23 Nisan 2005
Sayı: 2005/16 (16)


  Kızıl Bayrak'tan
  Hükümet krizinden kriz hükümetine
  1 Mayıs’ta Kadıköy’deyiz!
  TKiP İstanbul İl Komitesi’nden 1 Mayıs çağrısı
  BDSP’den 1 Mayıs için çağrı
  Sendika bürokratlarının 1 Mayıs’ı
devrimci özünden arındırma çabası
sürüyor
  Faşist saldırılara karşı
1 Mayıs’ta alanlardayız!
  “İşçiler birlik, halklar kardeş olmalı!”
  Sağlık emekçileri iş bıraktı
  “Maliye emekçileri bu yasayı uygulamayacak!”
  Kıbrıs sorunu, Ermeni soykırımı, Öcalan’ın yeniden yargılanması
ve AB
  Erdoğan kasap Şaron'un huzuruna
çıkmaya hazır!
  Emekçilere düşmanlığın sembolü: Turgut Özal
  Ulusal sorun ve Kürt hareketi/11 : “Tarihi Ortadoğu sentezi”: BOP ekseninde “karma demokrasi”
 Ekvadorlu emekçiler rejime geri adım
attırdı
Emperyalist güçler arası çatışma BM
üzerinden dışa vuruyor

 İstanbul Liseli Gençlik Platformu 1 Mayıs pikniğinde buluştu

 Geleceğimiz ve özgürlüğümüz için
1 Mayıs’a!
 Ankara BDSP’nin 1 Mayıs çalışmalarından
İzmir BDSP’nin “1 Mayıs’a Doğru Birlik
ve Dayanışma Pikniği”
Adana BDSP’nin 1 Mayıs çalışmaları
Özerk demokratik üniversite için
1 Mayıs’ta alanlara!
ODTÜ’de eylem ve etkinlikler
Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sermeye iktidarı Filistin halkının cellatlarıyla kolkola...

Erdoğan kasap Şaron'un huzuruna çıkmaya hazır!

İsrail'in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi, bir süre önce meclise giderek Tayyip Erdoğan'ın dış politika danışmanı Egemen Bağış'a İsrail'in davetini resmen iletmişti. Daveti kabul eden Tayyip, Mayıs ayının başında İsrail'e gitmeye hazırlanıyor. 1-2 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek ziyaret ile Tayyip, ilk İsrail gezisini gerçekleştirmiş olacak. Gezi sırasında Tayyip'in, İsrail Başbakanı kasap Şaron, Dışişleri Bakanı Silvan Şalom ile Cumhurbaşkanı Moşe Katsav'la görüşeceği açıklandı.

Siyonist büyükelçi Avivi, ziyaretle ilgili olarak Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom ve Başbakan Yardımcısı Şimon Peres'le ayrı ayrı görüştüğünü ve yakın gelecekte 60 ayrı konuda anlaşma sağlamanın umut edildiğini söyledi.

Takkıyeler kenara atılıyor

Hatırlanacağı gibi Tayyip, geçen yıl İsrail'in işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında gerçekleştirdiği vahşi saldırılar nedeniyle bu ülke için “terörist devlet” nitelemesinde bulunma ihtiyacı duymuştu. Zira kasap Şaron başkanlığındaki siyonist İsrail devleti, en barbar yöntemlerle yakıp yıkıyor ve Filistin halkını kitlesel katliamlardan geçiriyordu.

Tayyip'in İsrail'e dil uzatma cüretinde bulunması bir tesadüf değildir. Zira islami gericiliğin propagandasının beslendiği temel kaynaklardan biri, anti-siyonistlik adına Yahudi düşmanlığıdır. Elbette bu demagojinin amacı, dinsel gericiliğin sersemlettiği kesimlerin desteğini almaktır. Tayyip'in çıkışı da, İsrail katliamlarının parti tabanında yarattığı rahatsızlıkla ilgilidir. Zira henüz koltuğa yeni oturmuştu, bu koltuğun nimetlerinden yararlanabilmek için kitle desteğini en azından bir süre daha arkasına almaya ihtiyacı vardı.

İslami gerici hareketin başını çekenlerin siyonizm karşıtlığı, bu konuda ne kadar militan olduklarını göstermek için kimi zaman Yahudi düşmanlığına başvurmaları tam bir riyakarlık örneğidir. Türkiye-İsrail arasındaki stratejik işbirliği anlaşmasının altında dönemin başbakanı Erbakan'ın imzası var. Tayyip'i başbakanlık koltuğuna taşıyanların başında ise, Amerika'daki Musevi (siyonist) lobi ve Türkiye'deki uzantıları vardır. Nitekim Tayyip'in sözlerine en çok içerleyen bu lobi olmuştur.

