Sermaye hükümeti İMFden tam not aldı...
Emeğe yönelik saldırılar hızlanarak sürecek!
İMF heyeti rutin denetim görevlerinden birini daha yerine getirmek için Türkiyede. Heyet, 5. gözden geçirme vesilesiyle, İMF programının uygulanması çerçevesinde alınan mesafeyi görecek, sermaye hükümetinin önüne yeni görevler koyacak.
AKP hükümetinin Nisan ayında İMFye sunduğu niyet mektubunda yer alan taahhütler, emeğe yönelik en kapsamlı saldırıları içeriyor. AKP seçim döneminden itibaren İMFye bağlılığını ilan etmişti. Sosyal yıkımı daha da derinleştirecek, işçi sınıfı ve emekçilerin yaşamlarını daha da çekilmez hale getirecek emek düşmanı politikaları büyük bir gözükaralıkla uygulayacağını açıklamıştı.
Sermaye hükümetinin bu konudaki kararlılığı İMFyi fazlasıyla memnun etmiş bulunuyor.
Yeni iş yasası çıktı
Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası, İMF vb. emperyalist kurumlar çalışma mevzuatının emeğin aleyhine, sermayenin lehine tamamen esnekleştirilmesini istiyorlardı. Alınacak kredilerin yolunun çalışma hayatının esnetilmesinden geçtiğini her fırsatta vurguluyorlardı. İMF heyetleri Türkiyeye her gelişlerinde yeni iş yasasının bir an önce çıkarılması gerektiğinin altını çiziyorlardı.
Bu ısrar boşuna değil. Zira kapitalizmin doğasında daha fazla kâr için daha fazla sömürü vardır. Krizin derinleştiği dönemlerde ise bu sömürü alabildiğine azgınlaşır. Emekçilere en düşük ücretler, her türlü iktisadi ve sosyal haktan yoksunluk dayatılır. Kapitalizmin azami kara dayalı çarklarının dönebilmesi için bu gereklidir.
Yeni iş yasası tam da sermayenin bu ihtiyacını karşılama çerçevesinde gündeme getirilmiş ve meclisten geçirilmiştir. İş yasasını meclisten geçiren hükümet böylelikle sermayenin en önemli isteklerinden birini yerine getirmiş, bunu yaparak da ne sadık bir uşak oluğunu kanıtlamıştır.
Personel rejimi yasa tasarısı gündemde
VII. 5 yıllık Kalkınma Planına İMF, DTÖ, DB vb. emperyalist finans kuruluşları damgasını vurmuştu. Hükümet İMFye sunulan niyet mektubunda da, kamu emekçilerinin sayısının 350 binle sınırlandırılmasını öngören personel rejimi yasa tasarısını 2003 yılı sonuna kadar yasalaştıracağını ilan etti.
Kamuda esnek çalışmanın esas alınacağı vurgusuna, VII. 5 Yıllık Kalkınma Planında, AKPnin Acil Eylem Planında, hükümetin programında ve tabii ki İMFye sunulan niyet mektubunda yer verildi. Buna göre, 657 sayılı devlet memurları kanunu kaldırılacak, üst düzey memurlar dışında kalan kamu emekçileri, sözleşmeli ve işçi statüsünde istihdam edilecekler. Böylelikle kamu emekçilerinin iş güvencesi ortadan kaldırılmış olacak.
Talan devam edecek!
Onbinlerce işçiyi işinden edecek özelleştirmelerin tümünün 2004 yılı ortalarına kadar tamamlanacağı da sermaye hükümetinin İMFye sunduğu mektupta yer aldı. Kârlı KİTler içinde yer alan TELEKOM, TEKEL, TÜPRAŞ, PETKİM vb. kuruluşların yakın vadede satışa çıkarılması planlanıyor. Bu, özelleştirme adı altında en verimli işletmelerin sermayeye peşkeş çekilmesi, sermayenin pis boğazına yeni lokmaların atılması anlamına gelecektir.
Niyet mektubunda özel eğitim kurumlarının, özel hastanelerin mali olarak desteklenmesi niyeti de belirtiliyor. Bunun için şimdiden düğmeye basıldı. Amaçlanan, eğitim ve sağlığın tamamen özelleştirilmesi, parası olanın eğitim ve sağlık hizmeti alabilmesidir.
