24 Ağustos'02
Sayı: 33 (73)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalizme ve işbirlikçi burjuvaziye karşı işçi sınıfının bağımsız çizgisi
  Düzen siyaseti ve sendikal ihanet
  CHP solda değil sağda, işçi ve emekçilerin değil sermayenin safındadır!
  ABD'nin Ortadoğu halklarına yönelik tehdidi ve Arap ülkeleri
  Ebu Nidal'in ölüm haberleri ve "sahibinin sesi" medyanın Filistin düşmanlığı
  Sendika ağaları ihanette sınır tanımıyor
  Emperyalist savaşa ilişkin çatlaklar
  Hacıbektaş şenlikleri ve komünistlerin müdahalesi...
  Hacıbektaş şenliklerine yapılan müdahalenin anlamı, önemi ve sonuçları
  Devrimci basına baskın ve gözaltı terörü...
  Seçim gündemi ve burjuva siyaset arenasına yansıyanlar
  Onbini aşkın kamu emekçisinin coşku ve kararlılık dolu eylemi
  Ankara Öncü İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nden...
   Mevzi direnişlere devrimci müdahalenin önemi
   Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nden...
   Metal işçilerinin TİS döneminde sorunları ve görevleri
   İspanya'da iç savaş ve Federico Garcia Lorca
   Güney Kürdistan ve devrimci yurtsever görevler
   İş güvencesi yasası seçim malzemesi
   Melek Birsen Hoşver zorla müdahale sonucu şehit düştü
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
BİR-KAR Gençlik Kampı’ndan izlenimler...

“Bu yoz toplumda böyle bir ortamı
yaşamak çok güzel...”

BİR-KAR Gençliği olarak “Sömürüye, ırkçılığa ve savaşa karşı yeni bir dünya için!” şiarı altında düzenlediğimiz kampımızı başarıyla gerçekleştirdik.

Bu bizim Almanya’da düzenlediğimiz ilk kamptı. Yaz tatili nedeniyle birçok arkadaşımızın olmamasına rağmen, farklı bölgelerden ve çeşitli yaş gruplarından 60 arkadaş Almanya’nın Bielefeld kentinde biraraya geldik. Kamp süresini en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştık.

Altı gün boyunca sosyal, kültürel, sportif ve politik etkinlikler düzenledik. Yeni arkadaşlıklar ve dostluklar kurduk. Birlikte eğlendik, paylaştık ve karşılıklı olarak birbirimizden öğrendik.

Tabii ki ilk kamp olmanın getirdiği eksikliklerimiz ve hatalarımız oldu. Bunu olağan görüyor, iyi ve güzel şeyler yaptığımıza inanıyoruz. Altı gün boyunca yaptığımız kültürel ve politik çalışmaları bunun kanıtı sayıyoruz. Hatalarımızı ve eksikliklerimizi ise daha organize, daha kitlesel ve daha başarılı kamplar örgütlemenin vesilesine dönüştürebileceğimize inanıyoruz.

Bizim için sevindirici olan, kampın son günü yaptığımız değerlendirme toplantısında, kampa katılan arkadaşların hemen hepsinin gelecek yaz tatilini beklemeden bir ara tatilde tekrar kamp yapma talepleri oldu.

Kampa katılan arkadaşlardan bazılarının görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyoruz:

İbrahim: Buraya geldiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum. Bu yoz toplumda böyle bir ortamı yaşamak çok güzeldi. Bu tür etkinliklerin daha sık olmasını istiyorum.

Mesut: BİR-KAR’ın ilk kampı olmasına rağmen çok iyiydi. Kültürel etkinlikler çok güzeldi. Seminerler yalın ve daha anlaşılır bir dille anlatılsa daha verimli olurdu.

Cemile: Bu kadar sıcak bir ortam beklemiyordum. Organizasyon daha planlı olabilirdi, eminim bir dahaki kampı hep birlikte daha coşkulu ve güzel yapacağız.

Yağmur: Öğreticiydi, ortam sıcaktı. Seminerler yerine çeşitli konular üzerine tartışmalar yapılsaydı daha verimli olurdu. Sonuç olarak beklediğimden iyi geçti.

Ruşen: Kamp süresi çok kısaydı, iki haftalık bir süre olsaydı daha iyi olurdu.

BİR-KAR Gençliği/Berlin



Bir-Kar 1. Gençlik Kampı’ndan gözlemler...

Gençlere alternatif, üretken ve
geleceğe dönük bir dünya sunduk

Almanya’nın Bielefeld kentinde düzenlenen 1. Bir-Kar Gençlik Kampı’na İsviçre’de yaşayan bir genç olarak katıldım.

Daha önce İsviçre’de düzenlenen birçok gençlik kampına katılmıştım. Almanya’daki kampta deneyimlerimi aktarmaya çalıştım. Tabii ki kampın ilk kez düzenleniyor olmasının getirdiği bazı zorluklar vardı. Bunlardan ilki, kamp komitesinin daha önce böyle bir deneyimi yaşamamış olmasıydı. Ancak kampta oluşturulan komite bu sorunların çözümünde ve sağlıklı bir program oluşturulmasında önemli bir rol oynadı.

