Hamasın dini lideri Şeyh Ahmed Yasin katledildi...
Saldırı Filistin halkının direnişçi kimliğinedir
Felçli ve tekerlekli sandalyeye mahkum ve büyük oranda görme engelli olan 66 yaşındaki Şeyh Ahmed Yasin, Gazzede 22 Mart günü İsrail ordusuna ait bir helikopterden atılan roket saldırısıyla öldürüldü. Yanında bulunan 7 kişi öldü, 10 kişi yaralandı. Geçen yılın Eylül ayında da siyonistlerin saldırısına uğrayan Yasin, hafif yara alarak kurtulmuştu.
Katliamı bizzat yönettiği söylenen Ariel Şaron, Şeyh Yasinin öldürülmesinden sonra yaptığı ilk açıklamada, Terörle savaş devam ediyor dedi. İsrail Savunma Bakanı Şaul Mofaz ise, Yasinin öldürülmesinden sonra da örgüte yönelik savaşın süreceğini söyledi.
Katliamların hedefi Filistin halkının
direnişçi kimliğidir
Tarihin tanık olduğu en azgın terörist devlet olan İsrail, yıllardır Filistin halkının önderlerine karşı suikastler düzenliyor. Önceleri dünyanın değişik ülkelerinde işlenen cinayetler, son yıllarda işgal altındaki önderleri de hedef almaya başladı. Son üç yılda Hamasın yanı sıra diğer direnişçi örgütlerin de önderleri katledildi. Bu kural tanımaz katliamlarıyla siyonist İsrail devleti, dünya halkları nezdinde terörist devlet ünvanına sahip ender örneklerden biridir.
Kuşkusuz ki bu saldırıların esas amacı, Filistin halkının özgürlük uğruna yükselttiği kararlı direngen kimliği zayıflatmaktır. Şeyh Yasin gibi Hamas hiyerarşisinde sadece simge olan birinin hedef seçilmesi de bunu gösteriyor.
Siyonistlerin kirli savaş taktikleri sonucu pek çok değerli önderini yitiren (sadece son 3.5 yılda yaklaşık 200 Filistinli İsrail ordusunun suikastları sonucunda katledilmiştir) Filistin halkı, buna rağmen direnme kararlılığından bir şey yitirmemiştir. Yarım asrı aşkın bir süredir siyonist vahşet ve toplu kıyımlarla içiçe yaşamaya zorlanan bir halkı sindirmek pek kolay değildir.
Katliamlar giderek tırmanıyor. Şeyh Yasinin öldürülmesinden birkaç gün öncesinin bilançosu vahşet tablosunu açıkça gösteriyor. Bati Şeriada Filistinlilerin İsrailin ördüğü tecrit duvarını protesto etmek için düzenlediği gösteride çatışma çıktı, 27 kişi yaralandı... İsrail ordusu Han Yunus mülteci kampı yakınlarındaki Abassan köyüne düzenlediği saldırıda 5 Filistinliyi katletti... İsrail askerleri saldırı hazırlığında olduğunu iddia ettiği iki Filistinliyi daha katlettiler... İsrail ordusu 25 kadar tank, buldozer ve zırhlı araçla Refah mülteci kampına saldırdı, 4 Filistinli katledildi... İsrailin Gazzeye düzenlediği füze saldırısında da 2 Filistinli öldü...
Katliam Filistin halkını ayağa kaldırdı
Hamas liderinin ölüm haberinin duyulması ile Filistinde fiili genel grev havası oluştu. İşyerleri ve okullar açılmazken, yüzbinlerce Filistinli o gün sokaklara döküldü. Katliama tepki gösteren yalnızca Hamas militanları/taraftarları değil, bir bütün olarak Filistin halkıdır. Gazzede düzenlenen cenaze törenine yüzbinlerce Filistinli katıldı. Siyasi görüşünden bağımsız olarak Şeyh Yasin direnişin sembollerinden biriydi.
Katliam sonrası Hamasın askeri kanadı İzzeddin El Kassam Tugayının yayımladığı bildiride, Şeyh Ahmed Yasinin öldürülmesinin öcü alışılageldik bir şekilde olmayacaktır, İsrailde deprem yaratacaktır denildi. El Fetihin silahlı kanadı El Aksa Şehitleri Tugayı misilleme eylemleri yapacağını duyurdu. Lübnanda faaliyet gösteren Hizbullah örgütünün lideri Şeyh Hasan Nasrallah da, Hamas liderini öldüren İsrailin en büyük bedeli ödeyeceğini söyledi. İsrail cezaevlerinde bulunan 7500 Filistinli tutsak saldırıyı protesto etmek için 24 saatlik açlık grevi yaptı.
Lübnan, Mısır, Ürdün, Yemen, Sudan gibi ülkelerde sokaklara çıkan onbinlerce kişi de İsrail katliamını protesto etti.
Bu arada Arafat, diğer Filistinli yetkililer ile Arap Birliği Genel Sekreteri de katliama sert tepki gösterdiler. Filistin hükümeti adına açıklama yapan başbakan Ahmed Kurey, Bu delice bir eylem. Büyük çaplı bir kaosa kapı açıyor. Yasin, ilimliği ile bilinen bir liderdi ve Haması kontrol ediyordu. Bu yüzden bu tehlikeli ve korkakça bir eylemdir diye konuştu. Filistin lideri Yaser Arafat ise, Şeyh Yasinin ölümü nedeniyle üç günlük yas ilan ederek, İsrailin bu saldırı ile tüm kırmızı çizgileri aştığını söyledi. Filistinli Bakan Saib Erakat da, Şeyh Yasinin öldürülmesini alçakça bir suç olarak niteledi. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa Yasin ise cinayeti devlet terörü olarak nitelendirdi ve Bu operasyon, İsrailin saldırgan niyetlerinin ortaya koydğu gibi, olası bir sükunete dönüş sürecine ne kadar karşı olduğunun da göstergesidir dedi.