Tayyip siyonist lobi ile arayı düzeltmek üzere

Erdoğan'ın çıkışı Türkiye-İsrail ilişkilerinde hafif bir sarsıntı yarattı, ancak işbirliği birçok alanda gelişerek devam etti. ABD'deki Musevi lobi ise, ciddi bir özür bekliyor olmalı ki, bir süredir sermaye iktidarı adına yaptığı girişimleri askıya almıştı. Tayyip'in İsrail ziyareti kesinleşince, Tel Aviv'deki siyonist şefler bizzat devreye girerek, lobinin Ermeni soykırım yasa tasarısına karşı faaliyete geçmesini istediler.

İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom'un, ABD'deki Musevi kuruluşlarının etkin isimleriyle görüşerek Ermeni soykırımı kampanyasına karşı Türkiye'ye destek vermelerini istedi. Şalom, bu tasarının ABD Kongresi'nden geçmesi durumunda bunun Türkiye, ABD ve İsrail arasındaki “özel ilişkilere” zarar vereceği uyarısında bulunarak, bunun engellenmesi için çaba gösterilmesini istediği kaydedildi. Bu da ziyaret öncesi Ankara-Tel Aviv arasında devam eden telefon trafiğinin oldukça “verimli” geçtiğini gösteriyor. Erdoğan'ın, kasap Şaron'u telefonla arayarak, 1 Mayıs'ta gerçekleştireceği ziyaret öncesinde görüş alışverişinde bulunduğu ve ziyaretin çok olumlu geçeceğine inandığını ifade ettiği basına da yansımıştı.

Silah alımı ihalesi bir kez daha siyonistlerin

Milyar doları aşan silah alımı ve modernizasyonu ihalelerinin İsrail şirketlerine verilmesini sağlayan generaller, Erdoğan'ın İsrail ziyareti öncesi 200 milyon dolarlık, insansız casus uçağı projesini de İsrail'e verdiler. Anlaşmayla ilgili imzayı, 1 Mayıs'ta İsrail'i ziyaret edecek olan Tayyip bizzat atacak.

Hava, kara ve deniz kuvvetlerinin komşu ülkeler ve Ege'deki gelişmeleri izlemek amacıyla insansız hava araçlarının (İHA) alımı için açılan uluslararası ihalede, İsrail şirketleri IAI ve ELBİT'in ortak üreteceği HERON sistemi seçildi.

İsrail'de yayımlanan Ha'aretz gazetesi, İsrail ile Türkiye arasında savunma alanında 1.5 milyar doları bulan işbirliği anlaşması için görüşmelerin yapıldığını yazdı. Gazetenin haberinde, bu amaçla İsrail Savunma Bakanlığı'ndan bir heyetin, geçtiğimiz hafta Ankara'da görüşmelerde bulunduğu belirtildi. Gazete, İsrail-Türkiye arasındaki işbirliğinin özellikle 48 adet Fantom ve 200 ile 300 M-48 Patton tankının İsrailli uzmanlarca modernizasyonuyla İsrail'in Harpy tipi pilotsuz keşif uçağının satışı konusunu kapsadığını bildirdi. Her zaman olduğu gibi bu kirli anlaşmalara dair bilgiler de, ancak İsrail basınında yayınlandıktan sonra Türkiye kamuoyuna ulaşabildi.

İsrail halen “terörist devlet”tir

Tayyip Erdoğan, henüz bir yıl önce, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Refah Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırılarını bir “terörist devlet” eylemi olarak nitelendirmişti. Her ne kadar parti tabanına hitaben yapılmış bir açıklama olsa da, bu sözler bir geçeği yansıtıyor. Siyonist devletin kurumları veya icraatlarında zerre kadar bir değişiklik olmadığına göre, Tayyip kimin huzuruna çıkacak?

Irkçı duvar inşaatını sürdüren, yeni Yahudi yerleşimleri kurarak Filistin topraklarını çalmaya devam eden, Filistin kentlerini işgal edip cinayetler işlemekten geri durmayan, Filistin topraklarını çöplük olarak kullanamaya hazırlanan, başında Beyrut kasabı Şaron'un bulunduğu İsrail, bir yıl öncesine göre daha azgın ve pervasız. Demek ki, bu durumda Tayyip ve heyeti terörist bir devletin konuğu olacaklar. Üstelik sermeye düzenin bir temsilcisi olarak İsrail'e gitmeye hazırlanan Tayyip, bu kıyım devleti ile 60 ayrı konuda yapılacak yeni anlaşmaların altına imza atmaya hazırlanıyor. Elbette bu anlaşmaların en önemlisi, yüzmilyonlarca dolar tutarındaki silah alım ve modernizasyonuyla ilgili olanıdır.

Siyonist devletle çok yönlü işbirliği yapanlar, bu devletin kasalarına yüzmilyonlarca dolar akıtanlar, Filistin halkının yıkım ve kıyımından doğrudan sorumludur. Zira bu terörist devlete akıtılan dolarların, Filistin halkının tepesine bomba olarak yağdırılacağından kuşku duyulamaz.