16 Kasım '02
Sayı: 45 (85)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yaklaşan savaş ve yakıcı görevler
  "İşçilerin birliği, halkların kardeşliği" şiarıyla emperyalist savaşa dur diyelim!
  Savaşa hazırlıkta son perde
  Mecliste derin devleti artık CHP temsil edecek
  TİS'lerde esnek çalışma dayatılıyor!..
  Karayolu işçisi ve saldırıyı göğüsleme sorumluluğu
  Kurtuluş kendi örgütlülüğümüzdedir!
  Emekçilerin oyuyla sermayeye hizmete!
  Aldatıcı manevralar değil çözüm!..
  ÖO direnişinde yeni bir şehit: Serdar Karabulut
  Seçim çalışmalarının ardından sınıf ve kitle çalışmasının yeni dönemi
  Çürümüş düzenin kirli meclisi
  Floransa'da yüzbinlerce kişi kızıl bayraklar ve savaş karşıtı pankartlarla yürüdü
  Floransa'da Birinci Avrupa Sosyal Forumu...
  Birinci Avrupa Sosyal Forumu katılımcılarıyla röportajlar...
  ABD'de "Bizim adımıza değil!" oluşumunun açıklaması...
  Irak'a yönelik savaşın hazırlıkları tamamlanıyor
  Ayaklanma istiyoruz!
  KADEK'in cinayetlerini durduralım!
  "Sınıfa, Partiye ve Devrime Destek Gecesi"
  Bu gidiş nereye?
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
ABD’de “Bizim adımıza değil!” oluşumunun açıklaması...

“Bu savaş makinasına ve
tüm baskılara karşı savaşacağız”

Amerika Birleşik Devletleri’nde insanlar, hükümetleri sınırsız ve süresiz bir savaş ilan edip baskıcı sert uygulamaları yürürlüğü koyduğu zaman hiçbir şey yapmadılar dedirtmeyelim.

Bu açıklamanın altında imzası bulunanlar olarak, ABD halkını politikaya, özellikle 11 Eylül 2001’den beri süren politik çizgiye karşı çıkmaya çağırıyoruz. Çünkü bu politika tüm dünya insanları için ciddi bir tehlikedir.

Biz halkların ve devletlerin kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmelerinin gerektiğine inanıyoruz- hem de güçlü devletlerin hiçbir askeri müdahalesi olmadan. Bundan başka biz ABD hükümeti tarafından tutuklanan, mahkeme önüne çıkarılan tüm insanların eşit haklara sahip olması gerektiğine inanıyoruz. Biz soru sorulabilmesi, eleştirebilmesi, fikirlerin belirtilebilmesi gerektiğine inanıyoruz. Biz değerlerin (fikir belirtmede özgürlük) ve hakların sürekli olarak tehdit edildiğini görüyor ve bunları savunmamız gerektiğine inanıyoruz.

Bizler vicdan sahibi insanların kendi hükümetlerinin yaptıkları konusunda kendilerini sorumlu hissetmeleri gerektiğine inanıyoruz. Bizler, bizim adımıza yapılan haksızlıklara karşı ayağa kalkmalıyız. Bu bağlamda tüm Amerikalılara, Bush hükümetinin tüm dünyaya getirdiği, getireceği savaşa ve baskılara karşı DİRENİŞ SERGİLEMEK için çağrıda bulunuyoruz. Tüm bunlar haksızdır, ahlaki değildir, meşru değildir. Bizler, tüm dünyada insanların yanında olmaya karar verdik.

Tabii ki bizler de 11 Eylül 2001’deki korkunç gerçeği korkuyla izledik. Bizler de binlerce suçsuz insanın öldürülmesinden üzüntü duyduk. Sadece başlarımızı sallayabildik korku filmlerindeki gibi inanılmaz manzara karşısında. Bu resimler bize Bağdat’ı, Panama’yı veya bir kuşak öncesi Vietnam’ı düşündürürken, milyonlarca diğer Amerikalı gibi acıyla sorduk: Böylesi bir şey nasıl olabilir?

Ama yas tutmaya henüz başlamıştık ki, ülkenin en yüksek yöneticisi ve intikam ruhu zincirlerinden boşandı. “Kötüye karşı iyi” basit mesaj taslağı hazırlandı ve bu aynı şekilde tek düze ve sindirilmiş medya tarafından yaygınlaştırıldı. Bize bu korkunç olayın nedenlerini sormanın sınırı ihanettir denildi. Hiçbir tartışma başlatılmadı. Şu tespit yapıldı: Ahlaki ve politik içerikli haklı sorular yoktur. Olanaklı tek cevap: Dışarıya savaş, içeriye baskı...