ABD-İsrailin suç ortaklığı
Bu vahşi katliamın ABD emperyalizminin onayı alınmadan yapılabilmesi mümkün değil. Filistin halkına dost olmayanlar da artık bu gerçeği kabul etmek zorunda kalıyorlar. Zira Ortadoğu halklarını hedef alan emperyalist saldırının doğrudan İsrail çıkarlarıyla bağlantılı olması gibi, siyonistler de bu saldırının bir bileşeni durumundadır. Filistin direnişini hedef alan katliamlar da bu projeye uygun olarak planlanıyor. Şaronun yakında ABDye yapacağı ziyaret gözönüne alındığında aradaki sıkı işbirliği daha iyi anlaşılır.
Emperyalist ülkelerin neredeyse tümü, şu veya bu hesapla da olsa, katliamı kınama ihtiyacı duydukları halde, Bush ve savaş çetesi bundan özellikle kaçındı. Elbette diğer emperyalist ve gerici rejimler de farklı kaygılardan dolayı bu saldırıyı kınadılar. Yoksa hiçbirinin Filistin halkının maruz kaldığı vahşi katliamlara kayda değer bir itirazı bulunmuyor. Eğer olsaydı, İsraili kınamak için Şeyh Yasini öldürmesini beklemezlerdi. Çünkü siyonistler her gün kınanacak barbarlıklar yapıyorlar.
Katliama tepki gösteren Uluslararası Af Örgütü de benzer bir gerici zihniyet taşıyor. Siyonist katliamlar ile işgal karşıtı direnişi aynı kefeye koyuyor. Hamas örgütü liderinin katledilmesini yargısız infaz olarak niteleyerek kınayan Af Örgütü, İsraile suikast politikasından, Hamas ve diğer Filistinli gruplara da İsrailli sivilleri hedef almaktan vazgeçmeleri çağrısı yaptı.
Bush ve savaş çetesinin katliam karşısında takındıkları tutumda bir yenilik yok. Onlar siyonist vahşete direnen Filistinli örgütlere terörist damgası vururken, her gün katliam yapan İsrailin kendini koruma hakkı olduğunu yineleyerek Şarona tam destek veriyorlar.
Tüm bu barbarlıklar Filistin halkının dünyaya örnek olan direnişini ezmek içindir. Filistin halkını bir bütün olarak ortadan kaldırmaktan bile çekinmeyecek olan bu emperyalist-siyonist zorbalar Ortadoğuya gömülmelidir. Bölge halkları direniş yolunu seçerek Filistin halkıyla eylemli dayanışmaya girdiklerinde bu hiç de zor olmayacaktır.
Hamas liderinin öldürmesine gerici tepkiler
Siyonist saldırganlığın doğrudan ya da dolaylı destekçileri, Şeyh Yasin öldürülünce hemen İsrail saldırısını kınayan açıklamalar yaptılar.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye bu saldırıyı şiddetle kınamakta ve bu tip eylemlerin, amaçlanan huzur ve sükuna hizmet etmeyeceğine, çatışma ortamını daha da içinden çıkılmaz hale getireceğine inanmaktadır denildi.
Avrupa Birliği yüksek siyasi temsilcisi Javier Solana, saldırıya barış süreci açısından çok çok kötü bir haber sözleriyle tepki gösterdi. Bu tür eylemlerin barışı tesise katkı yapmayacağını savunan Solana, AB Dışişleri Bakanları toplantısı için Brüksele gidecek. Solana, Bu özel durum nedeniyle, verilecek mesaj daha da sert olacak dedi.
Ürdün Kralı, Şeyh Yasine saldırıyı suç olarak nitelendirdi. Abdullah, Bu suç, şiddetin ve istikrarsızlığın tırmanmasından başka bir işe yaramaz dedi.
Rusya da şiddetin tırmanmasından endişe ettiğini duyurdu. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, İsrail saldırısının Ortadoğudaki uluslararası barış çabalarının önüne geçebileceğini söyledi.
İngiltere Başbakanı Tony Blair, İsrailin terör karşısında savunma hakkını tanıyoruz, ama alınan önlemler uluslararası kurallara uygun olmalı, aşırıya kaçmamalı diye konuştu. İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw ise, İsrailin eyleminin terörizmle mücadeleye yardım edemeyeceğini söyledi.
Fransa Dışişleri Bakanlığı da Hamas liderini öldürmesini sert biçimde kınadı. Bunun, Ortadoğuda şiddeti körükleyecek bir uluslararası hukuk ihlali olduğunu bildirdi.
İtalya, Polonya, Lüksemburg ve Danimarka dışişleri bakanları da benzer açıklamalar yaparak, Hamas yandaşları tarafından yapılacak misillemelerin Avrupaya sıçrayabileceği endişelerini dile getirdiler.
Görüldüğü üzere hiçbir devlet Filistin halkının siyonist vahşete maruz kalmasından söz etmiyor. Eğer bu kınamalar zerre kadar samimiyet taşısaydı, siyonist işgalin biran önce sona ermesi talep edilirdi. Şeyh Yasinin ölümünden önce de hergün katliam yapıyordu İsrail ordusu, ama hiçbiri bundan dolayı siyonistleri kınamıyordu. Şimdi tüm kaygıları Amerikan barışı olan yol haritasının uygulanamayacağı, çatışmaların şiddetleneceği temeline dayanıyor. Oysa Amerikan barışı ancak katliamların üstünü örten bir şal olarak nitelenebilir. Demek oluyor ki, tüm gerici güçler, Filistin halkının katledilmesinden sorumludur.
|