24 Ağustos'02
Sayı: 33 (73)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalizme ve işbirlikçi burjuvaziye karşı işçi sınıfının bağımsız çizgisi
  Düzen siyaseti ve sendikal ihanet
  CHP solda değil sağda, işçi ve emekçilerin değil sermayenin safındadır!
  ABD'nin Ortadoğu halklarına yönelik tehdidi ve Arap ülkeleri
  Ebu Nidal'in ölüm haberleri ve "sahibinin sesi" medyanın Filistin düşmanlığı
  Sendika ağaları ihanette sınır tanımıyor
  Emperyalist savaşa ilişkin çatlaklar
  Hacıbektaş şenlikleri ve komünistlerin müdahalesi...
  Hacıbektaş şenliklerine yapılan müdahalenin anlamı, önemi ve sonuçları
  Devrimci basına baskın ve gözaltı terörü...
  Seçim gündemi ve burjuva siyaset arenasına yansıyanlar
  Onbini aşkın kamu emekçisinin coşku ve kararlılık dolu eylemi
  Ankara Öncü İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nden...
   Mevzi direnişlere devrimci müdahalenin önemi
   Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nden...
   Metal işçilerinin TİS döneminde sorunları ve görevleri
   İspanya'da iç savaş ve Federico Garcia Lorca
   Güney Kürdistan ve devrimci yurtsever görevler
   İş güvencesi yasası seçim malzemesi
   Melek Birsen Hoşver zorla müdahale sonucu şehit düştü
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Ebu Nidal’in ölüm haberleri ve
“sahibinin sesi” medyanın Filistin düşmanlığı

Öldü mü, öldürüldü mü, yoksa sağ mı iddiaları bir yana, El Fetih Devrim Konseyi ve Kara Eylül olarak da bilinen Ebu Nidal örgütü lideri ve aynı lakapla anılan Filistin’li Sabri El Banna hakkındaki haberler, Türk basınında, tam da Amerikancı-İsrailci kimliğe yaraşır biçimde verildi. Neve Şalom celladı, azılı terörist, ‘70’lerin Ladin’i gibi adlandırmaların yer aldığı ölüm haberlerinde, Nidal ve örgütünün geçmiş eylemleri de sayılıp dökülüyordu.

Banna’nın ılımlı bulduğu için 1974’te yolunu ayırdığı FKÖ ve lideri Arafat için, henüz açıktan terörizm yakıştırmasına cesaret edemese de, Türk basınının Filistin direnişini terörizm olarak görmek ve göstermek istemesi gayet anlaşılır bir durum. İçerde Kürt ulusal mücadelesini ve devrimci-sosyalist hareketi yıllardır “terörizm” ortak başlığı altında karalamaya çalışanların, dünyada da benzeri örgütlenme ve eylemleri aynı kefeye koyacağı açıktır. Öyle olmasaydı bile, 11 Eylül’den itibaren Amerikan uşaklığının gereklerini yerine getirmek için sahibinin sesini yükseltmesi, yani her türden direniş odağına, her türden emperyalizm ve Amerikan karşıtlığına terörizm etiketi yapıştırması gerekecekti.

Filistinli Nidal’in geçmişine ilişkin bilinmeyenler veya çeşitli istihbarat örgütleri tarafından kullanıldığı iddiaları, Amerikancı Türk medyasının yaydığı pis kokuları hafifletmemektedir. Çünkü Nidal üzerinden karalanmaya çalışılan asıl Filistin direnişidir. Nidal ve örgütünün kimi eylemleri kıstas alınarak bir direniş tümüyle terörizm paydası altında toplanmaya çalışılmaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla kolaylık olsun diye de kaynak olarak İsrail basını kullanılıyor.

Oysa bugün Ortadoğu’da terörün tek adresi var; İsrail. Gerek kendi silahlı güçleriyle Filistin halkı üzerinde uyguladığı azgın terör, gerekse de yine bu terörü nedeniyle zorladığı/teşvik ettiği kimi Filistinli örgütlerin yöneldiği bireysel şiddet eylemleri doğrudan İsrail’in sorumluluğunda. Ancak, gerek İsrail’e desteği gerekse de bizzat kendi saldırıları ile Ortadoğu’dan kanı eksik etmeyen asıl büyük terörist, her zaman ve halen Amerika’dır. Amerika’nın Ortadoğu’da ve tüm dünyada terörizme karşı mücadele adı altında yürüttüğü terörist faaliyetlere, çok yakında bir yenisini daha ekleyeceği biliniyor. Irak’a saldırı olarak neredeyse bütün dünyada bugünden kabul görmüş olan bu Amerikan faaliyeti terörizm olarak adlandırılmıyor aa. Amerikancı basın bunu Amerikanca yazıyor. Yani, “terörizme karşı demokratik rejimin savunulması” yalanı şeklinde.