24 Ağustos'02
Sayı: 33 (73)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalizme ve işbirlikçi burjuvaziye karşı işçi sınıfının bağımsız çizgisi
  Düzen siyaseti ve sendikal ihanet
  CHP solda değil sağda, işçi ve emekçilerin değil sermayenin safındadır!
  ABD'nin Ortadoğu halklarına yönelik tehdidi ve Arap ülkeleri
  Ebu Nidal'in ölüm haberleri ve "sahibinin sesi" medyanın Filistin düşmanlığı
  Sendika ağaları ihanette sınır tanımıyor
  Emperyalist savaşa ilişkin çatlaklar
  Hacıbektaş şenlikleri ve komünistlerin müdahalesi...
  Hacıbektaş şenliklerine yapılan müdahalenin anlamı, önemi ve sonuçları
  Devrimci basına baskın ve gözaltı terörü...
  Seçim gündemi ve burjuva siyaset arenasına yansıyanlar
  Onbini aşkın kamu emekçisinin coşku ve kararlılık dolu eylemi
  Ankara Öncü İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nden...
   Mevzi direnişlere devrimci müdahalenin önemi
   Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nden...
   Metal işçilerinin TİS döneminde sorunları ve görevleri
   İspanya'da iç savaş ve Federico Garcia Lorca
   Güney Kürdistan ve devrimci yurtsever görevler
   İş güvencesi yasası seçim malzemesi
   Melek Birsen Hoşver zorla müdahale sonucu şehit düştü
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Devrimci basına baskın ve gözaltı terörü...

Bizi ne yıldırabilirsiniz, ne susturabilirsiniz!..

TAYAD, Ekmek ve Adalet dergisi, Gençlik Gelecektir dergisi büroları 20 Ağustos’ta polis tarafından keyfi gerekçelerle basıldı. Baskın sırasında Aksaray Millet Caddesi trafiğe kapatıldı. Büroların kapısı kaynak makinalarıyla delindi, duvarlar balyozlarla parçalandı. Polis zorla girdiği büroları tam anlamıyla harabeye çevirdi. İçerde bulunan 21 dergi çalışanı ve misafir gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar büroda ve bürodan çıkarken azgınca dövüldüler. Bir kişi kafasına darbe yiyerek ağır yaralandı. Yeni kurallara uyularak operasyona itfaiye aracı, ambulans, psikolog da getirilmişti. Bunun tümüyle göstermelik olduğu baştan belliydi. Nitekim ağır yaralı olan devrimci, ambulansa değil polis otosuna bindirildi. Polis, bürolarda bulunan tüm bilgisayarlara, arşiv malzemesine, fotoğraf makinalarına, televizyon vb. eşyalara el koydu.

Burjuva medya ise her zamanki görevini yaptı. Haberlerinde iğrenç yalanlara başvurdu yine; “Yasadışı örgüte baskın”, “Bu bürolarda canlı bomba yetiştiriliyor”, “Baskın sırasında Şadi Özpolat kendinizi yakın emrini verdi” vb...

Bu saldırıya bir yanıt olarak devrimci–sosyalist basın çalışanları tarafından ertesi gün Ekmek ve Adalet bürosu topluca ziyarete gidildi. Ziyarete gidildiğinde içerde Ekmek ve Adalet çalışanlarının basın açıklaması vardı. Ziyaretçiler ve basın, dergi kapısında yığınak yapan polislerce içeri alınmadılar. Bunun üzerine basın açıklaması balkondan yapıldı. Açıklamada bu baskınların hiçbir hukuki gerekçeye dayanmadığı ve tamamen keyfi olduğu vurgulandı.

Değişik dergi ve gazetelerden devrimci basın çalışanları Ekmek ve Adalet’e dönük baskıları protesto etmek için 22 Ağustos günü Yeniden Atılım bürosunda, gözaltına alınanlar serbest bırakılana kadar sürdürmek üzere açlık grevine başladılar. Bu sırada büronun etrafını ablukaya alan polis büroya girmek isteyen 10 devrimci basın çalışanını gözaltına aldı. Gözaltına alınanların adları şöyle: Müge Molvalı (Yeniden Atılım), Nadiye Gürbüz (Yeniden Atılım), Burcu Gümüş (Yeniden Atılım), Sevil Gültekin (Yeniden Atılım), Nurcan Vahiç (Yeniden Atılım), Düzgün Akyol (Dayanışma), Sevilay Balıkçı (Ekmek ve Adalet), Hasibe Çoban (Ekmek ve Adalet), Fehmi Kılıç (Devrimci Hareket), Volkan Er (Devrimci Hareket).

