27 Eylül'03
Sayı: 2003 (10)


  Kızıl Bayrak'tan
  Irak'a asker göndermek Türkiye ve Ortadoğu halklarına karşı savaş ilanıdır!
  Irak halkıyla omuz omuza emperyalist işgal koalisyonuna karşı direnişi büyütelim!
  İşgal taşeronlarının son manevraları ve bağımsız devrimci faaliyetin artan önemi
  Emperyalistler arası pazarlık kızışıyor..
  Sendika ağaları sendika kürsülerini emperyalist savaşın hizmetine sunuyor!
  Irak halkı katledilerek "özgürleştiriliyor",...
  Savaş kundakçılarının yalanlarının üstü örtülemiyor
  Gençliğin kampanyası sürüyor!
  Sınıfa ihanetin hesabı sorulmalıdır!
  Türkiye: Satılığa çıkarılmış bir ülke!
  Özelleştirme saldırısının yeni dönemi/2
  Katliamın 4. yılında Ulucanlar direnişi...
  Ulucanlar direnişi: Devrimin ve devrimin partisinin yenilmezliğine kanıt!
  Ulucanlar katliamının 4. yılında şehitlerimizi andık...
  On'lara sözümüz var...
  Emperyalistler arası pazarlık ve uzlaşmalar Irak halkının direnişini kıramayacaktır!
  İkinci intifadanın üçüncü yılı... Filistin direnişi sürüyor!
  Dünyada sınıf hareketi...
  Bültenlerden...
  Özel savaş ve KADEK...
  Dersini alanlar Irak'a asker gönderecek
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Bolivya’da çiftçi gösterileri

16 Eylül günü Bolivya’nın başkent La Paz’a giden yolları onbinlerce çiftçi tarafından kapatıldı ve başkent bir polis sözcüsünün tabiriyle ablukaya alındı. Gösterilerin sebebi La Paz’in kuzeyinde bulunan El Alto bölgesinde ek bir yerel verginin alınmak istenmesi ve 1 Ocak 2002 yılında yürürlüğe giren “And Ticaret Önceliği Sözleşmesi”. ABD ile imzalanan bu sözleşme Kolombiya, Peru ve Ekvator’u da kapsıyor ve enerji ticaretini kolaylaştırıyor. Gösterilerde dile getirilen taleplerden biri de, bir hırsızı öldürdüğü gerekçesiyle delil bulunmamasına rağmen tutuklu bulunan sözcüleri konumundaki Kızılderili politikacı Freddy Huampo’nun serbest bırakılması idi.

El Alto bölgesinde yürürlüğe konmak istenen ek vergi uygulamasına göre, ev ve arsa alımlarında yerel yönetime ek vergi ödenecek. Halk komiteleri birliği ve yerel bir sendika çatı örgütü hafta başında bu planlara karşı genel grev çağrısında bulunmuştu. Muhafazakar Başbakan Gonzalo Sánches de Lozada’nın gösterilere tepkisi ise, ablukayı kırmak için bölgeye yoğun bir polis ve asker sevkiyatı oldu.

Gösterilerin, uygulanmak istenen neo-liberal politikalara karşı diğer sektörleri de harekete geçirme gücünün bulunması sistem için tehlike oluşturuyor. 26 Eylül günü, dokuz bölgeden birinin merkezi olan Oruro’da, ABD’ye gaz ihracına karşı büyük bir gösteri yapılacak. Bir yandan enerji kaynakları ABD’ye pazarlanırken, öte yandan ülkede elektrik, gaz ve su fiyatları gün geçtikçe yükseliyor.

20 Eylül günü de gösteriler gerçekleşti. La Paz’ın kuzeyinde bulunan Sorata’da askerlerin ateş açması sonucu dört kişi yaşamını yitirdi. Çiftçilerin siyasi sözcüsü Felipe Quispe, birçok kentin giriş-çıkışlarına barikat kurarak gaz ihracını engellemeye çalışan Kızılderili köylülerin bölgeye gönderilen askeri güçlerin barikatlarını kolayca aşabildiklerini; olayın güvenlik güçlerinin iki köylüyü gerekçesiz yere tutuklamak istedikleri için çıktığını, bu olaydan sonra askerlerin oradan ayrıldıklarını, daha sonra bölgeye gönderilen keskin nişancıların açtığı ateş sonucu insanların öldürüldüğünü açıklıyor.

21 Eylül günü Sorata’da birçok otel, idari bina, bir polis karakolu ve bir mahkeme binası kundaklandı. Birçok köylü örgütü önümüzdeki günlerde gerçekleştirecekleri ortak eylemleri görüşmek üzere biraraya geldiler.

M. Coşkun



Düsseldorf’ta onbinlerce emekçi haykırdı...

“Sosyal reformlara hayır!”

Almanya’da “sosyal reform paketi” adı altında her gün bir yenisi gündeme getirilen sosyal hak gasplarına karşı işçi ve emekçilerin sesi de gün geçtikçe yükseliyor.

