Devrimci basına yönelik davalar üzerine...
Haklı ve meşru bir zemindeyiz! ...Vahşetin kılıcı daha çıplak Adnan Yücel Sistem sömürü çarklarını daha da bileyleyerek döndürmeye çalışıyor. Azami kâr hesabıyla işçi ve emekçileri Ortaçağ köleliğine sürükleyerek, kimsenin aklına gelmeyecek yasalar çıkartıyor. Stratejik enerji bölgelerini hepsi ayrı ayrı kendi hesabına almaya çalışıyor ve bunu yaparken yüzbinlerce insanın kanını dökmekten, onmilyonlarca insanı acılara itmekten çekinmiyor. Karşısına çıkan, hatta çıkma ihtimali gösterenlere en şiddetli baskı araçlarıyla saldırıyor. Ezemediğini ehlileştirmeye, ehlileştiremediğini yoketmeye, yokedemediğinin kitlelerle ilişki kurmasının önüne geçmeye çalışıyor... Yaptıkları işler saymakla bitmez. Zaten biz de bunları gazetemizde yaza yaza bitiremiyoruz. Bunları yayınladığımız için, yapılması gerekenleri söylediğimiz için bu sistemin mahkemelerinden, kolluk güçlerinin baskı ve teröründen nasibimizi alıyoruz. Sen o kadar insanın kanını dök, tüm emekçilere ortaçağ koşullarını dayat, bir de bunlar karşısında susulmasını iste! Bu olacak şey değil. Baktığımızda da hep sindirme politikalarıyla bu düzeni idame ettiklerini görüyoruz zaten. Bildiğiniz gibi gazetemize sistemi tahkir ve tezyif etmekten, milleti ırk, cins ve sınıf olarak ayırmaktan, devlet büyüklerine haksız ithamda bulunmaktan, yasa dışı örgütlerin açıklamasını yayınlamak vb. sebeplerden dolayı hemen her sayı dava açılıyor ve toplatılıyor. Mahkemeden mahkemeye koşuşturmak devrimci basın yazı işleri müdürleri ve çalışanları için başlı başına bir iş haline gelmiştir adeta. Bu yazıyı yazmama vesile olan da budur. 6 Ağustosta değişik sayı ve özel sayılara açılmış tamı tamına 22 dava ile karşı karşıya kaldım. Hepsinin duruşması da aynı gündü. Yine aynı gün itibariyle ve aynı mahkemede eski yazı işleri müdürümüz İbrahim Gümüş için açılmış 10 dava daha görülüyordu. Bunların dışında sosyalist basına açılmış birçok dava da yine aynı gün aynı mahkemede yer alıyordu. SY Kızıl Bayrak gazetesine açılmış bu 32 dava yine erteleme ile sonuçlandı. Birkaç bürokratik ertelemenin ve işlemin sonucunda hepsi de ya para ya da hapis cezasına çevriliyor. Bu yönlü açtıkları davalar o kadar çok ki harcadıkları kırtasiye muhtemelen o kırtasiyeler için yeni dolaplar yaptırmalarını gerektiriyordur. Onlar gerek gördüklerinde bize daha fazla dava açacaklar, daha fazla baskı uygulayacaklar. Bu kesinlikle bizim doğru yolda olduğumuzu gösterecek. Biz ise maddi ve manevi bütün saldırılarının sınıfsal bir zeminde olduğunu ve bunun karşısında kararlı bir biçimde durmak gerektiğini biliyor ve buna göre davranıyoruz. Bizlerin sesini boğmaya, düşüncelerimizi ehlileştirmeye güçleri hiçbir zaman yetmedi, yetmeyecek. Özellikle şu dönem içerisinde yayın yoluyla insanların bilinçlenmesini fazlasıyla önemsediklerini ve bizleri susturmak için ellerinden geleni yapacaklarını biliyoruz. Bizler de bu düzenin saldırılarına karşı bütün işçi ve emekçilerin tepkilerini örgütlemek için gazetemizi onlara ulaştırmayı bir görev biliyoruz ve görevlerimize bu sorumlulukla yaklaşıyoruz. Çürümüş olan ve yıkılmayı bekleyen, her bir tarafı dökülen ve tamiri imkansız olan kapitalist sistemdir. Bu sisteme karşı bizim gücümüzü aldığımız kaynak ise işçi sınıfı ve emekçilerin haklı davasıdır, buna dayalı olan tarihsel haklılığımızdır. Geçen yüzyılın başında söylediğimiz gibi; VARDIK! VARIZ! VAROLACAĞIZ! Vural Uzal |
|||||