16 Kasım '02
Sayı: 45 (85)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yaklaşan savaş ve yakıcı görevler
  "İşçilerin birliği, halkların kardeşliği" şiarıyla emperyalist savaşa dur diyelim!
  Savaşa hazırlıkta son perde
  Mecliste derin devleti artık CHP temsil edecek
  TİS'lerde esnek çalışma dayatılıyor!..
  Karayolu işçisi ve saldırıyı göğüsleme sorumluluğu
  Kurtuluş kendi örgütlülüğümüzdedir!
  Emekçilerin oyuyla sermayeye hizmete!
  Aldatıcı manevralar değil çözüm!..
  ÖO direnişinde yeni bir şehit: Serdar Karabulut
  Seçim çalışmalarının ardından sınıf ve kitle çalışmasının yeni dönemi
  Çürümüş düzenin kirli meclisi
  Floransa'da yüzbinlerce kişi kızıl bayraklar ve savaş karşıtı pankartlarla yürüdü
  Floransa'da Birinci Avrupa Sosyal Forumu...
  Birinci Avrupa Sosyal Forumu katılımcılarıyla röportajlar...
  ABD'de "Bizim adımıza değil!" oluşumunun açıklaması...
  Irak'a yönelik savaşın hazırlıkları tamamlanıyor
  Ayaklanma istiyoruz!
  KADEK'in cinayetlerini durduralım!
  "Sınıfa, Partiye ve Devrime Destek Gecesi"
  Bu gidiş nereye?
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Ölüm Orucu Direnişi’nde yeni bir şehit:

Serdar Karabulut

Serdar Karabulut, 28 Temmuz 2001’de AB’nin ve Türkiye oligarşisinin TECRİT politikasına karşı başlamış olduğu Ölüm Orucu direnişinde şehit düştü.

Serdar Karabulut 1992 tarihinde tutsak düştü. Düşmanın her türlü işkencesini yaşadı. İşkencelere karşı direndi. 21 Eylül 1995’de üç siyasi tutsağın şehit düştüğü Buca Hapishanesi katliamında direnenlerden biriydi. Direnişte ağır yaralandı.

Buca Hapishanesi kapatıldığında, Bartın Hapishanesi’ne sevkedildi. 20 Ekim 2000 yılında tecrit hapishanelerine karşı başlatılan Ölüm Orucu direnişini Bartın Hapishanesi’nde karşıladı. Ölüm Orucu direnişini Açlık Grevleri ile karşıladı. 19 Aralık 2000 tarihinde hapishanelere yönelik devletin katliam saldırıları sırasında yine direnişin içindeydi. 28 tutsağın katledildiği bu katliamda da yaralandı.

Katliamdan sonra yeni açılan ve F-Tipi denilen tecrit hapishanelerinden Sincan F-Tipi Hapishanesi’ne sevkedildi. Sincan F-Tipinde tecrit altında tutulduğu koşullarda, 28 Temmuz 2001 tarihinde Ölüm Orucu’nun Altıncı Ekipleri’nde yeraldı. Eylül 2002’de bir işkence merkezi haline getirilmiş olan Ankara Numune Hastanesi’ne kaldırıldı. Eylül ayından bu yana hastanede Zorla Müdahale İşkencesi altındaydı.

Serdar Karabulut’un on yıllık tutsaklık süreci hep katliamlarla, işkencelerle, baskılarla ve bunlara karşı direniş içinde geçti. Serdar’ın yaşadığı işkenceler ve baskıların bir sorumlusu da Türkiye Devletini destekleyen AB’dir. Serdar AB’nin ve Türkiye oligarşisinin tecrit hapishanelerine karşı mücadelede, DHKP-C davasında yargılanan bir Özgür Tutsak olarak 8 Kasım 2002’de şehit düştü.

Yaşasın tecrite karşı Ölüm Orucu Direnişimiz !
Zorla müdahale işkencesine hayır !
Tecrite hayır!

