28 Mayıs 2005
Sayı: 2005/21 (21)


  Kızıl Bayrak'tan
  Her yerde devlet terörü ve her yerde saldırı!
  Ordu buyurdu, cüppeliler ipi çekti,
Eğitim-Sen’e kapatma kararı verildi
  Yargıtay'ın Eğitim-Sen kararı; İnkar politikasına devam!
  Eğitim emekçilerinin eylemlerinden
  Kapatma kararına karşı eğitim emekçileri alanlarda
  Seydişehir direnişi
  İSDEMİR’de TİS kazanımla sonuçlandı
  Kamu TİS görüşmeleri başladı
  İşten atılan Coca-Cola işçileri direnişte!
  AKP hükümeti Beyaz Saray yolunda...
  Yeni Türk Ceza Kanunu 1 Haziran’da yürürlükte
  Derviş evine döndü!
  Güney Kürdistan sorunu üzerine
tamamlayıcı düşünceler/2
(Orta sayfa)
  KESK Kongresi/Yüksel Akkaya
  Arap halkı Sünni-Şii çatışmasına
sürüklenmek isteniyor
  Caferi’yi ağırlayan işbirlikçiler
Washington’daki efendilerine
yaranmaya çalışıyor

  Kontra şefleri koruyan Bush yönetimi Havana ve Caracas’ta protesto
edildi

  Özbekistan; Emekçi halkların örgütlü gücü
zorba diktatörlerden hesap soracaktır!
  Almanya’da eyalet seçimleri ve SDP’nin çöküşü
  Bir kez daha “savaş” üzerine
  İ.Ü.'’nde militan yaz okulu eylemi
  Sakarya’da faşist saldırılara karşı yürüyüş
  19 Aralık davası
  İşçi Kültür Evleri; Etkin bir kampanya hazırlığı
içindeyiz
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

20 milyon vatandaş!

Bir ülkede 1 milyon kişi açlık, 20 milyon kişi yoksulluk sınırı altındaysa, o ülkede önce neler konuşulur?

Şu sıra muhabbet konularımız neyse, onlar herhalde!

Devletin son istatistiklerine göre, açlık sınırı altında 894 bin...

Yoksulluk sınırı altında 19 milyon 400 bin kişi var.

Her 100 kişiden 28'i...

Her üç çocuktan en az biri... Tabii bazı ailelerde üç çocuğun üçü de, dört çocuğun dördü de...

Mutlak yoksul.

O çocukların Türk, Kürt, Sünni, Alevi, Karadenizli, Güneydoğulu, ücra bir mezrada yahut büyük kent kenarında olması durumu değiştirir mi?

Yahut ne bileyim, yoksullar arasında Fenerli mi, Cimbomlu mu, Beşiktaşlı mı, Trabzonlu mu daha çok... Bir anket... ne dersiniz?

En sevdikleri diziler, çok izledikleri kanallar... bilmek ister misiniz?

Yoksul kızların başının kapalı mı açık mı olduğu, başı açıksa üniversiteye gidip gidemeyeceği... kaç yaşında evleneceği, kaçının töre kurbanı, kaçının kötü yolda olacağı... merak eder misiniz?

***

Bu ülkenin içinde, neredeyse iki adet Yunanistan nüfusu kadar “mutlak yoksul” var.

Bu ülkenin içinde, bir hatta birkaç ülkelik yoksul var.

Ama bu ülkenin medyasında, politikasında, üniversitesinde, ekonomisinde, bu ülkenin gündelik ortak muhabbetinde en az konuşulan mevzu bu.

Gerçekte ne olduğunu...

Gerçek nüfusunun ne olup önemli bölümünün hangi koşullarda yaşadığını...

“Birlik ve beraberlik ve de bütünlük” içinde, “şanlı bayrağımızın altında”, “övünüp çalışıp güvenerek” ve “Ne mutlu Türküm” diyerek unutmak, unutmak, unutmak istiyoruz!