Saat 11:00’de açlık grevini duyurmak amacıyla büroda yapılacak basın açıklamasına basın alınmadı. Açıklama balkondan okundu. Açıklamada; yapılan baskınlardan ve amacından sözedildi. Açıklalada şunlara yer verildi: “Biz devrimci ve sosyalist basın emekçileri olarak, devrimci ve sosyalist basına yönelik kesintisiz süren baskı ve terörü protesto için açlık grevine başlıyoruz. Arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar açlık grevine devam edeceğiz. Tüm kamuoyunu duyarlı olmaya, demokratik hak ve özgürlükler için mücadeleye, sosyalist devrimci basını sahiplenmeye ve dayanışmaya çağırıyoruz.”

Bu arada polis bölgeye tam anlamıyla yığınak yapmıştı ve büronun bulunduğu sokak tümüyle geçişe kapatılmıştı.

Saatler ilerledikçe büro çevresindeki abluka daha da yoğunlaştı, baskın hazırlıkları yapıldı. Büronun basılması için DGM’nin vereceği karar bekleniyordu. DGM’den beklenen kararın gelmesiyle birlikte polisler öğleden sonra büroya baskın düzenlediler. Baskında açlık grevine başlayan Yılmaz Dursun (SY Kızıl Bayrak), Süleyman Karadağ (Ekmek ve Adalet), Hüsniye Seçkin (Yeniden Atılım), Murat Güner (Yeniden Atılım), Selma Kaan (İşçi Köylü),Yalçın Akar (Gençlik Gelecektir), Kemal Aydeniz (Odak) ve büroda bulunan Mehmet Yayla, Sinan Güzel, Gökhan Türker, Özcan Hır, Erhan Taşbaş, Okan Karadağ, Okan Yıldırım, Ersin Sedefoğlu, Emin Orhan, Sefagül Keskin, Songül Akbay azgınca dövülerek gözaltına alınarak Terörle Mücadele’ye götürüldüler.

Önce Ekmek ve Adalet’e, hemen peşinden de Yeniden Atılım’da açlık grevi yapan devrimci basın çalışanlarına yöneltilen bu pervasız devlet terörü, son günlerde sermaye çevrelerinin ağızlarına sakız ettikleri “demokratikleşiyoruz” yalanlarının içyüzünü gözler önüne sermiştir. Birer aldatmaca olan ve AB emperyalizmine kölece bağlılık adımlarını gizlemekten başkaca bir amacı olmayan “uyum yasaları”nı ülkeye özgürlük ve demokrasi getiren düzenlemeler olarak sunanların gerçek yüzü bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Sermayenin ve sermaye devletinin özgürlük, demokrasi anlayışı bu kadardır. Onların basın özgürlükleri büyük patronlarla yalılarda, yatlarda iş takipçiliği yapan medya kalemşörlerinin özgürlüğüyle sınırlıdır. Devrimciler, işçi ve emekçiler söz konusu olduğunda ise hiç tereddütsüz baskı, terör ve katliam politikaları devreye sokulmaktadır. Bu dün böyle olmuştur, yarın da böyle olacaktır.

Ne Avrupa Birliği ne de başka bir emperyalist birlik... Bu ülkeye gerçek özgürlüğü ancak ve ancak işçi sınıfı ve emekçilerin devrimci mücadelesi getirecektir. Ne yaparlarsa yapsınlar devrimcilerin, işçi ve emekçilerin sömürü ve zulme karşı mücadelesini boğmaya, sesini kısmaya güçleri yetmeyecektir. Son yaşananlar bir kez daha bu gerçeğin doğrulanması olmuştur.

Devrimci sosyalist basın susturulamaz!
Baskılar bizi yıldıramaz!

SY Kızıl Bayrak/İstanbul



“Devrimci basını susturamadınız, susturamayacaksınız!”

