Birleşik Metal-İş Genel Temsilciler Kurulu toplantısı 15 Haziranda yapılıyor. GTK toplantısı, bir yandan, metal işçilerine dönük saldırıların, kıdem tazminatlarının gaspı, esnek çalışma dayatması gibi sınıfın bütününe yönelik saldırıların yoğunlaştığı, metal sektöründe TİSlerin yaklaştığı; öte yandan ülkenin boylu boyunca ABD ve Avrupa emperyalizminin kucağına itildiği, ABye giriş üzerine tartışmaların siyasal gündemin başına oturduğu bir sürece denk düşüyor. Toplantıyı anlamlı kılan bir başka olgu da, toplantı tarihinin 15-16 Haziran direnişinin yıldönümüne ve DİSKin kendisini tartışmaya! başladığı bir sürece denk düşmesi. Bunlar GTK toplantısının yoğun bir gündemle yapılacağını gösteriyor. İşyeri temsilcilerinin tutumu belirleyicidir Son iki yıldır tüm sektörlerde olduğu gibi metal sektöründe de yoğun bir saldırıyla yüzyüze kalındı. Krizin bütün yükünü işçi ve emekçilere fatura etmeyi ve kriz bahanesiyle sınıfın kazanımlarını gaspederek kârlarını artırmayı amaçlayan sermaye sınıfı, son iki yılda çok yönlü bir saldırıyı hayata geçirdi. İşten atmalar, TİSlerin rafa kaldırılması, taşeronlaştırmalar vb. biçimlerde yürütülen bu saldırılar karşısında sınıf cephesinden anlamlı bir yanıt verilememesi saldırıların boyutunu daha da büyüttü. Gerek metal işçilerini gerekse sınıfın bütününü hedef alan bu saldırılar tüm hızıyla devam ediyor. Saldırılar karşısında mücadeleci bir tutum alınması ve taban örgütlülüklerinin yaratılması, dün olduğu gibi bugün de hayati bir önem taşıyor. Gerek tek tek fabrikalarda, gerekse sektör ya da ülke düzeyinde, yaşanan saldırıların ancak dişe diş bir mücadeleyle püskürtülebileceği gün gibi açıktır. Böyle bir mücadelenin örülmesinde öncü işyeri temsilcilerine büyük bir görev düşmektedir. GTK toplantısı bu açıdan hayati bir önem taşımaktadır. Öncü işyeri temsilcilerinin bu toplantıda alacağı tutum ve bu tutumun diğer temsilciler arasında yaygınlaştırılması önümüzdeki dönem açısından belirleyici olacaktır. Öncü temsilciler, toplantıya işyeri komiteleri ve taban örgütlenmelerinin yaygınlaştırılması, işten atmalar ve hak gaspları karşısında direnişçi bir tutum alınması gibi somut ¨nerilerle katılmalı ve bu önerilerin somut kararlar olarak çıkması için azami bir çaba harcamalıdırlar. Kuşkusuz bu istemler sendikanın saldırılar karşısında takındığı uzlaşmacı tutumun teşhiri ile birleştirilmelidir. Yaklaşan TİS süreci ve GTK toplantısı Metal sektöründe yeni bir TİS sürecine girilmektedir. TİSlerde metal patronlarının sıfır zam, esnek çalışma gibi dayatmalarla çıkacağı açıktır. Gerek bu dayatmalar karşısında alınacak tutumun belirlenmesinde, gerekse taşeron çalışmanın yasaklanması, kapsam dışı personelin TİS kapsamına alınması, işgüvencesinin sağlanması gibi istemler uğruna mücadeleci bir tutumun alınmasında GTK toplantısı belirleyici olacaktır. Toplantıda her TİS döneminde Türk Metalin ihanetçi tutumunu uzlaşmacılığın gerekçesi haline getiren anlayışlar mahkum edilmelidir. Sınıf bilinçli temsilciler önümüzdeki TİSlerde alınması gereken tutum konusunda ısrarcı davranmalıdırlar. Düşük ücret dayatmasının yanı sıra ve daha da önemlisi, taşeron işçilerin kadro verilmesi ve taşeronlaştırmanın yasaklanması, işgüvencesinin sağlanması, kapsam dışı personelin sözleme kapsamına alınması gibi istemlerin kararlılıkla savunulması ve metal patronlarının bu istemleri kabul etmemesi durumunda greve gidilmesi karar altına alınmalıdır. Taşeronlaştırma her geçen gün yaygınlaşmakta, bunun karşısında tutum alınmaması sendikal örgütlenmeyi zayıflatmaktadır. TİS süreci yaklaştıkça birçok fabrikada yetki alınıp alınamayacağının tedirginliği yaşanmaktadır. Taşeron çalışma yaygınlaştıkça, işten atmalara dur denilmedikçe, Birleşik Metal yetkisiz bir sendikaya dönüşmektedir. Son birkaç yıl içerisinde bir dizi fabrikada ya sendikal örgütlülük tümüyle dağılmış ya da büyük ölçüde güçten düşürülmüştür. Diğer yandan işçi kıyımları karşısında herhangi bir tutum geliştirilmemesi de sendikal örgütlenmeyi güçten düşürmektedir. Son birkaç yıl içerisinde işçi kıyımlarının yaşanmadığı tek bir fabrika bile neredeyse kalmadı. Tüm bu söylediklerimiz taşeronlaştırmanın yasaklanması ve işgüvencesi gibi istemlerin metal işçileri ve sendikalarımız açısından ne kadar hayati bir önem taşıdığını göstermektedir. TİS sürecinde sendikalar genelde yalnızca ücretler konusundaki uyuşmazlıklarda grev kararı almaktadırlar. Sınıf bilinçli temsilciler toplantıya taşeronlaştırmanın yasaklanması, işgüvencesi gibi istemler karşılanmadıkça sözleşmenin bitirilmemesi önerisiyle katılmalı ve bu istemler uğruna grev silahının kullanılmasının bir ilke haline getirilmesi isteminin GTK toplantısından karar olarak çıkartılmasını sağlamalıdırlar. ğer bu başarılırsa, sendika yönetimlerinin TİSlerde uzlaşmacı bir tutum almalarının ve Türk Metalin imzalayacağı satış sözleşmesinin fotokopisine imza atmalarının önüne geçilebilecektir. DİSK kendisini tartışıyor: Üstte tartış, alta dayat! 