23 Kasım '02
Sayı: 46 (86)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emek düşmanı ve Amerikancı hükümet işbaşında
  İşçi sınıfına yeni saldırıların adı: "Acil eylem planı"
  Savaş ve yıkım programında hızlı icaat
  Sendika bürokatlarının yeni hükümet karşısındaki tutumu...
  "İş Kanunu Ön Tasarısı" saldırısı yüzyıllık kazanımlarımızı hedefliyor
  İş güvencesi yasası işçı kıyımının gerekçesi yapılıyor...
  "İş güvencesi" aldatmacası ve sermayenin kural tanımazlığı
  Yeni hükümetin sınıfa yönelik saldırı hazırlığı
  1 Aralık'ta alanlara!
  Sefaköy Emperyalist Savaş Karşıtı Platform Girişimi oluşturuldu...
  Seçimler ve sol hareket...
  Türk Metal çetesi satış sözleşmesini imzaladı
  Türk-İş Başkanlar Kurulu toplantısının gösterdikleri...
  ÖO 5. Ekibinden İmdat Bulut şehit düştü...
  Kıbrıs sorununa emperyalist çözüm
  AKP hükümeti...
  Emperyalist savaşı engellemek için mücadele saflarına!
  Ekim Gençliği'nden...
  Afrika'dan yükselen çığlık: Açlık, hastalık, ölüm!
  Dünyadan...
  Blix Bağdat'ta...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Parti’nin 4. yılını devrimci
coşkumuzla selamlıyoruz!

Sevgili yoldaşlar,

Oldukça zor ve çetin koşullarda, ..... bunaltıcı ideolojik-politik-örgütsel .... altında, tasfiyecilik ve devrim kaçkınlığının baskın bir dalga haline geldiği bir dönemde yola çıktık. Bilimsel sosyalizmin rehberliği, Marksizm’in devrimci sınıf özü ve yöntemlerine dayanarak ...... göğüs gerdik. Geçmişin olumsuz ve çarpık küçük-burjuva ideolojik çizgisi ve örgütsel geleneğiyle sert bir kopuşma yaşadık. Onun devrimci mirası, gelenek ve değerlerine sahip çıktık. Bu temelde işçi sınıfına, yaşadığımız toplumun bu biricik devrimci sınıfına yaraşır .... hareket ettik.

Uzunca sayılabilecek bir dönemin ardından ..... toplumsal-siyasal arenaya kızıl bir güneş doğdu. “Altında birleşilecek, uğrunda savaşılacak” bir davayı kazandık.

......... hemen ardından kapsamlı ........ yüzyüze kaldı. ...... .... ..... Ancak işçi sınıfının davası ezilemez, yolu kesilemezdi.

Nice ..... göğüs gerdik, “uğrunda tereddütsüzce öldük.” Can ve kan bedeli bir mücadeleyle ...... .... ... Davamız yıkılmak bir yana gelişip serpildi. İşçi sınıfının yıkılmaz tek gerçek temsilcisi, insanlığın özgür geleceği olduğunu gösterdi.

..... yılına çok daha güçlü ve sarsılmaz biçimde giriyor. Zor dönemlerde sınanıp, çelikleşen .... devrim ve sosyalizm yolunda emin adımlarla yürüyecektir. ............... 4 yılı onun işçi sınıfı ve emekçiler içerisinde kök salacağı, bu süreç içerisinde gerçek bir ihtilal olarak boy göstereceği bir dönemin başlangıcı olacaktır.

Bu inançla Parti’nin 4. yılını büyük devrimci coşkumuzla selamlıyoruz.

Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Yaşasın TKİP!

Ulucanlar’dan komünist tutsaklar

(Metindeki noktalı boşluklar
cezaevi idaresi tarafından
karalanarak sansürlenmiştir...)



Beyaz eşya sektörü çalışanlarının sorunları

Beyaz eşya tamirciliği (teknisyenliği) oldukça ağır bir iştir. Diğer işkollarında olduğu gibi bu sektörde de sömürü en dizginsiz ve azgın biçimde uygulanır. Bu sektörde çalışan işçiler için kol saati uygulaması yoktur, gün saati uygulaması vardır. Güneşin doğuşuyla batışı arasındaki zaman (bu süre yazın 12-13 saat, kışın 9-10 saat) mesai saatidir. İş erken bitmişse hava kararmadan çıkamazsınız. Bitmemişse gerekirse geceyarılarına kadar devam edersiniz.

Bu sektör çalışanları (teknisyeni, kalfası, çırağı ve sekreteriyle) temizlik, nakliye-hambaliye işlerini, kendi yemeğini kendisi yapmak zorundadır. Yapılan işler işverenin hoşuna gitmemişse yandığınızın resmidir. Kalfa ve çırakların adı ağza alınmaz her türlü hakaretler içerir. İşçiler ezilmişliğe peşinen boyun bükmüşlerdir.

Bu sektörde işçi-işveren ilişkileri çoğunlukla kafakol ilişkisine dayandığı için genel bir laçkalık mevcuttur. Sektörde çalışan sayısı oldukça fazladır, ancak tek tek işyerlerine bölünmüş olduklarından dolayı örgütlülük yoktur. Bugüne kadar hak arama ya da örgütlenme yolunda kayda değer bir adım atılmamıştır. Bu anlamda girişimde bulunan işçiler ya işten atılmış ya da komünist damgasını yemiştir. Bu nedenle sektörde ileri bir örgütlülük mümkün olamamaktadır. İşverenin dediği kanun, yaptığı herşey haktır. İşveren ne yaparsa yapsın haklıdır. Bu sektörde kazanç çok fazladır, ancak işçiye az ödenir. İşçi %3-5’lik artışlara razı olurken, yedek parça ve işçilik ücretleri %30’un altında olmamak kaydıyla her altı ayda bir artar.

