Başlamadan biten SASA grevinin ardından...
SASA işçisinin denetiminden uzak grev Aylardır süren görüşmelerin ardından 30 Nisanda sendika grev kararı aldı. Bir hafta içinde greve gidilebilecekken grev tarihini 4 Haziran olarak belirledi. Bununla birlikte işveren, 30 Nisanda ücretsiz izin uygulamasına başladı ve üretimde olmayan SİP2 ve 3 ünitelerinde çalışan işçiler ücretsiz izine çıkarılmaya başlandı. Haziran başında bu üniteler üretime başlayacaktı. Sendika grev tarihini 4 Haziran olarak belirlerken, böylece işverene büyük bir olanak da sunmuş oldu. Sözleşme görüşmelerinde işveren, esnek çalışma olarak tanımladığımız pazar çalışması, kıdem tazminatı vb. dayatarak işçilerin en duyarlı olduğu, hiçbir işçi tarafından kabul edilemeyecek bir durumu sözleşmeye sokmaya çalıştı. Grev tarihi yaklaşırken işverenle yapılan görüşmelerde işveren bu taleplerinden vazgeçti. Sadece ücret konusunda pazarlıklar sürmeye devam etti. Bilindiği gibi genelde kapitalistler TİS görüşmelerinde kasten kabullenilmesi mümkün olmayan talepler dayatırlar. Bunları yaşama geçirebilecekleri koşullar ortada olmasa bile, bu dayatmaları işçileri düşük ücrete ikna etmek için kullanırlar. Yani ölümü gösterip sıtmaya razı etmek deyişi tam da bu gibi durumlar için en uygun ifade biçimi. SASAda da bu çok açık ve acı bir şekilde yaşandı. Sendika bile bile bu basitliği ölçüsünde alçakça sermaye oyununa boyun eğdi. 4 Haziranda SASAda grev pankartı asılmadan önce ve sendikanın işverenle yaptığı görüşmenin ardından, işçileri yemekhaneye toplayarak, basına kapalı yaptığı görüşmenin sonuçları özellikle grev sona erdikten sonra şimdi daha iyi anlaşılıyor. Grevden bir gün önce gece işveren %37 zam vermiş, sendika bunu kabul etmemişti. Bu haber basına da yansımıştı (Zaman gazetesi). Sendikanın işçileri toplu olarak yemekhaneye toplamasının nedeni ücret konusunda işçilerin düşüncelerini almak, nabzını yoklamaktı. Ücretleri yüksek olan işçiler %40lara razıydı. Ancak, düşük ücret alan, ki bu işçiler çoğunlukta, %50leri telaffuz etmekteydi. Sendika çoğunluğun itirazları sonucu greve çıkmak zorunda kaldı. Fakat sabah saat 10:00da başlayan grev akşam saatlerinde bitirildi. Yani üretim dahi tam anlamıyla durdurulamadı. Kaldı ki SASAda üretimin tamamen durması için 9 gün gerekiyor (Hammaddenin donmadan temizlenmesi için). Bu saatlerle ölçülen grev sürecinde işveren sendikanın hangi talebini karşıladı diye baktığımızda somut hiçbir şey göremiyoruz. %68 enflasyon oranında artış talebinden sendika ülke koşulları, işyerinin durumunu gözeterek kendilerince makul olan %40 talep etmişlerdi. İşverenin grev öncesi verdiği %37ye bir günlük grev sonunda imza atılması, ortada bir danışıklı dövüş olduğu ihtimalini kuvvetlendiriyor. Öyle görünüyor ki sendika yönetimi grev günü işçilerin tepkisini ölçmek için yemekhanede toplantı almıştı. Ve bu toplantıda işçilerin tepkileri sonucu grev kararı almış, sonrasında işçilerin dağılmasını da fırsat bilerek, %37ye imza atmıştır. Sendika yönetiminin sicili, 2001 yılında işverenin talebiyle SASA işçilerinin tamamını, kimisi 1 ay, kimisi 2-3 hatta 4 aya varan sürelerde ücretsiz izine çıkarmasına göz yummasıyla da kirli. Şimdi sözleşmeyi bitirdiği gün olan 5 Haziranda, 30 Nisandan bu yana ücretsiz izine çıkartılan işçileri ücretli izinli saydırdığı için bunu büyük bir kazanım gibi göstermeye çalışmaktadır. Ücretsiz izini işverenle birlikte gerçekleştiren sendika yönetimi, ücretsiz izine kimlerin, ne kadar süre çıkarılacağı konusunda işverenle birlikte listeler oluşturarak karar vermektedir. Sendika yönetimi kendisine muhalif olan, kendi siyasi düşüncesine uymayan işçileri ücretsiz izine çıkartabilmektedir. İşçilerin haklarını savunan ve gözeten konumda olması gereken sendika yönetimi, tam tersine, işçilerin üzerinde kurulan bir baskı aracı olarak çıkıyor karşımıza. SASAda Petrol-İş yöneticilerinin kendileri üzerinde böyle bir basınç oluşturduğunu grev öncesi ve sonrasında kimi işçiler de açık bir şekilde ifade etmekteydiler. Yine taşeronlaştırma uygulamasının yoğun olduğu SASAda sendika 200 taşeron