3-5 Haziran günlerinde DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısı yapıldı. Sorunlar ve görevlerin tartışıldığı toplantıda; üye kaybı en önemli sorun olarak görülmüş olacak ki, örgütlenme seferberliği yapılması, DİSKin Sesi gazetesinin düzenli olarak çıkartılması gibi kararlar alındı. Böylece üç gün boyunca temel sorunlar atlanarak, biçimsel sorunlar tartışıldı. Oysa DİSKte kangrenleşen sorunların kaynağında üye kaybetmek değil, üye kaybına ve sınıf içerisinde sendikaların güven kaybetmesine yol açan sınıf dışı, uzlaşmacı, bürokratik bir sendikal anlayış vardır. Bu sendikal anlayış mahkum edilmedikçe, DİSK ve bağlı sendikalar işçi örgütleri olarak yeniden örgütlenmedikçe, hiçbir seferberlik DİSKi ihanet çukuruna saplanmaktan kurtaramayacaktır. Bu yapılmadıkça, yani DİSKte egemen olan sendikal anlayış mahkum edilmedikçe örgütlenme seferberliği, DİSKin Sesi gazetesi gibi kararlar, sorunları yatıştırmaya ve göz boyamaya hizmet edecektir. Fakat bunu yapmak, DİSK ve bağlı sendikaları sınıf örgütleri olarak yeniden inşa etmek, ne DİSK yönetiminin ne de Başkanlar Kurulunun işidir. Burada görev herkesten önce öncüişçi ve temsilcilerindir. Birleşik Metal GTK toplantılarında genellikle temsilciler konuşmalarını Yaşasın DİSK, yaşasın Birleşik Metal! diyerek bitirmektedirler. GTK toplantısı, hem işçi sınıfı tarihinde, hem de DİSK tarihinde önemli bir yeri olan 15-16 Haziranın yıldönümüne denk düşmektedir. Yaşasın DİSK, yaşasın Birleşik Metal! şiarını yükselten temsilciler, hem DİSKi hem de Birleşik Metali yaşatmanın ancak 15-16 Haziranın direnişçi ruhunu kuşanmakla mümkün olabileceğini sendika yöneticilerine ve temsilcilerine hatırlatmalıdırlar. Eğer sınıf bilinçli temsilciler bunu yapmazlarsa, o ağızlarda dolaşan yaşasın kelimesi bir söz kalıbı olmaktan kurtulamayacaktır. Emperyalist birliğe karşı işçi sınıfının Patron örgütleri ve düzen partileri ABye girişi ülkemiz için tek kurtuluş seçeneği olarak sunmakta, bu yönde çok yönlü bir propaganda yapmaktadırlar. Burjuva basın ABye girişle birlikte Gayri Safi Milli Hasılanın ve kişi başına düşen milli gelirin ne kadar artacağı yönünde spekülasyon yarışması yaparken, TÜSİAD gibi patron örgütleri gazetelerde boy boy ilan vermektedirler. Ne var ki, bu kervanda yalnızca patron örgütleri ve düzen partileri bulunmuyor. Sendika konfederasyonları ve çeşitli kitle örgütleri de bu kervanın içerisinde yer almaktadırlar. Sayıları 170i aşan ve bir platform oluşturan patron örgütleri, işçi örgütleri ve meslek örgütleri bir deklarasyon yayınlayarak Türkiyenin yeri ABdir. Kaybedecek zamanımız yok! demişlerdir. Bu deklarasyonun altında Türk-İş ve Hak-İş#146;in yanı sıra DİSKin de imzası bulunmaktadır. AB gerçekte ülkemizin, ülkemiz işçi ve emekçilerinin kurtuluşu değil, ülkenin boylu boyunca emperyalizmin kucağına itilmesi anlamına gelmektedir. AByi bir kurtuluş yolu olarak gösterenler gerçekte ülkemiz işçi ve emekçilerini emperyalist tekellerin köleleri haline getirmek istemektedirler. İşçi sendikaları bunu sosyal Avrupa gibi bir kavramla cilalamaktadırlar. GTK toplantısında işyeri temsilcileri DİSKin ABci tutumunu mahkum etmeli ve Emperyalist birliğe karşı işçi sınıfının enternasyonal birliği şiarını yükseltmelidirler. Sınıf bilinçli temsilciler, DİSKin deklarasyondan imzasını çekmesi ve emperyalizme teslimiyet platformundan çekilmesi yönünde basınç uygulamalıdırlar. Sonuç olarak, GTK toplantısı, sendikanın yaşadığı güç kaybı ve tıkanıklığın nedenlerinin tartışıldığı, geleceğe ilişkin öneri ve tasarımların şekillendiği bir kürsü olarak değerlendirilmelidir. Öncü sınıf bilinçli temsilciler bu toplantıya yalnızca öneri sunmakla kalmamalı, TİSler, AB gibi temel konularda alınması gereken tutumun belirlenmesinde aktif bir rol oynamalı, sunacakları önerilerin toplantı kararı olarak çıkmasını, toplantının bir irade birliğiyle tamamlanmasını sağlayabilmelidirler. |
|||||