Komünist kadın önder Clara Zetkinin anısına...
Gerçek insanlığın Wilhelm Pieck Clara Zetkinin ölüm yıldönümü anısına, Alman Komünist Partisi lideri Wilhelm Pieckin Clara Zetkin-Yaşamı ve Mücadelesi başlıklı ve 1948 tarihli uzun incelemesinin Clara Zetkin 20 Haziran 1933te 76 yaşında bizden ayrıldığında, faşizmle birlikte Almanya üzerinde halkımızın tarihinin en karanlık gecesi gelip çattı. Faşizmin gölgeleri, sürgündeki Alman işçi sınıfının yaşlı öncü savaşçısına kadar ulaştı. Clara Zetkin, uğraş zenginliği ve mücadele ile dolu yaşamının son yıllarını, Moskova yakınlarındaki Archangelskoye köyündeki bir sanatoryumda geçirdi. Yaşlılık ve hastalık vücudunu felç etmişti. Göz nuru nerdeyse sönmüştü. Ama tüm hastalıklarına rağmen, tüm ülkelerin işçi sınıfının davası için, uluslararası dayanışma için, sosyalizm için çalışmak uğruna bedenini toparlamayı daima bildi. Onun dinlenme nedir bilmeyen ruhu, hastalık va yaşlılığın zorladığı her türlü atıllığa karşı başkaldırıyordu. Beyninde ve yüreğinde yüklü olan büyük enerji, Clara Zetkinin, yaşamının son saatine kadar, emekçi kitlelerin kurtuluş mücadelesinin büyük eserinde çalışmasını olanaklı kıldı. Ölümünden önceki gün dahi, 19 Haziranda, bir makale dikte ettirmeye başlamıştı. Bu makaede, faşizme ve savaşa karşı birleşik cephenin yaratılmasını coşkuyla savunuyordu. Clara Zetkin, yazı yazarken, teknik araçlardan yararlanmayı sevmezdi, tersine, tüm çalışmalarını titiz bir şekilde hokka kalemiyle yazardı. Ama göz nurunun nerdeyse sönmüş olması, hokka kalemini kullanmasını giderek imkansız kılıyordu, hokkadaki mürekkebin bitmesi ve kuru kalemle daha sayfalarca yazması da başına gelmişti. Düşüncelerini dikte ettirmeye zorlandığında ise hemen nefesi kesiliyordu ve çalışmaya ara vermek zorunda kalıyordu. Bu koşullar altında çalışma kendisi için o kadar eziyetli olmasına rağmen, Clara Zetkin o zayıf vücudunu her seferinde zorlardı, çünkü önüne büyük görevler koymuştu. Rosa Luksemburg ve Karl Liebknechtin biyografilerini yazmak ve kendi yaşam öyküsünü kaleme alarak kendi yaşam çalışmasının içeriğini işçi sınıfına miras olarak devretmek istiyordu. Ama o bu görevlerin, daha önemli görevleri yazacak durumda olamayacağı zamana kadar bekleyebileceği görüşündeydi. Böylece işte bir mücadele broşürü daha tamamlanmıştı: Emekçilere Karşı Emperyalist Savaşlar- Emperyalist Savaşlara Karşı Emekçiler. Uluslararası Kızıl Yardım yönetiminin başkanı olarak yayınladığı bir çağrıda, dünyanın tüm ilerici insanlarına içtenlikle şöyle sesleniyordu: Can çekişen kapitalizmin kurtuluşunu faşizmde aradığı Almanyaya bakınız! Faşizm, bir fiziksel ve zihinsel yoketme rejimi kurdu, vahşilikte bizzat ortaçağın korkunçluğunu bile çok geride bırakan bir barbarlık rejimi kurdu. Bütün dünya, faşist terörün zalimlikleri üzerine infial içindedir. ... Bilimadamları, sanatçılar, öğretmenler, yazarlar, serbest meslek temsilcileri! Sizlerce yaratılan ve titizlikle korunan, yok edilmeleri insanlıktan, insanlığın gelişmesinin kaynaklarından birini mahrum bırakan kültür belgelerinin faşizm tarafından üzerinde yakıldığı odun yığınlarını unutmayınız. ... Başka ırklara mensup kişilere karşı yürütülen alçakça faşist kışkırtmaları unutmayınız, Yahudilere karşı girişilen alçakça soykırımı özellikle unutmayınız! ... Faşizmin tüm ülkelerdeki karşıtları! Kanlı zulümle, terörle, açlık va savaşla birleşmiş faşizm paramparça edilip yere serilmeden, aramızdan hiç kimse dinlenme ve mola verme hakkına sahip değildir! Sürekli kuvvetten düşmesine ve doktorların tüm direktiflerine rağmen, Clara Zetkin durup dinlenmek bilmedi ve tekrar tekrar çalışmasını sürdürmeyi denedi. Ama kuvveti tükenmekteydi. Yaşamının son ayının bir gününde, yastığına dayanmış, alçak bir