ABD emperyalizmi Irak savaşı öncesinde ve esnasında, özellikle de uluslararası dengeleri ve ilişkileri kendi çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlemek için, tüm dünya halklarına karşı saldırgan bir tutum izleyerek onlara her fırsatta gözdağı vermekle kalmamış, kendisi ile hareket etmeyen güçlere de Irakta hiçbir söz sahibi olamayacakları tehditleri savurmuştu. Bugünlerde ise yine kendi ihtiyaçları çerçevesinde taktik değiştirerek diplomatik girişimlerle bazı sonuçlar almak çabası içerisinde. Savunma Bakanı Rumsfeld Ortadoğuda tehditkar bir eda ile görüşmelerini sürdürürken, İngiltere Başbakanı Toni Blair savaşta kendileriyle davranmayan Almanya ve Rusyayı ziyaret etti. Ardından da Powell devreye girdi.
Powell, Rusya gezisi sonrasında 16 Mayıs günü önden planlanmadığı halde Almanyaya da uğradı. Bazı Alman gazeteleri Welcome Colin Powell diyerek İngilizce başlık attılar. Powell ve Schröderin gülümseyen pozlarını yayınlayarak, iki ülke arasındaki soğukluğun nihayet sona erdiği yönlü yorumlara yer verdiler.
Bilindiği gibi savaş öncesi emperyalistlerin çıkar çatışması derinleşmiş; Almanya, Fransa ve Rusya ABD ile birlikte hareket etmemişlerdi. Bu üç ülkenin Birleşmiş Milletlerde ortak tutum almaları Bush çetesini oldukça öfkelendirmişti. Rumsfeld yaşlı Avrupayı küstahça aşağılamış, daha da ileri giderek Almanyayı Libya ve Küba ile birlikte anmıştı. Mayıs ayında Alman savunma bakanının ABDyi ziyaretinde onunla fotograf bile çektirmemişti. Bush ve Schröder arasında en son görüşme ise 8 Kasım 2002de yapılmıştı.
Iraktaki kolay başarı, ABD emperyalizmini kendisine aykırı düşenlere karşı daha rahat ve pervasızca davranmaya itmiş bulunuyor. Emperyalist cephede Irak savaşına karşı muhalefetin başını Fransa çektiği için onu cezalandıracaklarını açıkladılar ve bunu kirli bir kampanya haline getirdiler. Chıracı Avrupanın Kastrosu ilan ettiler. Fransanın son ana değin Iraka silah sattığını iddia ettiler ve işi Saddamın adamlarına pasaport düzenlediğini, teröristlere yardım ettiğini söylemeye kadar vardırdılar. Fransaya karşı böyle davranan ABD, onun Irak sorunundaki müttefikleri Rusya ve Almanyaya karşı farklı bir tutum izleme yolunu tuttu. Bu seferlik Rusyayı affetme, Almanyayı ise görmezden gelme eğilimi sergilediler.
Almanya bu tutuma gecikmeden olumlu karşılık verdı. Örneğin, Alman Başbakanı Schröder, Alman-Amerikan İşbirliğinin 100. yılı vesilesiyle yaptığı konuşmada Amerikalı dostlarını övdü. Bunu ABDye karşı başka teslimiyetçi mesajlar izledi. Ne de olsa savaş sona ermiş ve Amerika galip çıkmıştı. Alman sermayesinin ise ekonominin yeniden canlanması için Amerikaya ve bu ülkeye yaptığı ihracata fazlasıyla ihtiyacı vardı. Bu durumda ve bugünkü koşullarda ne kurdukları koalisyonun, ne de Amerikayı yalnızlaştırma çabalarının Alman burjuvazisinin çıkarlarına uygun düşmeyeceği ortadaydı. Muhalefetteki birlik partileri ise zaten hararetli ABD destekçisiydi.
Powellın ziyareti bu çerçevede fazlasıyla sonuç vermiş görünmektedir. Ziyaretinin hemen ardından Almanya başbakanı yaptığı açıklamasında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Iraka uyguladığı ambargonun kaldırılmasını talep etti ve ABDnin Irak işgalini meşru gören bir tutum ortaya koydu. Almanya ayrıca Amerikanın yanına yardımcı birlik vermeye ve Afganistandaki birliklerini güçlendirmeye hazır olduğunu da açıkladı.
Alman emperyalistleri kendinden beklenileni yaptı ve kısa bir aranın ardından yeniden ABD emperyalistlerinin savaş arabasına bağlandı.
Hedef, metal işkolunda uygulanan 35 saatlik çalışma haftasını Doğu eyaletlerinde de kazanmak...
Almanyada doğu eyaletlerinde metal ve elektro işçilerinin grevi kapıda. Bir süredir sendika ve işveren temsilcileri arasında 35 saatlik çalışma haftası talebi üzerine görüşmeler sürdürülüyordu. Onbinlerce işçi ise iki haftadır uyarı grevindeydiler. Son günlerde IG Metal Sendikası Komisyonu ardarda görüşmelerin tıkandığını açıkladı ve bunun üzerine bazı eyaletlerde grev oylaması için dilekçe verildi. Grev için sendika üyelerinin yüzde 75inin evet oyu kullanması gerekiyor. Sandıktan evet oyunun çıkması bekleniyor. Bu durumda Haziran ayı başında greve gidilecek.
Bu arada uyarı grevleri sürüyor. IG Metal Sendikası uyarı grevleriyle, doğu eyaletlerindeki 310 bin metal ve 9 bin çelik işçisinin haftalık çalışma saatinin 38den 35e düşürülmesi talepleri için işverenler üzerinde basınç uygulamaya çalışıyor. İşverenler ise şu ana kadar bu talebi tümden reddediyorlar.
Geçmişte tam ücret karşılığında 35 saatlik çalışma haftası talebi üzerine başlatılan ve sürdürülen mücadele, İG Metal Sendikasının gerçekleştirdiği en sert sınıf mücadelesi olarak tarihe geçti. 1984 yılında Almanyanın Hessen ve Baden Würtenberg eyaletlerinde 56 bin metal işçisi greve gitmiş ve grev 7 hafta sürmüştü. Kapitalist tekeller ise 150 bin işçiye lokavt uygulamışlardı. Bir milyon işçinin uyarı grevleri, yürüyüşler ve öteki eylemler, sonunda kapitalist işverenleri dize getirdi. Ve metal işçilerinin haftalık iş saati 40tan önce 38.5a, 1995de ise 35 saate indirildi.
Şimdi sıra aynı hakkın doğu eyaletlerinde de kazanılmasında. Doğu Almanyadaki metal ve elektro dalında çalışan işçilerin örgütlülük ve eylemlere katılım düzeylerine bakıldığında, 20 yıl önce Batıdaki sınıf kardeşlerinin açtığı yoldan ilerleyerek taleplerini kabul ettirme kararlılığında oldukları gözleniyor.