27 Mart'04
Sayı: 2004/04


  Kızıl Bayrak'tan
  Bir seçim dönemiyle birlikte ayrışan konumlar, netleşen saflar!
  Sermaye hükümeti grev hakkını gaspediyor...
  Ekonomi düzeliyor yalanları sürüyor...
  Bir anketin gösterdikleri ve gizledikleri
  Faşist katil Haluk Kırcı serbest...
  Newroz'un gösterdikleri...
  Newroz kutlamaları
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  Liberal solun yerel seçim perişanlığı.../4 "Sosyalist" reformizm ya da sosyal-demokrasi
  Irak'ı harabeye çeviren işgal birinci yılında...
  Irak savaşının 1. yıldönümü... Alanları dolduran yüzbinler ve "barış hareketi"nin çıkmazı
  Dünyada ve Türkiye'de savaş karşıtı eylemler...
  HAMAS'ın dini lideri Şeyh Ahmed Yasin katledildi... Saldırı Filistin halkının direnişçi kimliğinedir
  İzmir'de sınıf hareketi...
  Baskılar artıyor, gençlik susmuyor!
  BİR-KAR 4. Gençlik Kampı 11-17 Nisan tarihlerinde Wuppertal'da yapılıyor...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Baskılar artıyor, gençlik susmuyor!

Burjuva düzen gençliği şiddet sopasıyla tehdit ediyor. Ancak geleceğini kendisi belirlemek isteyen gençlik bu terör karşısında sessiz kalmayacaktır.

YÖK yasa tasarısının hazırlıklarının tamamlandığı bir dönemde, tetiğe basılmışçasına, ülkenin tüm üniversitelerinde soruşturmalar, saldırılar ve yer yer tutuklamalarla karşımıza çıkan sermaye devleti, hakettiği yanıtı 13 Mart’ta Ankara’da aldı. Gençliğin ileri unsurları Ankara’ya akarak devlet terörüne anlamlı bir direnişle yanıt verdiler.

13 Mart’ta sermaye iktidarı, gençliğe yönelik terörünü bir kez daha gözler önüne sererek hunharca saldırdı. Onlarca insanın yaralanmasına, Kızılay’ın her yanının iki gün boyunca biber gazı kokmasına neden olan Ankara polisi, bununla da yetinmedi, 67 kişiyi gözaltına alıp iki gün gözaltında tuttu. 18 yaşının altında olan on arkadaşımıza iki gün boyunca çeşitli işkenceler yapıldı ve gençliğe gözdağı vermek için 13 arkadaşımız tutuklandı. Bu tutuklamaların hemen ardından mahkeme tarafından serbest bırakılan 28 kişi hakkında da savcılığın itirazı ile tutuklama kararı çıkartıldı. İçlerinde bir EG okurunun da yer aldığı tutuklanan arkadaşlarımıza, Ulucanlar Cezaevi’ne götürülürken ve cezaevi girişinde vahşice saldırıldı. Bunlarla da yetinilmedi, hafta içinde 26 kişilik bir ek liste daha hazırlandı. Önümüzdeki günlede Ankara’dan ev baskınları ve tutuklama haberleri gelebilir.

Baskı ve terörü göğüsleyerek gençlik hareketini ileriye sıçratma sorumluluğuyla yüzyüzeyiz. Bunun en somut biçimi tutsak öğrencilerle dayanışmayı yükseltmek ve her ili Ankara’ya çevirmektir. Hafta başında saldırıları kınamak ve tutsak öğrencileri desteklediklerini ifade etmek için bir basın açıklaması düzenlemek isteyen KTÜ öğrencilerine Trabzon’un orta yerinde vahşice saldırıldı, arkadaşlarımız gözaltına alındı. Ancak KTÜ’deki dostlarımız ve yoldaşlarımız yılmadılar, yılmayacaklar. Tüm üniversitelerdeki öğrenci gençlik olarak mücadeleyi yükseltmeli, bu saldırı dalgasına göğüs germeliyiz.

