21 Temmuz 2006 Sayı: 2006/28 (28)
  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalist haydutların yüz yıldır süren talan savaşı bölge halklarını yıkımdan yıkıma sürüklüyor
  İşgalci İsrail ordusu taş üstünde taş bırakmıyor
  İşgalci İsrail ordusu bir kez daha Lübnan topraklarına girdi
  Emperyalizmin Ortadoğu seferini durdurmak için devrimci mücadeleyi yükseltelim!
  İMF uşağı hükümet emre itaat için hazırolda bekliyor
"Sağlıkta tasarruf" ölüm demektir!
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - IV / Yüksel Akkaya
  Seçim tartışmaları ve liberal tutarsızlık / Orta sayfa
  KESK eylemlerinden...
  Sendikalaşma mücadelesi üzerine bir Enorcon işçisiyle konuştuk
  G-8 şefleri siyonist vahşete
kalkan oldu.
  Emperyalist saldırganlık bir kez daha Küba halkının iradesine çarpacak!
  İngiltere'de parayı veren “Lord” oluyor...
  Irak’ta kitlesel eylem hazırlığı
  İsrail saldırısı ve hedefleri / SOSYALİST-ŞOREŞGER
  İsrail'in Lübnan ötesi
Ortadoğu tehdidi / Abu Şehmuz Demir
  4-6 Ağustos’ta Mamak 3. Kültür Sanat Festivali’nde
buluşalım!.
  Eylem ve etkinliklerden
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

“78'liler Vakfı Girişimi adına hareket eden bu grup devrim savaşçılarının ve devrimci değerlerin üzerinden elini çekmelidir”

Basına ve kamuoyuna

Bir süredir 78'liler Birliği Vakfı Girişimi adına bir grup, 12 Eylül döneminde ve daha öncesinde gerçekleşmiş bir dizi direniş ve katliam olayı ile ilgili dosyaların yeniden açılması konusunda girişimlerde bulunuyor. 6 Haziran 1981'de 12 Eylül Cuntası tarafından öldürülen Tamer Arda ve Atilla Ermutlu'nun dosyalarının yeniden açılması ve gerekirse AİHM'e gidilmesi aynı grup tarafından gündeme getirildi. Bu çabanın özünde devrim savaşçılarını “mağdur” olarak gösterme ve onları son nefeslerine değin bir parçası oldukları devrimci hareketten ve tarihinden koparma bulunmaktadır.

78'liler Birliği Vakfı Girişimi adına hareket eden bu grubun faaliyetleri iki noktadan kabul edilmezdir.

Birincisi, bilindiği gibi Tamer Arda, Atilla Ermutlu, Doğan Özzümrüt ve Ercan Yurtbilir, devrimci bir eylem öncesinde 6 Haziran 1981 günü İstanbul'un değişik semtlerinde cunta tarafından katledilmişlerdir. Son derece açık bir biçimde bu devrimcileri imha etme planı ile davranan cunta güçlerinin saldırısına karşı direnen dört devrim savaşçısı 6 Haziran sabahı aramızdan ayrılmıştır.

6 Haziran savaşçıları, bir devrimci hareketin üyesi ve yöneticileriydiler ve onlar, en zor koşullarda dahi olsa devrim mücadelesinin sürekliliğinin savunmuş, son nefeslerine değin devrim için savaşma iradesiyle hareket etmişlerdir.

Buna karşın, 78'liler adına davranan bu grup, 6 Haziran 1981'de devrim savaşçıları tarafından geliştirilen direnişi, bir “mağduriyet” ve “hukuk ihlali” sorununa indirgeyerek bu devrim savaşçılarını kendilerine malzeme yapmaya çalışmaktadırlar. Savaşarak ölümsüzleşen düşen devrimciler “mağdur” değil, iddia ve hedeflerinin arkasında sonuna değin duran kahramanlardır. Ortada olan şey ise basitçe “hukuk ihlali” kavramının içine sıkıştırılabilecek herhangi bir adli sorun değil, politik mücadelenin akışı içinde gerçekleşen egemenlerin saldırısına karşı direniştir, politik bir sorundur.

İkincisi, örgütlü devrimci mücadele içinde ölümsüzleşen her devrimci, aynı zamanda tüm devrim hareketinin ve özelde ise içinde bulunduğu devrimci hareketin iradesinin ve tarihinin bir parçasıdır. Devrim mücadelesi tarihsel bir sürekliliğe sahiptir. Devrim savaşçılarına, onların direnişlerine dair yapılan herşey aynı zamanda son nefeslerine değin içinde bulundukları devrimci hareketin tarihine ve iradesine ilişkin yapılmış bir iş sayılır. Devrim savaşçılarına saygı ifade etmek, onların katledilmelerini protesto etmek, anılarını ve kurtuluş iradelerini yaşatmak için etkinlikler yapmak her devrimcinin olduğu kadar, özgürlük, eşitlik, demokrasi ve sosyalizm isteyen her insanın ve yapının hakkıdır ve daha da ötesi görevidir. Ancak, devrim savaşçılarının devrimci direniş iradesini, kurtuluş hedefini yansıtmayan, bir parçası oldukları devrimci hareketin iradesini, o sürece bakış açısını hiçe sayan hiçbir tutum meşru değildir, yapılamaz. Bunu yapan hangi kurum olursa olsun karşısında devrimci hareketin toplamını bulur. 78'liler adına davranan bu grup, devrimci hareketlerin örgütlü iradesini tanımama tavrı, örgütsüzleştirme, örgütlü devrimci mücadeleye yüz çevirme tutumlarının uzantısıdır.

