21 Temmuz 2006 Sayı: 2006/28 (28)
  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalist haydutların yüz yıldır süren talan savaşı bölge halklarını yıkımdan yıkıma sürüklüyor
  İşgalci İsrail ordusu taş üstünde taş bırakmıyor
  İşgalci İsrail ordusu bir kez daha Lübnan topraklarına girdi
  Emperyalizmin Ortadoğu seferini durdurmak için devrimci mücadeleyi yükseltelim!
  İMF uşağı hükümet emre itaat için hazırolda bekliyor
"Sağlıkta tasarruf" ölüm demektir!
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - IV / Yüksel Akkaya
  Seçim tartışmaları ve liberal tutarsızlık / Orta sayfa
  KESK eylemlerinden...
  Sendikalaşma mücadelesi üzerine bir Enorcon işçisiyle konuştuk
  G-8 şefleri siyonist vahşete
kalkan oldu.
  Emperyalist saldırganlık bir kez daha Küba halkının iradesine çarpacak!
  İngiltere'de parayı veren
“Lord” oluyor...
  Irak’ta kitlesel eylem hazırlığı
  İsrail saldırısı ve hedefleri / SOSYALİST-ŞOREŞGER
  İsrail'in Lübnan ötesi
Ortadoğu tehdidi / Abu Şehmuz Demir
  4-6 Ağustos’ta Mamak 3. Kültür Sanat Festivali’nde
buluşalım!.
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

G-8 şefleri siyonist vahşete kalkan oldu

G-8 Zirvesi, yedi emperyalist ülke başkanı ile Rusya lideri Vladimir Putin'in katılımıyla başladığında, işgalci İsrail ordusu Filistin ve Lübnan halkları üzerine bomba yağdırıyordu. Rusya'nın St. Petersburg kentinde, despotizmin sembolü Rus çarının görkemli sarayında yapılan zirve, gündeme damgasını vuran İsrail barbarlığı ile siyonist işgalcilere isabetli vuruşlar yapan Lübnan direniş hareketinin beklenmeyen başarılarının gölgesinde kaldı.

Farklı gündemleri olmakla birlikte, emperyalist-kapitalist düzenin efendileri, Ortadoğu'daki duruma öncelik vermek zorunda kaldılar. Ancak bu önem, hiç de sorunun çözümüne yönelik bir çaba olmadı. Tersine, G-8 şeflerinin öne çıkardığı söylem, daha çok Filistin-Lübnan direniş hareketleri ile Suriye ve İran'ın suçlu ilan edilmesi içerikli oldu. Emperyalist-siyonist saldırıya maruz kalan halklar hedef alınırken, saldırgan taraf olan ırkçı İsrail rejimi savunuldu. Bundan dolayı G-8 zirvesinde iğreti bir ateşkes çağrısı bile yapılmadı.

Savaş suçluları ABD Başkanı Bush ile Britanya Başbakanı Blair, İran, Suriye, Hizbullah ve Filistin direnişini suçlayıp İsrail'e açık destek vererek, her zaman olduğu gibi, ırkçı-siyonistlerin temel dayanağı olduklarını bir kez daha teyit ettiler. Fransa, Almanya, İtalya, Kanada, Japonya liderleri ise, “iki tarafa itidal çağrısı” yaparak, siyonist vahşete verdikleri dolaylı desteklerini sürdürdüler.

Bu arada Lübnan'daki Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda Bush ile tamamen aynı fikirde olduğunu açıklayan Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac da, emperyalist-siyonist vahşete açık destek verdi. Zira Lübnan sözkonusu olduğunda, siyonist yayılmacılık önündeki en büyük engel halen Hizbullah'ın silahlı direnişidir. Bu gerçeği Lübnan yönetimi de teslim etmektedir.

Sadece Putin, “İsrail'in daha başka, geniş çaplı hedefler peşinde koştuğu izlenimi edindik” diyerek siyonist vahşetine dikkat çekti. Rusya lideri, İsrail'e daha eleştirel yaklaşarak, Lübnan'daki güç kullanımının dengeli olması gerektiğini belirtti. Ancak Hizbullah'ın adam kaçırarak ve bağımsız bir ülkeyi vurarak hedeflerine ulaşmayacağını öne süren Putin, “Bu çerçevede İsrail'in kaygıları yerinde” türünden ifadeler de kullandı.

