ABDnin Irakı işgal etmek için ileri sürdüğü yalanlar açığa çıkmaya başladı. Amaç kanlı, kirli ve haksız bir işgali meşrulaştırma çabası olunca, Bush haydudu kendini yalanlayan ve çürüten açıklamalar yapmak durumunda kalıyor. Amerikan kamuoyu yoklamaları Bushun prestij kaybettiğini, Irak işgalini haksız görenlerin sayısında artış olduğunu ortaya koyuyor. Amerikan halkı, Irak batağından dönen tabutların sayısındaki artışı, sosyal ve ekonomik alanda kendilerine ödetilen faturayı gördükçe seslerini çıkarmaya, tepkilerini yükseltmeye başladılar.
Bush işgale gerekçe olarak kitle imha silahlarını bahane etmiş, Saddam ile El Kaide arasında ilişki olduğunu iddia etmişti. Irak halkını özgürleştirmek, ülkeye demokrasi götürmek ve ülkeyi yeniden yapılandırmak yalanlarını kullanmıştı. Ancak Bush, birkaç gün önce yaptığı açıklama ile, Saddam Hüseyinin 11 Eylül saldırısı ve El Kaide örgütü ile olan ilişkisine dair herhangi bir kanıtın bulunamadığını itiraf etti. Eski Birleşmiş Milletler silah denetçisi Hans Blix de Irakın kitlesel imha silahlarına sahip olmadığını ve bunları on yıl önce ortadan kaldırdığını belirtti. Böylece işgalin en önemli gerekçelerinin koca bir yalan ve aldatmaca olduğu bir kez daha açığa çıktı.
Yaklaşan seçim gündemi Bushu ayrıca sıkıntıya sokan bir başka etken. Demokrat ya da Cumhuriyetçi adı alması bu partilerin farklı kesimlere hizmet ettiği anlamına gelmiyor. Aralarındaki tek fark adları. Her ikisi de farklı sermaye gruplarına hizmet eden, onların çıkarları doğrultusunda hareket eden birer kukla.
Temsilciler Meclisinde Demokrat Parti lideri California milletvekili Nancy Pelosi ile Pennsyvania milletvekili John Murtha, Irak politikasının mimarlarının kovulmasının dünyaya karşı bir sorumluluk olduğunu söylediler. Ancak Demokrat Parti milletvekilleri buna rağmen Irakın yeniden yapılanması ve ABD askeri operasyonları için Bushun kongreden talep ettiği 87 milyar dolarlık ek yardımın çok çabuk kabul edilmesine de destek verdiler. Özünde her iki parti de Irakın işgaline ya da ABDnin dış siyasette izlediği saldırgan politikalara karşı değil. Demokrat Partinin seçimlere dönük vaadi, diğer emperyalist devletlere Irak yağmasından daha fazla pay koklatmak. Demokrat Partinin Irak politikası diğer emperyalist ülkelerden destek kazanmayı ve Irakı yeniden yapılandırmayı öngörüyor. Bushun önceleri BMyi hiçe sayan açıklamalarının, diğer emperyalist ülkelerin desteğine ihtiyaç duyulduğu şu günlerde ABDyi zora soktuğuna inanan Demokrat milletvekili Murtha, birisi görevden uzaklaştırılıncaya kadar uluslararası toplumu ciddi olduğumuza ikna edebileceğimizi sanmıyorum diyor.
Demokratlar da Irakı yeniden yapılandırmak ve işgali sürdürmek noktasında kararlılar. Ancak onların farkı, bu işin altından tek başımıza kalkamadık, uluslararası güçlerin desteğini almak için içimizden birkaçının kellesini verelim demeleri. Halkın savaş karşıtı tepkisini ılımlı söylemlerle kendilerine yedeklemeye çalışıyorlar. Kısacası, işgale devam edelim, ama suça ortak olanların sayısını artıralım ki uluslararası meşruiyeti sağlayalım eğilimindeler.
Irak halkının direnişi karşısında şok ve dehşet yaşayan işgalci güçler kendi kayıplarına ilişkin rakamlarda da gerçeği yansıtmıyorlar. Resmi rakamlara göre saldırının ilk aylarından bu yana ölen ABD askeri sayısı 297, yaralı sayısı ise en az 6 bin. Rakamlar ortalama her gün bir ABD askerinin öldüğünü, 10unun ise yaralandığını gösteriyor. Bu rakama diğer işgalci güçlerin sayısı dahil değil.