6 Haziran 1981'de ölümsüzleşen devrim savaşçılarına ilişkin 78'liler Vakfı Girişimi adına bir grup tarafından başlatılan girişim bu her iki açıdan da yanlıştır ve saygısızcadır. 6 Haziran savaşçılarının bir parçası olduğu siyasal hareket bu girişime her iki noktadan da itiraz etmesine ve bu girişimin durdurulmasını istemesine karşın, 78'liler Vakfı Girişimi adına hareket eden grup oldukça saygısız bir tutumla tavrını sürdürmüş, 6 Haziran 2006'da bir basın açıklaması ile 6 Haziran'da ölümsüzleşenleri “mağdur” gösteren ve ucu AİHM'e kadar uzanan bir yolu açmıştır. Bu dosya açma sürecinin sadece 6 Haziran savaşçılarıyla ile sınırlı kalmayıp, başkaca devrimci hareketlerden savaşçıları da kapsayarak devam edeceği ise gelen bilgiler arasındadır.

Son günlerde 78'liler Vakfı Girişimi adına hareket bu grubun mezarını bulma iddiasıyla Veysel Güney'i de gündemlerine alması benzer bir durumdur. Taşıdığı politik kimliği, uğruna bedeller ödediği değerleri dikkate almadan girişilmiş bir çabadır. Mezarının bulunması da bu gerçeği değiştirmez. Veysel Güney sahipsiz değildir. 78'liler Vakfı Girişimi adına hareket eden bu grup bunu kendilerine vazife etmekten derhal vazgeçmelidir.

78'liler Vakfı Girişimi adına hareket eden bu grubun, devrim savaşçılarını ve devrimci değerleri bir mağduriyet zemini üzerinden kendi politikalarına konu yapmaları asla kabul edilemez bir tutumdur.

78'liler Vakfı Girişimi adına hareket eden bu grup devrim savaşçılarının ve devrimci değerlerin üzerinden elini çekmelidir. Bu değerler ölümsüzleşenlerimizin kanları, canları pahasına yaratılmış değerlerdir ve bunları sahipleri ise bir bütün olarak bu ülkede devrim mücadelesi veren devrimcilerdir.

78'liler derhal devrimci hareketlerin tarihlerine, değerlerine, ve bu tarih ve değerlerin en önemli bileşeni olan devrim mücadelesinde ölümsüzleşenlerin anılarına müdahale anlamını taşıyan bu kampanyayı durdurmalı ve devrimci hareketten, bu uğurda savaşarak ölümsüzleşenlerin ailelerinden özür dilemelidir.

BDSP, Devrimci Hareket, HKM, HÖC,

Kaldıraç, Mücadele Birliği, ODAK, PDD, Emekli-Sen 3 No'lu Şube

----------------------------------------------------------------------------------------

İşçi-Köylü okuruna faşistler saldırdı

13 Temmuz günü, İHD İzmir Şubesi'nde basın açıklaması yapan İşçi-Köylü gazetesi okuru Mehmet İşçan, 7 Temmuz günü Ödemiş'teki evine giderken sivil faşistlerin saldırısına uğrayarak dövüldüğünü, hastaneden 5 günlük iş göremez raporu aldığını, bu saldırı karşısında geri adım atmayacağını ifade etti. Mehmet İşçan'ın ardından bir açıklama yapan İşçi-Köylü gazetesi de bu saldırıların demokrasi mücadelesine engel olamayacağını vurguladı.

Kızıl Bayrak/İzmir

----------------------------------------------------------------------------------------

TMY uygulanıyor

TMY daha Sezer tarafından onaylanmadan fiili olarak uygulanmaya başlandı. Son olarak SGD ve ESP'lilerin 13 Temmuz günü gözaltına alınma gerekçeleri ve alınış biçimleri TMY'nin bir örneğini oluşturdu. 13 Temmuz günü bazı SGD'liler bulundukları evlerin kapı kırılarak ve dövülerek alındı. 2 kişi de katıldıkları eylem dönüşü yoldan gözaltına alınarak TMŞ'ye götürüldüler. Bir gün sonra savcılığa çıkarılan 12 kişiden 11'i serbest bırakılırken, 1 kişi daha önce aranması olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Kızıl Bayrak/İzmir

--------------------------------------------------------------------------------------

İHD 20. yılında…

İnsan Hakları Derneği'nin kuruluşunun 20. yılı, 19 Temmuz günü İHD binasında yapılan bir etkinlikle kutlandı.

İHD üye ve yöneticileri ile çeşitli kurum temsilcilerinin katıldığı etkinlik öncesi bir basın açıklaması gerçekleştirildi. İHD'nin, 12 Eylül'ün karanlığından bu yana insan hakları ve demokrasi mücadelesi verdiği, hiçbir zaman bu mücadeleden dönülmeyeceği vurgulandı. İHD'nin 20 yıldır cezaevlerindeki işkencelere, baskılara, emperyalizme, faşizme, militarizme, gözaltında kayıplara karşı mücadelesinden sözedildi.

Kızıl Bayrak/Adana