Herkese eşit, parasız, bilimsel, anadilde,
demokratik eğitim!
Müşteri değil öğrenciyiz!..
Kapitalizm eğitimi bütünüyle ticarileştirmek için saldırılarına hız verdi. Düzen yaşadığı krizleri aşabilmek ve bir parça rahat nefes alabilmek için işçi-emekçi ve gençliği her alanda sömürü çarkından geçiriyor. Nüfusun üçte birinin öğrenci olduğu bir ülkede eğitim kapitalizm için geniş bir sömürü alanıdır. Yağmacılar için bu geniş pazar iştah kabartıcı kârlar anlamına gelirken, biz gençler için eğitim kurumlarının kapılarının suratımıza kapatılması anlamına gelmektedir. En temel hakkımız olan ve devletin karşılamakla yükümlü olduğu eğitim, biz işçi-emekçi çocukları için giderek imkansız hale getiriliyor. Yeni göreve gelen AKP hükümeti ise eğitimi paralı hale getirmek, biz öğrencileri müşteri, okları işletmeye dönüştürmek için elinden geleni yapıyor
Daha seçimler öncesinde bir savaş hükümeti olacağı apaçık ortada olan AKP hükümeti her alanda olduğu gibi eğitimde de sözde reformlar adı altında bir dizi saldırı programını hayata geçiriyor. Eğitime kaynak yaratmak amaçlı karnelere reklam alacaklarını açıklayanlar, bu ülkenin bütçesinin %70ine yakınının silahlanmaya, özel okullara, batık bankalara, hortumculara ayrıldığını gizlemeye çalışıyorlar. Bunun da ötesinde reklam saçmalığı, öğrencileri tam anlamıyla burjuva ideolojisiyle donatmak, düşünmeyen, sorgulamayan bireyler yaratmak çabasından ileri geliyor. Hayatın her alanını özelleştirme hevesinde olan sistem tıpkı KİTleri, fabrikaları devletin kamburu diyerek özelleştirdikleri gibi okulları da satışa çıkarmayı planlıyorlar. Vakıf, karne, diploma vb. gerekçelerle öğrencilerd para toplayarak özelleştirmelerin zeminini hazırlıyorlar. %25 doluluk oranıyla çalışan özel okullara verdikleri kaynaklar yetmiyormuş gibi yoksul ama çalışkan 10 bin öğrenciyi özel okullarda okutacağız diyerek bu kurumlara yeni kaynak aktarma çabasındalar. Bu işe gerekçe olarak ise sınıf mevcutlarının 70e yaklaştığı büyük kentlerin okullarındaki öğrenci sayısını azaltma isteği sunuluyor. Bunnyerine yeni derslik yapılması önerisi, sadece İstanbula yeni derslik yapılması maliyetinin 4 katrilyon lira olacağı söylenerek geçiştiriliyor.
Yukarıda söylediklerimizi tekrarlıyoruz; peki neden bu ülkenin bütçesinin büyük bir bölümü silahlanmaya ayrılıyor? Neden silaha kaynak bulunuyor da eğitime bulunamıyor? Yeni okul yapılması gerektiği halde zaten okulları satacağız diye cevap verenler aslında gerçek amaçlarını gösteriyorlar. Ayrıca geçen sene gündeme gelen ve öğrenci gençliğin büyük tepkisiyle karşılaşan Yüksek Öğrenim Yasa Tasarısını tekrar gündeme getirerek geçen yıl başaramadıklarını bu yıl gerçekleştirmek istiyorlar.
Bugün biz liselilerin eğitim hakkımıza yönelik saldırılara karşı planlı ve örgütlü bir mücadele yürütmesi gerekiyor. Salt liselilerin sorunu olmayan bu saldırılar işçi-emekçilerin ve onların çocukları olan bizlerin yürüteceği mücadelelerle geri püskürtülebilir. Örgütlenmek ve geleceğimize sahip çıkmak için liseli gençliği mücadelemize çağırıyoruz.
Müşteri Değil Öğrenciyiz!
Herkese eşit, parasız, bilimsel, anadilde, demokratik eğitim!
Ankara Liseli Gençlik Platformu (ALGP)
(Ankarada çeşitli liselere dağıtılan bildiri...)
Çanakkalede polis destekli faşist çete terörü...
Faşist saldırılar bizi yıldıramaz!
ÇOMÜde bahar şenliklerinde başlayan gerginlik 20 Mayısta doruk noktasına ulaştı. Faşistler polisleri de arkasına alarak devrimci demokrat öğrencilere saldırmaya başladı.