Irak halkının yaşadığı baskı, tecavüz ve yağmanın da hangi boyutlarda olduğu, katledilen sivil halkın sayısı vb. dünya kamuoyuna doğru ve net bir şekilde yansıtılmıyor.
Iraktaki ABD kuklası Geçici Hükümet Konseyi, ülkede 30 yıllık devletçi ekonominin reforme edilerek petrol sektörü dışındaki tüm sektörlerin yabancı yatırımcılara satılacağını açıkladı. Konsey kararını Dubaide düzenlenen G-7 zirvesinde açıkladı. Yabancı şirketler, önceden onay dahi almaya gerek olmaksızın, Irak ekonomisinin her alanında tam kontrol sahibi olabilecekler. Yabancı şirketlerin Iraka girişi vergi indirimi ve gümrük tarifesi gibi tedbirlerle desteklenecek. Şirketler sanayinin her dalından sağlık, eğitim ve suya dek her sektörü ele geçirebilecek. ABDnin diğer emperyalist ülkelere de açtığı Irakı yağma rüşvetinin adı ülkeyi yeniden yapılandırmak oluyor.
Irakın zenginlikleri emperyalist tekeller tarafından yağmalanırken, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) raporu 26.3 milyonluk nüfusun yaklaşık yarısının insani yardıma ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Savaş, yaptırımlar ve kuraklığın, Irakta yaşam standartlarının ciddi biçimde düşmesine yol açtığını vurguluyor. Irak halkının yaklaşık yüzde 60ının işsiz olduğunu ve gıda yardımı dağıtımlarından başka bir olanağı olmadığını ifade ediyor. Rapora göre, milyonlarca Iraklı, Bağdat hükümetinin gıda, ilaç ve diğer insani malzeme alımında kullanmak üzere petrol satmasına izin veren gıda karşılığı petrol programı altında halka dağıtılan gıdadan başka bir kaynağa sahip değil.
Irak halkı ABD askerlerinin evlerine yaptığı baskınlarla bir gecede özgürleşiveriyorlar! Irak Geçici Hükümet Konseyi üyesi Habib Kuzai, baskın yapan ABD askerlerinin Iraklıları, eşleri ve çocuklarının gözleri önünde bağlayıp yere yatırdığını, gece yarısı yapılan baskınlarda Iraklı çocukların korku dolu saatler yaşadığını ve işgalin zihinlerine kazındığını söylüyor. Onlarca Iraklı neden ve nereye götürüldüğü belli olmadan tutuklanıyor.
Mazot taşıyan tankerler önünde uzayıp giden kuyruklar, Haburda Sağlık Bakanlığının yaptığı Gidilen yerde kolera riski var uyarısı, açlık ve hastalıktan halsiz düşmüş kadın ve çocukların yaşadığı sefalet... Tüm bunlar yaşanırken Irakta en çok korunan binalar ise bankalar. ABD ve İngilterenin başını çektiği ve mantar gibi çoğalan özel güvenlik şirketleri, büyükelçilikler, müzeler, bakanlıklar, yabancı yardımcı grupları ve şirketlerin güvenliğini 1 milyon dolar karşılığında koruyorlar.
ABD emperyalizmi Irak halkını kültürel ve insani olarak da kirletmek, yozlaştırmak için boş durmuyor. Amerikan yapımı porno ve şiddet filmleri Amerikan halkından sonra şimdi de Irak halkının sersemletilmesi için kullanılıyor. Tüm bu gerçekler, emperyalizmin ezilen dünya halklarına özgürlük değil kölelik, insani yardım değil açlık ve sefalet, yeniden yapılandırma değil yıkım ve yağma getirdiğini bir kez daha kanıtlıyor.
ABD dünya halkları nezdinde baştan beri lanetlenen ve hiçbir meşruiyeti olmayan işgal politikasından vazgeçme niyetinde değil. Savunma Bakanı Donald Rumsfeldin yaptığı açıklama bunu ortaya koyuyor: Dünyaya her burnumuz kanadığında kavgadan çekileceğimizi düşündürmemeliyiz. Eski bir Chicago deyişi vardır: Paspas gibi davranırsanız, insanlar üzerinize ayaklarınızı silecektir.
ABD dünyanın tek gücü olmaya oynuyor. Emperyalist saldırganlık, işgal ve katliamlarına devam etme hesapları yapıyor. Bu hesapları bozmak ve ABD emperyalizmini Irak batağında boğmak için, bölge ve dünya halklarıyla dayanışmaktan, direnişi sahiplenmekten başka bir çıkar yol yok.