21 Temmuz 2006 Sayı: 2006/28 (28)
  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalist haydutların yüz yıldır süren talan savaşı bölge halklarını yıkımdan yıkıma sürüklüyor
  İşgalci İsrail ordusu taş üstünde taş bırakmıyor
  İşgalci İsrail ordusu bir kez daha Lübnan topraklarına girdi
  Emperyalizmin Ortadoğu seferini durdurmak için devrimci mücadeleyi yükseltelim!
  İMF uşağı hükümet emre itaat için hazırolda bekliyor
"Sağlıkta tasarruf" ölüm demektir!
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - IV / Yüksel Akkaya
  Seçim tartışmaları ve liberal tutarsızlık / Orta sayfa
  KESK eylemlerinden...
  Sendikalaşma mücadelesi üzerine bir Enorcon işçisiyle konuştuk
  G-8 şefleri siyonist vahşete
kalkan oldu.
  Emperyalist saldırganlık bir kez daha Küba halkının iradesine çarpacak!
  İngiltere'de parayı veren
“Lord” oluyor...
  Irak’ta kitlesel eylem hazırlığı
  İsrail saldırısı ve hedefleri / SOSYALİST-ŞOREŞGER
  İsrail'in Lübnan ötesi
Ortadoğu tehdidi / Abu Şehmuz Demir
  4-6 Ağustos’ta Mamak 3. Kültür Sanat Festivali’nde
buluşalım!.
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

“Sağlıkta tasarruf” ölüm demektir!

Maliye Bakanlığı “sağlıkta tasarruf” adı altında, kamu hastanelerini hizmet üretemeyecek hale getiren 1 Temmuz tarihli tebliğin ardından, “ilaçta tasarruf” adı altında 119 kalem ilacı sigorta kapsamının dışına çıkaran ikinci tebliği yayınladı.

Bu tebliğ ile toplumda en çok ihtiyaç duyulan ve kullanılan ilaçlar ödeme kapsamı dışına çıkarıldı. 1 Ağustos'tan itibaren solunum yolu enfeksiyonları, kemik erimesi, obezite tedavisinde kullanılan ilaçlar, vitamin grubu ilaçları, kalsiyum çinko preperatları ödeme kapsamında yer almayacak. Sigorta güvencesinden çıkarılan bu ilaçlar piyasa koşullarında temin edilecek.

İşsizliğin büyük boyutlara ulaştığı, asgari ücretin sefalet sınırının altında olduğu, yeterli beslenme, sağlıklı konut gibi en temel ihtiyaçların karşılanmadığı koşullarda temel ilaçların kapsam dışına çıkarılması önlenebilir hastalıkların ve ölümlerin artması anlamına gelmektedir. Örneğin obezite ilaçlarını alamayan bir hastanın ilerde kalp damar hastalıkları, diyabet gibi sistemik ve tedavisi zor hastalıklara yakalanma riski artmaktadır. Çocukluk döneminde geçirilen ve tedavi edilmeyen basit hastalıklar ilerde gelişme geriliği gibi ciddi sorunlar ortaya çıkarmaktadır.

İMF programı eksiksiz uygulanıyor

İMF şefleri tarafından hazırlanan, sağlık harcamalarının azaltılarak tasarruf edilmesi gerekçeleriyle yasalaşan Genel Sağlık Sigortası ile parası olana sağlık hizmeti uygulaması başlatılmıştır. Sağlık hizmetlerinin her basamağında alınan katkı payları ile işçi ve emekçilerin sağlık hizmetlerine ulaşması imkansızlaştırılmaktadır. Yayınlanan genelgelerle de ilaç dahil çeşitli sağlık hizmetlerinin tümünün parayla satılır hale getirilmesi amaçlanmaktadır.

Ayrıca 119 kalem ilacın ödeme kapsamı dışına çıkarılması zamanlama olarak da dikkat çekmektedir. Tayyip Erdoğan'nın baş danışmanı Cüneyt Zapsu'nun ailesine ait Azizler Holding ile ABD'li AIG firmasının “For You” isimli ilaç ve kozmetik marketler zincirini açmayı planladığı bir dönemde bu tebliğ çıkarılmıştır. Açıktır ki AKP hükümeti bir taraftan İMF direktiflerini uygularken diğer taraftan kendine yakın sermaye kesimlerine rant aktarma planları yapmaktadır. Bunu da işçi-emekçilerin yaşam hakkı üzerinden yapmaktadır.

Tüm bunlara ek olarak, bu süreçte, eczacı olmayanların da ilaç satışı yapmasını yasalaştıracak paket hazırlanmaktadır. Böylelikle ilaç pazarda satılan herhangi bir mala dönüştürülmekte, eczacı olmanın gerektirdiği tüm etik kurallar hiçe sayılmaktadır. Bilindiği üzere ilaç üretimi son derece kârlı bir sanayidir; bu nedenle de tekelleşmenin çok yoğun olduğu bir sektördür. Yeni düzenlemeyle ilaç satışı tümüyle büyük tekellerin kontrolüne girecek ve herşey sadece kârlılık oranına göre belirlenecektir.

İlaçların marketlerde satılması bilinçsiz kullanımı da arttıracak, tıbbi endikasyona göre değil cepteki paraya göre ilaç kullanımı yaygınlaşacaktır.

