İtalyada bugüne kadar gelmiş geçmiş gösterilerin en büyüğü gerçekleşti... Sermayenin saldırılarına karşı Romada üç milyon işçi yürüdü...
Masmavi gökyüzü, bir deniz kadar uçsuz bucaksız kızıl bayraklar... Romadan işçiler geçti!.. İtalyada Berlusconi hükümeti uzun bir dönemdir özelleştirme ve işten atmaları kolaylaştıracak yasal düzenlemeler yapmaya çalışıyor. İtalyan tekelci burjuvazisi ve hükümet, işçi sınıfı ve sendikaların büyük tepkisine neden olan bu saldırıdan vazgeçme niyetinde değil. Bunun üzerine sendikalar 23 Martta başkent Romada büyük bir gösteri yapma kararı aldılar. Ardından hükümetin planlarından vazgeçmemesi durumunda genel greve gidileceği açıklandı. Etekleri tutuşan Berlusconi hükümeti çareler aramaya koyuldu. Ne garip bir rastlantıdır ki, tam da bu sırada, hükümetin çalışmadan sorumlu bürokratı ve aynı zamanda hükümet danışmanı Marco Biagi, Bologna kentinde, iddiaya göre Kızıl Tugaylar tarafından öldürüldü. Hemen ardından hükümet tarafından aynı kentte terörizme karşı bir yürüyüş düzenlendi. Aynı zamanda büyük bir medya patronu olan Berlusconi, medya aracılığı ile sendikaları terörizme destek olmak ve teröristlere yataklık yapmakla suçlayan bir kampanya başlattı. Ardından da şartlı görüşme çağrısında bulundu. Şartı ise, sendikaların planlanan gösteri ve olası genel grevden vazgeçmeleri ve işten çıkartmaların kolaylaştırılmasını koşulsuz kabul etmeleriydi. Gelişmelerle ilgili olarak görüştüğümüz bir İtalyan sendikacı şu ilginç değerlendirmeyi yaptı: İtalya tarihinde bugüne kadar Marco Biagi olayı gibi çok olay yaşandı. İşverenlerle hükümet arasında yaşanan çelişkiler kızgınlaşıp işçiler sokağa çıkmayı planladıklarında, böyle birileri solcuların suikastine uğrardı. Ardından sendikalar ortam uygun değil, kamuoyuna kendimizi anlatamayız diyerek, planlanan eylemlerden vazgeçerlerdi. Bu arada kapitalistler ve temsilcisi hükümet de kendilerine uygun bu ortamdan yararlanarak planlarını gerçekleştirirlerdi. Ama bu defa bunu yapamadılar. Bütün hesaplarını ona göre yaptılar, ama başarılı olamadılar. Hatta yürüyüş günü bile aynı kirli emelleri için uğraştılar. Öldürülen şahsın eşi ile yapılan bir röportajda, eylemi düzenleyiciler teröristlere yataklık yapmakla suçlanıyor ve yürüyüşe katılmama telkin ediliyordu. Röportaj yürüyüşten bir gün önce ve yürüyüş günü bütün kanallarda yayınlandı. Ama bu kirli oyunlar milyonların Romaya akmasına engel olamadı. Cuma gününden itibaren işçiler Romaya akmaya başladılar. Cumayı Cumartesiye bağlayan gece içinde ve Cumartesi sabah saatlerinde 9500 otobüs, 61 özel tutulmuş tren, 4 gemi ve sayıları tahmin edilemeyen arabalarla işçiler Romaya aktı. Üç milyonu aşkın işçi gün boyu Roma sokaklarını inletti. Altı ayrı yerde toplanan yürüyüşçüler yer darlığından dolayı yürüyüşün başlangıç saatinden önce hareket etmek durumunda kaldılar... Ve kızıl bayraklar, Che, Marks, Engels, Lenin posterleri
Kıpkızıl renkler, bizim renklerimiz... Bir İtalyan gazetesinin büyük puntolarla sürmanşetten başlığa çıkardığı, Masmavi gökyüzü, bir deniz kadar uçsuz bucaksız kızıl bayraklar... sözleri de bu tabloyu çok güzel anlatıyordu. Bu görkemli gösteriye rağmen son söz hala söylenmiş değil. Berlusconi hükümeti geri adım atmaya yanaşmış değil. Verilen genel grev sözü orta yerde duruyor. Fakat sonuç ne olursa olsun, 23 Mart 2002, İtalyan işçi sınıfı tarihinde hakettiği yeri alacaktır. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! SY Kızıl Bayrak/İsviçre
Hammami ve arkadaşları serbest bırakılmalıdır! Tunus İşçileri Komünist Partisi (PCOT) sözcüsü ve El Badil gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hamma Hammami ve arkadaşları, Tunusta demokratik hakların sağlanması amacıyla yürüttükleri faaliyetlerinden dolayı 2 Şubatta tutuklanmışlardır. Gerçek bir yargılama olmadan tutuklanan ve hapishanede insanlık dışı koşullarda kalan Hammami ve arkadaşları adli mahkumlarla bir arada tutulmama, başka bir bölüme nakledilme, normal ziyaret haklarından yararlanma talepleriyle süresiz açlık grevine başlamışlardır. Uluslararası sözleşmelere taraf olan Tunus devleti, Hammami ve arkadaşlarını, fikirlerini beyan etme ve yayma aktivitelerinden dolayı tutuklayarak, altına imza attığı uluslararası sözleşmelere ve evrensel hukuk normlarına aykırı davranmıştır. Tunus hükümetinin evrensel insan hakları normlarına ve temel hak ve özgürlüklere saygı göstermeye davet ediyor, haksız yere tutuklanan ve hapishanede insanlık dışı koşullarda kalan Hammami ve arkadaşlarını bir an önce serbest bırakmaya çağırıyoruz... Uluslararası Halkın Avukatları Birliği |
|||||