işçisinin kadroya alınmasını talep etmiştir. Ancak sadece 15 işçiyi kadroya aldırabilmiştir. Bir önceki dönemde 137 işçi kadroya alınırken, 91 işçi işten çıkartılmıştı. Ve işçi çıkışları yeni sözleşme dönemine kadar da devam etmiştir. Taşeronlaştırmanın artarak sürdüğü düşünüldüğünde, bugün 15 işçinin kadroya alınması oldukça komik bir olaydır. O da kadroya alınan işçiler sendikadan refersans alanlar, onun dışındakiler kadroya alınmıyor. Sonuç olarak SASA grevinin sonuçları bir kez daha göstermiştir ki, sendika bürokrasisinin işçiler üzerindeki baskı ve denetimi kırılamadığı sürece greve de çıkılsa, greve işçilerin iradesi yansımamaktadır. Taban iradesini açığa çıkartmadan ve örgütlü bir tarzda mücadeleye seferber etmeden bu çarkı kırmanın mümkün olmadığı da bir gerçek. Taban örgütlülüklerinin yaratılması, öncü işçi platformlarının önemini bir kez daha açığa çıkarmaktadır. SY Kızıl Bayrak/Adana
Adana Öncü İşçi Platformu Girişiminin grev öncesinde SASA işçilerine seslenen bildirisinden... SASA işçisi arkadaş, Lastik işçilerinin grevini erteleyerek hükümet lastik patronlarının istemleri doğrultusunda hareket ettiğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bunu fırsat bilen Lastik-İş patronları da sözleşmeyi işçilerin değil, işverenin istemleri doğrultusunda bitirmiştir. SASA grevinin kazanımı sadece SASA işçisinin kazanımı olmayacaktır. Grevleri ertelenen lastik işçilerinin, esnek çalışma dayatılan işçilerin, grevleri gündeme geldiğinde ertelemeyle karşılaşabilecek belediye işçilerinin grevi olacaktır. SASA işçisi bu anlaşıyla, işçi sınıfının onurunu koruma misyonuyla hareket etmelidir. Patronlar son dönem TİSlerde esnek çalışma saldırısını gündeme çok sık getiriyorlar. İşçilerin birlik ve bütünlüğünü sağlayamadığı yerlerde ya da sınıfa ihanet eden sendikacılarla işbirliği yaparak bu saldırıyı hayata geçirebiliyor. Ancak işçilerin birlik ve bütünlüğünü koruduğu yerlerde bu saldırıyı geri çekmek zorunda kalıyorlar. SASA patronları da bugün esnek çalışma ile ilgili şartlarını geri çekmiş gözüküyorlar. Sözde biz bu konularda taviz verdik, siz de ücretler konusunda ısrarcı olmayın demeye getiriyorlar. İğneden ipliğe yapılan zamlarla ücretlerimiz her geçen gün erimektedir. Bu şartlarda ücret taleplerimizden taviz vermek, artarak süren yoksulluğumuzu kabullenmek demektir. Türkiyede yoksulluk sınırının 1 milyar 300 milyon liraya dayandı&crren;ını dikkate almalıyız. SASA işçisi geçmiş dönemdeki TİS görüşmelerinden dersler çıkararak, bugünkü grevde, taleplerinden taviz vermeden sonuna kadar direnmelidir. Kazanmanın yolu da buradan geçmektedir. Adana Öncü İşçi Platformu Girişimi
Adanadan kısa kısa Ceyhan Toros Gübre grev kararı Ceyhan Toros Gübrede Petrol-İş Sendikası TİS görüşmelerinin tıkanmasının ardından 6 Haziranda grev kararını astı. Sendikanın enflasyon oranında bir artış talebine işveren yanaşmayınca arabulucuya gidildi. Bundan da sonuç alınamadı. Petrol-İşin SASAdaki grevi enflasyonun çok altında bir ücret artışıyla bitirmesi gözönüne alındığında, Toros Gübrede de işlerin nereye varacağını kolayca kestirebiliriz.(SY Kızıl Bayrak/Adana) Adana belediyeleri TİSlerinde son durum... Adana Büyükşehir Belediyesinde süren TİS görüşmeleri tıkanmıştı. Arabulucuyla ilk yapılan görüşmelerde bir sonuç alınamamış ve arabulucuyla yapılacak son görüşme içinde 6 Haziran tarihi belirlenmiştir. Sendika yetkilileri yapılacak görüşmelerden de pek bir şey çıkmayacağını düşünüyorlar. Bundan önceki dönemde olduğu gibi sendikacılar grev oylaması yapacaklarını, çıkacak sonuca göre hareket edeceklerini bildiriyorlar. Grev oylamasından ise grev kararı çıkacağını pek düşünmüyorlar. Belediye işçilerinin yaklaşık olarak 3 ila 5 milyar lira arasında alacakları var. Belediye başkanı Haziran sonuna kadar işçilerin alacaklarını vereceğini söylemesine rağmen henüz bir ödeme yapılmış değil. Bu arada Adana Seyhan Belediyesindeki TİS görüşmeleri de tıkanmıştı. Uzun zamandır gelmeyen arabulucu 4 Haziranda geldi. Henüz görüşmelerden olumlu ya da olumsuz bir sonuç çıkmadı. (SY Kızıl Bayrak/Adana) |
|||||