12 Temmuz'03
Sayı: 27 (117)


  Kızıl Bayrak'tan
  Uşaklığı sindirenlerin uşak muamelesinden yakınma hakkı olamaz!
  İŞKUR yasası Meclis'ten geçti...
  "Stratejik uşağın" kırılan "onur"u!
  Sağlık emekçilerinin işgüvencesi ortadan kaldırılıyor...
  "Reform" adı altında sağlık hizmetleri özelleştiriliyor
  Herkese parasız, yaygın ve eşit sağlık hizmeti!
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Birleşik Metal-İş Sendikası 1 No'lu Şube Genel Kurulu yapıldı...
  DİSK Tekstil 1 No'lu Şube Genel Kurulu yapıldı
  KESK'in evrimi: Fiili- meşru mücadeleden yasaların ardına/2
  Ekim Gençliği'nden...
  Geleceğimiz için elele mücadeleye!
  Emperyalist tehditler yeniden İran üzerinde yoğunlaştı
  "Yol haritası" ve son gelişmeler
  Emperyalist işgalciler Irak direnişi karşısında çözüm ve çıkış bulamıyor
  Uzanları bitirmek için İmar Bankası'na el konuldu...
  Faşist rejim zindan cephesinde tecridi ağırlaştırıyor ve yeni saldırılara hazırlanıyor
  Direnişteki Ağartıoğlu deri işçileri kardeşlerimize...
  Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi'nin 1. kuruluş yılı etkinliğin yüzlerce emekçinin katılımıyla gerçekleşti...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
“Yol haritası” ve son gelişmeler

Ortadoğu “barış” sürecinde işlerin yolunda gittiği söylenirken, bilinen siyonist uygulamalar devam etti. Beytüllahim’den yeni çekilen İsrail ordusu Trans Gazze otoyolunu yeniden ablukaya alarak kapattı. Filistinli örgütler ateşkes ilan ettikten sonra, işgalci askerler El Aksa Şehitleri Tugayı yöneticilerinden Mahmut Şaver’i katlettiler. Yahudi yerleşimlerinin boşaltılacağı söylenirken, İsrail askerleri Kudüs’te bulunan iki Filistin köyünün girişine “devlete ait, giriş yasaktır” levhası astı. Filistinli yetkililer, İsrail’in bu iki köye Yahudi yerleşimleri kurarak, 1980’de işgal edilen Filistin toprakları üzerine kurulan iki Yahudi kasabasını birleştirmeyi amaçladığını kaydettiler. Bu ve benzer gelişmeler, “yol haritası” ile Filistin halkına vaadedilen barışın yalnızca bir aldatmaca olduğunu gösteriyor.

Siyonistler “yol haritası”nı kerhen kabul ettiler

Bush ve çetesinin Ortadoğu çıkartmasıyla ilan edilen “yol haritası”nın İsrail tarafından kerhen kabul edildiği siyonist yetkililer tarafından birkaç kez açıklandı. Zira siyonistler Filistin halkının göstermelik de olsa bazı haklara sahip olmasına tahammül edemiyorlar. Onlar için barış, tüm Filistinliler katliam ya da sürgünle topraklarından atıldığı zaman gerçekleşmiş olacak. “Yol haritası”nın gerekleri adına direnişçi örgütlerin silahsızlandırılmasını dayatan İsrail, kendi yükümlülüklerini yerine getirmek için bazı göstermelik adımlar dışında bir şey yapmıyor. Dahası bu göstermelik adımları boşa çıkaran saldırılarına da devam ediyor.