20 Ağustos günü Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polisler tarafından Ekmek ve Adalet dergisinin teknik hazırlığının yapıldığı Yılmaz Yayıncılık, Gençlik Gelecektir dergisi ve TAYAD “gerekçeli” bir şekilde basıldı. İtfaiyesi, ambulansıyla, burjuva medyasıyla tam teçhizatlı baskına gelen polis daha sonra estireceği teröre iyi hazırlanmıştı. Kapılar oksijen tüpleriyle, duvarlar balyozlarla kırılarak binalara girildi. Gençlik Gelecektir dergisi benzin dökülerek kundaklandı. Bilgisayar, para ve arşivlere el konuldu. Bürolar harabeye çevrildi. Toplam 17 kişiyi döve döve gözaltına alan polis ertesi gün Emek ve Adalet, Gençlik Gelecektir’in yapmaya çalıştıkları basın açıklamasını basından tecrit etti. DGM’li gerekçe, TAYAD ve bu kurumlarda “canlı bomba” yetiştirildiği yalanına dayandırılıyordu.

10 Temmuz’da da Atılım ve onun teknik hazırlığının yapıldığ Etkin ajans, Dayanışma gazetesi, DMP ve EKB gibi Sosyalist basın ve demokratik kurumlar benzer şekilde basılmıştı. Baskınların asıl gerekçesi F Tipi ile ilgili haberlerdir. Atılım gazetesini “Ölüm Orucu Tugayları”nın eylemlerini verdiği için, Ekmek ve Adalet’i de devam eden Ölüm Orucu Direnişi, Alibeyköy’de başlatılan süresiz açlık greviyle ilgili haberler verdiği için susturmaya çalıştılar.

Bugün etrafımıza baktığımızda Avrupa Birliği’nin sarı yıldızlarından oluşmuş yalan balonlarını bol bol görebiliriz, “Baskılar kalkıyor”, “Avrupa Birliğin’ne giriyoruz, demokratikleşiyoruz” yalan balonlarını, Sosyalist ve Devrimci basın üzerinde baskılar birer birer patlatıyor. Avrupa Birliğiyle amaçlananın ne olduğu sisler arkasından yavaş yavaş görünmeye başlıyor.

Biz Devrimci ve Sosyalist basın emekçileri olarak, devrimci ve sosyalist basına yönelik kesintisiz süren baskı ve terörü protesto için açlık grevine başlıyoruz. Arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar açlık grevine devam edeceğiz. Tüm kamuoyunu duyarlı olmaya, demokratik hak ve özgürlükler için mücadeleye, sosyalist devrimci basını sahiplenmeye ve dayanışmaya çağırıyoruz.

Gözaltına alınanlar serbest bırakılsın!
Devrimci sosyalist basın üzerindeki baskılara son verilsin!
Devrimci basını susturamadınız, susturamayacaksınız!

Devrimci ve sosyalist basın emekçileri



Devrimci basına yönelik saldırılar Ankara’da
protesto edildi...

“Baskılar bizi yıldıramaz!”

Ekmek ve Adalet, Gençlik Gelecektir dergileri şahsında devrimci-sosyalist basına yönelik saldırılar ve İstanbul’daki Yeniden Atılım bürosunda açlık grevine başlayan devrimci-sosyalist basın çalışanlarının abluka sonrası gözaltına alınması, Ankara’da yapılan bir basın açıklaması ile protesto edildi. 22 Ağustos Perşembe günü abluka haberinin Ankara’ya ulaşmasının hemen ardından alınan bir kararla saat 17:30’da Yüksel Caddesi’ndeki insan hakları anıtı önünde İşçi-Köylü, Atılım, Ekmek ve Adalet, Alınteri, Kaldıraç ve Kızıl Bayrak gazetesi çalışanları ve okurları tarafından basın açıklaması yapıldı. Polisin yoğun tacizi altında yapılan açıklamaya 30 kişi katıldı.

Açıklamada baskıların devrimci-sosyalist basını yıldıramayacağı vurgulandı, şehit düşen Ölüm Orucu direnişçisi Birsen Hoşver anıldı. Açıklama “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Devrimci-sosyalist basın susturulamaz!” ve “Gözaltılar serbest bırakılsın!” sloganlarıyla bitirildi.

SY Kızıl Bayrak/Ankara