16 Kasım '02
Sayı: 45 (85)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yaklaşan savaş ve yakıcı görevler
  "İşçilerin birliği, halkların kardeşliği" şiarıyla emperyalist savaşa dur diyelim!
  Savaşa hazırlıkta son perde
  Mecliste derin devleti artık CHP temsil edecek
  TİS'lerde esnek çalışma dayatılıyor!..
  Karayolu işçisi ve saldırıyı göğüsleme sorumluluğu
  Kurtuluş kendi örgütlülüğümüzdedir!
  Emekçilerin oyuyla sermayeye hizmete!
  Aldatıcı manevralar değil çözüm!..
  ÖO direnişinde yeni bir şehit: Serdar Karabulut
  Seçim çalışmalarının ardından sınıf ve kitle çalışmasının yeni dönemi
  Çürümüş düzenin kirli meclisi
  Floransa'da yüzbinlerce kişi kızıl bayraklar ve savaş karşıtı pankartlarla yürüdü
  Floransa'da Birinci Avrupa Sosyal Forumu...
  Birinci Avrupa Sosyal Forumu katılımcılarıyla röportajlar...
  ABD'de "Bizim adımıza değil!" oluşumunun açıklaması...
  Irak'a yönelik savaşın hazırlıkları tamamlanıyor
  Ayaklanma istiyoruz!
  KADEK'in cinayetlerini durduralım!
  "Sınıfa, Partiye ve Devrime Destek Gecesi"
  Bu gidiş nereye?
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
ABD’nin yürüteceği kirli savaşlar için yeni kontra birimler oluşturuluyor...

Irak’a yönelik savaşın hazırlıkları tamamlanıyor

Emperyalist savaş makinası ABD’nin Irak’a yönelik saldırı hazırlığının temel gerekçesi olan “yeni konsepti”ndeki “Ulusal güvenlik stratejisi”ne göre, meşru müdafaa hakkını etkisizleştirici ön saldırı gerçekleştirerek, olası tehditlere karşı “gerekirse tek başına” hareket edecek. Son dönemde yaşanan gelişmeler birçok emperyalist ülkenin de bu politikayı benimsediğini gösteriyor.

Moskova’daki tiyatro katliamından sonra Putin de “önleyici vuruş” prensibini benimseyerek ABD’nin izinden gideceklerini açıkladı. Savunma Bakanı Ivanov ise, orduya Rusya sınırları dışında operasyon yapma yetkisi verildiğini açıkladı. Rusya’nın bir süredir Çeçenistan bağlamında izlediği bu politika ABD sayesinde meşrulaşıyor. İsrail, ABD, Rusya, Hindistan ve diğer devletler de sırada bekliyor.

Bu politikayı hayata geçirmek için bir “terör” eylemi yeterli. Bu açıdan “şaibeli” olan 11 Eylül ABD için bulunmaz bir fırsattı. Moskova’daki gibi eylemlerin emperyalistlerin ihtiyaç duyduğu politikaları hayata geçirmek için bir fırsat olarak kullanması da bunu gösteriyor.

Ortada saldıran yoksa ne olacak?

E. Yıldızoğlu yazısında, Los Angeles Times’ten William Arkin’nin “Gizli savaş” başlıklı makalesinden şu alıntılara yer veriyor:

“Bush yönetimi, terörizme ve onun ABD çıkarları ile değerlerine meydan okumasına karşı mücadelenin, komünizme karşı yürütülen Soğuk Savaş ile eşdeğer olduğu görüşünde.” (Cumhuriyet, 6 Kasım)

W. Arkin devamında 1970’lerin sonunda kurularak varlığını bugüne dek sürdüren “İstihbarat Destek Birimi”nden (ISA) bahsediyor. Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya kadar bir dizi operasyonu gerçekleştiren bu örgütün kod adı "Boz Tilki". CİA ve ordu ile birlikte çalışan bu örgütün varlığı resmi olarak kabul edilmiyor.

ABD Savunma Bakanı Donalt Rumsfeld’e bağlı Savunma Bilim Kurulu’nun önerisi uyarınca 11 Eylül sonrası "Boz Tilki" gibi birçok yeni kontra biriminin oluşturulması gündeme geldi. Bunlardan en dikkat çekici olanı (P20G) “Proaktif Ön Saldırı Operasyon Grubu”. Bu birimin “CİA ve askeri örtülü eylemleri, enformasyon savaşını, istihbaratı, hile ve paravan faaliyetleri” yerine getireceği dile getiriliyor.