Bu sektörde çalışan işçilerin çoğunluğu kaypak ve ispiyoncu bir yapıya sahiptir. Bilinçlenmesi oldukça güçtür. Ancak son zamanlarda lise ve üniversite mezunu işçiler alınmaktadır. Bu anlamda yeni bir kıpırdanma olabilir, fakat henüz gözle görülür bir gelişme yoktur. Her konuda ipler işverenin elindedir. İşçiler arasında gizli bir rekabet vardır ve bu işveren tarafından sürekli körüklenir. “Sen ustasın o kalfa, sen kalfasın o çırak, ya da sen ondan ustasın ama diploması olduğu için onun adı teknisyen, o çok okumuş yazmış çok konuşuyor, ondan uzak dur, kafan rahat olsun” gibi telkinlerle çalışanlar sürekli birbirlerine karşı kışkırtılır, rekabet körüklenir, aralarındaki anlaşmazlıklar alttan alta kızıştırılır. Bir usta diğer ustaya maaşının miktarını söylemez, söylerse patron kızar. Patron her iş&ccedl;iye gizli maaş öder. Yaptığı ödeme sonunda “senin maaşın diğerlerinden fazla, ama sakın ne kadar aldığını diğerlerine söyleme” nasihatında bulunur. Bu söylem işçide önemli biri olduğu izlenimi uyandırır.

Sektör çalışanları kendileri hak aramazlar, arayanları da kınarlar. Başkaldıran herkese karşı kinleri vardır. Patrona ne kadar yakın olursam o kadar kârım olur mantığı ile hareket ederek işçi direnişlerini de kendilerine örnek almazlar, haklarını almak için mücadele etmezler.

Beyaz eşya sektörü çalışanları birlik ve beraberlik içerisinde olmadıkları, bölünmüşlük ve başıboşluğu, kaderciliği kabul ettikleri sürece en azgın sömürüye mahkumdur. En ağır koşullarda çalışan, en ağır sömürüye maruz kalan beyaz eşya sektörü çalışanları kurtuluşlarını sınıfın kurtuluşunda görmedikleri sürece aynı şekilde yaşamaya mahkumdur. Bütün işçi sınıfının olduğu gibi beyaz eşya sektörü çalışanlarının kurtuluşu da sosyalizmle gelecektir. Sınıf bilincini almış işçilerin görevi kurtuluşun yolunu göstermek, sorumluluklarını hatırlatmaktır.

Bir işçi/Kayseri



Geleceği birlikte kuralım!

Çalıştığımız sanayi kolunda diğer çalışanlara oranla maddi yönden daha avantajlı durumdayız. Ama aramızda ücret konusunda farklılıklar var. Sonraki yıllarda işbaşı yapmış arkadaşlar daha düşük ücret alabiliyorlar. Fark epey fazla. Aradan geçen yıllar bu açığı telafi edemiyor.

Esnek çalışma, taşeronlaşma, 50 yaşında emeklilik, başka bölgelere zorunlu nakiller yaşadığımız sorunların bazıları. Bu tür uygulamalar özelleştirmenin alt basamaklarını oluşturuyor. Bunun yanında bir kısım işçi arkadaşların bazı düzen partilerinin uzantısı olarak hareket etmeleri, sendikayı o meyanda görmeleri işi daha da zorlaştırıyor.

Sendikal mücadelenin tabanda işlevsiz olması ise ayrı bir sorun. Bunları bir şekilde dile getirmemiz gerekiyor. Önümüzdeki dönemde sorunların artacağı kesin. Geçmişte olumlu mücadele deneyimi olan işçilerin bu zorlukların üstesinden geleceğine inanıyorum. Sadece kendi yaşamımızı değil çocuklarımızın geleceğini de birlikte kurmalıyız.

Bir okur/Kayseri



Parasız eğitim ve öğretmen istiyoruz!

Merhaba,

Ben emekçi bir ailenin bir çocuğuyum. Daha önce de size yazmıştım. Bu seferki yazımda kendi okulumda yaşadığımız sorunlardan bahsetmek istiyorum.

Bizleri ücretsiz okutmaları gerekirken, ücretli yani paralı okutuyorlar. Kısaca emekçi çocuklarının okumalarını engelliyorlar. Mesela bu paraların çoğu gereksiz şeyler için toplanıyor, bizim ihtiyaçlarımızı karşılamak için değil.

Bizlerden sürekli katkı parası, karne parası, kayıt parası, nakil parası, tebeşir parası vb. isteyerek zaten zor durumda olan ailelerimizi daha da zora sokuyorlar. Ailelerimizin geliri düşük olduğundan bir sürü para dökerek bizleri okutmak zorunda kalıyorlar.

Bir diğer sorun da öğretmen sorunu. Çoğu sınıfın öğretmenleri yok. Bu yüzden arkadaşlarımızın dersleri boş geçiyor. Ve bu sorunu görevliler çözmemektedirler. Bizler derslerimizin dolu geçmesini istiyoruz. Parasız eğitim ve öğretmen istiyoruz.

İlköğretimde okuyan bir öğrenci/Adana