Çünkü, bir kısmımız, başka bir kısmımız ile tüm bağlarını, zihinde bile koparttı.

Onları ancak tek tek polis, adliye, töre, kapkaç, çete, nefret haberlerinde tanıyor.

Onları sadece “korku ve şiddet kaynağı” olarak tanıyor.

***

Son yıllarda, daha çok kişinin benimser göründüğü demokrasi, demokratikleşme gibi kavramların ekonomik ve toplumsal manası, o açılardan “demokratikleşme” üstüne fazla düşünülmedi.

Çünkü... tuhaf ama...

Mesela, AB için bu ülkede “demokratikleşme” fikrini finanse edenlerin gündeminde ve dünyasında, “yoksulluğa karşı sosyal ve ekonomik demokrasi” diye bir şey yok.

O dünyadaki “sosyal-demokrasi” kavramı, sadece AB üyeliği için Türkiye'yi sağcılardan daha çok destekleyen Alman sosyal demokratları filandır.

Demokratikleşme için samimi akıl, fikir, yürek koyanların önemli bölümü de... Vakıf, medya, dış dünya sahnelerinde, onların gündemine teslim olarak, yüreklerinde, yoksulluk meselesine dair damarları tıkadılar.

Demokrasi ve demokratikleşme, sadece birtakım yasaların değişimine, kimi temel hak ve özgürlüklere kilitlendi.

20 milyon mutlak yoksulla, 20 milyon umutsuzlukla, 20 milyon hükmen yenik insanla ve tek tek patlamaya hazır 20 milyon öfke ile “demokrasi” yolculuğunun hep kaygan zeminde olacağı...

“Yoksul oylar”ın, bir umudun peşine düşebileceği gibi, yarın şiddetli bir umutsuzluk dalgası da oluşturabileceği pek umursanmadı.

***

Hükümet ise, kültürleri gereği “hayırsever” insanlardan oluşuyor.

Zenginleşmeyi, zengin dostları, zengin ortamları seven ve yoksullukla mücadeleyi değil, yoksula yardım etmeyi önemseyen bir kültür.

1 milyon aç, 20 milyon mutlak yoksul ve iyi günler!

Umur Talu

(Sabah, 25 Mayıs ‘05)

------------------------------------------------------------------------------------------

Samsun Gençlik Kültür Sanat Evi açılıyor

Bir süredir tartışmalarını yürüttüğümüz Samsun Gençlik Kültür Sanat Evi açılıyor. Son bir ay içerisinde yoğunlaştırdığımız kültür sanat evi tartışmasını çevremizde bulunan herkese taşımaya çalıştık. Konuya ilgi duyan ve olumlu yaklaşan insanlarla oldukça verimli tartışmalar yaptık. “Neden gençlik kültür sanat evi”, “gençliğin durumu”, “kültür ve sanatın kapsamı ve nasıl ele alınması gerektiği” gibi konular tartışıldı. Tartışmaların canlılığı kültür sanat evi çalışmasının önünü açan en büyük etkenlerden biriydi.

Toplantıların ardından önemli olanın bu doğrultuda somut adımlar atmak olduğuna dair görüş birliğine vardık. Okul döneminin sonu olmasına rağmen bu niyetimizi pratik olarak hayata geçirmek gerektiğini ortaya koyduk. Dönem sonunun gelmesinin bir takım dezavantajları olsa da, yaz dönemi için yerelde güçlü bir çalışma yapabilmenin olanaklarının mevcut olduğunu tespit ettik. Gençlik kültür sanat evinin üniversite gençliğiyle birlikte semt ve liseli gençliğe ulaşabilmemizin bir aracı olacağı sonucuna vardık. Hemen ardından süreci daha da güçlendireceği düşüncesiyle bir piknik düzenlemeye karar verdik. Hazırlığı bir haftadan daha kısa bir süreye sıkışan piknik bu dezavantajlarına rağmen istenilen amaca ulaştı. Kısa sürede organize edilen pikniğe 21 kişi katıldı. Bu bizim için bir olumluluğu ifade etse de daha geniş bir çalışmayla daha fazla katılımının sağlanabileceğini gösterdi.

