dek cuntanın üzerimize diktiği karanlık gözlerin ve kanlı postalların üniversitelerdeki izi YÖK'ün gölgesinde sürdürdük. Kimseyi kimseye şikayet etmiyoruz, sızlanmıyoruz, kimseden demokrasi veya hukuk da dilenmiyoruz. Biz sadece buradan herkese mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi ilan ediyoruz.

Bizler halkların kardeşliğini savunuyoruz; bizler eşit, parasız, bilimsel ve anadilde bir eğitim istiyoruz. Ve bizler yepyeni bir dünya, özgür, eşit ve sömürüsüz bir dünya istiyoruz!

Soranların, soruşturanların suratlarına bir kez daha haykırarak şunu söylüyoruz: Vardık, varız, var olacağız ve haklıyız, BİZ KAZANACAĞIZ!”

Kızıl Bayrak/İstanbul

--------------------------------------------------------------------------------------

Şili'de öğrenci gençlik bir kez daha alanlarda

Şili'nin “sosyalist” Devlet Başkanı Michelle Bachelet öğrencilere verdiği sözü tutmayınca, gençlik yeniden sokaklara indi. Okullarına daha fazla ödenek aktarılması talebiyle başkent Santiago'da büyük bir gösteri düzenleyen yüzlerce öğrenci, kent sokaklarına barikat kurarak polisle çatıştı.

Şili'de geçtiğimiz aylarda da günlerce okullara gitmeyen, başkent Santiago başta olmak üzere Şili'nin birçok kentinde kitlesel eylemler düzenleyen liseli öğrenciler, faşist diktatör Auguste Pinochet rejiminden kalma eğitim yasasında reform yapılmasını, otobüsler ile üniversiteye giriş sınavlarının parasız olmasını, okullara daha fazla öğretmen atanmasını, okul binalarının iyileştirmesini talep etmişlerdi. İki kez ilan edilen “genel eylem” gününde, ülkenin birçok kentinde yaklaşık bir milyon öğrenci, bu talepler uğruna sokaklara dökülmüştü.

Kitlesel eylemler, öğrencilerle hükümet arasında varılan anlaşma üzerine son bulmuştu. Öğrencilerin taleplerini kabul eden hükümet, ilk adımda “eğitim için ek bütçe” ayıracağı vaadinde bulunmuştu.

Hükümetin verdiği sözlere güvenen öğrenci gençlik, gelinen noktada aldatıldığını anladı. Zira “sosyalist” başkan Michelle Bachelet yönetimi verdiği sözleri tutmayarak öğrencileri oyalamıştır. Bu arada pişkinliği elden bırakmayan rejim sözcüleri, utanmadan öğrencilerin her isteğini karşılamalarının zor olduğunu söylüyor.

Binlerce gencin militan sokak eylemlerinde buluşması ise, sahtekar hükümetin işinin kolay olmadığını gösteriyor.

-------------------------------------------------------------------------------------

Bursa'da Gençlik Kampı için hazırlıklar tamamlandı

Bursa'da yaklaşık beş haftadır sürdürdüğümüz Gençlik Kampı hazırlık çalışmalarımızı bir etkinlikle noktaladık.

Açıklanan seminer konularını programlı bir şekilde çalışarak hazırlıklara başladık. Eğitim çalışması biçiminde yapılan planlama ile konular farklı yoldaşlarımız tarafından sunuldu. Her konuyu farklı günlere dağıttık ve böylece hazırlıkların arkasından tartışma fırsatı bulduk. Çalışma kimi aksaklıklara rağmen oldukça verimli geçti.

Sunumların yanısıra hazırlıklarımızın finali olarak planladığımız etkinlik çalışmalarına da başladık. Etkinlik için yaptığımız ilk toplantıda görev dağılımı yaptık, bu doğrultuda çalışmaları hızlandırdık.

Etkiniliğimiz ilk olarak bir açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmada temel sorunlara ve mücadelenin zorunluluğuna değinildi. Gençlik hareketi tarihini anlatan sinevizyon gösteriminin ardından bir yoldaşımız aynı konu üzerinden bir konuşma yaptı.

Devrimci kimlik ve devrimci yaşam konulu konuşmayla başlayan ikinci bölüme ise şiir ve müzik dinletisiyle devam edildi. Serbest kürsü bölümünde istediğimiz tartışma ortamını yakalayamadık ama yine de anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Etkinliğin sonunda kampa çağrı yaptık.

Ekim Gençliği/Bursa

----------------------------------------------------------------------------------------

Gençlik işsizliğe mahkum ediliyor!

İşsizlik kapitalizmin yapısal bir sorunu. Sayıları katlanarak artan işsizler ordusu sistem tarafından çalışanlar üzerinde bir baskı aracı olarak da kullanılıyor.

Devletin sayıları minimum seviyeye çekilmiş istatisiki verileri de işsizlik olgusunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. En son Ankara Ticaret Odası'nın hazırladığı rapor bir başka cepheden işsizliğin boyutlarını açığa çıkarıyor. ATO'nun yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye'de 15-24 yaş grubu arasındaki işsiz sayısı 1.5 milyonu aşıyor.

Raporda Türkiye'de 15-24 yaş grubundaki gençler arasında aktif olarak iş arayanların sayısının 785 bin olduğu, bu rakama iş aramadığı için kayıtlarda işsiz olarak görünmeyen, ama iş bulduğu koşullarda çalışmaya hazır 722 bin genç de eklendiğinde genç işsizlerin sayısının 1,5 milyonu geçtiği belirtildi.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine dayanarak hazırlanan raporda, Türkiye'de 15-24 yaş grubundaki 12 milyon 118 bin gençten 3 milyon 614 bininin çalıştığı, 3 milyon 714 bininin okula gittiği ifade edilirken, ne okula gidip ne de çalışan “atıl durumdaki'' gençlerin ise 4 milyon 714 bin kişiyle toplam gençlerin yüzde 39'unu oluşturduğuna dikkat çekildi.

Aslında okula gittiği belirtilen 3 milyon genci de işsizler ordusu hanesine yazabiliriz. Zira Türkiye'de diplomalı işsizlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu tablo işsizlik, yoksulluk, sefalet üreten kapitalizmin acımasız gerçekliğini ifade ediyor.