Bu saldırıların en ağırı, son dönemlerde gündeme getirilen ve “Agenda 2010” olarak adlandırılan pakettir. Bu pakette hükümetin 2010 yılına kadar kademeli olarak gaspetmeyi düşündüğü sosyal haklar var. Örneğin; emeklilik yaşının 67’ye çıkarılması, işgüvencesine yönelik saldırılar, özelleştirmeler (posta ve demiryolları), sağlık ve eğitimin paralı hale getirilmesine yönelik planlar, işsizlik parasının kaldırılması, esnek üretim vb...

Bütün bu ağır saldırılara karşı kamu emekçilerinden tepki geldi. Alman Sendikalar Birliği (DGB) bünyesindeki çeşitli sendikalara bağlı onbinlerce kamu emekçisi, 24 Eylül günü, Nord Rhein Westfallen (NRW) eyaletinin başkenti Düsseldorf’ta biraraya geldi. 30 bini aşkın emekçi, saat 14:30’dan itibaren yürüyüşe başladı. Pankart, döviz ve düdükleri ile canlı bir görüntü sunan emekçiler, eyalet meclisinin önünde miting için tekrar toplandılar. İtfaiyeciler, hukukçular, sosyal hizmetlerde çalışanlar, öğretmenlerin yanı sıra en dikkat çeken, kalabalık ve üniformalı bir kortej oluşturan sendikalı polisler oldular. Bizler de Bir-Kar olarak dövizlerimizle eyleme katıldık.

Eyalet meclisinin önünde yapılan mitingde, DGB’nin NRW ve diğer bazı sendika temsilcileri çeşitli konuşmalar yaptılar. Sosyal kısıtlamaları kabul etmeyeceklerini ve buna karşı mücadele edeceklerini belirterek, “şimdiye kadar aldıkları kararlarda bizi hiçe sayanlar bugünden itibaren dikkate almak zorunda kalacaklar” dediler. Fakat sendikacıların miting alanlarındaki bu türden kararlı tutumlarının çoğunlukla laftan ibaret olduğu biliniyor. Eylem kararlarını, tabandan gelen basınçla ve kitlelerin öfkesini boşaltmak için aldıkları da... NRW bünyesinde yaklaşık 300 bin emekçi örgütlü olmasına rağmen sadece 30 bin kişinin alanlara çıkması, sendikaların ne kadar mücadele etmek istediklerine bir gösterge. Bu nedenle son dönemde hızla üye kaybediyorlar. Hizmet sektörü sendikası Verdi’nin son dönemdeki üye kaybı onbinlerle ifade ediliyor.

Bütün dünyada olduğu gibi Almanya’da da sistem kendi yapısal krizinin faturasını işçi ve emekçilere çıkarmak istiyor. Bu uygulamalar işçi ve emekçilerin gittikçe büyüyen tepki ve nefretini kazanıyor. Fakat halihazırda bu tepkiler sermayeye geri adım attırabilecek bir kararlılıktan ve öncüden yoksun. Alman işçi ve emekçileri, devrimci bir sınıf partisi ve sınıf sendikacılığı çizgisinden yoksunluğun bedelini uzun bir süre daha ödeyecek gibi görünüyor. Fakat dipten gelen güçlü bir dalga kendi öncüsünü de yaratmayı bilecektir.

BİR-KAR/Köln



Bern’de 40 bin kişilik büyük yürüyüş

Son yıllarda Avrupa burjuvazisi işçi ve emekçilere yönelik kapsamlı saldırı politikaları yürütüyor. Reform paketleri adı altında uygulamaya konulmak istenen saldırı, eğitim, sağlık ve emeklilik gibi temel hak.arı kapsıyor ve hemen tüm Avrupa ülkelerinde gündeme alınmış bulunuyor.

Bu saldırıların İsviçre’deki güncel boyutunu emeklilik yaşının yükseltilmesi ve emeklilik haklarına yönelik saldırılar oluşturuyor. Emeklilik yaşını kadınlarda 65’e, erkeklerde ise 67’ye çıkarmak isteyen ve emekl. olanların haklarını kısıtlayan yasaya karşı işçiler, sendikalar ve çeşitli siyasi partiler direnç gösteriyor. Sendikalar “Emeklilik hırsızlığına hayır, emeklilik hakkımızdan elinizi çekin!” şiarıyla kampanya yürütüyor. Kampanya çerçevesinde bazı merkezlerde çeşitli yerleri bloke etme gibi küçük çaplı eylemler gerçekleştirildi. Bu eylemler 20 Eylül’de Bern’de yapılan büy&u ml;k gösteriye hazırlık anlamına geliyordu.

Sendikaların, sol ve ilerici siyasi partilerin, kitle kuruluşlarının çağrısıyla 20 Eylül Cumartesi günü Bern’de büyük bir yürüyüş yapıldı. 40 bin işçi ve emekçinin katıldığı y&.uml;rüyüş coşkulu geçti.

Biz de eyleme hazırlıklı olarak katıldık. TKİP ve ambleminin altında Almanca olarak “Emperyalist savaşa ve kapitalist sömürüye karşı bütün ülkelerin işçileri birleşin!” sloganının yer aldığı pankartımız. açtık. BİR-KAR ambleminin yeraldığı ve Almanca “Kapitalist sömürüye, işsizliğe ve sosyal hak gasplarına karşı mücadeleye!” sloganının yazılı olduğu pankartla yürüyüşte yerimizi aldık.

TKİP taraftarları/İsviçre