13 Mart’tan beri Ulucanlar Cezaevi’nde tutuklu bulunan dostlarımızın yolladıkları kavga çağrısını yayınlıyoruz. Köhne duvarların mücadeleyi ve mücadele edenlerin yürek birliğini engelleyemeyeceğini kanıtlamak için tutsak öğrencilerle yazışalım.

Yazışma adresi: Ercan Ulaş Arslan, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi Ulucanlar/Ankara

Ekim Gençliği



“Hiçbir baskı, öğrenci gençliğin haklı taleplerini haykırmasına engel olmayacaktır!”

Arkadaşlar;

Görüyoruz ki, egemenler emperyalistlere verdiği sözleri bir an önce yerine getirebilmek için çeşitli tasarılar üretiyor ve yasalaştırmaya çalışıyor. İş Yasası, Kamu Reformu Yasası gibi “reform”larla işçilere ve emekçilere köleliği dayatan emperyalizmin yerli uşakları, YÖK Yasa Tasarısı’yla da eğitim alanlarını özelleştirmeye ve eğitim hakkımızı elimizden almaya çalışıyor.

Bu yasalarla hedeflenen, köleliği meşrulaştırmak, kamu alanlarını tasfiye etmek ve üniversitelerde ucuz işgücü oluşturmaktır.

Arkadaşlar,

YÖK Yasa Tasarısı’nın üç temel ayağı vardır. Birincisi, üniversiteleri sermayenin yan kuruluşları haline getirmeyi hedefleyen üniversite-sanayi işbirliği; ikincisi, rektörleri, oluşturmaya çalıştıkları ticarethanelerin patronu haline getirecek mali özerklik ve üçüncüsü ise, yıllardan beri üniversitelerin giderlerini öğrencilerin sırtından kazananların paralı eğitimi güçlendirme isteği. Bunun en iyi örneği ODTÜ Rektörü Ural Akbulut’un kendi ağzından çıkan “Benim öğrenci maliyetim 1800 dolardır. Bunun yarısı öğrenciden karşılanmalıdır” ifadesidir.

Arkadaşlar,

Tüm bu saldırılarla amaçlanan, işçi-memur ve öğrenci gençliğin alanlarda kazandığı hakları ellerinden almaktır. Kazanılan haklar egemenleri öyle korkutuyor ki, bir yandan tasarı hazırlarken, diğer yandan da oluşacak muhalefeti bastırmanın yollarını arıyor. YÖK Yasa Tasarısı’nı önceleyen süreçte Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde yüzlerce öğrenciye açılan soruşturmalar, onlarcası için alınan tutuklama kararları, “demokrasi” lafazanlığına sığınan devletin tasarılara ne kadar ihtiyaç duyduğunu, bir yandan da değişmeyen faşist niteliğini ortaya koymaktadır. Ancak soruşturmalar, tutuklamalar ve baskılar öğrenci gençliği yıldırmamış, gençlik bir taraftan Kamu Reformu’na karşı emekçilerle omuz omuza yürümüş, bir taraftan da YÖK Yasa Tasarısı’na karşı otak çalışmalar düzenlemiş ve soruşturmaların nedeni teşhir edilmiştir.

Arkadaşlar,

Öğrencilerin yılmadığını gören faşist devlet saldırılarını gençlik üzerinde yoğunlaştırmıştır.

Son süreçte, Önder Babat’ın katledilmesi, ev baskınları ve son olarak da 13 Mart’ta gerçekleştirilmek istenen basın açıklaması talebimiz sonucu tutklanan öğrenciler olarak diyoruz ki; hiçbir baskı öğrenci gençliğin haklı taleplerini haykırmasına engel olmayacaktır. Bilinmelidir ki, mücadelemiz taleplerimiz kabul edilene kadar sürecektir.

Soruşturmalar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!
Direne direne kazanacağız!

Tutuklanan 13 Öğrenci
Ankara Merkez Kapalı Cezaevi (Ulucanlar)



ODTÜ’de devrimci dayanışma!

