Almanyaya göçün sınırlandırılması ve durdurulması, topluluk üyeleri ve yabancıların topluma kaynaştırılması ve oturma izinlerinin yeniden düzenlenmesi ile ilgili yasa, kısaca göç yasası kabul edildi. Yasa Alman sermayesinin talepleri doğrultusunda bir yıl önce gündeme getirilmiş, 11 Eylül saldırısının toz-dumanı arasında ardarda açılan terör paketleri ile rafa kaldırılmıştı. Geçtiğimiz haftalarda yeniden, ama bu kez ilk halinden daha da sertleştirilerek gündeme getirildi. Mart ayı başında parlamentoda tartışmaya açılan göç yasasında SPD ve Yeşiller 100e yakın değişiklik yaparak, Hıristiyan Birlik CDU-CSUnun oyunu almak için yoğun çaba sarfettiler. Sonuçta yasa tasarısının ilk halindeki olumlu hiçbir madde de kalmadı. Hükümet tarafından tasarıda yapılan değişiklikte aile birleşme yaşı, CDU-CSUnun yaptığı itirazlar üzerine, 12ye düşürüldü. Böylece eski hükümetlerin Birleşmiş Milletlerin Çocukları Koruma Yasası ile ilgili anlaşmaya attıkları imzaya bile uyulmadı (anlaşmada yaş sınırı 18). Yine CDU-CSUnun göçün kesin olarak sınırlandırılması konusundaki talebi, iş piyasasının ihtiyacına göre kalifiye yabancıların Almanyaya getirilmesi şeklinde düzenlendi. Ama Birlik partileri yapılan bu değişikliklere rağmen yasaya yine de onay vermediler. SPD ve Yeşiller ancak çoğunluk sağlayarak işin içinden çıkabildiler. Ardından yasa eyalet hükümetlerinin temsilcilerinden oluşan Federal Konseyde oylamaya sunuldu ve 22 Martta hükümet partilerinin azınlıkta bulunduğu Federal Konseyde 34 oya karşılık 35 oyla kabul edildi. Şimdi sıra yasanın cumhurbaşkanı tarafından imzalanmasına geldi. Yeni yasa neler getirecek? Yeni yasa genel olarak yabancıların durumunu daha da ağırlaştırdı. 93 yılında SPDnin oylarıyla iltica yasasının değiştirilmesinden bu yana, ekonomik olarak kim yararlıysa gelebilir, onun dışında kalanlar defedilecek prensibi Almanyada yabancılar politikasının temelini oluşturuyor. Almanya politik nedenlerle, savaştan, faşist devletlerin baskı ve katliamlarından kaçanlar için duvarlarını daha yükseltirken, Alman sermayesi için gerekli işgücü ihtiyacını karşılamak üzere kalifiye elemanlar alacak. Ayrıca bir milyon marklık sermayesi olan yatırımcılar da Almanyada iş kurabilecekler. Yani göçe sadece sermayenin çıkarlarına uygun ise izin veriliyor. Yeni yasada pozitif tek madde, ülkesinde devlet takibi altında olmayan, ama cinsiyetinden dolayı yaşamı tehlikede olanlara sığınma hakkı tanınması. Yeni yasaya göre, son 6 yılda ve yeni gelen yabancılar, uyum kursuna tabi tutulacaklar. Bu kursları başaramayanlara yerleşim izni verilmesinde zorluk çıkarılabilecek. Yasadan en fazla zarar görenler ise ülkede bırakılan çocuklar. Eski yasada 16 olan aile birleşimi yaşı 12ye düşürüldü. Yasadan en fazla zarar gören bir diğer grup ise sığınmacılar. Yeni yasaya göre de, savaş ve doğal afet gibi genel tehditler ilticacıların sınırdışı edilmesinin önünde engel değil. Yurtdışında faaliyet göstermesi nedeniyle kendi ülkesinde takibe uğraması o kişiyi sınırdışı edilmekten koruyamayacak. İlticaya dönük istismarların önünü kesmek adına, mahkeme sonuçlarını bilinçli şekilde uzatanlara ödemeler azaltılacak. İlticacıların yerini terketmeleri üzerine yasak da sürüyor. Almanyada kaçak olarak kalanlara yardım edenler cezalandırılacak. Okullar, hastaneler ve diğer kurumlar illegal kişileri polise ve yabancılar dairesine bildirmek zorunda. Bundan