16 Kasım '02
Sayı: 45 (85)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yaklaşan savaş ve yakıcı görevler
  "İşçilerin birliği, halkların kardeşliği" şiarıyla emperyalist savaşa dur diyelim!
  Savaşa hazırlıkta son perde
  Mecliste derin devleti artık CHP temsil edecek
  TİS'lerde esnek çalışma dayatılıyor!..
  Karayolu işçisi ve saldırıyı göğüsleme sorumluluğu
  Kurtuluş kendi örgütlülüğümüzdedir!
  Emekçilerin oyuyla sermayeye hizmete!
  Aldatıcı manevralar değil çözüm!..
  ÖO direnişinde yeni bir şehit: Serdar Karabulut
  Seçim çalışmalarının ardından sınıf ve kitle çalışmasının yeni dönemi
  Çürümüş düzenin kirli meclisi
  Floransa'da yüzbinlerce kişi kızıl bayraklar ve savaş karşıtı pankartlarla yürüdü
  Floransa'da Birinci Avrupa Sosyal Forumu...
  Birinci Avrupa Sosyal Forumu katılımcılarıyla röportajlar...
  ABD'de "Bizim adımıza değil!" oluşumunun açıklaması...
  Irak'a yönelik savaşın hazırlıkları tamamlanıyor
  Ayaklanma istiyoruz!
  KADEK'in cinayetlerini durduralım!
  "Sınıfa, Partiye ve Devrime Destek Gecesi"
  Bu gidiş nereye?
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
İsviçre’de partimizin 4. kuruluş yıldönümü etkinliğine beşyüze yakın kitle katıldı...

“Sınıfa, Partiye ve
Devrime Destek Gecesi”

Partimizin 4. kuruluş yıldönümünü kutlama vesilesiyle düzenlenen “Sınıfa, Partiye ve Devrime Destek Gecesi”nin ikincisi 9 Kasım 2002 tarihinde İsviçre’nin Basel kentinde gerçekleşti. Anlamlı bir ön hazırlık çalışması yürüttüğümüz geceye beşyüze yakın bir kitle katıldı.

Geleneksel kültürden kopuş kararlılığını ifade eden ve merkezi gecemizde saptadığımız politikayı bölgemizde de uyguladık. Popüler sanatçıların programda yer almadığı bir gecenin katılım açısından taşıyacağı sorunları önemsemeden kendi emeğimizin ve politik çalışmamızın ürünü olan bir gece yapmak istiyorduk. Güçlerimizin sınırlılığı, politik atmosferin geriliği, genel devrimci çalışmanın dibe vurduğu ve programımızın “popüler zayıflığı” dezavantajlarımız olarak önümüzde duruyordu. Fakat biz yoğun bir emeğin ve etkili bir politik çalışmanın belirleyici olduğu inancı ve bilinci taşıyorduk. Gecenin başarısını güvencelemek sergileyeceğimiz çalışma kapasitesine ve özgüvene bağlıydı. Hazırlıklarımıza ve çalışmalarımıza bu bakışaçısı yön verdi.
Gecenin yapılacağı salonu tuttuktan hemen sonra biletlerimizi, afişlerimizi ve çağrı bildirilerimizi hazırladık. Özellikle gecenin yapılacaği kentte hedefli, planlı ve enerjik bir çalışma örgütlemek özel bir önem taşıyordu. Bunun gerektirdiği bir planlama yaptık. Hemen her yoldaş ilişki ve çevresinin listesini çıkardı. Listeleri ortaklaştırdık, ikişer kişilik gruplar halinde bölüşerek görev dağılımı yaptık ve çalışmamıza fiilen başladık. Düzenli aralıklarla çalışmalarımızı değerlendirdik, uygun planlamalara gittik.

Yüzlerce ev ziyareti yaptık, ziyaret ettiğimiz insanlardan adresler alarak başkalarına ulaşma yoluna gittik. Düğünleri ve çeşitli etkinlikleri değerlendirdik. Tek tek işyerleri ve kahveleri dolaştık. Basel ve çevresinde girmediğimiz kahve bırakmadık. Kalabalık olan kahvelerde konuşmalar yaparak masaları dolaştık. Son hafta Türkiyeliler'in yoğun olarak yaşadığı blokları dolaşarak genel ev ziyaretleri yaptık. Posta kutularına çağrı bildirilerimizi dağıttık. Basel’in dışındaki yoldaşlarımız da başarılı bir çalışma yürüterek anlamlı bir bilet satışı örgütlemekle kalmadılar, geceye önemli bir kitle taşımayı da başardılar.

Geceye iki hafta kala İsviçre’deki güçlerimizle merkezi bir toplantı yaparak yürütülen çalışmaları değerlendirdik ve somut görev bölümü yaptık. Yapılabilinecek herşeyi yaptığım.z iddiasında olmamakla birlikte, başarılı bir çalışma yürüttüğümüz inancındayız. Bir takım etkenler, özellikle aynı gün yapılan dört ayrı düğün çalışmamızın gerçek karşılığını almamızı önemli ölçüde etkiledi ve katılımı sınırladı.