Sefalet ücretlerine devam
Niyet mektubunda yer alan taahhütlerden birisi de sefalet ücreti politikasına devam edileceğidir. Reel ücretlerde belirlenmiş enflasyon oranında artış yapılacak. 2003 yılının ilk beş ayında ücretlerdeki aşınma yüzde 25i bulmuşken, sermaye hükümeti tüm yıl boyuna kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde yirmi civarında artışı öngörmektedir. Kamu işçilerine ise sıfır zam dayatması ile gidilecek. Yüzde 10nu aşmayacak şekilde TİSler imzalanacak. Kısacası reel ücretler düşmeye devam edecek.
Kamu işçileri sokağa atılacak
Karayolları ve köy hizmetlerinin kapatılması, yol yapım, onarım ve bakım işlerinin büyük müteahhit firmalar eliyle yürütülmesi, sermaye hükümetinin bir diğer hedefi. Bu çerçevede karayolları bölge ve köy hizmetleri il müdürlüklerinin kapatılması İMFye sunulan niyet mektubunda yer aldı. Böylece sermayeye bir yeni rant kapısı daha açılmış olacak. Zira yol yapım, onarım ve bakım için bütçeden ayrılan pay sermayenin iştahını kabartıyor.
İMF programına geçit vermeyelim!
İMFye sunulan niyet mektubu, emeğe yöneltilmiş bir savaş ilanının adıdır. İşçi sınıfı ve emekçiler bu yıkım programını kabul etmeyeceklerini göstermek durumundadır.
AKP hükümetinin kimin hizmetinde olduğu artık ortaya çıkmış bulunuyor. Kamu emekçilerine yapılan zamlarda, nemalar konusunda söylediklerinin tam tersini yaptı. İMF takipçiliğinde diğer hükümetlerden çok daha hızlı olduğu görüldü. İşçi sınıfı ve emekçilerin sosyal yıkım programına karşı yürüteceği topyekûn mücadele ve direniş, saldırıların panzehiridir. Bu mücadele geleceğimize sahip çıkma mücadelesidir.
Krizde Türkiyenin ortası çöktü...
DİEnin açıkladığı, 2001in illere ve bölgelere göre milli gelir verileri, 2001 krizinde en derin yarayı Ankara ve çevresinin aldığını ortaya koyuyor. DİE verilerine göre, 2001de Türkiye genelinde dolar bazında yüzde 27 gerileyerek 2146 dolara düşen kişi başına gelir, Ankarada tarihi bir gerileme gösterdi ve 2000e göre yüzde 51 azalmayla 2752 dolara düştü. Kişi başına gelirde azalma İstanbulda yüzde 31i buldu ve 3063 dolara indi. İzmirde ise kişi başına gelir 2001de yüzde 33.8 azalma ile 3215 dolara düştü. Böylece üç büyük il içinde krizde en fazla daralmayı Ankara gösterdi. Türkiye genelinde gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 7.5 gerilediği belirlenirken Ankaranın il geliri yüzde 11.5, İstanbulunki yüzde 10.2, İzmirinki ise, Türkiye ortalamasının altında, yüe 7 azaldı.
DİE verilerinin il ve bölgelere göre yorumu şöyle yapılabilir:
Orta Anadolu çöktü
DİE verileri, Ankaranın yanısıra çevre illerinde de önemli bir gelir gerilemesi yaşandığını ortaya koyuyor. Türkiye gelirinin beşte birine yakınının üretildiği Orta Anadoluda milli gelir daralmasının ortalamanın üzerinde olması, bölge gelirini daha da azalttı. 2001 daralması Türkiye genelinde yüzde 7.5 iken Ankarada yüzde 11.5e çıktı. Çevre alt bölgelerde Konya-Karamanda küçülme yüzde 12.9, Karabük, Bartın ve Zonguldakta yüzde 11.5, Çankırı, Kastamonu-Sinopta yüzde 8.3, Aksaray-Kırıkkale-Nevşehir-Niğdede yüzde 8, Çorum-Amasya- Samsun-Tokat altbölgesinde ise yüzde 9.4 olarak gerçekleşti. Orta Anadoluda krizi yüzde 4.5 daralma ile hafif atlalatan bölge ise Kayseri-Sivas-Yozgat oldu
İstanbul ve Çevresi de çöktü
Krizden İstanbul ve çevresinin de ağır yara aldığı görülüyor. Türkiye milli gelirinin yüzde 21,5ini tek başına üreten İstanbulda 2001 krizinde daralma yüzde 10.2yi bulurken, kişi başına gelir de yüzde 31 azaldı. İstanbulun altbölgesi Tekirdağ-Edirne-Kırıkkalede daralma yüzde 9, Balıkesir-Çanakkalede yüzde 13ü buldu. Buna karşılık Güney ve Güneydoğu Marmarada daralma, Türkiye ortalamasının altında gerçekleşti. Bolu-Düzce-Kocaeli-Sakarya- Yalovada daralma ortalamaya yakın (yüzde 7.3) olurken, Bursa-Bilecik-Eskişehir aksında kriz yüzde 5.2 ile daha hafif yaşandı.
