Ölüm Orucu Direnişinde yeni bir şehit:
Serdar Karabulut Serdar Karabulut, 28 Temmuz 2001de ABnin ve Türkiye oligarşisinin TECRİT politikasına karşı başlamış olduğu Ölüm Orucu direnişinde şehit düştü. Serdar Karabulut 1992 tarihinde tutsak düştü. Düşmanın her türlü işkencesini yaşadı. İşkencelere karşı direndi. 21 Eylül 1995de üç siyasi tutsağın şehit düştüğü Buca Hapishanesi katliamında direnenlerden biriydi. Direnişte ağır yaralandı. Buca Hapishanesi kapatıldığında, Bartın Hapishanesine sevkedildi. 20 Ekim 2000 yılında tecrit hapishanelerine karşı başlatılan Ölüm Orucu direnişini Bartın Hapishanesinde karşıladı. Ölüm Orucu direnişini Açlık Grevleri ile karşıladı. 19 Aralık 2000 tarihinde hapishanelere yönelik devletin katliam saldırıları sırasında yine direnişin içindeydi. 28 tutsağın katledildiği bu katliamda da yaralandı. Katliamdan sonra yeni açılan ve F-Tipi denilen tecrit hapishanelerinden Sincan F-Tipi Hapishanesine sevkedildi. Sincan F-Tipinde tecrit altında tutulduğu koşullarda, 28 Temmuz 2001 tarihinde Ölüm Orucunun Altıncı Ekiplerinde yeraldı. Eylül 2002de bir işkence merkezi haline getirilmiş olan Ankara Numune Hastanesine kaldırıldı. Eylül ayından bu yana hastanede Zorla Müdahale İşkencesi altındaydı. Serdar Karabulutun on yıllık tutsaklık süreci hep katliamlarla, işkencelerle, baskılarla ve bunlara karşı direniş içinde geçti. Serdarın yaşadığı işkenceler ve baskıların bir sorumlusu da Türkiye Devletini destekleyen ABdir. Serdar ABnin ve Türkiye oligarşisinin tecrit hapishanelerine karşı mücadelede, DHKP-C davasında yargılanan bir Özgür Tutsak olarak 8 Kasım 2002de şehit düştü. Yaşasın tecrite karşı Ölüm Orucu Direnişimiz ! DHKC Enternasyonal
ODTÜde Nurbay Irmakla dayanışma etkinlikleri Ekim Gençliği okuru Nurbay Irmakın tutuklanması, öğrencisi olduğu ODTÜde de devrimci ve ilerici öğrenciler tarafından da protesto edildi. 13 Kasım Çarşamba günü okula yaygın bir şekilde asılan afişlerle ve Fizik Bölümü önüne açılan standla başlayan Arkadaşıma özgürlük kampanyası dahilinde insanlar bilgilendirilmeye çalışıldı. Yemekhane ve kantinlerde bildiri dağıtılarak tek tek insanlarla devletin özelde Nurbay arkadaşımıza genelde ise devrimci hareketin tümüne saldırısının nedenleri üzerine konuşuldu. 14 Kasım Perşembe günü yemekhane önünde bir basın açıklaması yapıldı. Okunan basın metni sık sık sloganlarla kesildi. Baskılar bizi yıldıramaz! sloganıyla başlayan basın açıklamasında YÖK, jandarma, soruşturma, bu abluka dağıtılacak!, Savaşa hayır, kahrolsun emperyalizm!, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!, Yaşasın devrim ve sosyalizm!, Devrimci tutsaklar onurumuzdur!, Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük! atılan diğer sloganlardı. Hafta içinde ODTÜ Ekim Gençliği olarak bu konuyla ilgili yaygın bir afiş çalışması ve bilgilendirme faaliyeti yürüttük. Ekim Gençliği/ODTÜ Nurbay Irmakla ilgili basın açıklaması metni: Arkadaşıma özgürlük! Nurbay Irmak 2 hafta önce evinin önünden sivil polislerce gözaltına alınıp 4 gün sonra çıkarıldığı savcılıkta tutuklanmıştır. Hiçbir tutarlı gerekçe gösterilmeden gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşımız şu an Ulucanlar Kapalı Cezaevindedir. Arkadaşımız Nurbay Irmak ODTÜde bir öğrencidir. Nurbay öğrencilerin sorunlarına sahip çıkan, öğrencilerin akademik-demokratik üniversite mücadelesinin öznesi olan bir öğrencidir. YÖKün üniversitelerdeki egemenliğine, üniversitelerin sermayeye hizmet olarak sunulmasına, gerici-milliyetçi-faşizan eğitim müfredatlarına, devletin kolluk güçlerinin üniversitelerdeki egemenliğine, bilimin metalaştırılmasına ve öğrencilerin yozlaştırılarak kendi toplum ve dünyasına yabancılaştırılmasına karşı olan bir öğrencidir. Özgür üniversite ve özgür bilimden yanadır. Düşünen, sorgulayan, taraf olan bir öğrencidir. Nurbay arkadaşımız