20 Mayıs günü Çanakkale Kordonunda bir arkadaşımıza lafla sataşmada bulunan faşistlerle arkadaşımız arasında gerginlik yaşandı. Çıkan kavgada 2 faşist hafif şekilde yaralandı. Daha sonra toplanan faşist grup kordonda kitap satan bir arkadaşımıza sopalarla saldırdı. Faşist saldırganlar kordonda gezen 3 arkadaşımıza daha saldırıp hastanelik etti. Buradan Eğitim Fakültesine geçen saldırgan faşist çete, okul önünde sıkıştırdığı 2 arkadaşımızı daha sopa ve demirlerle feci şekilde dövdü. Arkadaşlarımızın sırtlarında ve kafalarında beyzbol sopaları kıran grup arkadaşlarımızı öldüresiye döverken, olay hemen yanı başlarında gerçekleştiği halde ÖGBler hiçbir müdahalede bulunmadı.
Daha sonra bir arkadaşımızın evine giden faşistler apartmanın içinde bekleyerek, kendisini ziyarete gelen annesi ve kız kardeşiyle birlikte eve gelen arkadaşımıza saldırdı. Gözü dönmüş caniler arkadaşımızın annesi ve kızkardeşine de saldırarak sopalarla yaraladı. Faşist çete saldırılarına devam etmek için gezerken bu kez bir arkadaşımızı otogarda sıkıştırdı. Ancak arkadaşımızın olayı önceden farkedip arkadaşlarını araması sonucu, olay net bir şekilde gözler önüne serildi. Olay yerine giden 15 arkadaşımızdan 8i, polis-faşist dayanışmasının sonucu olarak gözaltına alındı. Aynı gün güvenlikleri gerekçesiyle olsa gerek, 21 faşist de gözaltına alındı. Hastaneden alınarak teşhis için şubeye giden arkadaşımızın söylediklerine göre şubede polisler faşistlerle samimi ilişkiler içinde şakalaşmakta ve onlara bizim çocuklar diye hitap ediyorlarmış. Buna şaşırmıyoruz; ne de olsa aynı &ccdil;ürümüş ve kokuşmuş düzene koordineli olarak hizmet ediyorlar.
Gözaltında bulunan arkadaşlarımız önce asayiş şubede tutulurken daha sonra TMŞye götürüldü ve gözaltı süreleri cuma gününe kadar uzatıldı. Halen gözaltında bulunan arkadaşlarımız açlık grevi yapmaktadırlar. Bazı arkadaşlarımız gözaltındaki arkadaşlara şekerli su götürdü, fakat polis tarafından alınmadı.
Olaylardan sonra İHDye giden bazı arkadaşlarımız oraya gelen polisler tarafından tehdit edildi. Polisler, arkadaşlarımızın orada bulunduğu sürece saldırı olabileceğini söylemiş; hatta bir arkadaşımızı gözaltına almaya kalkışmış, ama arkadaşların kararlı tutumu sayesinde bunu başaramamışlar.
21 Mayıs günü Fen Edebiyat ve Eğitim Fakültelerinde polis ve jandarma, öğrencilerin üzerlerini arayarak içeri almış, üniversitemiz tam anlamıyla kışlaya dönüştürülmüştür.
Saldırılar karşısında tüm devrimci arkadaşlarımızı, faşizme karşı birlikte hareket etmeye ve kavga bayrağını yükseltmeye çağırıyoruz.
Polis, jandarma üniversitelerden defolsun!
Gözaltındaki arkadaşlarımız serbest bırakılsın!
Denizleri ve İbrahim Kaypakkayayı anma etkinliği...
Yarattıkları değerler mücadelemizde yaşıyor!
Türkiye devrimci hareketinin Mayıs ayı içerisinde katledilen önderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve İbrahim Kaypakkaya için Sefaköy İşçi Kültür Evinde bir anma etkinliği düzenlendi. Etkinliğe 80 civarında bir katılım oldu.
Anma programı devrim şehitleri için saygı duruşu ile başladı. Ardından o dönemi anlatan bir konuşma yapıldı. Konuşmada 68de dünyada ve Türkiyede yükselen toplumsal hareketlilik anlatıldı. Türkiye sol hareketine hakim olan reformist gelenekten devrimci kopuşun da bu dönemde yaşandığı vurgulandı. Denizlerin İboların bıraktığı devrimci direniş çizgisi sahiplenildi. Konuşmanın ardından etkinliğe gelen katılımcılara da söz verilerek bir tartışma ortamı oluşturuldu. Söz alanların hemen hepsi Denizlerin, Mahirlerin ve Kaypakkayaların tohumlarını attığı devrimci geleneğe sahip çıkmak gerektiğini dile getirdiler, bugün o dönemi sınıf devrimciliği çizgisinde aşmak için elimizde fazlasıyla imkan olduğuna işaret ettiler.
Etkinlik Grup Asminnin söylediği türküler ve halaylarla bitirildi.
|