Uzanları bitirmek için İmar Bankasına el konuldu...
Sermayenin çıkar çatışması
sınıf savaşımını gölgelememeli
Uzanların PETKİMi almasından sonra, sermaye sınıfının bir bölümü enerjide ipleri Uzanlara kaptırma kaygısıyla harekete geçti. ÇEAŞ ve Kepezin Uzanların elinde olması başta Sabancı olmak üzere bir dizi tekeli rahatsız ediyordu. Uzanların PETKİMe de göz dikmiş olması bu sermaye gruplarını kara kara düşündürüyordu.
Sonucu biliyoruz; bu sermaye gruplarının baskısıyla hükümetçe Uzanlara çelme harekatı başlatıldı. ÇEAŞ ve Kepeze el konuldu. Genç Parti ve Uzanlara yönelik son operasyon ise, İmar Bankasının kapatılarak Tasarruf Mevduatı sigorta Fonuna (TMSF) devredilmesi oldu.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), Bankacılık yasasının 16. maddesine dayanarak İmar Bankasını 3 Temmuz tarihinde TMSFna devretti. Bu, belki de Uzan Grubuna vurulan en büyük darbedir. Bunun üzerine Uzan Grubu yaptığı açıklamada;Gruba ait ÇEAŞ ve Kepezin yanı sıra yıllık 1.2 katrilyon lirayı bulan gelirleri ile Türkiye İmar Bankası ve Uzan Grubunun finanse ettiği 1 milyar dolarlık yatırımı içeren Berke Barajı, 11 hidroelektrik barajı ve 65 bini aşkın tapudan oluşan dağıtım şebekesine el konulmasının kamuoyunda yarattığı olumsuz etkinin, aynı gruba ait Türkiye İmar Bankasında mevduatı bulunan 10 binlerce kişiyi paniklettiğini söylüyor.
Açıklamaya adeta mağdur edilmişler havası hakim. Oysa ki mağdur edilen Uzanlar değil ama bu şirketlerde çalışan işçi ve emekçilerle, İmar Bankasına para yatıranlardır. Çünkü İmar Bankası, kelimenin tam anlamıyla, işçi ve emekçiden alıp Uzanlara veren bir hortum işlevi görmüştür.
Uzan Ailesi bankanın bilgisayarlarını kilitleyip gitmeden önce İmar Bankasında 320 milyon dolar döviz tevdiat hesabı, 300 trilyon lira düzeyinde de Türk Lirası mevduat bulunuyordu. Kıbrıstaki İmar Off-Shoreda da 250 trilyon lira dolayında mevduat bulunuyordu. Uzan Grubunun bu bankadan kendi şirketlerine kullandırdığı kredilerin toplam büyüklüğü 550 trilyon liraya ulaşıyor.
Uzan grubunun hortumlamaları üzerine kamuyona verilen bilgiler arasında şunlar da var:Uzan ailesinin kontrolündeki ÇEAŞ aynı ailenin devlet denetiminden kurtulmak için yurtdışında kurduğu bankadan yüksek miktarda kredi alıyor, buraya kâr aktarıyor ve bunu SPK raporunda da belirtildiği gibi gider kaydediyor. ÇEAŞın halen İmar Bankasına 43, İmar Bank Off - Shore Ltdye ise 387 milyon dolar borcu var.
Bütün bu bilgiler BDDK ve SPKda çok daha öncesinde de vardı. Ama düne kadar bu soyguna sessiz kalıyordu. Şimdi harekete geçilmesi ise, AKP iktidarından bağımsız düşünülemez. Hareket neredeyse Uzanları bitirmeye yönelik. BDDK Uzanların mallarına ihtiyati tedbir kararı çıkarma arayışında.
Yaşanan bu gelişmeleri AKP ve oy potansiyelini arttıran Genç Parti çekişmesiyle açıklamak sığ ve yetersiz bir davranış olur. Elbette bunun da payı var. Ama asıl etken Sabancı gibi sermaye başlarının Uzan Grubundan duyduğu rahatsızlıktır. Verili durumda Uzanlar PETKİMi de satın alamayacak gibi görünüyor. Çünkü neredeyse bedavaya aldığı PETKİMin sözleşme karşılığını ödeyecek mal varlığı kalmayacak ya da olanı kullanamayacak. Bu durumda çıkar çatışmasını Sabancı ve diğer sermaye başlarının kazandığını söylemek yanlış olmayacak.
Peki bu çatışma ve sonucu işçi sınıfını ne ölçüde ilgilendiriyor? Genç Partiyle güya işçi ve emekçiden yana lafazanlık yapan Uzanlar, kelimenin tam anlamıyla vurguncu bir işçi ve emekçi düşmanı çete konumundadırlar. Şimdilerde bu durum da su yüzüne çıkarılıyor. R. Tayyip Erdoğanın Uzanlar hakkında Elazığ il kongresinde yaptığı açıklamlar bu temeldedir. Ancak Uzanlara yönelik tasfiye harekatından işçi sınıfının hiçbir çıkarı olamaz. Çünkü Uzanlar da onları tasfiye etmeye çalışanlar gibi tipik bir sermayedar çetesidir.
Sermaye sınıfının çıkar çatışması tam bir propaganda savaşına döndü. AKP (ve Sabancı) Genç Parti ve Uzanların kirli çamaşırlarını ortaya sererken, Uzanlar (ve Genç Parti) da adeta mağduru ve mazlumu oynuyor. Sahtekarlık ve demogojide sınır tanımayan Uzanlar, işçi ve emekçiler adına IMFye sitem yüklü mektuplar bile yazıyor. Bu mektup, Erdoğanın, borazanı dediği Uzanların televizyon ve gazetelerinde bıktırasıya yayınlanıyor. Bu propaganda savaşıyla amaçlanan işçi ve emekçileri kendi tarafına çekmektir.
