21 Temmuz 2006 Sayı: 2006/28 (28)
  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalist haydutların yüz yıldır süren talan savaşı bölge halklarını yıkımdan yıkıma sürüklüyor
  İşgalci İsrail ordusu taş üstünde taş bırakmıyor
  İşgalci İsrail ordusu bir kez daha Lübnan topraklarına girdi
  Emperyalizmin Ortadoğu seferini durdurmak için devrimci mücadeleyi yükseltelim!
  İMF uşağı hükümet emre itaat için hazırolda bekliyor
"Sağlıkta tasarruf" ölüm demektir!
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - IV / Yüksel Akkaya
  Seçim tartışmaları ve liberal tutarsızlık / Orta sayfa
  KESK eylemlerinden...
  Sendikalaşma mücadelesi üzerine bir Enorcon işçisiyle konuştuk
  G-8 şefleri siyonist vahşete
kalkan oldu.
  Emperyalist saldırganlık bir kez daha Küba halkının iradesine çarpacak!
  İngiltere'de parayı veren
“Lord” oluyor...
  Irak’ta kitlesel eylem hazırlığı
  İsrail saldırısı ve hedefleri / SOSYALİST-ŞOREŞGER
  İsrail'in Lübnan ötesi
Ortadoğu tehdidi / Abu Şehmuz Demir
  4-6 Ağustos’ta Mamak 3. Kültür Sanat Festivali’nde
buluşalım!.
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Papatya işçisi mücadeleye devam ediyor!

Papatya Fabrikası'nda çalışan işçiler yaklaşık 4 ay önce Lastik-İş Sendikası'na üye oldular. Patron sendikaya üye oldukları için hem 8 işçiyi attı, hem de fabrikada çalışmayan işçileri yanında çalışıyormuş gibi göstererek sendikanın yetkisine itirazda bulundu. Böylece patron süreci uzatarak işçilerin kararlılığını bozmayı, örgütlülüğünü dağıtmayı planlıyordu. Fakat süreç patronun istediği gibi gelişmedi.

İşçiler atılan arkadaşlarının işe geri alınması talebi ve patronun tutumunu protesto etmek için her Salı ve Perşembe günleri işbaşı yapmadan önce fabrikanın önünde toplanarak eylemlerine devam ettiler. Yetkiye yanıt yaklaşık 2,5 ay sonra ancak geldi. Fakat bu sefer de patronun işkolu tespiti yapılmasını istemesi üzerine yetki süreci uzamış oldu. Patron yetki süresini uzatmakla kalmadı, işçilerin protesto eylemlerinden dolayı işçiler ve sendikacılar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine işçiler karakola çağırıldı. İşçiler karakola toplu olarak giderek eylemlerinin meşru olduğuna dair ifade verdiler.

Patronun tüm bu saldırılarına karşı işçiler kararlılar. Ancak Papatya işçilerinin direnişlerinin aynı kararlılıkla sürmesi ve kazanımla sonuçlanması için çevre fabrikaların desteğine ihtiyacı var.

Küçükçekmece İşçi Platformu

----------------------------------------------------------------------------------------

Kocaeli EMO Şube yönetimi ve ESM Sendikası'ndan ortak açıklama...

“Kamu hizmetleri özel sektöre devredilemez!”

12 Temmuz günü Kocaeli EMO Şubesi yönetim kurulu ve ESM Sendikası Şubesi geçen haftalarda 13 ilde meydana gelen elektrik kesintisi ve buna bağlı olarak TEİAŞ Genel Müdürü'nün açığa alınmasıyla ilgili ortak bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamada şunlar söylendi:

“Özel sektör, ucuz tarifenin uygulandığı gece (22:00-06:00) tarifesi saatlerinde, elektrik üretimlerini durdurarak, ihtiyaç duydukları enerjiyi sistemden almışlar, buna, Bursa'daki bir elektrik santralının arıza nedeniyle devre dışı kalması da eklenince, sistem ihtiyaca cevap verememiş, ülkenin büyük bir kesimi 6 saat boyunca elektriksiz kalmıştır. Yaşanan elektrik kesintisinde, elektrik satış fiyatının artırılması, vergi ve fon paylarının kaldırılmasını isteyen özel sektör üreticilerinin bu hareketi etkili olmuştur. İlgili kamu kuruluşlarının, krizin aşılması için özel sektör santrallerinden daha fazla elektrik üretimi yapmaları talebi de, bu santraller tarafından ekonomik olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, enerji, ulaşım ve iletişim gibi, yurttaşların yaşam kalitesini yükseltecek, insan olmaktan kaynaklanan asgari ihtiyaçlarını karşılayacak, insanca yaşamı için olmazsa olmaz bu temel ihtiyaçlarını halkın kullanımına sunan bu alanlardaki işletmelerde, kârlılık hiçbir zaman dikkate alınmaması gereken bir husustur. Oysa özel sektörün temel dürtüsü ve amacı daha fazla kâr etmektir. Dünya Ticaret örgütü, Dünya Bankası ve IMF aracılığıyla borç çevrimini sağlamak ve istikrarı oluşturma adı altında serbestleşmeyi ve özelleştirmeyi olmazsa olmaz şart olarak koşan zihniyet, serbest piyasa ekonomisini tesis ederken devletin müdahaleci yapısını kırıp, küçültmüşlerdir.

Tesis etmeye çalıştıkları bu yeni yapı ilk krizde onları ortada bırakınca bu çelişkili durumun farkına varıp krizle ilgili söylemlerini bırakmışlar ve bu işten sıyrılmak için bir sorumlu aranmaya başlanmıştır.

Ancak, biz Elektrik Mühendisleri Odası ve Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası olarak bir kere daha yineliyoruz; Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, ulaşım, enerji, iletişim gibi alanların, halkın hizmetinde olması gerektiği, bu nedenle bu alanların, tek amacı kâr etmek olan özel sektöre terkedilemeyeceğini söylerken haklıydık. Biz her enerji krizinde haklı olduğumuzu kanıtladık, ancak her haklılığımızda bu ülke çok şeyler kaybetti.

Uyarılarımızın, kanıtlanması için ülkemizin, bu gibi krizlerle kayıplara mı uğraması gerekiyor?

Biz şu gerçeği bir kere daha kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz;

Enerji sektörü, bir kamu hizmetidir ve kamu kontrolünde olması gerekir.

Bu yanlış ve çarpık yapıdan en kısa sürede dönülmediği takdirde ülkemizi yeni enerji krizleri beklemektedir?”

----------------------------------------------------------------------------------------

DİSK/Genel-İş'ten tutuklu sendikacılara destek...

19 Temmuz günü DİSK/Genel-İş Sendikası Kadıköy binasında saat 13:00'te, Kartal Cezaevi'nde tutuklu bulunan DİSK/Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç ve Eğitim Uzmanı Kamber Saygılı'nın serbest bırakılması talebi ve yarın (20 Temmuz) saat 10:00'da Tuzla Adliyesi'nde görülecek duruşmaya çağrı amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 3 No'lu Bölge Başkanı Veysel Demir'in okuduğu metinde şu ifadelere yer verildi:

“Ülkemizde taşeronlaştırma, özelleştirme, esnek çalışma ve telafi sistemi ödünç iş ilişkisiyle beraber tamamen köleci çalışma yöntemleri dayatılarak ve aynı zamanda sendikasızlık ve örgütsüzlük dayatılmaktadır. İMF şimdi de gözlerini tazminatlarımıza dikmiştir ve amacı tazminatsız, iş güvencesiz çalışma ortamı yaratmaktır. İşte bu noktada Tuzla havzasında Limter-İş ve Tuzla Deri-İş Sendikaları, sınıf sendikacılığının ilkeleri doğrusunda hareket etmiştir. Bu yüzden Uluslararası sermayeden destek alarak çağdışı kuralsız çalışma, iş sağlığı, iş güvenliğinden uzak, köleci bir yöntemle çalıştırılmalara karşı Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç ve Eğitim Uzmanı Kamber Saygılı ve tersane işçileri bir ilki gerçekleştirip tersanede işyeri işgaliyle bir destan yaratmışlardır. Cem Dinç ve Kamber Saygılı'nın tutuklu olmasına rağmen saldırılar aile bireylerine yönelmiştir. Kimden ne şekilde gelirse gelsin biz sendikacılar işyeri temsilcileri, işçiler ve emekten yana olan herkes karnından değil icraatlarıyla tepkilerini dile getirmeli. Limter-İş'e sahip çıkmalıyız. Genel Başkan Cem Dinç ve Eğitim Uzmanı Kamber Saygılı derhal serbest bırakılsın.”

Basın açıklaması Tuzla Adliyesi'ndeki duruşmaya çağrıyla son buldu.

Kızıl Bayrak/Kartal

----------------------------------------------------------------------------------------

Toplanan imzalar meclise gönderildi...

“Tutuklu sendikacılar serbest bırakılsın!”

Limter-İş Sendikası, tutuklanan Genel Başkan Cem Dinç ve Eğitim Uzmanı Kamber Saygılı'nın serbest bırakılması için 14 Temmuz günü Kadıköy Postanesi önünde saat 12:00'de bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. “Tutuklu sendikacılar serbest bırakılsın/DİSK Limter-İş” pankartının açıldığı eyleme 30 kişi katıldı.

Eylemde sık sık “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Tutuklu sendikacılar serbest bırakılsın!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganları atıldı. Daha sonra basın açıklamasına geçildi. Açıklamada, “İstanbul'un birçok semtinde Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç ve Eğitim Uzmanı Kamber Saygılı, Tüm-Bel Sen Diyarbakır Şube Başkanı Edip Yaşar ve Tes-İş Sendikası 1 No'lu Şube Başkanı Ali Öncü'nün serbest bırakılması için topladığımız imzaları Adalet Bakanlığı'na göndermek için bugün Kadıköy Postanesi önünde toplandık. Topladığımız imzalar bize bu keyfi tutuklamalara işçilerin, emekçilerin, işsizlerin ve ezilenlerin de karşı olduklarını, tutuklu sendikacıların serbest bırakılmasını istediklerini gösteriyor” denildi.

Eyleme destek veren Genel-İş 3 No'lu Şube Başkanı Veysel Demir de bir konuşma yaparak; “Bugün Cem Dinç ve Kamber Saygılı yarın da kimler tutuklanacak belli değil. TMY yasalarıyla bizi konuşamaz, eylem yapamaz hale getirecekler. Bu da bugün sırf onlara karşı değil tüm sınıfa karşı yapılmıştır. Sınıftan yana olan herkes elinden gelen desteği vermelidir. Biliyorum ki herşey hukuksal süreçle bitmiyor. Sonuç almak için eylemsel süreçler gerekiyor” dedi.

Toplanan imzalar TBMM Başkanlığı'na gönderilmek üzere Kadıköy Postane'sinden yollandı.

Kızıl Bayrak/Kartal

-----------------------------------------------------------------------------------------

Petkim işçileri taleplerini kazandı!

Petkim'de işçilere yönelik saldırılar yeni değil. İşçilerin tepkisi de öyle. 2004 yılında sendika ile patron arasında imzalanan emeklilik ve işten çıkarmalar ile ilgili protokol maddeleri patron tarafından ihlal edildi. Yanısıra patronun keyfi uygulamaları arttı. Esnek üretim, kuralsız çalışma dayatılmaya başladı. Sendikal örgütlülük bitirilmeye çalışıldı. Yaşanan personel azlığına rağmen 41 işçinin emekliliği geldiği ileri sürülerek işine son verildi. İşyerinde taşeronlaştırma uygulaması yaygınlaştırılmak istendi.

Tüm bunlara bu sene başında imzalanan TİS maddelerinin ihlali de eklendi. Şubat ayında işe başlayan işçilere asgari ücret ödendi.