Başından sonuna kadar kolektif olarak örgütlenen piknikte bugüne kadar yapılan tartışmaların özeti kısa bir konuşma yapıldı. Ardından çalışmaya henüz yeni dahil olan arkadaşlar nasıl bir kültür sanat evi olması gerektiğine dair görüşlerini ifade ettiler. Yapılan sohbette kültür sanat evi çalışmasının kolektif bir emek olması gerektiği üzerinde duruldu. Kültürel yozlaşmanın ve gençliğe dayatılan geleceksizliğin boyutları sohbete konu edildi.

Ardından kültür sanat evinde oluşturulması planlanan dramatize şiir atölyesinin sunumu yapıldı. Yanısıra insanlar okudukları şiirlerle programa katkıda bulundular. Devamında ise çalışmalarının kültür sanat evi bünyesinde devam edeceğini açıklayan müzik grubunun dinletisine geçildi. Yerel güçlerden oluşan müzik grubu hep bir ağızdan söylenen türkülerle güzel bir sunum gerçekleştirdi.

Gençlik Kültür Sanat Evi girişimi olarak düzenlenen piknik bir bakıma kültür sanat evinin açılacağının deklare edilmesi oldu. Pikniğin sonunda insanlara kültür sanat evi çalışmasının durumu üzerine ve yapılması gerekenler hakkında kısa kısa bilgiler verildi. Okulun son haftası olan önümüzdeki hafta içerisinde Samsun Gençlik Kültür Sanat Evi'ni açmayı planlıyoruz.

Samsun Gençlik Kültür Sanat Evi Girişimi

-------------------------------------------------------------------------------------------

Bursa'da tutuklama terörü

Bursa'da 1 Mayıs'ta siyah pantolan ve beyaz gömlek giyen 14 kişi “yasadışı slogan atmak” iddiasıyla 23 Mayıs günü gözaltına alındı. Temel Haklar Derneği üyesi olan 14 kişi'den 10'u tutuklanarak Bursa E Tipi ve Bursa H tipi cezaevine konuldu.

Gözaltına alınanların duruşması esnasında Bursa Temel Haklar Derneği bir basın açıklaması yaptı. Tutuklamalarla hedeflenenin Bursa'da 1 Mayıs'a katılımın engellenmesi ve 1 Mayıs'ın meşruluğunun kaldırılması olduğu belirtildi. Duruşma esnasında Yürüyüş dergisi muhabirine saldıran polis fotoğraf makinasına el koymaya çalıştı. Ancak ailelerin ve basın açıklamasına katılanların tepkileri nedeniyle geri çekilmek zorunda kaldı. Bu esnada arbedeler ve tartışmalar yaşandı.

Duruşma sonunda “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!” sloganları atarak ring araçlarına bindirilen tutuklulara basın açıklamasına katılanlar da sloganlarla destek verdiler.

Kızıl Bayrak/Bursa

-------------------------------------------------------------------------------------------

Provokatörler tutuklansın!

Trabzon'da 6 Nisan'da yaşanan linç girişimi ile ilgili savcı “araştırması”nı bitirdi. Sonuç olarak eli kanlı faşistlerden 11'ine “basit müessir suç” işledikleri için dava açıldı. Gülünç olan ise linç girişimine uğrayan TAYAD'lılara “fiili müessir suç”tan 3-4.5 yıl arası hapis cezası istemiyle dava açılması.

Bunun üzerine, linç girişimine uğrayan TAYAD'lılar 19 Mayıs günü İHD'de bir basın açıklaması gerçekleştirdiler ve açılan davanın bir hukuksuzluk örneği olduğunu vurguladılar. Linç girişiminde bulunan provokatörlerin hemen tutuklanmasını talep ettiler.

Ekim Gençliği/KTÜ