MESS ile üç işçi sendikası arasında Ağustos ayından bu yana süren, 2002-2004 dönemi grup toplu iş sözleşmesi, 80 bin işçiyi kapsayan Türk Metal ile MESS arasında imzalandı. Metal işverenlerinin yeni iş kanununda yer alan üç maddeyi dayatmasıyla bilinçli olarak tıkanan sözleşmeler, Türk-Metalin yeni bir satışıyla, %12yle imzalandı. Yeni bir satış, çünkü ücretlerin düşüklüğünden çok (o da bir satışın diğer yönü) sözleşmeye esnek üretim damgasını vurdu. MESS bilinçli olarak sözleşmelerin önünü tıkama taktiği izledi. Hükümetin patronlara verdiği iş yasasını meclisten çıkarma sözünü bekleyerek TİSi uzatma yoluna gitti. R. Baydurun yaptığı açıklamalara AKPnin verdiği yanıt, sermayeyi memnun edecek içeikte. Bu nedenle Türk-Metalle MESS sözleşmeyi hemen imzaladı. Birleşik-Metal ile Hak-İş daha önce olduğu gibi imzalamaktan başka seçenekleri olmadığı yönünde açıklama yaptılar. Türk-Metale bağlı fabrikaların önde gelenleri arasında esnek üretim son yıllarda zaten uygulanıyor. Bu fabrikaların metal sektöründe tuttuğu önemli yeri düşünürsek, yaygınlık kazanma oranı ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz kriz döneminde esnek üretim zamsız çalışma, ücretsiz izin, telafi çalışması vb. adlar altında uygulamaya sokulmuştur. Ayrıca BEKO, OYAK RENAULT, TOFAŞ, BOSCH, MAKO, COŞKUN ÖZ, VOLKSWAGEN, MERCEDES vb. birçok fabrikada neredeyse sistem olarak yerleşmiş durumda. BEKOda telafi çalışması, alt işveren uygulamasıyla taşeronlaştırma, fazla mesai parası vermeme gibi uygulamalarla esnek çalışma hayata geçirilmiş bulunuyor. MERCEDESte de esnek çalışmanın karşılığı işçilere çeşitli biçimlerde yansıyor. Kriz dönemlerinde işçiler yarım ücret üzerinden izne çıkarılıyor, aldıkları para karşılığında ise saat üzerinden borçlu sayılıyorlar. İşçiler izin dönüşü borçlarını ödeyebilmek için, pazar günleri de dahil olmak üzere hergün çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu çalışmaların karşılığı ise normal mesai üzerinden hesaplanıyor. OYAK RENAULTta işveren çalışma saatlerini düşürüyor, işçilere daha az zamanda daha fazla iş yaptırıyor. Haftalık üretim adedi az çalışmaya rağmen gittikçe arttırılıyor. Benzer bir yöntem TOFAŞta da uygulanıyor. İş olmadığı gerekçesiyle işçilere ücretsiz izin veriliyor, onun yerine herhangi bir gün telafi çalışması adı altında işçiler çalıştırılıyor. Eski ve yeni işçiler arasındaki ücret dengesizliği daha fazla arttırılıyor. Hafta sonu tatili ise herhangi bir gün yaptırılıyor. İşçilerin birlikte oldukları 15 dakikalık çay paydosları bile yarı yarıya düşürülebiliyor. Türk-Metalin satış sözleşmesine karşı metal işçileri öfkelerini dışa vurmayan bir tepki içindeler. İlk olarak Bursada imzalanan sözleşmelerde Türk-Metal Sendikası sermayenin gerçek yandaşı olduğunu bir kez daha tüm açıklığıyla gösterdi. Kriz dönemi boyunca Türk-İş, özelde Türk-Metal, fabrikalarda işçileri toplayıp sermayenin ağzıyla kriz masalları anlatarak, işçileri eğitim süzgecinden geçirdi. Sürekli kriz ve dışarıdaki işsizlik vurgulanarak, işçilerin tepkileri, patron ne dayatırsa razı olmaları yönünde tehditvari söylemlerle bastırılmaya çalışıldı. Sözleşme imzalanan yerlerde işyeri temsilcileri ve sendikacılar bant aralarında sık sık dolaşarak işçilerin tepkilerini ölçmeye ve psikolojik baskı ortamı oluşturmaya çalıştılar. Zira 98 Eylülünün yarattığıöfke patlamasını unutmuş değiller. Sadece onların koltuklarını sallamamış, aynı zamanda metal patronlarına metal işçilerinin taşıdıkları gücü de göstermişti. Türk Metalin başındaki çetenin lideri Mustafa Özbek, ücretlerdeki artışla metal işçilerinin net ücretlerinin 720 milyon lirayı bulduğunu söylüyor ve ekliyor; Bu parayı metal işçisi hak etmiştir. Bunun karşılığında göz nuruyla, el emeğiyle, kol gücüyle işyerine mutlaka verecektir. Özbek haini metal işçilerini esnek çalışma uygulamasıyla karşı karşıya bıraktığı yetmezmiş gibi, bir de ücretlerin yüksek olduğu yalanına başvuruyor. Özbekin iyi bir sözleşme yaptık açıklaması iyi bir satış yaptık, esnek çalışmaya imza attık şeklinde anlaşılmalıdır. Bu işbirlikçi hain, ücretler konusunda hiç utanmadan yalan söylüyor. Gerçekte 6 aylık enflasyonun altında zam alınan işyerlerinde yeni işe giren işçilerin ücretleri 250-270 milyon lira arasında değişirken, eki işçilerin ücret ortalamaların 600 milyon civarında. Ancak esnek çalışma sayesinde haftalık çalışma saatlerinin düşürülmesi ile birlikte ücretler sözleşmenin oldukça aşağısında kalıyor. Yani daha kısa sürede daha düşük ücretlerle daha çok üretim yapılıyor. Türk Metalin çeteleşmiş takımı bir kez daha sınıfa açıkça ihanet etti. Özçelik-İş ve Birleşik Metal-İş yöneticileri ise izleyerek ve susarak bu ihanete suç ortaklığı yapıyorlar. Daha geçtiğimiz günlerde böyle bir sözleşmenin imzalanmasına asla izin vermeyeceklerini, imza atmanın açıkça sınıfa ihanet anlamına geldiğini, işçiler için ölüm fermanı demek olduğunu vurgulamışlardı. Tabii ki bu sözler boş ve aldatıcı manevralardı. TİSdeki tıkanma nedeniyle Birleşik-Metal bu hafta başı grev kararı alacaktı. Birleşik-Metal üyesi işçilerden herhangi bir tepki gelmezse, onun da Türk-Metalin imza attığı sözleşmenin benzerini imzalayacağını yapmış olduğu açıklama gösteriyor. Son iki senedir önemli sayıda üye kaybına uğrayan Birleşik Metal bu uzlaşmacı tutumu nedeniyle de yok olma derecesine geldi. Bu hainlere ve uzlaşmacılara güvenilmemesi gerektiğine bir kez daha yaşayarak tanık oluyor metal işleri. Ancak taban örgütlülükleri üzerinden birliktelik sağlanamadığı, sendika bürokratlarının elinden inisiyatif alınamadığı sürece metal işçilerinin yaşadığı ihanet ne ilk ne de son olacaktır. Şimdi yüzlerce metal işçisi işten atılma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Metal işçileri saldırıları püskürtmek ve esnek çalışmaya izin vermemek için diğer işçi kardeşleriyle birlikte eylemli tepkilerle harekete geçmek zorundadırlar. Örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka bir yol yoktur. |
|||||