Bizim adımıza Bush hükümeti -pratik olarak Kongre’den hiçbir karşı oy almadan- Afganistan’a saldırdı. Sadece bu da değil, kendisine ve müttefiklerine her yerde ve her zaman askeri müdahale ve saldırı yetkisini verdi. Korkunç etkiler her yerde görülmekte -Filipinler’de ve İsrail’in panzerleri ve buldozerleri ile çöle çevirdiği ve ölüm saçtığı Filistin’de. Ve ABD hükümeti şimdi de açıkça 11 Eylül ile hiçbir ilişkisi olmayan Irak’a karşı “son savaş”a hazırlanıyor. Bu nasıl bir dünya? ABD hükümeti politik olarak Blanko yetkisine sahip, nereye isterse oraya bombalarını yağdıracak, askeri komandolarını veya katillerini sürecek...

Bizim adımıza ABD hükümeti bizim ülkemizde iki sınıflı sistem oluşturdu. Teorik olarak hukuk sisteminde yasaları kullanabilen insanlar ve hiçbir biçimde hiçbir hakka sahip olmayan insanlar. Hükümet şu ana değin binin üzerinde göçmeni tutukladı, bilinmeyen bir süreye kadar ve bilinmeyen yerlerde hapis tutuluyorlar. Yüzlercesi sınırdışı edildi, yüzlercesi cezaevlerinde. Bu uygulamalar bize İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya kökenli Amerikalılar’ın konulduğu toplama kamplarını hatırlatıyor. Onlarca yıl sonra yeniden göçmenler, yine belli ulusa mensup insanlar süzgeçten geçiriliyor ve özel uygulamalara tabi tutuluyorlar.

Bizim adımıza hükümet baskıların ölüm bezini tüm toplumun üzerine seriyor. Örneğin bakan sözcüsü, vatandaşları “ne söylediğine dikkat etme” konusunda uyarıyor. Fikirleriyle normların dışına çıkan sanatçılar, entellektüeller, profesörler görüşlerinin yanlış aktarıldığı düşmanlıkları veya baskıları yaşıyorlar. Yurtseverlik yasası ve devletin benzer uygulamlarıyla polise ev aramalar ve tutuklamalar da dahil tam yetki veriliyor. Polis gizli komisyonlar aracılığı ile kontol ediliyor. (...)

Biz, ülkemizin en yüksek askeri organı eğer tüm kuşak sürecek savaştan söz ederse ve eğer yeni iç politikalardan söz ederse ciddiye almalıyız. Dışa karşı açıkça emperyalist bir politika izlendiğini görüyoruz; içe karşı ise korku üreten ve bu korkuyu insanların haklarını kısıtlamada kullanan bir politika.

Son aylar ölümcül bir dönemeci ifade ediyor. Biz bunu artık anlamak ve buna göre direnişimizi örmek zorundayız. Çünkü tarihte bir çok kez insanlar uzun süre beklendiği için fiili direnişi örmekte geç kalmışlardı.

Başkan Bush açıkladı: “Ya bizimlesiniz ya bizim karşımızdasınız!” İşte ona cevabımız: Biz sizin tüm Amerikan halkı adına konuşmanıza karşı çıkıyoruz! Biz asla soru sorma hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz! Biz güvenlik konusunda boş sözler için vicdanımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Biz ‘BİZİM ADIMIZA DEĞİL’ diyoruz. Bu savaşla her türlü ilişkimiz olmasını reddediyoruz, bizim adımıza veya bizim çıkarlarımız içinde sürdürüldüğü söylemlerini reddediyoruz! Buna karşı, bu politikalar altında acı çeken tüm dünyaya elimizi uzatıyoruz. Biz dayanışmamızı söylemimizle değil eylemimizle ispat edeceğiz.

Biz aşağıda imzası bulunanlar, tüm Amerikalıları bize katılmaya, taleplerimizi yükseltmeye çağırıyoruz. Biz her türlü protestoyu ve eleştirel soruları, bu gözü kan bürümüşleri durdurmak için gerçekleşen protestoları selamlıyor ve destekliyoruz. (...)

Biz bu savaş makinasına ve tüm baskılara karşı savaşacağız. Herkesi de tüm gücü ile bunları durdurmaya çağırıyoruz.

(“www.nion.us” sitesinden...)



Afganistan’da yüksekokul öğrencileri eylemde

Afganistan’ın başkenti Kabil’de öğrenci yurtlarındaki insanlık dışı yaşam koşullarını protesto eden binlerce yüksekokul öğrencisi eylemde.

Geçtiğimiz Pazartesi günü 1500’ün üzerinde öğrenci yurtlarında yiyecek, su ve elektrik bulunmamasını protesto etmek için sokağa çıktılar. Polis protestocu öğrencilerin üzerine otomotik silahlarla ateş açtı, öğrenciler saldırıya taşlarla karşı koydu. Bu çatışmada en az 4 öğrenci yaşamını yitirdi, 10’a yakın öğrenci ise yaralandı.

Afganlı öğrenciler salı günü "Arkadaşlarımızı katleden katillere ölüm" diyerek arkadaşlarının ölümünü protesto ettiler. Öğrencilerin eylemleri sürüyor. Bu saldırıya halen Afganistan’da bulanan emperyalistlere ait işgal güçlerinin katılıp katılmadığı ise henüz bilinmiyor.