DHKC Enternasyonal
8 Kasım 2002



ODTÜ’de Nurbay Irmak’la dayanışma etkinlikleri

Ekim Gençliği okuru Nurbay Irmak’ın tutuklanması, öğrencisi olduğu ODTÜ’de de devrimci ve ilerici öğrenciler tarafından da protesto edildi. 13 Kasım Çarşamba günü okula yaygın bir şekilde asılan afişlerle ve Fizik Bölümü önüne açılan standla başlayan “Arkadaşıma özgürlük kampanyası” dahilinde insanlar bilgilendirilmeye çalışıldı. Yemekhane ve kantinlerde bildiri dağıtılarak tek tek insanlarla devletin özelde Nurbay arkadaşımıza genelde ise devrimci hareketin tümüne saldırısının nedenleri üzerine konuşuldu.

14 Kasım Perşembe günü yemekhane önünde bir basın açıklaması yapıldı. Okunan basın metni sık sık sloganlarla kesildi. “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganıyla başlayan basın açıklamasında “YÖK, jandarma, soruşturma, bu abluka dağıtılacak!”, “Savaşa hayır, kahrolsun emperyalizm!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”, “Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük!” atılan diğer sloganlardı.

Hafta içinde ODTÜ Ekim Gençliği olarak bu konuyla ilgili yaygın bir afiş çalışması ve bilgilendirme faaliyeti yürüttük.

Ekim Gençliği/ODTÜ

Nurbay Irmak’la ilgili basın açıklaması metni:

Arkadaşıma özgürlük!

Nurbay Irmak 2 hafta önce evinin önünden sivil polislerce gözaltına alınıp 4 gün sonra çıkarıldığı savcılıkta tutuklanmıştır. Hiçbir tutarlı gerekçe gösterilmeden gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşımız şu an Ulucanlar Kapalı Cezaevi’ndedir.

Arkadaşımız Nurbay Irmak ODTÜ’de bir öğrencidir. Nurbay öğrencilerin sorunlarına sahip çıkan, öğrencilerin akademik-demokratik üniversite mücadelesinin öznesi olan bir öğrencidir. YÖK’ün üniversitelerdeki egemenliğine, üniversitelerin sermayeye hizmet olarak sunulmasına, gerici-milliyetçi-faşizan eğitim müfredatlarına, devletin kolluk güçlerinin üniversitelerdeki egemenliğine, bilimin metalaştırılmasına ve öğrencilerin yozlaştırılarak kendi toplum ve dünyasına yabancılaştırılmasına karşı olan bir öğrencidir. Özgür üniversite ve özgür bilimden yanadır. Düşünen, sorgulayan, taraf olan bir öğrencidir. Nurbay arkadaşımız YÖK’ün değil bilimin, sermaye üniversitesinin değil ezilen yığınların üniversitesinin, yozlaştırılan gençliğn değil sorgulayan ve üreten gençliğin tarafındadır. Nurbay arkadaşımız bu yüzden tutuklanmıştır.

Arkadaşımız Nurbay Irmak, emperyalist savaş makinesi ABD’nin değil ezilen Ortadoğu halklarının yanındadır. Nurbay Irmak, Ortadoğu’ya yönelik yeni bir askeri müdahalenin hazırlıklarını yapan, hizmetindeki İsrail’le yıllardır Filistin halkına acı, gözyaşı ve kin bırakan ABD emperyalizminin karşısındadır. Arkadaşımızın yeri savaş karşıtı sokak eylemleridir. Gönlü dünyanın asalak şeyhlerinin, petrol silah tacirlerinin İntifada’daki Filistinli çocuklara, ambargodan dolayı Irak’ta ilaçsızlıktan ölen onbinlerce çocuğa hesap vermesinden yanadır. Arkadaşımız ezilen halkların tarafındadır. Bu ülkenin gençlerinin kardeş bir halka karşı cepheye sürülmesini istemez. Halbuki ABD uşağı TC ordusuyla, medyasıyla çoktan Irak’a karşı büyük şeytanın yanında savaşını başlatmıştır. Savaş hem Ortadoğu halklarına karşıdır, hem de Nurbaylar’a. Nurbay arkadaşımız buyüzden tutuklanmıştır.