Ege de hasarlı
İhracat ve turizm gücüne karşın Ege ve Güney de krizden nasibini aldı. 2001de yüzde 7 küçülen İzmirin kişi başına geliri üçte bir oranında azaldı. Afyon-Kütahya-Uşak-Manisada daralma yüzde 7.5 olarak gerçekleşti. Asıl hasar Aydın-Denizli-Muğla aksında. Bu altbölge yüzde 9.4 daralırken en büyük hasar Muğladan geldi. Muğla, turizm potansiyeline karşın tarımın çökmesi ile yüzde 13e yakın daraldı. Antalya, Burdur, Isparta alt bölgesinde daralma ise yüzde 1in altında kaldı ve krizde yüzde 1 büyüyen Antalya sayesinde bölge krizi geçiştirdi.
Çukurova, Türkiye gibi..
Sanayi üslerinden Adana-Mersinde daralma Türkiye ortalaması olan yüzde 7.5 olarak gerçekleşirken Hatay, Maraş, Osmaniye altbölgesinde yüzde 4.5ta kaldı. Gaziantep-Kilis-Adıyaman altbölgesi ise 2001 krizini yüzde 3.5 daralma ile geçiştirdi.
Doğu-Güney Doğu bildiğiniz gibi
Türkiyenin en az gelişmiş bölgeleri olan Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz ise, kriz öncesi de gelişme yaşamadıkları için, krizde en az daralan, hatta Türkiye geneline göre gelişen bölgeler oldular. Türkiye gelirinde yüzde 3 payı olan Trabzon-Ordu-Giresun-Gümüşhane-Artvin, 2001de yüzde 3.7 büyüdü. Türkiye milli gelirinden yüzde 5.3 payı olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin alt bölgelerinden GAP kapsamında olanlar büyürken diğerleri biraz daha gerilediler. 2001de Batman-Siirt-Şırnak-Mardin alt bölgesi yüzde 7; Dıyarbakır-Urfa yüzde 2.2 büyüme gösterdi. Erzurum ve çevresinde büyüme yüzde 1.1de kaldı. Diğer illerin ise hepsi 2001de de daraldılar.
En hasarlı iller
Krizdeki hasar tesbiti il bazında yapıdığında en büyük daralmanın yüzde 21.2 ile Karabükte yaşandığı, bunu yüzde 18.8 daralma ile Bolunun izlediği görülüyor. Diğer büyük hasarlı iller ve daralma oranları şöyle: Çorum, yüzde 17.1; Aksaray, yüzde 16,5; Edirne, yüzde 16.1; Çanakkale yüzde 14,2; Konya, yüzde 13.9; Aydın, yüzde 13,4; Sakarya, yüzde 12,7, Muğla, yüzde 12.6; Ankara, yüzde 11,3.
Uçurum büyüdü
Bölgeler ve iller arasındaki kutuplaşma 2001 krizinde de büyüdü. En az gelişmiş il olan Ağrıda kişi başına gelir 2000de 824 dolar iken 2001de 568 dolara inerek yüzde 31 azaldı. Kişi başına gelirin en yüksek olduğu Kocaelinin ise 2000de 7556 dolar olan kişi başına geliri 2001 krizinde yüzde 18.5 azalarak 6165 dolara indi. Böylece Kocaeli ile Ağrı arasında kriz öncesi 1e 9 olan gelişme farkı, krizle birlikte 1e 11e çıktı.
Mustafa Sönmez (Ekohaber.net)
|