Türkiye'nin tek petro kimya üreten tesisi olan Aliağa Petkim'de Petrol-İş Sendikası'na üye işçiler devam eden saldırılara karşı tepkisini gösterdi. Patronun keyfi uygulamalarına, kuralsız çalışmaya ve sendikasızlaştırma saldırısına karşı iki gün iş bırakma eylemi yaptı. 11 Temmuz günü başlayan eylem iki gün sürdü. 13 Temmuz günü Petkim yetkilileri ile Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube yöneticileri arasında yapılan görüşmeler sonrasında anlaşmaya varıldı. Şube Başkanı İbrahim Doğangül, yeni işçilerin işe alınması konusu dışında tüm taleplerinin kabul edildiğini ifade etti.

İki gün boyunca süren iş bırakma ve işyerini terketmeme eylemine gündüz ve tüm vardiyalar katıldı. Petkim işçisinin kararlı eylemi sonucunda yeni işçilerin işe alınması yükümlülükleri dışında bütün konularda mutabakata varıldı. Önümüzdeki günlerde sendika yöneticileri ile patronlar arasında görüşme yapılacak. Düşük ücretle yeni işçi alma sorunu ise “Halen yargıda olan bu problem çözülünceye kadar bu koşullarda yeni işçi alınmayacak” şeklinde çözümlendi. Ayrıca yıl sonuna kadar ve yeni iş yasasına uygun bazı işler dışında taşeron işçi alınmayacak. İşçilerin sağlık konusundaki talepleri de aynen kabul edildi.

----------------------------------------------------------------------------------------

Kristal-İş ve Çimse-İş arasında yetki kavgası sürüyor

Türk-İş'e bağlı Kristal-İş ile Çimse-İş sendikaları arasında yıllardır yetki kavgası sürüyor. Cam İşverenleri Sendikası'nın Kristal-İş'in örgütlü olduğu yerlerde sendikal çalışmayı yasaklaması üzerine işyeri temsilcilikleri kapatılmıştı.

Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası'nın kapatılmasına karşı direniş sürerken, Cam İşverenleri Sendikası, 29 Temmuz 2002 tarihinde Kristal-İş'in işkolu yetkisinin düştüğü iddiasıyla dava açmıştı.

Patron sendikası, 20 Ocak 2003 tarihinde yapılacak olan bir sonraki duruşmayı beklemeden, 1 Ocak 2003 tarihinden başlayarak, yetkisi olmadığı gerekçesiyle Kristal-İş'in işyerlerinde sendikal çalışma yapmasını yasaklamaya başladı.

Aynı konfederasyona bağlı cam işkolundaki Kristal-İş ve çimento işkolundaki Çimse-İş sendikaları arasında süren kavgada zararı işçiler görmektedir. Zira sendikal rekabet işçileri de bölmekte ve parçalamaktadır.

Sendikalar arası rekabet öylesine bir hal aldı ki, Çimse-İş yönetimi yetkiyi belirleyecek mahkemeye cam patronlarının talepleriyle benzer bir içerikte dilekçe dahi verdi.

Türk-İş ise bu konuda açık bir tutum almayarak yetki kavgasının devamına ve işçilerin bölünmesine hizmet etti.

Yıllardır süren yetki davalarının sonuncusu Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Eskişehir İş Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme Paşabahçe Eskişehir Fabrikası ile ilgili çoğunluk tespit davasında yine bozma kararı verdi. Mahkeme Paşabahçe Eskişehir Fabrikası'nda Çimse-İş Sendikası'nın üye çoğunluğuna sahip olduğu yönündeki Eskişehir İş Mahkemesi kararını bozdu.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Çimse-İş Sendikası'nı çoğunluğa sahip sendika olarak gösteren Eskişehir İş Mahkemesi kararını üçüncü kez bozmuş oldu.

---------------------------------------------------------------------------------------

Sendikalaştıkları için işçi atan Öncü AŞ patronu yalan söylüyor!