İşçi ve emekçilerin tarafı ise her iki sermaye grubunun tam karşısındadır. Çünkü sermaye sınıfının çıkarları ile işçi ve emekçilerin çıkarları taban tabana zıttır. İşçi sınıfının çıkarı devrimci iktidar mücadelesindedir. Sermaye sınıfının kendi içindeki çıkar çatışmaları, işçi ve emekçilerin gerçek çıkarını gölgelememelidir.
Bu çıkar çatışması karşısında işçi sınıfının nihai şiarı vardır: Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
Hükümet katliamla karşıladığı eyleme sonunda taviz vermek zorunda kaldı...
Nijeryada genel grev!
Nijeryada hükümetin benzin ve diğer petrol ürünlerine getirmek istediği %50 oranındaki zam ülke genelinde genel grev ve protesto eylemleriyle yanıtlandı. Genel grev başladığı 30 Haziran gününden itibaren polis saldırısıyla karşılaştı. Eylemin ilk haftasında beş kişi polis tarafından öldürüldü. Genel grev ve protesto gösterileri sonraki günlerde başka kentlere de yayılarak devam etti.
Genel grevin ikinci haftasına girildiği Pazartesi günü Lagos kentinde grev kırıcılarının işe başlamasını engellemek isteyen işçilerle polis arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Sendikaların verdiği bilgiye göre, 10 kişi polis tarafında katledildi, 60tan fazla kişi gözaltına alındı. Eylemin barışçıl geçtiğini, bir kişi dışında kimsenin ölmediğini ileri süren polis sözcüsünün açıklamasına karşı sendika başkanı Adams Oshiomhola, başkent Abujada yaptığı basın toplantısından, ondan fazla kişinin polis tarafında öldürüldüğünün doğrulandığını açıkladı.
Bu gelişmelerin ardından ve Bushun bu ülkeye planladığı ziyaretten üç gün önce hükümet sendikalarla görüşmek üzere yeni bir öneri sunmak zorunda kaldı. Sendikalara benzin fiyatlarının 40 Nairadan (27 Cent) 34 Nairaya (23 Cent) düşürülmesi önerildi. Hükümetin genel grev ve protestolar karşısında fiyatları indirmek zorunda kalarak tavizler vermesi sonucu bir uzlaşmaya varıldı ve genel grev 8. gününde bitirildi.
Genel grevin bitmesine rağmen ülkenin birçok yerinde hastahaneler, okullar, bankalar, devlet daireleri, işyerleri vb. kapalı kaldı. Bu durum grevin bittiği haberinin ülkeye geç yayılmasıyla açıklandı.
İsviçre/Baselde Sivas şehitleri anması
Devletin dolaysız desteğiyle Sivasta katledilen aydın ve sanatçılarımızı ölümlerinin 10. yılında anmak için derneğimizde bir etkinlik düzenledik. Sınırlı sayıda çağrı afişi dışında özel bir çalışma yürütülmeyen etkinliğimize 50yi aşkın kişi katıldı.
Derneğimiz adına konuşma yapan bir arkadaş, katliamın planlı ve örgütlü olduğuna, diri diri yakılarak katledilen aydınlarımız şahsında milyonlarca emekçinin eşit ve özgür bir dünya özleminin ve bunun ifadesi olan mücadelenin hedef alındığına işaret etti. Katliamın perde önünde şeriatçi-faşist güçlerin bulunmasına karşın perde arkasında devletin kanlı elleri bulunduğuna, gizlenmek istenin de bu olduğuna değindi. Çorumda, Maraşta, Gazide, Ulucanlar da, 19 Aralıkta katliam emrini verenlerle Sivastaki katliam emrini verenlerin aynı olduğunu, katliamlarin bir devlet ve sınıf politikası olduğunu ve Türk devletinin katliamcı bir geleneğe sahip bulunduğunu vurguladı. Sermaye devletinin işçi ve emekçilerin azgın sömürüsü yanında onların kanlarıyla beslendiğini, mücadelenin ön&ul;nü tıkayabilmenin yolu olarak devletin katliam ve provokasyonlara ihtiyaç duyduğunu belirtti ve konuşmasını örgütlü mücadelenin zorunluluğuna bağlayarak bitirdi. Ardından etkinliğe katılanlar söz alıp görüşlerini dile getirdiler. Etkinliğimiz halk müziğiyle devam etti.
Basel Gökkuşağı çalışanları
Kölelik yasasına karşı faaliyetimiz sürüyor...
Sefaköy BDSP olarak kölelik yasasına karşı ajitasyon, propaganda ve teşhir faaliyetini yoğunlaştırarak sürdürüyoruz. Çıkan merkezi materyallerimizi fabrikalara ve sanayi sitelerine yaygın biçimde ulaştırıyoruz.
Son olarak kölelik yasasını ele alan broşürümüzü Bakırköy, Topkapı, Güneşli, Yenibosna, İkitelli ve Sefaköydeki birçok fabrikaya dağıttık. Bunların yanı sıra özellikle sanayi sitelerindeki dağıtımlarımız oldukça verimli geçti. Doğu Sanayi sitesi, Merter, Davutpaşadaki sanayi sitelerinde yaptığımız dağıtımlarda öğle yemeğine çıkan işçilerle konuşma ve tartışma fırsatı bulduk. Aynı güzergahlar üzerinde ayrıca çeşitli talep ve şiarların bulunduğu afişlerimizi yaptık. Özellikle sitelerden birinde gördüğümüz ilgi çok anlamlıydı.
BDSPnin işçileri bilinçlendirme ve onları sınıf mücadelesine kazanma çalışması tüm hızıyla sürecek.
|