Özetle P20G şu faaliyetlerde kullanılacak. “Terörist” hücreler eylem yapmaya dürtülecek, böylece kendilerini ABD kuvvetlerinin hızlı yanıtına açık hale getirmiş olacaklar. "Teröristlerin" ve kitle imha silahı sahibi devletlerin tepkilerini tahrik ederek gizli operasyonlar yürütecek. Bu yöntemlerle devletler veya alt-devlet aktörler sorumlu tutulacak. Kısaca “terörist” saldırılar bizzat gizli servis tarafından tetiklenecek. “Teröristlerin aile üyelerinin öldürülmesi, uyuşturucu verme, cihad propagandası yapma, ödüllendirme yoluyla yönlendirme… Veya terörist grupların içine sızarak saldırıları bizzat yönlendiren ajan-provakatör..." (Moscow Times/Chris Floyd, 1 Kasım)

Bu taktikler hiç de yeni değil. E. Yıldızoğlu aynı yazısında Chris Flöyd’ten şu alıntıyı yapıyor: “Operasyon Northwoods’u hatırlatıyor. Amerikalı genaraller, 1963’te, dönemin başkanı Kennedy’ye bir plan sunarlar. Plana göre; ‘sahte bir terörist kampanya’ yürütülecek. Suikastlar, adam kaçırmalar, uçak düşürmeler, bombalamalarla yürütülecek bu kampanya ile gereken ortam yaratılacak ve Küba işgal edilecektir. Kennedy planı reddeder ve birkaç ay sonra ‘faili meçhule’ kurban gider.”

Bush savaş planını çoktan onayladı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden Irak ile ilgili çıkardığı tasarıyı arkasına alan ABD ve İngiltere, kararın Irak için “son şans” olduğunu söyleyerek Irak’a yönelik tehditlerini arttırdı. Bush yönetiminin tasarıdan çok önce savaş planını onayladığı ise Amerikan basınında tüm açıklığı ile yer alıyor.

New York Times gazetesinde yayınlanan haberde, savaşın başlamasıyla birlikte 200-250 bin askerle Irak’a hareket edileceği, B-1 ve B-2 bombardıman uçakları S. Hüseyin’in sarayları, hava savunması ve üslerine karşı etkili ve çabuk hava saldırısına girişirken, ilk önce az sayıda kara birliklerinin Irak’a gireceği belirtiliyor. Küçük birliklerin ele geçirildiği bölgelereyse 200 bin civarında asker yerleştirilecek. Haberde, Türkiye ve Kuveyt’teki üslerle birlikte, Diego Garcia Adası’ndaki İngiliz Üssü’nün kullanılacağı dile getiriliyor. Planda, Irak yönetimi Bağdat’ta ve ülkedeki komuta merkezlerinde hızla tecrit edilirken, Irak’ın kuzey, batı ve güneyinde üç bölgenin kısa sürede işgal edilip operasyonel üs olarak kullanılması da var.

Sermaye devletinin savaş hazırlıkları

Sermaye devleti de emperyalist savaş arabasına binmenin hazırlıklarını yapıyor. Genelkurmay Başkanı Özkök’ün ABD’de kapalı kapılar ardında yaptığı toplantılarda nelerin konuşulup pazarlandığı açıklanmadı. Özkök’ün Genelkurmay geleneğinde bir ilki oluşturan basın toplantısında, ABD’den Irak konusunda resmi talep gelmediğini söyledi. Fakat ertesi gün yaşanan gelişmeler bu “kuyruklu yalanı” boşa çıkardı.

CİA, gizleme gereği bile duymadan 25 kişilik bir heyetle Pazartesi akşamı Ankara’ya geldi. Bir hafta boyunca temaslarını sürdürecek olan heyet, Dışişleri, Genelkurmay Başkanı ve MİT ile “Terörle mücadele ve Irak” konularını görüşeceğini belirtti. 16-17 Kasım’da Türkiye’ye gelmesi beklenen Talabani de “ani” bir Ankara ziyareti gerçekleştirdi. Talabani’nin de “Dışişleri, Genelkurmay ve MİT” ile temaslar yapacağı belirtildi. Yeni operasyon-provokasyonlarla kurtlar sofrasında Irak halkları şahsında dünya halklarının kanı pazarlanacak.

Bugün tüm dünya halkları savaşa karşı çıkıyor, sokaklara dökülüyor. Başta öncü-devrimci güçleri olmak üzere Türkiye emekçileri, emperyalist savaşa karşı sesini yükseltmek ve bu savaşa geçit vermemek acil göreviyle yüzyüzedirler.

Z. Güneş