Kasap Şaron’dan bakanlarına, İsrail ordusundan istihbarat örgütlerine kadar ağzını açan her siyonist yetkili, Filistin yönetiminin teröristlere karşı etkin mücadele etmemesi durumunda barışın olmayacağını tekrarlıyor. Tek hedeflerinin siyonist işgale karşı direnen (terörist diye niteledikleri) Filistinli örgütlerin tasfiye edilmesi olduğunu, Bush yönetiminin de aynı görüşü paylaştığını açıkça söylüyorlar. Şaron, Filistinli mahkumların serbest bırakılmasının Filistin yönetiminin militan örgütlere karşı alacağı önlemlere bağlı olduğunu söyledi. Tel Aviv’de gerçekleşen intihar saldırısının ardından açıklama yapan Şaron’un sözcüsü Gissin ise, taraflar arasındaki ateşkesin bir değeri kalmadığını savunarak, Filistin yönetimini önlem alması yönünde uyardı. Dışişleri Bakanı Silvn Şalom, “yarın aynı kişiler intihar saldırısı yaparsa ve 20 kişi ölürse, işte o zaman başlatılan siyasi süreç biter” dedi. Bu durumda “yol haritasi”nın nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğu kendiliğinden anlaşılıyor.

Filistinli direnişçiler “yol haritası”nın barış getireceği

yalanına inanmıyor

Hamas ve İslami Cihad’la aynı günlerde ateşkes ilan eden El Fetih’in silahlı kanadı El Aksa Şehitleri Tugayı, yöneticilerinden Mahmut Şaver’in öldürülmesinden sonra bu kararını geri çektiğini açıklayarak, Şaver’in intikamının alınacağını ilan etti. Hamas sözcüsü Abdülaziz El Rantisi de “Ateşkesin uzun süreceğini sanmıyorum. Çünkü İsrail mutlaka şartları ihlal edecektir... Bunun (yol haritasının) gerçek barışla alakası yok. Biz ateşkesi yalnızca Filistin iç çatışmasından kaçınmak için imzaladık” dedi. Rantisi, Filistinli tüm mahkumların serbest bırakılmasını talep ettiklerini, bu talebin gerçekleşmemesi halinde ateşkesin sonra ereceğini söyledi. İslami Cihad’ın bir kesimi, örgüt liderliğinin “ateşkese bağlıyız” açıklamasına rağmen, Tel Aviv’de intihar saldırısı ger¸ekleştirdi. Filistin yönetimi yetkililerinden Yaser Ased Rabbo bile, İsrail’in Gazze ve Beytüllahim’den çekilmesini yeni toprak işgallerine paravan olarak kullandığını belirtiyor.

Filistinli örgütlerin ateşkes için ileri sürdüğü bazı taleplerin İsrail tarafından karşılanmayacağı anlaşıldı. El Aksa Şehitleri Tugayı lideri Marvan Barguti’nin serbest bırakılması, Arafat üzerindeki ablukanın kaldırılması gibi talepler, İsrail’in tartışma gündeminde bile değil. Mahmut Abbas’ın sayılarının 8 bin civarında olduğunu söylediği Filistinli tutsakların tümünün serbest bırakılması bir diğer önemli sorun. İsrail, tutuklu sayısının 5.900 olduğunu iddia ederken, bırakılacak tutuklu sayısının 300-350 arasından olacağını açıklandı. İsrail iç güvenlik servisi Şin Bet’in hazırladığı listeyi temel alan Şaron hükümeti, Hamas ve İslami Cihad üyelerinin serbest bırakılmayacağını söylüyor. Bu tutukluların çoğu ev baskınlarında gözaltına alınmış, bazıları mahkemeye bile çıkarılmadan zindalara doldurulmuştur. İsrail meclisinde oylama yapılırken söz alan İsrail Altyapı Bakanı ve faşist Ulusal Birlik Partisi’nin lideri Avigdor Lieberman, Filistinli mahkumları kastederek, “En iyisi bunları boğmak. Hatta mümkünse Ölü Deniz’de... Çünkü burası dünyanın en alçak noktası” dedi. 350 mahkumun bırakılmasının göstermelik bir adımdan öte bir değer taşımayacağı açıktır. İsrail ordusu tekrar saldrıya geçtiğinde birkaç günde bu sayıda Filistinli’yi yeniden tutuklayacaktır.

