15 Haziran'02
Sayı: 23 (63)


  Kızıl Bayrak'tan
  AB ve ABD emperyalizminin kıskacında Kıbrıs
  Derinleşen istikrarsızlık tablosu ve düzenin çözümsüzlüğü
  Sahte tartışmaların ardındaki gerçekler
  İSDEMİR işçisi işyeri komitelerini kurdu!
  DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplandı...
  Öncüden yoksunluk işçilerin belini büküyor
  Birleşik Metal-İş Genel Temsilciler Kurulu toplantısı ve devrimci görevler
  Sınavsız üniversite, parasız eğitim hakkı istiyoruz!
  Arafat dayatmalara boyun eğiyor
  Gelişme tarihi içinde ve kapitalizmde futbol
  Kapitalizm ve futbol
  Emperyalist stratejilerin kıskacında Türkiye
  TC, AB ve ortaya çıkan çekişmenin gerçek anlamı...
   TMMOB 37. Genel Kurulu toplandı...
   Almanya'da paralı eğitime ve eğitimde özelleştirmeye karşı kitlesel eylemler...
   Avrupa'da paralı eğitim karşıtı eylemler...
   Sefaköy İşçi Kültür Evi açılmadan kapatıldı...
   "Yurtsever Gençlik"ten zorbalık!..
   Enternasyonalle kurtulur insanlık!..
   Komünist kadın önder Clara Zetkin'in anısına...
   Burada, bu kuytuda bir gün
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Komünist kadın önder Clara Zetkin’in anısına...

“Gerçek insanlığın
ne olduğunu mu bilmek istiyorsunuz
-Clara Zetkin’in yaşamı size örnek olsun!”

Wilhelm Pieck

Clara Zetkin’in ölüm yıldönümü anısına, Alman Komünist Partisi lideri Wilhelm Pieck’in “Clara Zetkin-Yaşamı ve Mücadelesi” başlıklı ve 1948 tarihli uzun incelemesinin
ilk ve son bölümlerini okurlarımıza sunuyoruz...

Clara Zetkin 20 Haziran 1933’te 76 yaşında bizden ayrıldığında, faşizmle birlikte Almanya üzerinde halkımızın tarihinin en karanlık gecesi gelip çattı. Faşizmin gölgeleri, sürgündeki Alman işçi sınıfının yaşlı öncü savaşçısına kadar ulaştı.

Clara Zetkin, uğraş zenginliği ve mücadele ile dolu yaşamının son yıllarını, Moskova yakınlarındaki Archangelskoye köyündeki bir sanatoryumda geçirdi. Yaşlılık ve hastalık vücudunu felç etmişti. Göz nuru nerdeyse sönmüştü. Ama tüm hastalıklarına rağmen, tüm ülkelerin işçi sınıfının davası için, uluslararası dayanışma için, sosyalizm için çalışmak uğruna bedenini toparlamayı daima bildi. Onun dinlenme nedir bilmeyen ruhu, hastalık va yaşlılığın zorladığı her türlü atıllığa karşı başkaldırıyordu. Beyninde ve yüreğinde yüklü olan büyük enerji, Clara Zetkin’in, yaşamının son saatine kadar, emekçi kitlelerin kurtuluş mücadelesinin büyük eserinde çalışmasını olanaklı kıldı. Ölümünden önceki gün dahi, 19 Haziran’da, bir makale dikte ettirmeye başlamıştı. Bu makaede, faşizme ve savaşa karşı birleşik cephenin yaratılmasını coşkuyla savunuyordu.

Clara Zetkin, yazı yazarken, teknik araçlardan yararlanmayı sevmezdi, tersine, tüm çalışmalarını titiz bir şekilde hokka kalemiyle yazardı. Ama göz nurunun nerdeyse sönmüş olması, hokka kalemini kullanmasını giderek imkansız kılıyordu, hokkadaki mürekkebin bitmesi ve kuru kalemle daha sayfalarca yazması da başına gelmişti. Düşüncelerini dikte ettirmeye zorlandığında ise hemen nefesi kesiliyordu ve çalışmaya ara vermek zorunda kalıyordu.