Zirve sonunda şeflerin yayınladığı ortak açıklamada, “Gazze ve Lübnan'da tutulan İsrail askerleri iade edilsin. İsrail topraklarına ateş açılması dursun. İsrail, Lübnan ve Gazze'deki askeri operasyonlarına son verip Gazze'den çekilsin. Filistinli bakan ve vekiller serbest bırakılsın” talepleri sıralandı. Krizi, “bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyip Filistin, İsrail, Lübnan halklarının demokrasi ve barış arzularını engellemeye çabalayan aşırı güçlerin yarattığı” öne sürülerek, “Aşırılıkçılarla destekçilerinin Ortadoğu'yu kaosa sürükleyip daha büyük çatışma çıkarmalarına izin verilemez. Aşırılıkçılar saldırılarını derhal durdurmalı” denildi.

İsrail barbarlığına tek kelimeyle olsun değinmeyen bu tiksinti verici ifadeler, bölge halklarının ödediği ağır bedellerin esas sorumlularının siyonist İsrail ile emperyalist güçler olduğu gerçeğini yeniden teyit etmiştir. G-8 şefleri, İsrail'e “kendini savunma hakkını uygularken eylemlerinin stratejik ve insani sonuçlarını düşünmesi, sivil can kayıpları, altyapı yıkımı ve Lübnan hükümetini istikrarsızlaştırmaktan kaçınması” gerektiği telkininde bulundu.

Elbette bu ifadelerin, saldırıya maruz kalan halklar açısından herhangi bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Zira İsrail ordusunun vurduğu bütün hedefler sivilken, onlar, “sivil can kayıplarının” olmaması için siyonist cellat takımına “telkin”de bulunuyorlar. Bu “telkin” Filistin ve Lübnan halklarıyla alay etmekten başka bir anlam taşımıyor.

İsrail'e kalkan olan emperyalist ülke şefleri, “aşırılıkçılar” diye tabir ettikleri İran, Suriye, Hizbullah ve Filistin direniş hareketini sorunun kaynağı olarak gösteriyorlar.

G-8 şeflerinin siyonist barbarlık safında yer almaları hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü siyonistlerin sergilediği kural tanımaz saldırganlık, onların -özellikle ABD emperyalizminin- açık onayı ve desteği olmadan sözkonusu bile olamazdı. Filistin ile Lübnan halklarının direnişinin anti-emperyalist, anti-siyonist olması da bu suç ortaklığında yatıyor. Dolayısıyla, İsrail barbarlığına karşı duran herkes, aynı zamanda emperyalist güç odakları ile işbirlikçilerini de hedef almak durumundadır.

----------------------------------------------------------------------------------------

Katil Bush Almanya'da protestolarla karşılandı

Dünya halklarının baş belası Bush, bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Almanya ziyaretini 13 Temmuz günü gerçekleştirdi. G-8 Zirvesi öncesinde Almanya'ya uğrayarak Başbakan Merkel'den destek alan Bush'un ağırlıklı gündemi Ortadoğu'daki son gelişmelerdi.

Merkel, dünya halklarının katili Bush'un Ortadoğu'ya yönelik politikalarına açıktan destek verdi. İran'ın temel bir gündem maddesi olduğu görüşmede Almanya Başbakanı Bush'tan Tahran yönetimine karşı ortak hareket edilmesini talep etti. Merkel, İran'ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin uranyum zenginleştirmeye son vermeye çağıran kararını halen cevapsız bırakmasını kabul edilemez bulduğunu söyledi. Konsey'in bundan sonraki adımlar için yeniden biraraya gelmesini talep eden Merkel “Görüşmeler için kapı halen açık, ama İran mutlaka tavrını değiştirmeli” dedi. Terörist başı Bush ise Merkel'den işgal ve saldırı politikalarına destek verdiği için övgüyle bahsetti. Bush, İran'ı bir kez daha tehdit etmekten de geri durmadı. İran için “Artık şaka yapmadığımızı anlamaları gerekiyor” dedi.