Mahmut Abbas, “yol haritası”nın en sadık savunucusu

Bush’un sunduğu Ortadoğu barışına giden “yol haritası”na umut bağlayan tek kesim Filistin Başbakanı Mahmut Abbas ve ekibidir. Kendilerine biçilen rolü en iyi şekilde yerinde getirmeye çalışıyor, süreci sabote eden İsrail’i ise ABD’ye şikayet ediyorlar. Ne var ki, Bush ve savaş çetesi siyonizmin has destekçileridir. Şaron’a baskı yapmaları söz konusu bile olamaz.

Filistin’de iç çatışma çıkmaması için çaba harcayan Abbas, “ateşkesi ihlal edenleri her kim, hangi örgüt olursa olsun hapse atacağız” açıklaması yaptı ve son günlerde ateşkese uymadıklar gerekçesiyle bazı Filistinliler tutuklandı. Ayrıca intihar eylemcisi olduğu iddia edilen bir kadın da Filistin güvenlik güçleri tarafından tutuklandı. Bu tutuklamalardan sonra Filistin güvenlik şefi Muhammed Dahlan’la görüşen İsrail Savunma Bakanı Şaol Mofaz, Filistinli yetkililerin terörizmle mücadele etmeye başladığından emin olduğunu söyledi. Abbas hükümetinin Dışişleri Bakanı Nebil Şaat da, “Yol haritasının ‘otoyol’ olmadığını biliyoruz. Bu zorlu dönemeçte hiçbir şeyin barış yolunu kapamasına izin vermeyeceğiz” sözleriyle Abbas kabinesinin “yol haritası”nı sonuna kadar sahipleneceğimesajını verdi.

Abbas’ın bir diğer önemli hamlesi, Hamas ve İslami Cihad örgütlerinin Filistin yönetimine katılmalarını sağlamak amacıyla girişimde bulunmak. Her iki örgütle uzlaşma yolu arayan Abbas, önce Hamas’ın siyasi liderleri İsmail Ebu Şanab ve Mahmut Zahar’la görüştü. Ardından örgütün ruhani lideri şeyh Ahmed Yasin ile biraraya geldi. Arabuluculuk görevi yürüten Filistin Kültür Bakanı Ziyad Ebu Emir, görüşmelerin samimi ve yapıcı geçtiğini açıklandı. Mahmut Abbas’ın Hamas ve İslami Cihad’ı yönetime katma girişimi sonuç verirse (bu düşük bir ihtimaldir), Filistin direnişini zayıflatabilecek.

Şaron’la görüşmelerindeki tavrı sert eleştirilere konu olunca, Abbas bir kararlılık gösterisinde daha bulunarak El Fetih Merkez Komitesi üyeliğinden ayrılmak için istifasını sundu. Örgüt içindeki görüş farklılığını gerekçe gösteren Abbas, başbakanlıktan da istifa edebileceği tehdidinde bulundu. İstifa talebinin oybirliği ile reddedilmesi Abbas’ın El Fetih içindeki etkinliğini artırabilir. Bu da uzlaşmacı tutumun daha da ağırlık kazanması demektir.

Mahmut Abbas ve ekibinin dört elle sarıldığı “yol haritası” Filistin halkını özlemini duyduğu barışa kavuşturabilir mi? Tüm veriler bu soruya olumsuz yanıt vermeyi gerektiriyor. Filistin halkının temel sorunları henüz tartışmaya bile açılmadığı halde siyonistler yükümlülüklerini savsaklıyor, Filistinliler’i birbirine düşürmek için uğraşıyorlar. Abbas kabinesi Filistin direnişini geçici de olsa pasifize etme girişiminde başarısız kalırsa, İsrail ordusunun tekrar saldırıya geçeceği kesindir. Siyonist ordunun tarihi bu örneklerle doludur.