Gebze'de bulunan Öncü Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi A.Ş. patronu bir süre önce Petrol-İş'te örgütlenmeye başlayan işçilerden 6'sını atmıştı. Patron işçileri sendikaya üye oldukları için attığı halde yerel medya aracılığıyla açıklamalar yapıyor, “Ekonomi dünyasındaki çalkantılar otomotiv ana sanayini de ciddi olarak etkilemiş ve araç stoklarında artış meydana getirmiştir. Bu belirsizlik ortamında da maliyet artışlarımızı maalesef fiyatlara yansıtamadığımızdan işçi azaltma zorunda kalarak şimdilik 6 işçimizin her türlü yasal hakları ödenerek iş akitleri fesih edilmiştir” diyor.

Öncü AŞ patronlarının yalanlarına karşı Petrol-İş Sendikası Gebze Şube adına Başkan Süleyman Akyüz 11 Temmuz tarihinde yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada şunlar söylendi:

“11 Temmuz 2006 tarihli Gebze Haber Gazetesinde çıkan bir haberde, ÖNCÜ A.Ş. işyerinden 6 işçinin, ekonomik nedenlerden dolayı çıkartıldığı bizzat şirket yetkilileri tarafından ifade edilmiştir. Ne tesadüftür ki 04. 05. 2006 tarihinden beri döviz kurları ve faizlerin yükselişini bahane ederek işçi çıkardığını söyleyen işveren, zamanlamayı tam da işçilerin sendikaya üye oldukları güne, yani 26 Haziran 2006 tarihine, saat 17.45'e denk getirmiştir.

Yine aynı işveren işçi çıkartıldığından bu yana çalışanlara devamlı mesai yaptırdı. Yine işverenin Temmuz ayında taşeron kanalıyla işçi alacağı haberleri yayılmıştır. Krizde olan bir fabrikanın bunları yapması ne kadar doğru bunu kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz.

Anayasal haklarını kullandıkları için adeta cezalandırılan ve her türlü baskıya maruz kalan çalışanlarımızın, evleri, eşleri ve aileleri aranmakta, işten çıkartmayla tehdit edilmektedirler. İki vardiya çalışan fabrika üç vardiyaya çıkartılarak bayan üyelerimiz gece vardiyasına verilmekle tehdit edilmekte ve her türlü psikolojik baskı uygulanarak çalışanlar sendikadan istifa ettirilmeye çalışılmaktadır. (...)

Çalışanlarımızın tüm haklarını sonuna kadar savunmayı sürdüreceğiz. Haklı mücadelelerin karşısında duranlarının sonuçları ortadadır.

Mücadele yeni başladı ve hiç bitmeyecek!

Yaşasın işçilerin birliği

Yaşasın sendikal mücadelemiz!”

----------------------------------------------------------------------------------------

Seyhan Belediyesi işçilerinin eylemleri sürüyor

Seyhan Belediyesi'nden atılan temizlik işçileri direnişlerinin 73. gününde yaptıkları eylemle seslerini duyurmaya devam ediyorlar.

İşçiler 19 Temmuz günü İnönü Parkı'ndan başlayarak Seyhan Belediyesi önüne kadar sloganlarla yürüdüler. Yaklaşık 40 işçinin katıldığı eylemde “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Direnen direne kazanacağız!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!” sloganları atıldı. Basın açıklamasında, “Bugün işten atılmamızın, haklı direnişimizin 73. günü. Bugüne kadar verdiğimiz mücadele hak ve özgürlük mücadelesidir. Seyhan Belediyesi yönetiminin, AKP il ve ilçe yönetiminin, belediye meclisinin, anti-demokratik uygulamalara, yalana, talana, köşe dönme anlayışına sahip olduğunu Adana halkı gördü, görüyor. Filistin halkına yapılanların aynısını bizi açlığa mahkum ederek yapıyorlar” denildi.

Eylem kısa süreli oturma eyleminin ardından sona erdi.

Kızıl Bayrak/Adana