böyle vize için başvuranların fotoğraflarının yanısıra parmak izleri de alınacak. Göç yasasının ardından Federal Konseyde göç yasasının onaylanmasından sonra da tartışmalar bitmedi. Fakat tartışmalar yasanın kendisiyle ilgili değildi. Yasanın kabul edilmesinden sonra Birlik partilerinin Anayasa Mahkemesine dava açacağı yönlü sözlerine rağmen sonuçta herkes memnundu. Ama Saarland Başbakanının bir radyo konuşması ortalığı karıştırdı. Eyalet Başbakanı Federal Konseyde gösterilen tepkinin planlı olduğunu söyledi. Bir diğer milletvekilinin de Konseyde yasa görüşülürken kararlaştırılandan daha fazla bağırdıklarını söylemesi, burjuva politikacıların çürümüş yüzünü bir kez daha ortaya serdi. Her iki taraf da ne yapılması gerektiğini biliyordu: Brandenburgda CDU-SPD iktidarı bozulmamalıydı. Tiyatronun ikinci perdesi ise Cumhurbaşkanı Rau ile oynanıyor. Muhalefet partileri CDU-CSU cumhurbaşkanına yasayı onaylamamasını, aksi taktirde anayasaya aykırı davranacağını söyleyen bir mektup gönderdiler. İktidar partileri ise buna tepki gösterdiler. Bu tartışmalar sistemin nasıl çürüdüğünü, düzenin sağı ile solunun aynı politikalarda nasıl birleştiğini gözler önüne serdi. PDS ise, Federal Mecliste çocukların yaşının 12ye düşürülmesi ve iltica yasası ve sınırdışı edilmeler ile ilgili uygulamalara karşı oy kullanırken, Federal Konseyde evet oyu verdi. Buna gerekçe olarak, yasa PDSnin hayır oylarıyla kabul edilmezse Hıristiyan partilerin ırkçı seçim propaganlarında hanelerine artı puan yazılacağını ve koalisyon ortağı SPD ile ilticacıların yararına kendi eyaletlerinde aldıkları kararları gösterdi. Sonuçta Konseyde göçmen ve sığınmacılar aleyhine yasayı onaylamış oldu. CDU-CSU yasanın sözde kendilerinin reddetmesine rağmen kabul edilmiş olmasına karşı göç sorununu seçim teması yapmayı kararlaştırdı. CDU şefi, Almanyada 4.3 milyona ulaşan işsizlik rakamına rağmen ülkenin yabancılara açıldığını, burada yaşayan yabancıların ise uyum göstermediğini vurgulayarak, bu hükümete güvenilmeyeceğini söyledi. Oysa, 99 Şubatında Hessendeki eyalet seçimlerinde yabancıların çifte vatandaşlık hakkı onları iktidara taşımıştı. Görünen o ki, 22 Eylüldeki seçimlere kadar Almanyada faşist ve yabancı düşmanı sesler daha da yükselecek.
Nürnberg: İkibini aşkın insan Avrupa genelinde, her yıl olduğu gibi bu yıl da, barış yürüyüşleri yapıldı. Bu yürüyüşleri genelde her bölgenin yerel barış platformu organize ediyor. Bu platformlar pasifist bir karakter taşımakla birlikte politik parti ve örgütlere kapalı değiller. Eyleme katılan politik güçlerin ağırlığı bu tür eylem ve etkinliklere rengini veriyor. Nürnberg yerel halk barış inisiyatifi de, iki koldan başlayan bir yürüyüş ve sonrasında bir miting organize etti. Yürüyüş ve mitinge ikibini aşkın insan katıldı. Biz, Kapitalizm savaş demektir, barış sosyalizmle gelecek! BİR-KAR imzalı Almanca pankartımız altında yürüdük. BİR-KAR imzalı Almanca-Türkçe bildirilerimizi yaygın bir şekilde dağıttık. Bildirilere ilgi oldukça yoğun oldu. Kitlelere yönelik sözlü propaganda yaptık. Bizim de içinde yer aldığımız ve organizasyonuna başladığımız savaş karşıtı bir miting hazırlığı yapıyoruz. Savaş karşıtı komite tarafından organize edilen bu miting 13 Nisanda gerçekleşecek. Afganistan, Irak, İran ve Afrikadan birkaç yazar ve aydın konuşmacı olarak katılacak. Katil NATO Afganistandan defol! BİR-KAR/Almanya-Nürnberg |
|||||