Merkel, görüşmelerde İran karşıtı tutumunu yineledi ve İran'ın nükleer programını durdurulması gereken bir tehlike olarak tanımlayarak emperyalist saldırganlığa onay vermiş oldu. Almanya'nın bu bağlamda Amerika'nın atacağı adımların arkasında olacağı mesajını verdi.

İşbirlikçi hükümetler böyle düşünüyor olabilir. Ancak Alman işçi ve emekçilerinin Merkel gibi düşünmediği açık. Zira Bush'un gezisi dolayısıyla özellikle ziyaretin gerçekleştiği bölgede haydutbaşını korumak için geniş güvenlik önlemleri alınmasına, 12 bin polisin konuşlandırılmasına rağmen iki gün süren ziyaret sırasında tüm Almanya çapında Bush karşıtı toplam 60 protesto gösterisi düzenlendi.

Eylemciler Amerika'nın Irak'tan çekilmesini ve İran'ı tehdit etmekten vazgeçmesini istediler.

Bush'un ziyareti sırasında bölge halkı da bir dizi yasakla karşılaştı. Bölgedeki bütün kanalizasyon kapakları mühürlendi, pencere ve balkonlara çıkma, fotoğraf çekme yasağı getirildi. Stralsund ve Kuzey Vorpommern bölgesinde en üst düzeyde güvenlik alarmı verildi. Bush, eski bir şato olan 5 yıldızlık “Heiligendamm” otelinde kalırken, otelin üzerinde bulunduğu 30 dönümlük arazi dikenli tellerle çevrildi. Sahil kesimi ziyaretçilere kapatılırken, güvenlik önlemlerine Amerikalılar'ın “Navy-Seal” komandoları da destek verdi. Bush'un geçeceği güzergahta pencere açmak yasaklanırken, ziyaret bölge halkında tepkilere neden oldu.

----------------------------------------------------------------------------------------

G-8 Zirvesi protestolarla karşılandı

Emperyalist ülke yöneticileri Rusya'nın Saint Petersburg kentinde G-8 Zirvesi'nde biraraya geldiler. Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere, ABD, Kanada ve Rusya'dan oluşan G-8 ülkeleri zirvesi 15-17 Temmuz tarihleri arasında yapıldı.

Kolluk güçleri emperyalist efendilerin güvenliğini sağlamak amacıyla kenti ablukaya aldılar. 400 milyon dolara malolan zirve boyunca kentteki mezarlık, güvenlik amacıyla bütün ziyaret ve defin işlemlerine kapatıldı. Kısaca emperyalist şeflerin güvenliği için Ruslar'ın ölmesi bile yasaklandı.

Zirve nedeniyle tüm kent temizlenirken, gazetecilerin ve heyetin geçeceği güzergahlarda bulunan tüm evsizler ve dilenciler başka bögelere taşındı. Balkonlara çamaşır asmak yasaklandı. G-8 zirvesinin yapılacağı Strelnya bölgesinde de aşırı güvenlik önlemleri dikkat çekti. Zirvenin yapılacağı bölgede toplantıya katılan liderler için kıyıda özel villalar hazırlandı. Saint Petersburg hava sahası ve denizyolu zirve boyunca trafiğe kapatıldı. Kent merkezinde denetim, ana caddelere yerleştirilen 80 kamerayla sağlandı.

Tüm bu önlemlere rağmen küreselleşme karşıtları G-8 Zirvesi'ni protesto etmek için dünyanın dört bir yanından St. Petesburg'a geldi. Kolluk güçlerinin aldığı önlemler, zirve öncesi yaşanan gözaltılar protestoları engellemeye yetmedi. Küreselleşme karşıtları G-8 Zirvesi'ni ilk olarak yayınladıkları lider albümleriyle protesto ettiler. St-Petersburg kenti, zirve henüz başlamadan küreselleşme karşıtlarının düzenlediği birçok protesto gösterisine sahne oldu. Eylemlerde ‘'G-8'e hayır!'', ‘'Onlar 8, biz 6 milyarız... Kararı onlar değil, biz veririz!” yazılı pankartlar açıldı. “G-8 yasadışı!”, “G-8'siz dünya!”, “Putin'siz Rusya!” şeklinde sloganlar atıldı.