Bu koşullar altında çalışma kendisi için o kadar eziyetli olmasına rağmen, Clara Zetkin o zayıf vücudunu her seferinde zorlardı, çünkü önüne büyük görevler koymuştu. Rosa Luksemburg ve Karl Liebknecht’in biyografilerini yazmak ve kendi yaşam öyküsünü kaleme alarak kendi yaşam çalışmasının içeriğini işçi sınıfına miras olarak devretmek istiyordu. Ama o bu görevlerin, daha önemli görevleri yazacak durumda olamayacağı zamana kadar bekleyebileceği görüşündeydi. Böylece işte bir mücadele broşürü daha tamamlanmıştı: “Emekçilere Karşı Emperyalist Savaşlar- Emperyalist Savaşlara Karşı Emekçiler.” Uluslararası Kızıl Yardım yönetiminin başkanı olarak yayınladığı bir çağrıda, dünyanın tüm ilerici insanlarına içtenlikle şöyle sesleniyordu:

“Can çekişen kapitalizmin kurtuluşunu faşizmde aradığı Almanya’ya bakınız! Faşizm, bir fiziksel ve zihinsel yoketme rejimi kurdu, vahşilikte bizzat ortaçağın korkunçluğunu bile çok geride bırakan bir barbarlık rejimi kurdu. Bütün dünya, faşist terörün zalimlikleri üzerine infial içindedir.”
“... Emekçi kadınlar, sizlerin zorlu mücadelelerle elde ettiğiniz hakları faşizmin elinizden alması, sizin bağımsızlık ve çalışma hakkınızı reddetmesi üzerine kafa yorunuz. ‘Üçüncü Reich’ın’ sizi, erkeğin hizmetçisi ve doğurma makinası derekesine indirgemek istemesine kafa yorunuz. Faşizmin işkenceyle öldürdüğü ya da zindanlarında tutsak ettiği cesur kadınları, kadın savaşçıları unutmayınız.”

“... Bilimadamları, sanatçılar, öğretmenler, yazarlar, serbest meslek temsilcileri! Sizlerce yaratılan ve titizlikle korunan, yok edilmeleri insanlıktan, insanlığın gelişmesinin kaynaklarından birini mahrum bırakan kültür belgelerinin faşizm tarafından üzerinde yakıldığı odun yığınlarını unutmayınız.”

“... Başka ırklara mensup kişilere karşı yürütülen alçakça faşist kışkırtmaları unutmayınız, Yahudilere karşı girişilen alçakça soykırımı özellikle unutmayınız!”

“... Faşizmin tüm ülkelerdeki karşıtları! Kanlı zulümle, terörle, açlık va savaşla birleşmiş faşizm paramparça edilip yere serilmeden, aramızdan hiç kimse dinlenme ve mola verme hakkına sahip değildir!”

Sürekli kuvvetten düşmesine ve doktorların tüm direktiflerine rağmen, Clara Zetkin durup dinlenmek bilmedi ve tekrar tekrar çalışmasını sürdürmeyi denedi. Ama kuvveti tükenmekteydi. Yaşamının son ayının bir gününde, yastığına dayanmış, alçak bir sesle, katledilen mücadele arkadaşı Rosa Luksemburg’dan sözetmeye başladı ve tükenmiş bir şekilde sustuğunda, güçsüz eliyle, Rosa Luksemburg’un alçakça öldürülmesiyle düşünce bağlantısı içinde, önünde duran bir kağıda Göring ismini yazıp altını iki kez çizdi. İşte o böyle, son saatlerine değin, arkadaşlarına ilişkin düşüncelerle, mücadeleye ilişkin düşüncelerle, düşmana ilişkin düşüncelerle dolu idi.

19 Haziran 1933’ün bunaltıcı ilkyaz akşamıydı. Uzaklarda bir fırtına çıkmıştı. Clara Zetkin, vücudunun tükenmek üzere olduğunu hissediyordu. Soluğu gittikçe düzensizleşiyordu. Yavaş, nerdeyse duyulmayacak şekilde yalnızca kalbi atıyordu. Tamamen hissiz bir şekilde orada yatıyor ve yakınlarının sözlerine nerdeyse hiç reaksiyon göstermiyordu. 20 Haziran gününün ikinci saatinde ölüm geldi.