Arkadaşımız Nurbay Irmak, seçim döneminde çürümüş ABD’ci, İMF’ci düzen partilerinin ve burjuvazinin değil işçi ve emekçilerin, ezilenlerin çalışmasını yürütmüştür. Nurbay kokuşmuş düzenin değil devrimin, kapitalist barbarlığın, açlığın ve sefaletin değil kardeşçe bir düzen olan sosyalizmin yanındadır. Onun çıkarı emekçilerin, emekçilerin çıkarı onun çıkarıdır.

Nurbay burjuvaziye karşıdır. Türk burjuvazisi ve devlet aygıtı TC de tanklarıyla, toplarıyla, işkenceleri, sindirme politikaları, yargısı ve cezaevleri ile Nurbaylar’a karşıdır.

İşçi sınıfının genç yoldaşı Nurbay Irmak bu yüzden tutuklanmıştır.

Nurbay Irmak’a özgürlük!



İzmir’de yeni bir 6 Kasım protestosu...

“Ferman YÖK’ün üniversiteler bizimdir!”

İzmir üniversitelerinde öğrenim gören öğrenciler 6 Kasım’da okullarında yaptıkları YÖK protestolarının ardından 9 Kasım günü Konak Sümerbank önünde ortak bir eylem yaparak “Ferman YÖK’ünse üniversiteler bizimdir!” dediler.

Gençlik dernekleri ve grupları tarafından organize edilen eyleme yaklaşık 400 kişi katıldı. Saat 14:00’te Konak’ta Eğitm-Sen 3 No’lu Şube önünde biraraya gelen öğrenciler “YÖK’e hayır, parasız bilimsel, anadilde eğitim istiyoruz!” pankartını taşırken kortejin en önünde Eğitim-Sen 3 No’lu Şube’nin pankartı açıldı. Sendika önünden Sümerbank önüne sloganlarla yürüyen öğrenciler burada çember oluşturarak “Şehit namırın!” sloganları eşliğinde saygı duruşunda bulundular. Ölüm Orucu direnişinde son olarak şehit düşen Serdar Karabulut’un ismi anıldıktan sonra öğrenciler “F tipi üniversite istemiyoruz!” sloganı attılar.

Eylemde okunan basın metninde; 12 Eylül askeri faşist darbesinin ürünü olan YÖK’ün toplumun en hareketli ve dinamik kesimi olan üniversite öğrencilerini de zapt-u rapt altına almak istediği, okulların ticarethaneye çevrildiği, ABD’nin emperyalist politikalarına destek verilerek kampüslerin birer ABD üssü, öğrencilerin ABD askeri yapılmak istendiği, F tipi saldırısıyla öğrencilerin tecride ve ölümlere karşı duyarsızlaştırılmak istendiği, YÖK’ün “tek tip öğrenci!” politikalarıyla üniversitelerin F tipine çevrildiği, polis-ÖGB desteğiyle yurtlar ve okulların faşistlerin karargahına çevrildiği ifade edilerek açıklama şöyle noktalandı: “Bir kez daha yineliyoruz, YÖK ait olduğu yere, çöplüğe gönderilene kadar eşit, parasız, anadilde, bilimel eğitim için mücadele edeceğiz. Gençlik olarak hiçbir emperyalist politikaya yedeklenmeyeceğimizi söylüyor, YÖK’ü yokedene dek tüm eğitim bileşenlerine mücadele çağrımızı yineliyoruz” denildi.

Eylemde “Polis dışarı bilim içeri!”, “YÖK kalkacak polis gidecek, üniveristeler bizimle özgürleşecek!”, “Savaşa değil eğitime bütçe!”, “ABD askeri olmayacağız!”, “Sokağa eyleme özgürleşmeye!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” vb. sloganları atıldı.

SY Kızıl Bayrak/İzmir