Öğrenci gençlik için mücadelede ortaklaşmak ihtiyacı 23 Mart günü bir kez daha ortaya çıktı. 22 Mart gecesi gözaltına alınan ODTÜ Kimya Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Mahir Akkaya, odasının aranması amacıyla ODTÜ 2. Yurt’una getirildi. Bu durumu farkeden yurtta kalan öğrenci arkadaşlarımız olaya müdahale ettiler. Öğrencilere tehditler savuran 5 polis, ardından Mahir arkadaş ile birlikte kendilerini yurt müdürünün odasına kilitleyip odanın ışıklarını söndürdüler. Bu arada haberi duyan arkadaşlarımız 2. Yurt önüne toplanmaya başladılar. Yaklaşık 250 kişi yurt önünde toplanarak arkadaşlarına sahip çıktı. Büyük bir coşkuyla “Mahir arkadaş yalnız değildir!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın devrimci dayanışma, yaşasın ODTÜ dayanışması!” “atil, işkenceci polis defol!” ve “Soruşturmalar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı.

5 polisin yurt müdürünün odasına sığındığı haberini alan 400 jandarma robokopu 2. Yurt’u abluka altına aldılar. Jandarma bir süre sonra 2. Yurt’a girmek istedi, ancak ODTÜ öğrencileri yurtlarına da sahip çıktılar ve jandarmayı 2. Yurt’a sokmadılar. 2. Yurt önüne mevzilenen ve sayıları robokoplarla birlikte 1000’i bulan jandarma, öğrencilerle pazarlık yapmak zorunda kaldı. Pazarlık sonucu bir grup jandarma robokopu yaklaşık 4 saat yurt müdürünün odasında karanlıkta kalan polisleri ve Mahir arkadaşımızı da yanlarına alarak yuhalama ve ıslıklar eşliğinde kaçarcasına yurttan ayrıldılar. Daha sonra öğrenciler jandarma araçlarının önünde oturma eylemi yaparak araçların geçişini engellediler ve yurtlar bölgesi trafiğe kapatıldı.

Mahir arkadaşımız ODTÜ jandarma karakoluna götürüldü. Kitle bir süre jandarmanın arkasından yürüdü. 3 arkadaşımız karakola giderek Mahir arkadaşımızı ziyaret ettiler. Yurtlar bölgesi merkezinde bir basın açıklaması yapıldı, sloganlar atıldı ve halaylarla eylemi bitirdi. 23 Mart’ta kazanılan moral ve sergilenen dayanışma nasıl bir mücadele hattı izlenmesi gerektiğini gösterdi.

Ekim Gençliği/ODTÜ



Baskılar bizi yıldıramaz!

Kolluk güçleri gençliğin 13 Mart Ankara eylemine panzer ve gaz bombalarıyla saldırdı, fakat gençliğin taleplerini haykırmasını engelleyemedi. Bunun ardından gözaltılar ve tutuklama terörüyle gençlik sindirilmeye çalışıldı. Ancak gençliğin kararlı ve militan duruşu sermaye devletinin bunu kolay başaramayacağını gösterdi.

Devlet terörüne karşı Trabzon’da 22 Mart günü DÜK, Gençlik Derneği, Özgür Gençlik ve Ekim Gençliği’nden 30 kişinin katıldığı bir basın açıklaması gerçekleştirmek istedik. “Soruşturmalar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!/KTÜ Öğrencileri” imzalı pankart açtık. Polis pankartın indirilmesini istedi, ama kararlı bir tutumla bunu reddettik. Bunun üzerine polis azgınca saldırarak 21 kişiyi gözaltına aldı. Gece saat 23.00 civarında savcılığa çıkarılarak serbest bırakıldık. Dışarıda bekleyen 60 kişiyle birlikte bir basın açıklaması gerçekleştirdik.

Ertesi gün polisin azgın saldırısı ve keyfi tutumuna karşı savcılığa suç duyurusu yaptık ve İHD’de yapılan basın açıklamasıyla saldırıyı teşhir ettik.

Gençlik militan duruşunu sergilemeye devam edecek ve saldırıları püskürtecektir.

Ekim Gençliği/Trabzon