İlk günlerde gençlerin birbirleriyle tanışması sağlandı. Günbegün ortam daha da sıcak bir atmosfere kavuştu ve gençler birbirlerine oldukça ısındılar. Bir hafta boyunca düzenlenen politik, sosyal ve kültürel etkinlikler ve yaşanan sıcak ortam kamp bitiminde gençlerin birbirlerinden ayrılmalarını zorlaştırdı.

Seminerleri kendi açımdan akıcı buldum. Güncel sorunların ele alınması olumluydu (Kapitalizm ve Savaş, Irkçılık ve Faşizm, Eğitim Sorunu, vb...). Ancak seminerlerde konuların sunuluş biçimine ilişkin İsviçre’de yaşadığımız sorun burada da aşılamadı. Öncelikle anlatım süresince gençlerin tartışmalara aktif olarak katılabilmesi sağlanabilmeliydi. Bu sorun eğitim üzerine yapılan seminerde bir parça aşılabildi. Ayrıca gençlerin konuları kavrayış kapasitesinin gözönünde bulundurulması ve rahat anlayabilecekleri bir dilin kullanılması gerekiyordu. Semineri bir kişinin anlatıp diğer arkadaşların dinlemesi yerine, İsviçre’de yaptığımız gibi gruplar üzerinden verilebilirdi. Gençleri gruplara bölerek, önceden verilecek seminere bir ön hazırlık yapılabilirdi. Semineri sunan arkadaş sunulan konuda toparlayıcı ve bütünleştirici bir rol oynardı. yrıca seminerleri sunan arkadaşların konunun anlatımını kolaylaştıracak araçları kullanmaları gerekiyor. Mesela resim, bir yazı tahtası vb.

Kuşkusuz seminerler gençlerin zihninde birçok soru işareti yarattı. Birçok yeni terim öğrendiler ve burjuva düzeninin sakladığı bir dizi gerçeklikle yüzleştiler. Bu onlar için şaşırtıcı olabildi. Mesela günde açlıktan ölen insan sayısı, savaşların yarattığı yıkım vb...

Kültürel faaliyetlerde şiir ve tiyatro çalışmalarında yer aldım. Etkinlikleri sunmak için her gün çalışma yaptık. Bu çalışmalar, öncesinde ve kamp sırasında tanıştığım arkadaşlarla güzel dostluklar kurmamı sağladı. Çalışmamızı son gün yapılan gece etkinliğine taşıdık. Katılan insanlar gecemizden oldukça memnun kaldılar ve ayakta alkışladılar. Biz de diğer gençlerin yaptığı kültürel çalışmaların zenginliğini görmüş olduk. İnsan yaşamın güzelliğini ve anlamını bu anlarda ve alanlarda daha yoğun yaşıyor. Kamp vesilesiyle gençlere sunulan alternatif, üretken ve geleceğe dönük bir dünya var. Yapılan bu kamptan gençler birçok deneyimler elde ettiler. Bundan sonraki hedef, gençlerin taşıdığı bu enerjiyi kendi bölgelerine taşıyabilmesidir.

Yaşasın sosyalizm!

İsviçre’den kampa katılan bir genç



Hacıbektaş etkinliklerinde siyasal çalışma

Hacıbektaş şenliklerinde etkinliğimizin ana eksenini ilçeyi ziyaret eden hükümet üyeleri ve 3 Kasım’da yapılacak olan seçimler oluşturuyordu.
Bizleri açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkum bırakanların, gençlerimizi ABD askeri haline getirmek isteyenlerin bugün utanmazca oy kaygısıyla şenlik açılışlarına gelen günümüz Hızır Paşaları ve onların kanlı düzenleri olduğu ajitasyonumuz kitleden genel olarak destek buldu. Çağdaş Hızır Paşalara oy verilmemesi yönünde yaptığımız çağrılar üzerine emekçiler “peki ne yapalım,” diye soruyorlardı. İşçi ve emekçilerin iktidarın asıl sahipleri olması gerektiği, kurtuluşun ancak sosyalizmle mümkün olduğu vb. yanıtlar verdiğimizde ise, başlarıyla onayladıklarına, “ama zor” dediklerine tanık olduk. “Birleşerek zoru kolaylaştırırız” dediğimizde ise “haklısınız” yanıtını aldık.

Alevi emekçiler herşeye rağmen CHP’yi ayrı bir yere koyuyorlar. CHP etrafında solun birleşmesi gerektiğini söylüyorlar. Onlara Maraş ve Sivas katliamları gerçekleştirilirken CHP’nin iktidarda ya da iktidar ortağı olduğu, en ağır faturaları o dönemler içinde işçi ve emekçilere ödetildiği hatırlatıldığında ise, söyleyecek çok fazla bir şeyleri kalmıyor, fakat yüzlerini bir çaresizlik kaplıyordu.

Anti-faşist duyarlılık özellikle gençler arasında belirgin. Gençlerin Hacıbektaş gibi bir ilçeye MHP binası nasıl açılabilir vb. sıkıntılarını dile getiren söylemleri, bu duyarlılığın açık göstergesi. İki yıl önceki kutlamalarda MHP’li devlet bakanının da bulunduğu devlet erkanını protesto etkinliklerinin yeterince sahiplenilmediği içindir ki bugün faşist partinin Hacıbektaş’ta boy gösterebildiğini vurguladık. Bu yöndeki tüm açıklamalarımız belirgin bir onayla karşılandı

SY Kızıl Bayrak okuru/Kırşehir