İlaçta tasarruf tedbirleri milletvekilleri ve ailelerine ise uygulanmamaktadır. Milletvekillerinin hastaneye gidiş dönüş yol masrafını dahi karşılayan, üç aylık ilaç yazılmasına olanak sağlayan yasalar, işçi ve emekçilere ölüm getirmektedir.

Bütün bu yasal düzenlemeler sermaye devletinin doğasına uygundur. Herkesin sağlık hakkından ihtiyacı olduğu kadar ve eşit bir biçimde yararlanacağı sistem olan sosyalizm ise işçi ve emekçilerin mücadelesi ile gelecektir.

----------------------------------------------------------------------------------------

Uğur ve Ahmet Kaymaz davası sürüyor...

Katil polisler hala tutuksuz!

Kızıltepe'de 21 Kasım 2004 tarihinde 13 kurşunla öldürülen Uğur Kaymaz ve babası Ahmet Kaymaz'ı öldüren polislerin davasına Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Uğur Kaymaz'ın amcası ve avukatların katıldığı duruşmada tutuksuz yargılanan 4 polisin tutuklanmasına ilişkin talep mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

Duruşma nedeniyle kolluk güçleri geniş önlem aldı. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanık polislerden Mehmet Karaca, Yaşafettin Açıkgöz ve Seydi Ahmet Döngel katılırken, Salih Ayaz sağlık sorunu nedeniyle katılmadı.

Duruşmaya 11 müdahil, 5 sanık avukatı katıldı. Müdahil avukatlar adına söz alan Hüseyin Cangir, olayın sanıkların iddia ettiği gibi anlık gelişmediğini, operasyon yapılan evin en az 24 saat polislerce gözlendiğini ifade etti. Olayın karşılıklı çatışma şeklinde geçtiği iddialarının da gerçeği yansıtmadığını ifade eden Cangir, “Olaydan sonra çekilen polis kamerasında ölenlerin ayağında bulunan terliklerin ayaklarından düşmemesi, bu iddianın doğru olmadığını ortaya koyuyor. Tüm olay 6 metrekarelik bir alanda geçiyor. Çatışmanın meydana geldiği olay mahallinde bulunan tankerde de kurşun izi yok. Bu çatışma olmadığını gösterir. CD görüntüleri ve mevcut delil durumuna göre sanıkların tutuklanmasını talep ediyoruz'' dedi.

Müdahil avukatlardan Erdal Kuzu da polis kamerasından CD'ye aktarılan görüntülerin davayı daha somut hale getirdiğini belirterek, “Evde olağanüstü bir durum yok. Her şey günlük yaşama uygundur. Kaymazlar son derece sivil insanlardı. Tanık Cemal Düzenli, etkin pişmanlıktan yararlanmıştır. Etki altında kalacağı açıktır. Bilmediği şeyleri bilmiş gibi söyleyebilir. Bu tanığın ifadesi ölümleri meşrulaştırmaya yönelik sonradan yaratılmıştır. Tanık Düzenli'nin ifadelerinin dosya kapsamından çıkarılmasını talep ediyoruz'' dedi.

Müdahil avukat Kemal Aytaç ise demokratik ve gelişmiş ülkelerde yargının adil ve bağımsız olduğunu ifade ederek, bu ülkelerde davaların olayın olduğu yerde görüldüğünü bildirdi. Davanın olayın geçtiği yer olan Mardin'de görülmesi durumunda keşif taleplerinin reddedilmeyeceğini belirten Aytaç, “Ne yazık ki Türkiye'de davalar taşınıyor. Olay Mardin'de, dava Eskişehir'de görülüyor. Mardin'e keşfe kim gidecek? Türkiye'de yargıç bağımsızlığı da yok. Gelişmiş ülkelerde yargıç, göreve başladığı yerde emekli oluyor. Biz bu dava bittiğinde başka hakim ve savcılarla karşılaşacağız. Yargıçlar hiçbir baskı ve etki altında kalmadan millet adına karar vermelidir. Ama bu ülkede savcılar hazırladıkları iddianameler nedeniyle hatalı veya hatasız mesleklerinden oluyor'' dedi.

Adalet Bakanlığı'nın ve emniyetin davaya katılan avukatların isim listesini ve davanın seyri hakkında bilgi istediğini ifade eden Aytaç, “Bu durum, yargının üzerine gölge düşürmektedir. Adalet Bakanlığı böyle bir listeyi niçin ister? Nesine lazım? Emniyet Müdürlüğü neden ikide bir karar örneği istiyor mahkemeden? Siz kimsiniz? Burada savcılık var. Çark tersine dönüyor. Bu tür yazışmalara ve taleplere cevap verilmesini esefle karşılıyoruz. Bu tür taleplere cevap verilmesin. Söz konusu makamlara bunun gerekçesi sorulsun'' dedi.

Öldürülen Ahmet Kaymaz'ın kardeşi Reşat Kaymaz da polislerin yargısız infaz yaptıklarını ifade ederek, “Uğur ve Ahmet Kaymaz önce yakalandı, sonra öldürüldü. İddia edildiği gibi çatışma olmadı. CD görüntüleri bunu ortaya koymaktadır. Ayrıca CD kayıtları 18.33'de başlıyor, olay 16.30'da oluyor. Aradaki 2 saatlik zamanda olay yerinde her türlü düzenleme yapılabilir'' dedi.

Mahkeme heyeti, sanık polislerin tutuklanmaları ile tanık Cemal Düzenli'nin ifadesinin dosya kapsamından çıkarılması taleplerinin reddine karar verip, duruşmayı 27 Eylül'e erteledi.