sesle, katledilen mücadele arkadaşı Rosa Luksemburgdan sözetmeye başladı ve tükenmiş bir şekilde sustuğunda, güçsüz eliyle, Rosa Luksemburgun alçakça öldürülmesiyle düşünce bağlantısı içinde, önünde duran bir kağıda Göring ismini yazıp altını iki kez çizdi. İşte o böyle, son saatlerine değin, arkadaşlarına ilişkin düşüncelerle, mücadeleye ilişkin düşüncelerle, düşmana ilişkin düşüncelerle dolu idi. 19 Haziran 1933ün bunaltıcı ilkyaz akşamıydı. Uzaklarda bir fırtına çıkmıştı. Clara Zetkin, vücudunun tükenmek üzere olduğunu hissediyordu. Soluğu gittikçe düzensizleşiyordu. Yavaş, nerdeyse duyulmayacak şekilde yalnızca kalbi atıyordu. Tamamen hissiz bir şekilde orada yatıyor ve yakınlarının sözlerine nerdeyse hiç reaksiyon göstermiyordu. 20 Haziran gününün ikinci saatinde ölüm geldi. Mücadele ve çalışmayla dolu bir yaşam sona ermişti. Emekçi kitlelerin kurtuluşu uğruna mücadelede büyük bir kadın önderin cesur kalbinin çarpması durmuştu. Barış davasının, uluslararası dayanışma düşüncesinin, emekçi kadınların kapitalist toplum düzeninin zincirlerinden kurtuluşunun, sosyalizmin öncü savaşçısı bizden ayrılmıştı. Onun ağır hastalığını bilen herkes, Clara Zetkinin yaşamı üzerine titremesine rağmen, onun ölüm haberinden etkilendiler. Ölümün, daha iyi bir toplum düzeni için savaşanlar safında açtığı boşluk doldurulamaz haldeydi... (...) Onun bize verdikleri asla geçip gitmeyecektir! Alman işçi hareketi, tüm ilerici insanlık, Clara Zetkinin ölümüyle, dürüst bir savaşçıyı, asil bir insanı yitirmiştir. Onun yaşamıyla ve mücadelesiyle insanlığa verdikleri asla ortadan kalkmayacaktır. Almanyanın birliği, onun demokratikleşmesi, adil bir barış anlaşması uğrundaki mücadelemizde Clara Zetkinin mücadeleci ruhu ve halkımızın ulusal, siyasal, iktisadi ve kültürel gelişmesi ve tüm halklarla, özellikle de Sovyetler Birliği halklarıyla barış ve dostluk uğrundaki müthiş iradesi yaşıyor. Clara Zetkin bir defasında, katledilen mücadele yoldaşları Karl Liebknecht ve Rosa Luksemburgun mezarları başında, ölümün insanı bitirip bitirmediği sorusunu şu sözcüklerle yanıtlamıştı: Bir tarih efsanesi, Katalonya topraklarındaki bir halklar savaşında hasımların öyle bir kinle savaştıklarını bildirir ki, ölümden sonra ruhları havada mücadele etmeye devam ederlermiş. Bizim unutulmaz şehit savaşçılarımız mücadelelerine havada değil, bizim aramızda, bizimle birlikte devam ediyorlar. Onlar ölemezler: Onların bize verdikleri asla ölmeyecektir. Tüm bunlar, sayısız proletarya kitlelerinin canına ve kanına işlemiştir, onlarda bilince, iradeye, eyleme dönüşmüştür... Bugün Almanya proletaryasında ve tüm dünya proletaryasında, fikirlerinin yüceliği ve saflığı, karakter sağlamlığı, göreve sadakat, cesurluk ve özveri bakımından, öldürülen önderlerle boy ölçüşebilecek binlerce yeni savaşçı doğmuştur. Bu yüzden yakınmıyoruz, mücadele ediyoruz! Borular yeniden çalıyor, yeniden mücadele gündemde! Bunun gibi Clara Zetkinin eseri de kapitalist ülkelerdeki ve sömürgelerdeki milyonlarca kitlenin yoksulluktan ve kölelikten kurtulma, halklar arasında barışı koruma mücadelesinde sürüp gidecektir. Clara Zetkinin yaşam eseri onlar için büyük, yüceltici bir örnek olacak, ondan cesaret alacaklar, ondan yeni yeni güç alacaklar ve bu onlara sosyalizm yolunda, tüm zorluklara rağmen tüm ülkelerin ezilenlerinin ve sömürülenlerinin yüce hedefi yolunda sonuna değin yürüme yeteneğini verecektir. Faşizm tarafından oniki yıl boyunca yanlış bir kahramanlık öyküsü uğruna ölmek için eğitilen özellikle kendi gençliğimize sesleniyoruz: Halkımızın büyük bir insanını mı öğrenmek istiyorsunuz, gerçek insanlığın ne olduğunu mu bilmek istiyorsunuz -Clara Zetkinin yaşamı size örnek olsun. (Kadın Üzerine Seçme Yazılar, Clara Zetkin, |
|||||