6 Nisan'02
Sayı: 13 (53)


  Kızıl Bayrak'tan
  Filistin kazanacak!
  İşgale karşı direniş ve dayanışma!
  Dizginsiz vahşet, kahramanca direniş!
  Filistin halkına destek eylemlerinden...
  Bölge halklarına karşı suç ortaklığı
  KESK Genel Kurulu'na doğru...
  "Zafer bize armağan edilmeyecek..."
  İsrail halkı karşı koymalı
  Siyonist işgal ve vahşet karşısında devletler seyirci halklar öfkeli
  1 Mayıs'ta mücadele alanlarına!
  "Genel grev-genel direniş!"
  İhanete yanıt eylem alanında verilir
  Almanya'da göç yasası kabul edildi
   HADEP ve tasfiye süreci
   "F tipi vahşetine karşı çıkmak bir insanlık sorumluluğudur"
   Öykü...
   Küresel saldırıya, savaşa hayır!
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
“F Tipine Karşı Aydın ve Sanatçı Girişimi”nin çağrısı...

“F tipi vahşetine karşı çıkmak bir insanlık sorumluluğudur”

Sevgili dostlar,

Biz Türkiyeli şairler, tiyatrocular, çevirmenler, müzisyenler, fotoğrafçılar, ressamlar ve yazarlar F tipi cezaevlerine karşı 2000 yılı Temmuz ayı başlarında bir girişim başlattık. İki yıla yaklaşan bu süre içinde sayısız basın açıklaması, forum ve panel yaparak görüşlerimizi kamuoyu ile paylaştık.

Hükümeti, F tipi uygulamasından vazgeçmeye ikna etmek için uyarı amaçlı bir günlük ve yedi günlük dönüşümlü açlık grevleri yaptık.

Çeşitli sendika ve kitle örgütleri ile birlikte miting organize ettik.

Sanat dergilerinin bu konu ile ilgili özel sayı çıkarmasına önayak olduk.

Yüzbin adet basılan bir bülten çıkarıp dağıttık.

İçimizden oluşturduğumuz bir heyetle F tipi cezaevlerinin insan doğasına aykırı olduğu fikrini sayısız defa işledik.

Biz aydın ve sanatçılara göre F tipi, tecrit ve izolasyon demektir.

F tipi, bireyin toplumsal varlığına, fiziki ve psikolojik bütünlüğüne, başta yaşama hakkı olmak üzere bütün temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı bir kapatma sistemidir.

F tipi, insanın duyu ve iletişim yetilerinin gaspına dayalı bir öç alma ve kişilik silme mekanıdır.

Zaman ve mekan sıkışmasının hiper bir gerçekliğe dönüştürülerek postmodern küresel faşizm uygulamalarının tipik bir örneğidir.

Kısaca özetlediğimiz görüşlerimiz, F tiplerinden çıkan insanların tıbbi muayeneleri ile de doğrulanmıştır.

Halen sürmekte olan ve gün geçtikçe, ekonomik krize bağlı olarak, çapını ve şiddetini artıran F tipi vahşetine karşı çıkmak, her birey için bir insanlık sorumluluğudur.

İşte bu sorumluluğu yerine getirmeye çalıştığımız için yargılanıyoruz.

Adalet Bakanı, bir ara, sivil toplum örgütlerinin görüş ve önerileri doğrultusunda, F tipi cezaevlerinin yapısında insan haklarına uygun değişiklik ve düzenlemeler yapacağı vaadinde bulundu, ama bunun bir yalan ve oyalama olduğu 19 Aralık operasyonu ile ortaya çıktı.

Bu operasyonda iki asker ve otuz siyasi tutuklu ve hükümlü öldürüldü.

Yanıcı, yakıcı ve çok çeşitli kimyasal gazlar kullanıldı.

İnsanların asker kurşunu, yanma ve darp sonucu öldürüldüğü adli tıp raporlarında saptandı.

Siyasi tutuklu ve hükümlüler zorla Sincan, Edirne, Kandıra... F tipi cezaevlerine sevk edildi.