Mücadele ve çalışmayla dolu bir yaşam sona ermişti. Emekçi kitlelerin kurtuluşu uğruna mücadelede büyük bir kadın önderin cesur kalbinin çarpması durmuştu. Barış davasının, uluslararası dayanışma düşüncesinin, emekçi kadınların kapitalist toplum düzeninin zincirlerinden kurtuluşunun, sosyalizmin öncü savaşçısı bizden ayrılmıştı. Onun ağır hastalığını bilen herkes, Clara Zetkin’in yaşamı üzerine titremesine rağmen, onun ölüm haberinden etkilendiler. Ölümün, daha iyi bir toplum düzeni için savaşanlar safında açtığı boşluk doldurulamaz haldeydi...

(...)

Onun bize verdikleri asla geçip gitmeyecektir!

Alman işçi hareketi, tüm ilerici insanlık, Clara Zetkin’in ölümüyle, dürüst bir savaşçıyı, asil bir insanı yitirmiştir. Onun yaşamıyla ve mücadelesiyle insanlığa verdikleri asla ortadan kalkmayacaktır. Almanya’nın birliği, onun demokratikleşmesi, adil bir barış anlaşması uğrundaki mücadelemizde Clara Zetkin’in mücadeleci ruhu ve halkımızın ulusal, siyasal, iktisadi ve kültürel gelişmesi ve tüm halklarla, özellikle de Sovyetler Birliği halklarıyla barış ve dostluk uğrundaki müthiş iradesi yaşıyor.

Clara Zetkin bir defasında, katledilen mücadele yoldaşları Karl Liebknecht ve Rosa Luksemburg’un mezarları başında, ölümün insanı bitirip bitirmediği sorusunu şu sözcüklerle yanıtlamıştı:

“Bir tarih efsanesi, Katalonya topraklarındaki bir halklar savaşında hasımların öyle bir kinle savaştıklarını bildirir ki, ölümden sonra ruhları havada mücadele etmeye devam ederlermiş.

Bizim unutulmaz şehit savaşçılarımız mücadelelerine havada değil, bizim aramızda, bizimle birlikte devam ediyorlar. Onlar ölemezler: Onların bize verdikleri asla ölmeyecektir. Tüm bunlar, sayısız proletarya kitlelerinin canına ve kanına işlemiştir, onlarda bilince, iradeye, eyleme dönüşmüştür...

Bugün Almanya proletaryasında ve tüm dünya proletaryasında, fikirlerinin yüceliği ve saflığı, karakter sağlamlığı, göreve sadakat, cesurluk ve özveri bakımından, öldürülen önderlerle boy ölçüşebilecek binlerce yeni savaşçı doğmuştur. Bu yüzden yakınmıyoruz, mücadele ediyoruz! Borular yeniden çalıyor, yeniden mücadele gündemde!”

Bunun gibi Clara Zetkin’in eseri de kapitalist ülkelerdeki ve sömürgelerdeki milyonlarca kitlenin yoksulluktan ve kölelikten kurtulma, halklar arasında barışı koruma mücadelesinde sürüp gidecektir. Clara Zetkin’in yaşam eseri onlar için büyük, yüceltici bir örnek olacak, ondan cesaret alacaklar, ondan yeni yeni güç alacaklar ve bu onlara sosyalizm yolunda, tüm zorluklara rağmen tüm ülkelerin ezilenlerinin ve sömürülenlerinin yüce hedefi yolunda sonuna değin yürüme yeteneğini verecektir.

Faşizm tarafından oniki yıl boyunca yanlış bir kahramanlık öyküsü uğruna ölmek için eğitilen özellikle kendi gençliğimize sesleniyoruz: Halkımızın büyük bir insanını mı öğrenmek istiyorsunuz, gerçek insanlığın ne olduğunu mu bilmek istiyorsunuz -Clara Zetkin’in yaşamı size örnek olsun.

(Kadın Üzerine Seçme Yazılar, Clara Zetkin,
s.196-199, 223-235, İnter Yayınları, 3. basım)