Salonu partimizin kimliğini yansıtacak şekilde düzenledik, ilgi çeken bir görsellik sergiledik. Sunucuların tok ve içerikli konuşmasıyla ve Paris Gençlik Korosu’nun Enternasyonal’ı okuması eşliğinde yapılan saygı duruşuyla gecemizin açılışını yaptık.

Sahnede yerini alan Paris Gençlik Korosu ilgiyle izlendi. Onu bir yoldaşın partimiz adına yaptığı konuşma izledi.

Ardından “Ağlama Salkım Söğüt” grubu şiirsel oyununu sergiledi ve büyük bir beğeniyle dakikalarca alkışlandı. Katılımcılar Türkiye’den getirilen profesyonel bir grupla karşı karşıya oldukları inancındaydılar ve bizden grupla ilgili bilgi istediler. Birçoğu ne denli duygulandığını dile getirdi.

İspanyol dans grubu programa ayrı bir zenginlik kazandırdı. Ali Asker devrimci marşlarıyla geceye coşku kattı.

Verilen aradan sonra konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Haluk Gerger her zamanki tok ve umut aşılayan konuşmasıyla büyük bir ilgi yarattı. Bunu “Kapitalizm savaş demektir” içerikli sinevizyon gösterimi izledi. Emperyalist savaşı ve kapitalist sömürüyü somut veriler ve çarpıcı görüntülerle veren sinevizyon büyük bir ilgi ve beğeniyle izlendi. Paris Gençlik Korosu’nun tekrar sahnede yerini alması ve söylenen türküler eşliğinde çekilen halaylarla gecemiz sona erdi.

Gece sonrasında insanların gece hakkında yaptıkları değerlendirmeler bizi fazlasıyla onurlandırdı. Gecemize katılarak bize destek veren emekçiler ve dostlar başarılı ve nitelikli bir gece örgütlediğimizi, katılımın da başarılı olduğunu belirterek büyük beğenilerini dile getirdiler. Katılımcıların duygu ve düşünceleri amacımıza ulaştığımızın bir başka göstergesi oldu.



“Herkes kendi bayrağı altına!”

Dünya tarihine altın harflerle yazılan 7 Kasım 1917 tarihi biz işçilerin, ezilenlerin tarihidir. Bu tarih ve tüm devrimci mirası, bugün büyük devrimin 85. yılında biz işçilere sınıfsız ve sömürüsüz bir yaşam mücadelesinde yol göstermeye devam ediyor ve edecek de...

Ne onurlu bir şans bizler için ki Ekim Devrimi’nin 85. yılında Türkiye’nin ihtilalci sınıf partisi de 4. yılına giriyor. TKİP de bu onurlu mirasın, bu şanlı kavganın bayrağını ülkemizde dalgalandırıyor. Her geçen yıl devrim adına ne varsa budayanlara inat TKİP işçi sınıfının devrimci, ihtilalci programını azimle ve inatla dalgalandırmaya devam ediyor.

Yıllar önce “Herkes kendi bayrağı altına!” demişti komünistler, ne kadar da iyi demişler.... Bugün bu çağrının yöneldiği geleneksel sol çevrelerin çoğunun bayrağı teslimiyet ve tasfiyenin, ideolojik ve politik iflas ve çöküşün kendisi olmuştur. Siyasal iddiasızlıkta tüm sınırları aşanların bu durumlarına yeni bir örnek ise son seçimler vesilesiyle aldıkları tutumlar olmuştur.

Ben öncelikli olarak tüm işçi kardeşlerime, emekçilere sesleniyorum; ön yargılarla değil okuyarak, araştırarak TKİP’yi inceleyin. Programını okuyun, tartışın ve izlediği pratik çizgiyle karşılaştırmaya çalışın. Farkı o zaman anlayabilirsiniz. Göreceksiniz ki “Herkes aynı şeyi söylüyor” sözü doğru değildir. TKİP ne yasaların altına saklanan, ne reformizmin batağına gömülen, ne de günübirlik ideoloji ve teori üreten partilerden değildir. TKİP işçi sınıfının onlarca yıllık mücadelesinin eseridir ve günümüzdeki temsilcisidir. TKİP ihtilalcidir. TKİP Marksist-Leninist’tir. TKİP bu coğrafyanın kızıl umududur...
Herkesi kızıl umuda katılmaya, ona güç ve destek vermeye çağırıyorum.

Yaşasın ihtilalin partisi TKİP!

K. Boran



Tutsaklığın zehiri

Sevgisiz yazlardan sonra
kurur gülleri yalnızlığın...
Sonbaharından hesap sorar
gelecek ilkbaharlar...
Uzak mekanlarda, yürekler dağlanır
yitip gidenlere mi ağlanır,
böyle uzun gecelerdeı
Sevdiğim, kırlangıçlar da göç etmiştir artık,
selam getirmez senden.
Sonbaharın kaçıncı durağıdır
kasımpatıı
Sararıp solar,
hüzündür safi,
böyle uzun gecelerde.
Bir avuç kor olur da
tutsaklığın zehiri,
yakar yine zifiri karanlığı...
Meşale olur bedenler
gelecek günlere dair...
Onurunu taşıyabilmek için
aydınlığın...

Rahime Henden