Pek çok cezaevi mimari değişikliklerle hızla hücre tipi cezaevi şekline sokuldu. Adalet Bakanlığı verilerine göre 19 Aralık operasyonunu ve F tiplerini protesto etmek için 2500’den fazla mahkum açlık grevi ya da Ölüm Orucu eylemine başladı. F tiplerinde işkence, kötü muamele ve bilinci kapanan eylemcilere zorla müdahale hala sürüyor. Onlarca ölüm, 400’den fazla yaralı ve sakata mal olan bu eylemler devam etmektedir. Siyasi iktidar ise üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmediği gibi F tipi hakkında görüş belirten, yasal ve meşru protestolar düzenleyen hemen herkesi F tiplerine doldurmak için ardı ardına davalar açıyor.

F tipi hakkına düşünce belirtmeyi ve protestoyu terör örgütlerine yardım etmekle bir görüyor. Ekonomik ve siyasi kriz derinleştikçe devletin terör tanımının kapsamı genişliyor.

Ülkedeki tek yatırım olan cezaevleri inşaatları hızla tamamlanıyor.

Biz, aydın ve sanatçılar, 19 Aralık operasyonunu kınadık.

F tipi cezaevleri hakkındaki düşüncelerimizi ifade etmeye devam ettik ve ediyoruz. Barolar’ın “3 kapı 3 kilit” adı verilen mekan genişletmeye dayalı olarak kısmi iletişim olanağı yaratma önerisini bir basın açıklaması yaparak destekledik.

Devlet bizleri susturmak için, önce fotoğraf sanatçısı Mehmet Özer’e yasadışı örgütlere yardım etmek iddiasıyla dava açtı. Suçlamanın dayanağı ise Mehmet Özer’in bir basın açıklamasında Nazım Hikmet’in şiirlerini okuması ve kitleye slogan attırmasıdır.

Biz aşağıda adını belirttiğimiz aydın ve sanatçılar ise Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne Mehmet Özer’in suçlu olmadığı, hakkındaki iddiaların doğru olmadığını belirterek başvurduk.

Yaptıklarımız ve düşündüklerimizin hala arkasında olduğumuzu, eğer Mehmet Özer suçlu ise biz de suçluyuz diyerek biz de yargılanmak istedik.

Devlet Güvenlik Mahkemesi ise yanlışından dönmek yerini bizleri de yargı kapsamına aldı. 8 Nisan 2002’de ilk duruşması yapılacak olan davada, “bilerek çeteye yardım” suçlaması ile yargılanacağız.

Türk Ceza Kanunu’nun 169. maddeden mahkum aileleri, avukatlar, öğrenciler, sendikacılar, gazeteciler, şimdi de aydın ve sanatçılar yargılanıyor. Demokrasi, hükümete göre taviz verilmesi gereken yasadışı bir şey.

8 Nisan 2002’deki duruşmaya sizleri de bekliyoruz. Sizleri yanımızda, aramızda görmek istiyoruz. Türkiye ve dünya basınında bu dava ile ilgili olarak elinizden gelenleri yapacağınıza inanıyoruz.

Sevgilerimizle

F Tipine Karşı Aydın ve Sanatçı Girişimi adına
Fettah Köleli

Hakkında dava açılan aydın ve sanatçılar:

Şairler: Şükrü Erbaş, Ahmet Telli, Zerrin Taşpınar, Selma Ağabeyoğlu, Hüseyin Şahin, Fettah Köleli, Necmettin Salaz
Yazarlar: Aydın Çubukçu, Ali Balkız, İlhan Akalın, Abdullah Aydın
Tiyatrocu: Yılmaz Demiral
Çevirmen: Oktay Etiman



Ankara İHD: “Üç kapı üç kilit açılsın!”

İHD Ankara Şubesi’nin Adalet Bakanı’na kart atma eylemi devam ediyor.
30 Mart günü Kızılay Postanesi önünde toplanıldı. “Yaşam hakkına saygı ve tecridi kaldırın, ölümleri durdurun!” yazılı kokartlar dağıtıldı. Daha sonra bir açıklama yapan İHD Ankara Şube Başkanı; “F tiplerinde tecrit uygulaması bir işkencedir, tecrit ve işkence bitsin diye açlık grevleri ve ölüm oruçları devam ediyor... Daha kaç insan ölecek ya da sakat kalacak? Artık yeter! Tecriti kaldırın, yaşam hakkına saygı! Üç kapı, üç kilit açılsın, ölümler dursun” dedi. Bu istem orada bulunan yaklaşık 150 kişi tarafından da tekrarlandı. Kartların atılmasının ardından kitle alkışlarla dağıldı. (SY Kızıl Bayrak/Ankara)