YÖKün değil bilimin, sermaye üniversitesinin değil ezilen yığınların üniversitesinin, yozlaştırılan gençliğn değil sorgulayan ve üreten gençliğin tarafındadır. Nurbay arkadaşımız bu yüzden tutuklanmıştır. Arkadaşımız Nurbay Irmak, emperyalist savaş makinesi ABDnin değil ezilen Ortadoğu halklarının yanındadır. Nurbay Irmak, Ortadoğuya yönelik yeni bir askeri müdahalenin hazırlıklarını yapan, hizmetindeki İsraille yıllardır Filistin halkına acı, gözyaşı ve kin bırakan ABD emperyalizminin karşısındadır. Arkadaşımızın yeri savaş karşıtı sokak eylemleridir. Gönlü dünyanın asalak şeyhlerinin, petrol silah tacirlerinin İntifadadaki Filistinli çocuklara, ambargodan dolayı Irakta ilaçsızlıktan ölen onbinlerce çocuğa hesap vermesinden yanadır. Arkadaşımız ezilen halkların tarafındadır. Bu ülkenin gençlerinin kardeş bir halka karşı cepheye sürülmesini istemez. Halbuki ABD uşağı TC ordusuyla, medyasıyla çoktan Iraka karşı büyük şeytanın yanında savaşını başlatmıştır. Savaş hem Ortadoğu halklarına karşıdır, hem de Nurbaylara. Nurbay arkadaşımız buyüzden tutuklanmıştır. Arkadaşımız Nurbay Irmak, seçim döneminde çürümüş ABDci, İMFci düzen partilerinin ve burjuvazinin değil işçi ve emekçilerin, ezilenlerin çalışmasını yürütmüştür. Nurbay kokuşmuş düzenin değil devrimin, kapitalist barbarlığın, açlığın ve sefaletin değil kardeşçe bir düzen olan sosyalizmin yanındadır. Onun çıkarı emekçilerin, emekçilerin çıkarı onun çıkarıdır. Nurbay burjuvaziye karşıdır. Türk burjuvazisi ve devlet aygıtı TC de tanklarıyla, toplarıyla, işkenceleri, sindirme politikaları, yargısı ve cezaevleri ile Nurbaylara karşıdır. İşçi sınıfının genç yoldaşı Nurbay Irmak bu yüzden tutuklanmıştır. Nurbay Irmaka özgürlük!
İzmirde yeni bir 6 Kasım protestosu... Ferman YÖKün üniversiteler bizimdir! İzmir üniversitelerinde öğrenim gören öğrenciler 6 Kasımda okullarında yaptıkları YÖK protestolarının ardından 9 Kasım günü Konak Sümerbank önünde ortak bir eylem yaparak Ferman YÖKünse üniversiteler bizimdir! dediler. Gençlik dernekleri ve grupları tarafından organize edilen eyleme yaklaşık 400 kişi katıldı. Saat 14:00te Konakta Eğitm-Sen 3 Nolu Şube önünde biraraya gelen öğrenciler YÖKe hayır, parasız bilimsel, anadilde eğitim istiyoruz! pankartını taşırken kortejin en önünde Eğitim-Sen 3 Nolu Şubenin pankartı açıldı. Sendika önünden Sümerbank önüne sloganlarla yürüyen öğrenciler burada çember oluşturarak Şehit namırın! sloganları eşliğinde saygı duruşunda bulundular. Ölüm Orucu direnişinde son olarak şehit düşen Serdar Karabulutun ismi anıldıktan sonra öğrenciler F tipi üniversite istemiyoruz! sloganı attılar. Eylemde okunan basın metninde; 12 Eylül askeri faşist darbesinin ürünü olan YÖKün toplumun en hareketli ve dinamik kesimi olan üniversite öğrencilerini de zapt-u rapt altına almak istediği, okulların ticarethaneye çevrildiği, ABDnin emperyalist politikalarına destek verilerek kampüslerin birer ABD üssü, öğrencilerin ABD askeri yapılmak istendiği, F tipi saldırısıyla öğrencilerin tecride ve ölümlere karşı duyarsızlaştırılmak istendiği, YÖKün tek tip öğrenci! politikalarıyla üniversitelerin F tipine çevrildiği, polis-ÖGB desteğiyle yurtlar ve okulların faşistlerin karargahına çevrildiği ifade edilerek açıklama şöyle noktalandı: Bir kez daha yineliyoruz, YÖK ait olduğu yere, çöplüğe gönderilene kadar eşit, parasız, anadilde, bilimel eğitim için mücadele edeceğiz. Gençlik olarak hiçbir emperyalist politikaya yedeklenmeyeceğimizi söylüyor, YÖKü yokedene dek tüm eğitim bileşenlerine mücadele çağrımızı yineliyoruz denildi. Eylemde Polis dışarı bilim içeri!, YÖK kalkacak polis gidecek, üniveristeler bizimle özgürleşecek!, Savaşa değil eğitime bütçe!, ABD askeri olmayacağız!, Sokağa eyleme özgürleşmeye!, Faşizme karşı omuz omuza! vb. sloganları atıldı. SY Kızıl Bayrak/İzmir |
|||||